Tarihci
28/01/2017 Türkiye
1,037
ADANA Akdeniz bölgesinde şehir ve bu şehrin merkez olduğu il. Akdeniz bölgesinin birinci, Türkiye’nin dördüncü büyük şehridir. Seyhan nehrinin Toroslar’dan Çukurova’ya indiği yerde deniz seviyesinden 23 m. yükseklikte kurulmuştur. Büyük ve canlı kesimi Seyhan’ın sağ (batı) kıyısında bulunursa da sonraki gelişmelerle nehrin sol kıyısına da taşarak sahasını genişletmiştir. İslâm Öncesi Adana Coğrafî şartlar bakımından yerleşmeye uygun bir bölgede ve özellikle …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
733
ADAK Dinen mükellef tutulmadığı halde kişinin kendi vaadiyle üzerine vâcip kıldığı ibadet. Türkçe adak kelimesinin Arapça karşılığı olan nezr (النذر), lugatta “insanın yerine getirmeyi kendisine borç (vâcip) kıldığı, vaad ettiği şey” mânasına gelmektedir. Nezr kelimesinin kökünde “vâcip kılmak, gerekli kılmak” mânası bulunduğundan İmam Şâfiî, kasten yaralama suçunda ödenmesi gereken diyeti (erş*) nezr diye adlandırmıştır. Kelimenin kök anlamlarından biri de “uyarıcı …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
2,128
SİYÂSETNÂME Devlet yönetimine dair eserlerin ortak adı. Arapça siyâset (insan topluluklarını yönetme, devlet işlerini yürütme sanatı, politika) kelimesiyle Farsça nâme (mektup, yazı) kelimesinden meydana gelen siyâset-nâme “devlet adamlarına siyaset sanatı hakkında bilgi vermek, devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dair tavsiyelerde bulunmak amacıyla yazılmış kitap veya bu kitapların oluşturduğu tür” anlamında kullanılır. Bu eserlere devlet başkanları için yazılmışsa “nasîhatü’l-mülûk, âdâbü’l-mülûk, …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
839
MUSHAF Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin iki kapak arasında toplanmasından oluşan kitap. Sözlükte mushaf kelimesi “bir araya getirilip bağlanmış yazılı sayfalar” anlamına gelir. Mıshaf şeklinde de okunan kelimenin kökünün Habeşçe mashaf (kitap) olduğu ileri sürülmüşse de (Jeffery, s. 193; Nöldeke-Schwally, s. 32; İA, VIII, 677), Kur’an’da suhuf ve sıhaf (geniş kaplar) kelimelerinin zikredilmesi (ez-Zuhruf 43/71), Kur’an’ın nâzil olduğu dönemde bu kökün Arapça’da …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
733
FETVAHÂNE Osmanlı Devleti’nde meşihat makamı içerisinde fetva işlemlerini yürütmekle görevli birim. İlk defa Kanûnî Sultan Süleyman devrinde, Zenbilü Ali Efendi’nin şeyhülislâmlığının son dönemlerinde fetva işlemlerini takip etmek için fetva emini başkanlığında kurulduğu belirtilmekteyse de bâb-ı fetvâ da denen şeyhülislâmlık içerisinde doğrudan fetvahâne adı altında bir resmî dairenin teşkil edildiğine dair devrin kaynaklarında herhangi bir bilgi yoktur. Öte yandan fetvahâne bazı …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
1,004
FETVA Fıkhî bir meselenin dinî-hukukî hükmünü açıklayan cevap. “Yiğit, delikanlı” anlamındaki fetâ kelimesinden gelen fetva (fütyâ, çoğulu fetâvâ, fetâvî), sözlükte “bir olayın hükmünü açıklayan veya hükmünü koyan, güçlükleri çözen kuvvetli cevap” anlamındadır. Fıkıh terimi olarak “fakih bir kişinin sorulan fıkhî bir meseleye yazılı veya sözlü olarak verdiği cevap, ortaya koyduğu hüküm” demektir. Örfte ise sorulan dinî sorulara müftüler tarafından yazı …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Devletler Ülkeler Tarihi
800
AÇE Sumatra adasının kuzeyinde yer alan bölge ve XX. yüzyılın başlarına kadar bu bölgede hüküm süren bir İslâm devleti. Bugün Endonezya’nın özel otonom bölgelerinden biridir. Yüzölçümü 55.392 km2, nüfusu 1985’te üç milyon civarında olup merkezi Benderaçe’dir (Banda Aceh). Kuzeyden ve doğudan Malaka boğazına, batıdan Hint Okyanusu, güneyden Sumatra’nın orta kesimlerine komşu olan Açe’nin en önemli yerleşim merkezleri batı sahilinde Mölaboh, …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
677
ACEM Araplar’ın Arap olmayanlara ve özellikle İranlılar’a verdikleri isim. Arapça bir kelime olan ucme (عجمة), sözlükte “konuşurken dil kurallarına uymamak, dili bozuk olmak; düzgün ve fasihin zıddı” gibi anlamlara gelmektedir. Aynı kökten türeyen acem de kökünde “açık seçik konuşmak” mânası bulunan arab (عرب) kelimesinin karşıtıdır. Câhiliye devri şiirinde acem yerine, aynı kökten gelen a‘cem kelimesi de kullanılmıştır (bk. Zevzenî, s. …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Tarih Ansiklopedisi
730
YEZÎDİYYE Daha çok Türkiye, Irak ve İran’da görülen senkretik bir inanç sistemi ve bu inanca mensup topluluklara verilen ad. Yezîdî ismi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Fırka mensuplarının İran’ın Yezd şehri sakinlerinden olması sebebiyle bu isimle anıldığı, Yeni Farsça’da “melek, tanrı” mânasında ized, Avesta dilinde “saygı ve ibadete lâyık” anlamında yezata, Pehlevîce’de ve modern Farsça’da “tanrı” mânasındaki yezdân kelimeleri yanında …
Devamını Okuyun »
Tarihci
28/01/2017 Devletler Ülkeler Tarihi, Milletler Boylar Hanedanlar Tarihi
687
ABDÜLVÂDÎLER Mağrib’de hüküm süren bir Berberî hânedanı (1235-1550). Kurucusu Yağmurasan’ın babası Zeyyân’a nisbetle bu hânedana Benî Zeyyân veya Zeyyânîler de denilmektedir. Abdülvâdîler, Zenâte Berberî kabilesine mensup olup komşu ve akrabaları Benî Merîn ve Benî Tûcîn gibi göçebe olarak yaşamışlar ve Avrâs civarına kadar ulaşarak bir süre çok geniş bir bölgeyi işgal etmişlerdi. Ancak Hilâlî Arapları’nın istilâsı ile (XI. yüzyıl) göçebe …
Devamını Okuyun »