Uygur Devleti (744-840)

Uygur Devleti (744-840)

Uygur Devleti

Uygurlar, Asya Hun Devleti’ne bağlı olarak Orhun ve Selenga nehirleri kıyılarında yaşamışlardır.

 

II.Kök Türk Devleti’nin son zamanlarında Basmiller ve Karluklarla birleşen Uygurlar, bu devlete son vererek kendi devletlerini kurmuşlardır (744). Uygurların merkezi Ötüken’dir.

 

“GÖÇ DESTANI”NDAN

 

Bir gün Uygur tahtına yeni bir hakan oturdu. Bu hakan, Çinlilerle yapılan savaşlara son vermek için, oğlu Galı Tigin’i Kiyu- Liyen adlı bir Çin prensesi ile evlendirmek istedi. Bu prenses sarayını Hatun Dağı’nda kurdurdu. O çevrede Tanrı Dağı adında bir dağ ve onun güneyinde de Kutlu Dağ denilen büyük bir kaya vardı.

 

Çin elçileri, yardımcıları ile birlikte geldiler. Onlar kendi aralarında dediler ki: “Hatun Dağı’nın saadeti bu kayaya bağlıdır. Bu hükümeti zayıflatmak için onu yok etmeli.” Fakat bu kolay götürülecek bir kaya değildi. Çok büyüktü. Onun için Çinliler kayanın etrafına odun yığıp ateş yaktılar. Taşı iyice kızdırdıktan sonra üzerine keskin sirke dökerek parçaladılar. Parçaları arabaya yükleyip birer birer Çin’e götürdüler. Bu büyük olay oldu. Vatandaki bütün kuşlar, hayvanlar, kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar. Yedi gün sonra da Tigin öldü. Memleket felaketten kurtulamadı. Halk, rahat yüzü görmedi. Irmaklar kurudu. Göllerin suyu tükendi. Toprak çatladı, yiyecek vermez oldu. Nihayet Buğu Han’ın çocuklarından bir başkası yurda hakan seçildi. Onun zamanında memleketteki evcil, vahşi bütün hayvanların, bütün çocukların hatta bütün cansızların “Göç…! Göç…!” diye, derin üzüntüyle bağırdıkları duyuldu. Uygurlar bu manevi işarete uyarak toplandılar. Yurtlarını bırakıp göçmeye başladılar. Nerede durmak istedilerse bu sesleri duydular. Nihayet Beşbalık’ın bulunduğu yere geldiler. Orada sesler kesildi. Uygurlar da burada durup beş şehir yaptılar. Adını Beşbalık koydular. Burada yaşayıp çoğaldılar.

 

Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93’ten özetlenmiştir.

 

Göç Destanı’na göre;

  1. Çin’in Uygurlar üzerine uyguladığı politikanın esasları nelerdir?

 

  1. Uygurlar neden göç etmişlerdir?

 

Kutluk Bilge Kül Kağan Dönemi: Uygurların ilk hakanı, Kutluk Bilge Kül Kağan’dır (744-747). Onun döneminde başkent Ötüken’den Orhun Nehri kıyısındaki Ordubalıg’a (Karabalgasun) taşınmış, devletin sınırları Amur Irmağı boylarından Altay Dağları’na kadar uzanmıştır. Kutluk Bilge Kül Kağan’ın ölümünden sonra yerine Uygurların en parlak dönemini oluşturan oğlu Moyen-Çur (747-759) geçmiştir.

 

Moyen-Çur (Bayan-Çur) Dönemi: Moyen-Çur başa geçtiğinde Çin’de büyük bir karışıklık yaşanmaktaydı. Talas Savaşı (751) nedeniyle Çin imparatoruna karşı isyanlar çıktı. Zor durumda kalan imparator, Moyen-Çur’dan yardım istedi. Moyen-Çur imparatorun arzusunu yerine getirmekten kaçınmayarak harekete geçti. İmparator bu yardımından dolayı kızını eş olarak Moyen-Çur’a verdi. Bu durum Türk-Çin yakınlığını sağlamıştır.

 

Moyen-Çur komşu Türk boyları üzerine seferler yapıp onları yönetimi altına aldı.

 

Ülke sınırlarını genişletti.

 

Moyen-Çur’un ölümünden sonra yerine oğlu Bögü Kağan geçmiştir.

 

Bögü Kağan Dönemi: Bögü Kağan (759-780) zamanında da Çin karışıklık içindeydi. Bögü Kağan, ayaklananlara karşı Çin imparatorunu tutmuş, ayaklanmalara müdahale etmiştir. Fakat bir süre sonra Çin’e karşı uyguladığı korumacı politikadan vazgeçti. Çin’in içinde bulunduğu karışıklıktan yararlanmak isteyen Bögü Kağan bu ülkeyi ele geçirmek istedi ve Çin’in birçok şehrini işgal etti. Bu işgaller sırasında pek çok ganimet elde edildi.

 

Uygur Devleti, Bögü Kağan zamanında oldukça zenginleşmiştir. Büyük saraylar onun döneminde yapılmıştır.

 

Bögü Kağan Döneminin önemli olaylarından biri de Manihaizm dininin ülkeye girmiş olmasıdır. Manihaizm dinini kabul eden Bögü Kağan, Karabalgasun şehrinde bir tapınak yaptırmıştır. Onun zamanında Mani dini devletin resmî dini hâline gelmiştir. Ancak bu din sadece kağan ve çevresinde kabul görmüştür.

 

Manihaizm dini, et yemeyi ve savaşmayı yasakladığı için Türk inancı ve yaşantısına uygun değildi. Bu özellikleri ile Uygurların savaşçı yeteneklerini azaltmıştır. Manihaizmin Uygurlar üzerinde olumlu etkileri de oldu: Uygurlar bu dinin etkisi ile yerleşik hayata geçtiler. Yeni dinlerini halkın öğrenmesi amacıyla çok sayıda kitap yazdılar. Bu kitapların basımında matbaanın temeli sayılabilecek kalıplar kullanmışlardır. Yerleşik hayata geçen Uygurlar, tarım ve ticarette önemli gelişmeler kaydettiler. Tarım alanında sulama kanalları yaptılar. Ticari alanda daha çok Çinlilerle ilişki kurmuşlardır.

 

Bögü Kağan, Çin seferine karar verme konusunda çıkan bir anlaşmazlık bahanesiyle veziri Baga Tarkan tarafından öldürülmüştür (780). Ondan sonra Uygur Devleti’nin başına Baga Tarkan (780-789) geçmiştir.

 

Baga Tarkan Dönemi: Baga Tarkan, ülkede düzeni sağlamak için bazı kanunlar çıkarmıştır. Uygurlar içinde bulunan Dokuz Oğuzlara karşı olumsuz tutum sergilemiştir. Onun bu tutumu devlet içinde büyük karışıklıklara sebep olmuştur.

 

Baga Tarkan ve daha sonraki kağanlar zamanında ortaya çıkan açlık, kıtlık ve salgın hastalıklar devleti iyice zayıflattı. 840 yılında Kırgızlar, Uygur ülkesine girdiler, başkenti alarak hakanı öldürdüler ve Uygur Devleti’ne son verdiler.

 

Uygur Devleti’nin yıkılmasından sonra Uygurların çoğunluğu Karluk ülkesine, Çin sınırlarına, Beşbalık ve Turfan’a yerleştiler. Buralarda yeni devletler kurdular.

 

Kansu Uygur Devleti (Sarı Uygurlar): Uygur Devleti yıkıldıktan sonra Uygurların bir kısmı, Çin’in kuzeyindeki Kansu bölgesine gelerek burada Kansu Uygur Devleti’ni kurdular. Kansu Uygurları Çin’le ticari ilişkilerde bulundular. Bu ilişkileri akrabalık bağları ile de güçlendirdiler.

 

X.yüzyıldan itibaren bağımsız yaşamaya başladılarsa da siyasi ve askerî bakımdan güçlenemediler. 940 yılında, önce Kuzey Çin’e hâkim olan Kitanların, sonra Tangutların, daha sonra da Cengiz Han idaresindeki Moğolların egemenliğini kabul ettiler (1226).

 

Doğu Türkistan Uygur Devleti (Turfan Uygurları): Beşbalık, Turfan, Koçu bölgelerine yerleşen Uygurların 856’da kurdukları devlettir. Çinliler, Tibetlilerin kendilerine yönelik hücumlarına engel olur düşüncesiyle bu devleti tanıdılar. Uygurlar, ticaret yaparak ekonomik yönden güçlendiler. Varlıklarını uzun süre sürdürdüler. 1209 yılında Moğolların egemenliğini tanıdılar. Turfan Uygurları, Moğol devlet kademelerinde memurluk, kâtiplik hatta yöneticilik yaptılar. Moğolların Türk kültüründen etkilenmesinde rol oynadılar.

 

UYGUR SANATI

 

Uygurlar, gerek göçebelikten yerleşik hayata geçişleri, gerekse temsil ettikleri dinî inançlarının mimari, resim, heykel, yazı vb. sanat alanlarında yönlendirici bir rol oynaması sonucu birçok sanat dalında eserler meydana getirmişlerdir. Mimari, resim, heykel gibi sanat dallarında kendilerinden sonraki dönemleri etkilemişlerdir. Budist mezar yapıları ve tapınakları ile gelişme gösteren Uygur mimarisi Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklular, Moğollar gibi devletleri mimari açıdan etkilemiştir. Uygurlar, duvar süslemeleri ve minyatürleriyle Arap, Selçuklu ve Osmanlı sanatına kaynaklık etmiştir.

 

Aynı bölgelerde Uygurlardan önce faaliyet gösteren ve göçebe bir yaşantıya sahip bulunan diğer Türk devletlerinin sosyal ve kültürel hayatlarını günümüze yansıtan sanat eserlerinin sayısı yok denecek kadar azdır. Bunda yerleşik hayata yeterince geçilememesinin ve bu devletlerin daha çok askerî bir teşkilat yapısına sahip olmalarının da rolü büyüktür.

 

Uygurlar daha çok dinî konularda sanat eserleri meydana getirmişlerdir. Duvar resimleri büyük bir çoğunlukla dinî konulu olup zaman zaman günlük hayatı, sosyal konuları, av sahnelerini veya resmini yaptırmak isteyen insanların portre özelliği taşıyan resimlerinden oluşmuştur.

 

Uygurlar resim sanatında Orta Asya’da yaşadıkları kültür ortamının birçok etkisini başarılı bir şekilde özümseyerek âdeta kendilerine has bir portre sanatı geliştirmişler ve bu üslubu çeşitli kültür merkezlerine de ihraç etmişlerdir.

 

Uygurların sanat tarihi bakımından diğer önemli bir yönü de minyatürlü kitap örneklerini oluşturmalarıdır. Bunlardan bazıları günümüze kadar ulaşmıştır.

 

Uygurlar, geliştirdikleri çeşitli sanat üsluplarını Talas Sava-şı’ndan sonra batıya taşımışlardır.

Saadettin Gömeç, Uygur Türkleri Tarihi ve Kültürleri, s. 87-89’dan özetlenmiştir.

 

Cevaplayalım

  1. Uygur sanatının oluşmasında neler etkili olmuştur?
  2. Uygurların sanat alanında diğer uygarlıklara katkıları nelerdir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.