Tarih Bilimine Giriş

TARİH BİLİMİNE GİRİŞ

  • İnsan topluluklarında ve toplumlar arasında geçmişte meydana gelen olayları yer ve zaman göstererek inceleyen ve bu olaylar arasındaki neden – sonuç ilişkilerini kaynaklara dayanarak araştıran bilim dalına “tarih” denir.
  • İnsan faaliyeti önce düşüncede berraklaşır, tasarı haline gelir; sonra uygulamaya konarak somut “olay” veya “olgu“lara dönüşür. Anlık, günlük, kısa süre içinde olup biten işler olay; zaman içinde, uzun sürede oluşan durumlar ise olgudur. İşte bu olgu ve olaylara, “gerçek tarih” ya da “yaşanan tarih” denir. 

TARİH BİLİMİ

1)            Tarih Biliminin Konusu:

  • Tarihçi, sosyal oluşumların nasıl gerçekleştiğini, bu oluşumların nasıl değiştiklerini, nüfus hareketlerini, sosyal eğilimleri, gerilimleri, olay ve olguların içeriğini, neden ve sonuçlarını, zihniyetlerin dinamiğini, iktisadi ve siyasi çatışmaları anlamaya ve açıklamaya çalışır. Böylece elde edilen “tarih bilgisi” uluslararası ilişkileri aydınlatır.

2)            Tarihi Olayların Özellikleri:

  • Birbirini takip eden olay ve olgular arasında neden – sonuç ilişkisi bulunur.
  • Tarihi olaylar benzer nitelikte olabilir; fakat, tekrarlanamazlar. Bu nedenle, tarih araştırmalarında “deney” ve “gözlem“e başvurulamaz.
  • Her olay meydana geldiği dönemin sosyal, siyasi ve kültürel özelliklerini yansıtır.
  • Hiç kimse tarihi gerçekliğin mutlak bilgisine ulaştığını iddia edemez.
  • Bulunacak her yeni belge, geçmişle ilgili bilgilerimizi tamamlayabileceği, daha da anlaşılır kılabileceği gibi, tamamen değiştirebilir de. 

3)            Tarih Bilinci:

  • Bir milletin, kendi tarihini insanlık tarihi içindeki yerine oturtması ve bu tecrübeyi günümüz sorunlarının çözümü için yeniden yorumlaması sonucunda “tarihe bakış açısı“, yani “tarih felsefesi” ortaya çıkar. Tarihi inceleme ve anlama sayesinde insanlar ve toplumlar tarih bilinci kazanabilir, yine bu sayede yönlerini, kısa ve uzun vadeli hedeflerini Zira, tarih biliminin konusu, “geleceğin inşası için, yaşanan tarihin incelenmesi ve anlaşılması” işidir.

4) Tarih Biliminin Yöntemi:

  • Tarih biliminin konusu, yaşanan tarih hakkında doğru bilgi elde etmektir. Bu bilgi, ancak yaşanan tarihten günümüze yansıyan izlerin, yaşanan tarih hakkında tanıklık yapacak belgelerin değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu değerlendirme şu şekilde yapılmalıdır.

a) Kaynak Taraması Yapma:

  • Geçmiş hakkında bize bilgi veren her türlü malzemeye kaynak adı verilir. Birinci dereceden kaynaklar yazılı belgelerdir: Kitaplar, idari yazışmalar, paralar, madalyalar, kitabeler vs. Kaynakların bir diğer kategorisini çeşitli yazısız nesneler oluşturur: Aletler, çömlekler, silahlar, elbiseler vs. Ayrıca, hikayeler, şiirler, efsaneler ve atasözleri gibi sözlü kaynaklar da geçmişin aydınlatılmasında kullanılan ikinci dereceden kaynaklardır.

b) Verileri Sınıflandırma ve Eleştirel Analiz:

  • Tarihi belgelerin her biri belli bir konu hakkında, bazen çok sınırlı, bazen de yanlış bilgi verebilirler. O halde elde edilecek verilerin belli bir sistem dahilinde sınıflandırılması (tasnifi) gerekir. Böylece birinin eksiği diğeri ile tamamlanmaya çalışılır. Tarihçi, bütün belgeleri eleştiri (tenkit) süzgecinden geçirmek zorundadır. Tarih eleştirisi, insanlığın geçmişi hakkında elde edilebilen doğru, muhtemel, mümkün, inanılmaz, yalan ya da doğrulanması imkansız olanı birbirinden ayırt etmek anlamına gelir.

c) Sentez Yapma:

  • Tarihçi, belgeleri sınıflandırıp, eleştirel bir gözle inceledikten sonra, elde edeceği sonuçları sentez haline getirir. Fakat, bunu yaparken, kesin gözüken ile muhtemel olanı açıkça belirtmeli, objektif davranmalı ve başkasının kendisini kontrol etmesine imkan tanımalıdır.

TARİHİN SINIFLANDIRILMASI

  • Varoluşundan günümüze kadar insanlığın yaşadığı tarih bir bütündür. Ancak, bu bütünü bir hamlede öğrenmek ve başkalarına öğretmek mümkün değildir. Bu nedenle, tarih öğretimini kolaylaştırmak üzere, tarih bilgisi sınıflandırılarak bölümlere ayrılmıştır.

a) Zamana Göre Sınıflandırma:

  • Buna uzunluğuna taksim de denir. Bu taksimde tarih, kronolojik dilimlere bölünür (Tarih Öncesi, İlkçağ, Yeniçağ, 15. yüzyıl, Fatih Dönemi gibi.)

b) Mekana Göre Sınıflandırma:

  • Buna “genişliğine taksim” veya “coğrafi taksim” de denir. Burada kıtaların, ülkelerin, bölgelerin, şehirlerin, hatta köylerin tarihi söz konusudur. (Asya Tarihi, Türkiye Tarihi, İstanbul Tarihi gibi.)

c) Konuya Göre Sınıflandırma:

  • İnsanın faaliyet alanlarına göre yapılan tarih sınıflandırmasına çözümleyici (analitik) tasnif, ya da derinliğine tasnif Bu tasnifte toplumların siyasi, iktisadi, sosyal vb. yönleri ayrı ayrı incelenir. (Siyasi Tarih, Dinler Tarihi, Kültür Tarihi, Osmanlı İktisat Tarihi, İslam Felsefesi Tarihi gibi.)

Not: İster kronolojik, ister coğrafi, ister analitik olsun her ayrım bütünü bozucu bir nitelik taşır. Bu nedenle, araştırma ve öğrenmeyi kolaylaştırma gibi pratik faydası dışında bu ayrımların hiçbir mutlak değeri Çünkü, takvimden çıkarılıp alınan hiçbir yüzyıl tek başına tarihi akış için bir bütünlük taşımayacağı gibi, siyasi, ekonomik, dini, hukuki vb olayları mutlak olarak birbirinden ayırmak da mümkün değildir. Öyleyse, bu ayrımlar sayesinde elde edilen bilgilerin yine bir bütün içinde buluşması gerekir. Bu bütün, tarihi tecrübenin bilinip anlaşılmasından gelen tarih bilincidir.

Tarihçilik Mesleğinin Gelişimi:

a) Hikayeci Tarih: Olayların masal ve efsanelerle karışık bir biçimde anlatıldığı; neden – sonuç ilişkisi üzerinde durulmayan tarih yazıcılığı şeklidir.

b) Öğretici – Faydacı Tarih: Geçmiş olaylardan ders almak ve milli duygular aşılamak üzere yazılan tarih şeklidir.

c) Bilimsel Tarih: Olayları neden – sonuç ilişkisi içinde açıklamaya çalışan tarih yazıcılığı şeklidir. Tarihçinin, araştırarak ve tarafsız olmaya çalışarak olayları yazması gerekir. Kurucusu Herodotos’dur.

Tarihin Diğer Bilimlerle İlişkisi:

  • Sosyal bilimlerin her biri insanla ilgili bir konuyu inceler. Öyleyse, aynı olgunun değişik yönlerini anlamaya çalışan bilim dallarının birbiriyle ilişki içinde olması kaçınılmazdır. Tarihçi birçok bilim dalıyla her gün karşı karşıya gelir. Hatta çoğu zaman onları uygulamak zorunda kalır. Tarihçinin yararlandığı başlıca bilim dalları şunlardır:
  • Arkeoloji (kazı bilimi), Paleografya (eski yazıları inceler), Filoloji (dil bilimi), Diplomatik (resmi belgeler bilimi), Nümizmatik (paraları inceler), Heraldik (armaları inceler), Epigrafya (kitabeleri inceler), Sigilografi (mühürleri inceler), Kronoloji (zaman bilimi), Beşeri Coğrafya (fiziki çevre ile insan arasındaki etkileşimleri inceler), Sosyoloji (toplum bilimi), Etnografya (toplumların örf, adet ve geleneklerini inceler), Antropoloji (insan ırklarının kültürel ve fiziki yapılarını inceler),

TARİHİN BAŞLANGICI VE DEVİRLER

Tarih Öncesi Dönemler

Yazının henüz bilinmediği dönemlere “tarih öncesi çağlar” veya “prehistorik dönem” denir.

1) Taş Devri:

a) Kaba Taş Devri (Paleolitik Dönem): İnsanlık tarihinin en uzun dönemini kapsar. Henüz alet yapamayan insanoğlu, uzun ve sivri taşlarla korunmaya çalışmış; avcılık ve toplayıcılıkla geçinmiştir.

b) Yontma Taş Devri (Mezolitik Dönem): Taşlar yontularak basit aletler yapılmıştır. Doğal sığınaklar sayesinde korunulmuş; mağara duvarlarına hayvan resimleri çizilmiştir. İnsanlar hayatlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmüşlerdir. Tarih bilimini aydınlatan ilk uygarlık kalıntıları bu döneme aittir. Dönemin sonlarına doğru “ateş” bulunmuştur.

c) Cilalı Taş Devri (Neolitik Dönem): Taş devrinin en kısa süren dönemidir. Buzul çağının sona ermesiyle yaklaşık olarak bugünkü iklim sistemi oluşmuştur. Yerleşik hayata geçilerek çeşitli bitkiler yetiştirilmiş, su kenarlarında bitişik evler yapılmış, bitki liflerinden elbiseler imal edilmiş, yiyecek saklamak için topraktan yapılan kaplar ateşte pişirilerek seramik sanatı başlatılmıştır. Taştan yapılan aletler kum ile perdahlanarak daha keskin hale getirilmiştir. Menhir, dolmen ve tümülüs denen mezarlar yapılmıştır. Türkiye’de geniş bir alana yayılmıştır: Konya Çatalhöyük insanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi, Diyarbakır Çayönü ise Türkiye ve Güneydoğu Avrupa’da ilk üretim merkezi

2) Maden Devri:

  • Bulunan ilk madenler bakır, altın ve gümüştür. İşlenmesi kolay olduğu ve çokça bulunduğu için en fazla kullanılan ilk maden bakır olmuştur. Bakır Devri (Kalkolitik Dönem) maden devrinin en uzun dönemidir. Daha sonra Tunç Devri, dönemin sonlarına doğru ise Demir Devri yaşanmıştır. Demirin bulunup işlenmesi sanayiyi geliştirmiş, ticareti canlandırmış, aletlerin dayanıklılık ve işlevselliğini artırmıştır. Maden devrinde dini inançlar gelişmiştir. Anadolu’da Maden Devri’nin önemli kültür merkezleri Çanakkale Truva, Çorum Alacahöyük, Yozgat Alişar, Burdur Hacılar ve Denizli Beycesultan’dır.

Tarih Öncesi Dönemlerin Genel Özellikleri:

  • Tarih öncesi dönemleri kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün değildir.
  • Tarih öncesi dönemin kendi içinde bölümlere ayrılmasında, “kullanılan araç ve gereçlerin niteliği” belirleyici olmuştur.
  • Tarih öncesi döneme ait bilgiler bütünüyle arkeolojik kazılara dayanmaktadır.
  • Tarih öncesi dönemlerin başlama ve bitiş zamanları bölgelere göre farklılık gösterir. Örneğin Mezopotamya Maden Devri’ni yaşarken, Avrupa Cilalı Taş Devri’ni yaşamaktaydı.
  • Tarih öncesinde yaşayan insanlar eşya ve alet yapımında sırasıyla taş, toprak ve madenden yararlanmışlardır. Fakat, bütün toplumlar tarih öncesi çağları aynı tarihsel gelişme sırasını takip ederek yaşamamışlardır.
  • Kendilerinden ileri uygarlıklarla karşılaşan toplumlar, birden fazla dönemin özelliklerini aynı anda yaşayabilmişlerdir. 

Tarih Çağları

                Sümerler tarafından yazının bulunmasıyla tarih öncesi dönem sona ermiş, “tarih çağları” başlamıştır. Tarih çağlarının kendi içinde dönemlere ayrılmasında “evrensel düzeyde etki bırakan gelişmeler” temel alınmıştır.

a) İlkçağ: Yazının icadından Kavimler Göçü’ne kadar geçen süreyi kapsar. Halk sosyal sınıflara ayrılmıştır. Köleci toplum düzeni hakimdir.

b) Ortaçağ: Kavimler Göçü’nden İstanbul’un fethine kadar geçen süreyi kapsar. Avrupa’da “feodal rejim” ve “skolastik düşünce” hakimdir.

c) Yeniçağ: İstanbul’un fethinden Fransız İhtilali’ne kadar geçen süreyi kapsar. Avrupa’da Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform gerçekleşmiştir.

d) Yakınçağ: Fransız İhtilali’nden günümüze kadar geçen süreyi kapsar.

TAKVİM BİLGİSİ

  • Takvim bilgisinin ortaya çıkmasında yaşam koşulları etkili olmuştur. En eski takvimlerin kullanıldığı Mısır ve Babil’de her saltanat dönemi yeni bir tarih başlangıcı sayılıyordu. Yahudiler Yaradılış Günü’nü, Eski Yunanlılar ilk olimpiyat oyunlarının yapıldığı yılı, Romalılar Roma’nın kuruluş yılını, Hıristiyanlar Hz. İsa’nın doğum yılını, Müslümanlar Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini takvimlerine başlangıç yılı olarak kabul etmişlerdir.
  • Türklerin Kullandığı Takvimler

a) 12 Hayvanlı Türk Takvimi: Türklerin Müslüman olmadan önce kullandıkları takvimdir. Bu takvimde Güneş yılı esas alınmıştır. 12 yıllık bir devirden ibaret olan bu takvimde yıllar hayvan adları ile, aylar ise sayıyla belirlenmiştir. Takvimin başlangıcı yoktu; her on iki yılda bir başa dönülürdü.

b) Hicri – Kameri Takvim: Kavuşum aylarını esas alan ay takvimidir. Başlangıç yılı Hicret’tir. Bir yıl 354 gündür. Her 33 yılda bir tam güneş yılı geriler. Bu nedenle aylar hep aynı mevsime rastlamaz.

c) Celali Takvimi: Güneş yılını esas alır. Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde hazırlanmıştır.

d) Rumi Takvim: Osmanlılarda, maliye işlemlerinde kullanılmak üzere hazırlandı. Güneş yılına göre hesaplanıyordu; fakat, başlangıç yılı hicretti. Miladi ile Rumi takvim arasında 584 yıllık bir fark vardır.

e) Miladi Takvim: İsa’nın doğum yılını başlangıç olarak alır. Kaynak olarak eski Mısır ve Roma takvimlerine dayanır. Roma Takvimi, Julius Caesar zamanında, “güneş sistemine göre” yeniden düzenlenmiş ve Jülyen Takvimi adını almıştır. Daha sonra, XVI. yüzyılda Papa XIII. Gregorius tarafından hataları düzeltilerek son şekli verilmiş ve Gregoryen Takvim adıyla anılmıştır.

 Yüzyıl Kavramı:

  • MÖ tarihleri Milat Takvimi’nin başlangıcından geriye doğru gittikçe, MS tarihleri ise Milat Takvimi’nin başlangıcından günümüze doğru geldikçe sayısal değer olarak artar.
  • MÖ iki tarihten sayısal değeri büyük olan küçük olandan daha eski bir tarihi gösterir.
  • MÖ bir tarih ile MS bir tarih arasındaki süre, her iki tarihin toplanmasıyla elde edilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.