II.Dünya Savaşı Öncesi Almanya’daki Gelişmeler

Almanya

Versay Antlaşması’nın Almanya’ya getirdiği zorluklar ve 1929 Dünya Ekonomik Buhranı, Nazileri Almanya’da iktidara taşımış ve Hitler’in girişimiyle Almanya’da diktatörlük dönemi başlamıştı. Hitler’le birlikte Alman dış politikası yeniden şekillendi. Bu politikanın ilk hedefi Versay Antlaşması’nın maddelerinden kurtulmaktı. Ikinci hedefi Almanya dışında Almanların yaşadıkları toprakları almak ve topraklarını sınır tanımadan genişletmekti.

Versay Antlaşması’na karşı oldukları bilinen Nazi Partisinin, iktidara gelmesi bu antlaşmanın yürürlükten kalkma ihtimalini ortaya çıkardı. Bu durum Versay’la birlikte kurulan devletler başta olmak üzere birçok devleti endişelendirdi.

Fransa, Versay Antlaşması ile Avrupa’da kurduğu üstünlüğü kaybetme ihtimalinden dolayı tedirgin oldu. SSCB, Nazi Partisinin iktidara gelmesinden sonra komünist milletvekillerinin tutuklanmasına tepki olarak Almanya ile ticari ilişkilerini kesti ve ABD’ye yaklaştı. Batılı devletler ve Milletler Cemiyeti ile iş birliği yaptı. Eylül 1934’te SSCB Milletler Cemiyetine kabul edildi ve konsey üyeliğine seçildi. Polonya Versay Antlaşması’yla kendisine bırakılan Danzig Bölgesi’nin Almanya tarafından işgal edilme ihtimalinden endişe duydu. Önce Batı’daki meselelerle ilgilenmek isteyen Hitler, 1921 Fransa-Polonya ittifakını zayıflatmak ve Avrupa’da barış yanlısı bir izlenim oluşturmak istedi. Bunun için 1934’te Polonya ile saldırmazlık bildirgesi imzaladı. Kısa bir süre sonra Almanya’nın Avusturya’yı ilhak teşebbüsü Hitler’in asıl amacını ortaya çıkardı. Ancak bu teşebbüsün başarılı olamaması Hitler’i uygun zamanı beklemeye ve diğer meselelerle ilgilenmeye sevk etti.

1 Mart 1935’te Versay Antlaşması’yla Fransa’ya bırakılan Saar Bölgesi, halk oylaması sonucunda Alman yönetimine geçti. Versay’ın getirdiği askerî kısıtlamalardan kurtulmak isteyen Almanya, gizlice silahlanmaya başlayarak Ekim 1933’te Silahsızlanma Konferansı ve Milletler Cemiyetinden çekildi.

1934’ten itibaren kara, deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirme çalışmalarını başlattı. Modern silah, araç ve gereç yapımına önem vererek asker sayısını 300 bine çıkardı. Gizlilik içinde devam ettirilen bu faaliyetleri fark eden İngiltere, savunma gücünü arttırırken Fransa da 15 Mart 1935’te mecburi askerlik süresini uzattı. İngiltere ve Fransa’nın bu faaliyetleri Hitler’e istediği fırsatı verdi. Bu gelişmeler üzerine ülkesini koruma gerekçesi ile 16 Martta askerliği mecburi hâle getirip asker sayısını 550 bine çıkardı. Versay Barış Antlaşması’nı tamamen ortadan kaldırmaya kararlı olan Almanya, 7 Mart 1936’da, askerden arındırılan Ren Bölgesi’ne asker gönderdi. Fransa bu durumu kabul etmek zorunda kaldı.

Anschluss

Almanya, 13 Mart 1938’de Avusturya ile birleştiğini ilan ederek burayı ilhak etti. Böylece Versay Antlaşması’nın son kalıntısından kurtulan Hitler, dış politikadaki ikinci hedefine ulaşmak için çalışmalara başladı.

 

Çekoslovakya’nın Südetler bölgesinde 3,5 milyon Alman yaşamaktaydı. Burayı ilhak etmek isteyen Hitler’in bu ülkedeki Nazilerin çıkardıkları karışıklıklardan yararlanmak istemesi, iki ülke ilişkilerini bir bunalıma dönüştürdü. Hitler, 28 Mayıs 1938’de Çekoslovakya’yı işgal etme kararı aldı. İtalya, Südet buhranı sırasında Almanya’yı desteklerken İngiltere ve Fransa bu konuda ortak bir cephe oluşturamadı. SSCB ise müttefiki Çekoslovakya’ya iç sorunları ve sınırları ortak olmadığı için yardım gönderemedi. Ara buluculuk faaliyetlerinin sonuç vermemesi Avrupa’da genel bir savaş ihtimalini ortaya çıkardı. İngiltere’nin önerisi üzerine Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere arasında 29 Eylülde Münih Konferansı toplandı. Bu Konferansta Südet, Almanya’ya verilirken Çekoslovakya toprakları İngiltere ve Fransa’nın garantisi altına alındı. Münih Konferansı’na davet edilmeyen ve Çekoslovakya ile ilgili kararlarda kendisine danışılmayan SSCB, Batılı devletlerden uzaklaşıp Almanya’ya yakınlaştı.

Münih Konferansı’nın ardından 2 Ekimde Polonya, Çekoslovakya’nın Teschen Bölgesi’ni işgal etti. 2 Kasımda da Macaristan, imzaladığı bir anlaşmayla Slovakya’dan sınır boyunca bir toprak şeridini aldı.

Naziler, Bolşevikler aleyhindeki sözleri ve iktidara geldiklerinde takındıkları tutum ile dikkatleri çekmekteydi. II. Dünya Savaşı’nın başlarında Almanya ile SSCB, aynı safta yer alırken savaşın ilerleyen safhalarında ise Almanya ve SSCB karşı karşıya geldi.

Berlin-Bağdat ...tren

REDDEDİLEMEZ BİR TEKLİF

… Gerçekte olay çok net ve basitti: Biz Fransız ve ingilizler Stalin’e şöyle bir teklifte bulunduk. Stalin’den, 1919 sınırlarının devamı ve halkların bağımsızlığını savunma konusunda bize yardım etmesini istedik. Demokrasinin ve Milletler Cemiyetinin tanıdığı bütün haklara sahip olacağını, bunun yanı sıra savaş riskinin devam ettiğini söyledik.

Diğer taraftan Hitler, Stalin’e “Toprak kaybettiniz, onları geri alacaksınız. Beserabya ve Baltık ülkelerini kaybettiniz, buraları size geri vereceğim. Doğrudan bir savaşın içinde olmayacaksınız.” diyordu.

SSCB’nin ana politikası ise savaşa girmemekti. Bu amaçla Alman-Rus Paktı’nı imzalayarak savaşı batıda başlatıyordu. Hâlbuki yapılan bütün planlar savaşın batıdan ziyade doğuda olması üzerineydi.

SSCB, tereddüt etmedi ve ülkesi için kendisine en avantajlı gelen seçimi yaptı.

M. Georges Bonnet Fransız Dışişleri Bakanı
Georges LANGLOIS, 20. Yüzyıl Tarihi, s. 236

Karikatürden yola çıkarak Stalin’in politikası hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.