Kavimler Göçü

Kavimler Göçü

Kavimler Göçü-1

 

Asya Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Asya’nın batısında bulunan Hunlar, Hazar Denizi ile Aral Gölü arasındaki bölgede yaşayan Alanların topraklarını ele geçirmişlerdir. Bu bölgenin Hunların eline geçmesi, onların Avrupa içlerine kadar ilerlemelerinin başlangıcı olmuştur.

Karadeniz’in kuzeyi ile Doğu Avrupa’da IV. yüzyılda Ostrogotlar, Vizigotlar, Gepitler ve Vandallar gibi birçok Germen kavmi bulunmaktaydı. Hunların İtil (Volga) Nehri’nin batısına geçerek Karadeniz’in kuzeyine gelmeleri, bu bölgede bir göç hareketini başlatmıştır (375). Hunların bu hareketiyle bölgede tutunamayan kavimler, batıya göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu kavimler, önlerine çıkan diğer kavimlerin yerlerinden ayrılmalarına neden olmuştur. Kavimlerin yıllarca süren bu yer değiştirmelerine “Kavimler Göçü” denilmiştir.

Kavimler Göçü’nün önemli sonuçları şunlardır:

  • Roma İmparatorluğu doğu ve batı olarak ikiye ayrılmıştır (395). Batı Roma İmparatorluğu 476’da yıkılmış ve toprakları üzerinde birçok Germen devleti kurulmuştur.
  • Avrupa’nın etnik yapısı değişerek yeni milletler ortaya çıkmıştır. Alanlar, Vandallar ve Vizigotlar, İspanya Yarımadası’na gelerek İspanyolların; Angıllar ve Saksonlar, Britanya adalarına yerleşerek İngilizlerin; Germen kavimleri, Ren Nehri kıyılarına yerleşerek Almanların oluşmasını sağlamışlardır. Bunun sonucunda bugünkü İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya gibi Avrupa devletlerinin temelleri atılmıştır.
  • Türkler, Avrupa’da bir Hun Devleti kurmuşlardır.
  • Türk kültürü Avrupa’da yayılmıştır.
  • İlkçağ sona ermiş, Orta Çağ başlamıştır.
  • Avrupa’da kilise önem kazanmış, Skolastik düşünce egemen olmuştur.
  • Avrupa’da feodalite (derebeylik) rejimi ortaya çıkmıştır.

Kavimler Göçü'nden sonra Avrupa1

 

FEODALİZM

Batı Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra yerine kurulan krallıklar arasındaki anlaşmazlıklar, Avrupa’da feodalite rejiminin doğmasına sebep olmuştur. Avrupa’da Kavimler Göçü’nün meydana getirdiği karışıklıklar devam ederken halk ve büyük toprak sahipleri, kendilerini emniyette görmediklerinden hayatlarını devam ettirebilmek için güçlü kişilerin koruması altına girme ihtiyacı hissettiler. Halkın himayesine girdiği kişilere süzeren, himaye edilenlere de vassal denilirdi. Böylece IX. yüzyılda senyörler ve vassaları arasında bir hiyerarşi gelişti. Senyörler, bağlılığı sebebiyle vassalara kira karşılığı bir toprağın işleme hakkını vermeye başladılar. Böylece feodalite(derebeylik) rejimi ortaya çıktı. Feodal düzenin önemli özelliklerinden biri de senyörün içinde yaşadığı şato veya kalelerdi. Bu şato veya kaleler askerî birlik tarafından korunuyordu.

 

Feodalite, bütün Orta Çağ boyunca devam etti. XV. yüzyılda barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla sona ermeye başladı. Feodalitenin yıkılması mutlak krallıkların güçlenmesini sağladı. Yeni Çağ başında Almanya dışında tüm Avrupa’da feodalite yıkıldı. Almanya’da ise Yakın Çağda ortadan kalktı. Orta Çağ Avrupası’nda halk çeşitli sınıflara ayrılmıştı.

 

                ORTA ÇAĞ AVRUPASI’NDA SOSYAL SINIFLAR

ASİLLER

Orta Çağ Avrupası’nın en imtiyazlı sınıfı asillerdi. Bunların en üstünde senyör denilen derebeyleri bulunurdu. Senyörlerin en büyüğü kraldı. Derebeylerden sonra sırasıyla dükler, kontlar, baronlar,vikontlar ve şövalyeler yer almıştır. Asiller her türlü hakka sahipti.

RAHİPLER

Asillerden sonra en imtiyazlı sınıftır. Papa’ya bağlı olarak çalışırlardı. Kilise topraklarında senyörler gibi yaşarlardı. Orta Çağda önemli miktarda toprak elde ederek zenginleşmişlerdir. Vergi ve askerlikten muaf tutulmuşlardır. Hem devlet hem de din işleriyle uğramışlardır.

BURJUVALAR

Kasaba ve şehirlerde oturup ticaret ve sanayi ile uğraşanlara burjuva denilirdi. Senyörlere belli miktarda para vererek onların himayesinde yaşarlardı.

KÖYLÜLER

En kötü şartlar altında yaşayan sınıftı. Köylüler iki kısma ayrılmıştı. Serf adı verilen köylülerin hiçbir hakları yoktu. Efendileri için tarlalarda çalışırlar ve kazançlarını onlara verirlerdi. Toprakla beraber alınıp satılırlardı. Serbest köylüler, ekip biçtikleri topraklardan kazandıklarının bir kısmını senyöre vergi olarak verirlerdi. İstedikleri zaman başka bir yere gidebilir, istedikleri gibi çalışırlardı. Malları da gocuklarına kalırdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.