Oğuzlar

OĞUZLAR Türkiye, Âzerbaycan, İran, Irak ve Türkmenistan Türkleri’nin ataları olan Türk kavmi. Oğuz adına ilk defa Göktürk kitâbelerinde rastlanmaktadır. Kelimenin kökeni hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan, ok kelimesiyle en eski Türkçe’de çokluk eki olan “z”den oluşan okuzdan (oklar) geldiği hakkındaki görüş en isabetli olanıdır. Göktürk kitâbelerine göre Oğuzlar (İslâm kaynaklarında Guz) dokuz boydan meydana gelmiş bir budundur. Bundan dolayı …

Devamını Okuyun »

Karluklar

KARLUKLAR Orta Asya tarihinde önemli roller oynayan bir Türk boyu. Çinliler’in Ko-lo-lu, Ka-la-luk; müslümanların Halluh, Harluh, Harlıg; Tibetliler’in Garlog; Soğdlar’ın Grr-wgt ve Moğollar’ın Har-lu-ut şeklinde kaydettikleri karluk kelimesinin “kar yığını” veya “karışmış” anlamında olduğu ileri sürülmektedir (İA, XII/2, s. 186). Karluklar Çin kaynaklarına göre Göktürk Federasyonu’nun önemli gruplarından birini oluşturuyor ve Beşbalık’ın kuzeybatısında, daha yoğun biçimde de Altay dağlarının batısındaki …

Devamını Okuyun »

ORHON YAZITLARI (ORHUN YAZITLARI)

ORHON YAZITLARI Türk dilinin en eski metinlerinin yazılı olduğu taşlar. Orta Moğolistan’da Koça-Çaydam gölü dolayında Orhon ırmağının eski yatağı yakınında bulunduğu için bu adla anılan yazıtlardan Kül Tigin yazıtının 732, Bilge Kağan’ın 735, Tonyukuk’un (Tunyukuk) 716-734 yılları arasında dikilmiş olduğu tahmin edilmektedir. Kül Tigin (Tégin) ve Bilge Kağan yazıtlarının arası yaklaşık 1 kilometredir. Tonyukuk yazıtı, Orhon ırmağının 360 km. doğusunda …

Devamını Okuyun »

Dîvân-ı Hümâyun

DÎVÂN-ı HÜMÂYUN Osmanlı devlet yönetiminde XV. yüzyıl ortasından XVII. yüzyılın ilk yarısına kadar en önemli karar organı. “Padişah divanı” anlamına gelmektedir. Divan kelimesi Türkçe’ye Farsça ve Arapça yoluyla geçmiştir. Kelimenin menşe itibariyle Ârâmîce’den geldiği ve Farsça’ya da bu dilden geçip yerleştiği kabul edilir. İslâm medeniyetinin ilk devirlerinde Arapça’ya da geçen ve bütün İslâm devletlerinin siyasî diline giren kelimenin bu sebeple …

Devamını Okuyun »

Divan Hakkında

Divan Hakkında İslâm devletlerinde resmî işlerin görüşülüp karara bağlandığı meclis ve buna bağlı devlet daireleri. Arapça, Farsça, Urduca ve Türkçe’de farklı anlamlarda kullanılan divan kelimesinin Farsça menşeli olduğu, Sâsânî İmparatorluğu’nda devlet idaresine ait bir terim olarak Arapça’ya geçtiği ve aslının Ârâmîce’den geldiği bilinmektedir. Divan, devlet idaresindeki muhtelif idarî, malî ve askerî hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılan defterlere (kuyûdât defterleri), bunların ve …

Devamını Okuyun »

Defterdar

DEFTERDAR Osmanlılar’da maliye teşkilâtının başı. Osmanlılar’da genel olarak diğer devlet müesseseleri gibi defterdarlık da daha önceki Türk ve İslâm devletlerinin müessese ve teşkilâtlarına dayanmaktadır. Defterdar, Büyük Selçuklu İmparatorluğu ve Anadolu Selçukluları’nda “müstevfî” veya başında bulunduğu divana Dîvânü’z-zimâm ve’l-istîfâ dendiği için “sâhib-i dîvân-ı istîfâ” adıyla anılırdı. İlhanlılar maliyenin başındaki şahıs için XIII. yüzyıla kadar “defterdârî-i memâlik” tabirini kullanmışlardır. Müstevfîliğin ihdasından sonra …

Devamını Okuyun »

Maârif-i Umûmiyye Nezâreti

MAÂRİF-i UMÛMİYYE NEZÂRETİ Osmanlı Devleti’nde 1857’de kurulan ve Cumhuriyet döneminde Maarif Vekâleti adını alan teşkilât. Nezâretin tarihî gelişimi II. Mahmud dönemine kadar iner. II. Mahmud, 1824 yılında ilköğretimi mecburi hale getirmişse de hemen ardından çıkan iç karışıklıklar yüzünden bu karar uygulanamadı. 1838’de konu daha etraflı bir şekilde ele alındı. Sıbyan, rüşdiye ve mekâtib-i âliye olmak üzere üç aşamalı olarak düzenlenmesi …

Devamını Okuyun »

Hariciye Nezâreti

HARİCİYE NEZÂRETİ Osmanlı Devleti’nde 1836’da kurulan ve Cumhuriyet döneminde Dışişleri Bakanlığı adını alan teşkilât. Hariciye Nezâreti’nin tarihî kökleri, XVII. yüzyılda Dîvân-ı Hümâyun’un önemini kaybedip devlet idaresinin Bâbıâli’ye intikaline kadar uzanır. Reîsülküttâb ve sorumluluğundaki Dîvân-ı Hümâyun kâtipleri bu taşınma ile birlikte saraydan Bâbıâli’ye geçtiler. Bâbıâli, sadrazamın başkanlığında ikindi divanının toplandığı ve devlet meselelerinin tartışıldığı idarî merkez haline geldi. Reîsülküttâb, artan bürokratik …

Devamını Okuyun »

Harbiye Nezâreti

HARBİYE NEZÂRETİ Osmanlı Devleti’nde 1908 yılında kurulan ve günümüzde Millî Savunma Bakanlığı’na tekabül eden teşkilât. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın ilgasından sonra kurulan Bâb-ı Seraskerî, yarım asırdan fazla bir süre barış ve savaş zamanlarında askerî işlerin görüldüğü en üst makam olmuştur. Sultan Abdülaziz zamanında seraskerliğin işleri ikiye ayrıldı. 1863’te ikinci defa sadrazamlığa getirilen Keçecizâde Fuad Paşa’nın üzerinde Bâb-ı Seraskerî’nin hizmetleri de …

Devamını Okuyun »

Evkāf-ı Hümâyun Nezâreti

EVKĀF-ı HÜMÂYUN NEZÂRETİ Osmanlı ülkesinde bulunan bütün vakıfların idaresinden, mülhak ve diğer vakıfların denetiminden sorumlu olan kurum. II. Mahmud tarafından, sultanlara ve yakınlarına ait dağınık bir vaziyette bulunan vakıfların tek elden idaresi maksadıyla 1826’da kurulmuştur. O döneme kadar işler durumda olan vakıflar üç ana grupta toplanmaktaydı. Bunlar Osmanlılar’dan önceki İslâm devletlerinden intikal eden evkāf-ı kadîme, mîrî arazinin temliki suretiyle kurulan …

Devamını Okuyun »