Tarihci

SİYÂSETNÂME

Tarih Sözlüğü Ansiklopedisi

SİYÂSETNÂME Devlet yönetimine dair eserlerin ortak adı. Arapça siyâset (insan topluluklarını yönetme, devlet işlerini yürütme sanatı, politika) kelimesiyle Farsça nâme (mektup, yazı) kelimesinden meydana gelen siyâset-nâme “devlet adamlarına siyaset sanatı hakkında bilgi vermek, devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dair tavsiyelerde bulunmak amacıyla yazılmış kitap veya bu kitapların oluşturduğu tür” anlamında kullanılır. Bu eserlere devlet başkanları için yazılmışsa “nasîhatü’l-mülûk, âdâbü’l-mülûk, …

Devamını Okuyun »

Mushaf

MUSHAF Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin iki kapak arasında toplanmasından oluşan kitap. Sözlükte mushaf kelimesi “bir araya getirilip bağlanmış yazılı sayfalar” anlamına gelir. Mıshaf şeklinde de okunan kelimenin kökünün Habeşçe mashaf (kitap) olduğu ileri sürülmüşse de (Jeffery, s. 193; Nöldeke-Schwally, s. 32; İA, VIII, 677), Kur’an’da suhuf ve sıhaf (geniş kaplar) kelimelerinin zikredilmesi (ez-Zuhruf 43/71), Kur’an’ın nâzil olduğu dönemde bu kökün Arapça’da …

Devamını Okuyun »

Fetvahâne

Tarih Sözlüğü Ansiklopedisi

FETVAHÂNE Osmanlı Devleti’nde meşihat makamı içerisinde fetva işlemlerini yürütmekle görevli birim. İlk defa Kanûnî Sultan Süleyman devrinde, Zenbilü Ali Efendi’nin şeyhülislâmlığının son dönemlerinde fetva işlemlerini takip etmek için fetva emini başkanlığında kurulduğu belirtilmekteyse de bâb-ı fetvâ da denen şeyhülislâmlık içerisinde doğrudan fetvahâne adı altında bir resmî dairenin teşkil edildiğine dair devrin kaynaklarında herhangi bir bilgi yoktur. Öte yandan fetvahâne bazı …

Devamını Okuyun »

Fetva

Tarih Sözlüğü Ansiklopedisi

FETVA Fıkhî bir meselenin dinî-hukukî hükmünü açıklayan cevap. “Yiğit, delikanlı” anlamındaki fetâ kelimesinden gelen fetva (fütyâ, çoğulu fetâvâ, fetâvî), sözlükte “bir olayın hükmünü açıklayan veya hükmünü koyan, güçlükleri çözen kuvvetli cevap” anlamındadır. Fıkıh terimi olarak “fakih bir kişinin sorulan fıkhî bir meseleye yazılı veya sözlü olarak verdiği cevap, ortaya koyduğu hüküm” demektir. Örfte ise sorulan dinî sorulara müftüler tarafından yazı …

Devamını Okuyun »

Açe

AÇE Sumatra adasının kuzeyinde yer alan bölge ve XX. yüzyılın başlarına kadar bu bölgede hüküm süren bir İslâm devleti. Bugün Endonezya’nın özel otonom bölgelerinden biridir. Yüzölçümü 55.392 km2, nüfusu 1985’te üç milyon civarında olup merkezi Benderaçe’dir (Banda Aceh). Kuzeyden ve doğudan Malaka boğazına, batıdan Hint Okyanusu, güneyden Sumatra’nın orta kesimlerine komşu olan Açe’nin en önemli yerleşim merkezleri batı sahilinde Mölaboh, …

Devamını Okuyun »

Acem

Tarih Sözlüğü Ansiklopedisi

ACEM Araplar’ın Arap olmayanlara ve özellikle İranlılar’a verdikleri isim. Arapça bir kelime olan ucme (عجمة), sözlükte “konuşurken dil kurallarına uymamak, dili bozuk olmak; düzgün ve fasihin zıddı” gibi anlamlara gelmektedir. Aynı kökten türeyen acem de kökünde “açık seçik konuşmak” mânası bulunan arab (عرب) kelimesinin karşıtıdır. Câhiliye devri şiirinde acem yerine, aynı kökten gelen a‘cem kelimesi de kullanılmıştır (bk. Zevzenî, s. …

Devamını Okuyun »

YEZÎDİYYE

YEZÎDİYYE Daha çok Türkiye, Irak ve İran’da görülen senkretik bir inanç sistemi ve bu inanca mensup topluluklara verilen ad. Yezîdî ismi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Fırka mensuplarının İran’ın Yezd şehri sakinlerinden olması sebebiyle bu isimle anıldığı, Yeni Farsça’da “melek, tanrı” mânasında ized, Avesta dilinde “saygı ve ibadete lâyık” anlamında yezata, Pehlevîce’de ve modern Farsça’da “tanrı” mânasındaki yezdân kelimeleri yanında …

Devamını Okuyun »

ABDÜLVÂDÎLER

ABDÜLVÂDÎLER Mağrib’de hüküm süren bir Berberî hânedanı (1235-1550). Kurucusu Yağmurasan’ın babası Zeyyân’a nisbetle bu hânedana Benî Zeyyân veya Zeyyânîler de denilmektedir. Abdülvâdîler, Zenâte Berberî kabilesine mensup olup komşu ve akrabaları Benî Merîn ve Benî Tûcîn gibi göçebe olarak yaşamışlar ve Avrâs civarına kadar ulaşarak bir süre çok geniş bir bölgeyi işgal etmişlerdi. Ancak Hilâlî Arapları’nın istilâsı ile (XI. yüzyıl) göçebe …

Devamını Okuyun »

ABDÜLKERİM SATUK BUĞRA HAN

SATUK BUĞRA HAN (ö. 344/955) Karahanlılar’ın ilk müslüman hakanı (942-955). IX. yüzyılın sonlarında doğdu. Karahanlı Hükümdarı Bezir Arslan Han’ın oğludur. Adı kaynaklarda Satuk, Satık, Şebk ve Çanak olarak geçmekte, bugünkü Uygur Türkçesi’nde Sutuk veya Satuk şeklinde kullanılmaktadır. “Deve aygırı” anlamına gelen Buğra unvanının VIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren Kâşgar’ın batısında Fergana ve çevresindeki Göktürkler’in vârisleri tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Satuk’un doğduğu …

Devamını Okuyun »

Meriniler

Tarih Sözlüğü Ansiklopedisi

MERÎNÎLER Mağrib’de hüküm süren bir Berberî hânedanı (1196-1465). Berberî Zenâte kabilesine mensup büyük bir sülâle olan Merînîler, Mağrib-i Aksâ’ya (Fas) yerleşmelerinden önce Kayrevan’ın güneyinden Sudan sahrasına uzanan geniş bir bölgede hiçbir hükümdara bağlı olmadan ve hiçbir devlete vergi vermeden göçebe hayatı yaşıyorlar; avcılık, hayvancılık ve yağmacılık yaparak geçimlerini sağlıyorlardı. Benî Hilâl yaşadıkları bölgeyi istilâ edince V. (XI.) yüzyıldan itibaren Cezayir’in …

Devamını Okuyun »