Cumhuriyet Dönemi Devlet Teşkilâtındaki Gelişmeler

CUMHURİYET DÖNEMİ

DEVLET TEŞKİ­LÂTINDAKİ GELİŞMELER

  • Osmanlı Devleti, 1914 yılında girdiği I. Dünya Savaşı’ndan 1918 yılında yenik ola­rak çıkmış ve 30 Ekim 1918 tarihinde Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda Mondros Ateşkes Anlaşması‘nı imzalamıştır.
  • Savaşın kaybedildiğini gören İttihat ve Terakki Partisi ise kendisini feshede­rek Teceddüt fırkası adını aldı. Bu sıra­da Osmanlı Mebusan Meclisi dağıtıldı. (21 Aralık 1918)
  • Mondros Ateşkes Anlaşması’nın özellikle 7. maddesine dayanan İtilaf Devletleri Anadolu topraklarını işgale başladılar.

NOT: MONDROS’UN 7. MADDESİ:

Antlaşma Devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi bir stratejik bölgeyi işgâl edebileceklerdir.

Bu madde adeta Anadolu topraklarının işgâline zemin hazırlamıştır.

  • Anadolu toprakları yer yer işgâle uğrayınca işgâle ilk tepki olarak ise, cemiyetler kurul­muştur.
  • Bütün bu gelişmeler yaşanırken Mustafa Kemâl’de Suriye cephesinde bulunuyordu. Savaş sona erince buradaki görevi de sona eren Mustafa Kemâl 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelmiştir. O gün İstanbul’un başka konukları da vardı ve altmış gemiden oluşan İtilaf Donanması da İstanbul’daydı. Bu man­zarayı gören Mustafa Kemâl:

“Geldikleri Gibi Giderler!” sözünü söyle­miştir.

  • Mustafa Kemâl, İstanbul’da bir süre kaldık­tan sonra 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a Bandırma Vapuru ile hareket etmiştir. Görevi 9. Ordu Müfettişi olarak böl­gede güvenlik ve asayişi sağlamak olan Mustafa Kemâl’in asıl işi ise Milli Mücadele’yi başlatmaktır.
  • Samsun’a varan Mustafa Kemâl ülkenin içinde bulunduğu vahim tabloyu gördükten sonra şu kararı vermiştir:

“Efendiler bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyetimilliyeye müstenit (dayalı), bilâkaydüşart (kayıtsız şartsız) müs­takil (bağımsız) yeni bir Türk Devleti tesis etmek!”.

  • Mustafa Kemâl Samsun’dan Havza’ya ora­dan da Amasya’ya geçerek 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi’ni yayımlamış­tır. Bu genelgenin en göze çarpan maddesi şu idi.

“Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

 NOT: Amasya Genelgesi’nin yukarıdaki maddesi ile ileride millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulacağından üstü kapalı da olsa bahsedilmiştir.

  • Mustafa Kemâl daha sonra Erzurum’a geçe­rek 23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’ne dahil oldu.
  • Samsun’a varan Mustafa Kemâl ülkenin içinde bulunduğu vahim tabloyu gördükten sonra şu kararı vermiştir:

“Efendiler bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyetimilliyeye müstenit (dayalı), bilâkaydüşart (kayıtsız şartsız) müs­takil (bağımsız) yeni bir Türk Devleti tesis etmek!”.

  • Mustafa Kemâl Samsun’dan Havza’ya ora­dan da Amasya’ya geçerek 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi’ni yayımlamış­tır. Bu genelgenin en göze çarpan maddesi şu idi.

“Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

 NOT: Amasya Genelgesi’nin yukarıdaki maddesi ile ileride millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulacağından üstü kapalı da olsa bahsedilmiştir.

Mustafa Kemâl daha sonra Erzurum’a geçe­rek 23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’ne dahil oldu.

Erzurum Kongresi ile

  • Milli Egemenlikten kesin olarak bahsedilmiş­tir.
  • Manda ve himaye ilk kez reddedilmiştir.
  • Mebusan Meclisi’nin açılması istenmiştir.
  • Doğuda birlik ve beraberlik sağlanmıştır. 

NOT:MANDA VE HİMAYE:

  1. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD başka­nı Wilson tarafından önerilmiş ve ortaya çık­mıştır. Bu sisteme göre, güçsüz devletler, bir süre büyük devletlerin yönetimi ve koruma­sı altında yaşayarak gelişimlerini tamamla­yacaklardı.

Bu sistem II. Dünya Savaşı öncesi ve sonra­sı esaret altındaki birçok ulusun bağımsızlığı­nı kazanmasıyla önemini yitirmiştir.

  • Mustafa Kemâl, Erzurum Kongresi’nden sonra 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında milli bir kongre olan Sivas Kongresi‘ne katıl­mıştır.
  • Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Amasya Görüşmelerinde gündeme gelen ortak madde “Son Osmanlı Mebusan Meclisi”nin açılması idi.” Nitekim Osmanlı Meclisi 12 Ocak 1920’de İstanbul’da açıldı ve 28 Ocak 1920’de “Misakımilli” (milli and) kararlarını aldı.
  • Meclis’te Misakımilli kararlarının alınması üzerine İtilaf Devletleri 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgâl ettiler ve iki gün sonra da Osmanlı Meclisi’ni basarak milletvekillerini tutuklayıp bir kısmını da Malta Adası’na sür­güne gönderdiler.
  • Bütün bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemâl ve arkadaşları 23 Nisan 1920’de TBMM’yi resmen açtılar.
  • Mustafa Kemâl, açılan bu ilk TBMM’ye Meclis Başkanı seçildikten sonra bir teşek­kür konuşması yapmıştır. Bu konuşmasında şunları söylemiştir:

“Gerek hayatı askeriye gerek hayatı siyasiyenin bütün devir ve safhalarını işgal eden mücadelatımda daima hareket düsturum milli iradeye dayanmak, vatan ve milletin muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.” (Kaynak: Atatürk’ün Söylem ve Demeçleri Cilt. I. s.61)

  • Anadolu’da artık milli iradeye dayalı bir dev­let kurulmuştu. Bu devletin bir de anayasa ihti­yacı vardır ve nitekim 20 Ocak 1921 tarihin­de Teşkilatı Esasi adlı Yeni Türk Devleti’nin ilk anayasası ilân edilmiştir. Bu anayasa sade­ce yirmi dört madde idi ve o günün şartlarına cevap verebilecek bir tarzda hazırlanmıştı. 1921 Anayasası’na göre “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir!” ilkesi benimsenmiştir.
  • Bu ilk anayasa (1921 Anayasası) savaş döneminde hazırlandığında yeterli değildi ve çok eksiklikleri vardı. Mesela anayasa da temel hak ve özgürlüklere hiç yer verilme­mişti.
  • Bu eksiklik zamanla giderilmiştir. Yeni Türk Devleti, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin İlânı ile yönetim şeklini belirlemiş ve bu yenilik 1924 Anayasası’na eklenmiştir.

 NOT:1921 Anayasası ile yasama, yürütme ve yargı TBMM’de toplanıyordu. (Güçler Birliği) 1924 Anayasası ile bu sistemden vazgeçilmiş, Yasama TBMM’ye, yürütme Bakanlar Kuruluna, yargı ise bağımsız mahkemelere bırakılmıştır. (Güçler ayrılığı)

 Yeni Türk Devlet Yönetiminde Yapılan Bazı Değişiklikler

  • 1928 yılında devletin dini İslâm’dır maddesi anayasadan çıkartılarak lâiklik ilkesi benim­sendi.
  • 1937’de başta Lâiklik olmak üzere Atatürk İlkeleri anayasaya eklendi.
  • 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930’da ise Serbest Cumhuriyet Fırkası kurularak çok partili hayata geçilmek istendi. Fakat Türkiye’de gerçek manada çok partili hayata geçiş 1946 yılında Demokrat Parti’nin kurulmasıyla gerçekleşti.
  • TBMM yönetiminde kadınlara da önemli hak­lar getirmiştir.

Buna göre Türk kadını;

1930 yılında belediye seçimlerine katılma hakkını

1933 yılında muhtarlık seçimlerine katılma hakkını

1934 yılında ise milletvekili seçimlerine katılma hakkını elde etmiştir. 

NOT: I. TBMM’yi Tanıyalım:

İlk TBMM’de toplam 436 milletvekili var­dır. Bu üyelerin doksan iki tanesi Osmanlı Mebusan Meclisi üyelerindendir.

Meclis’in adı ilk önce Millet Meclisi idi. Sonra Büyük Millet Meclisi dendi. 1921 de Türkiye kelimesi de eklenince, Türkiye Büyük Millet Meclisi adı verildi.

İlk meclisteki milletvekillerinin 288’i yükseköğrenim görmüş, doksan dördü ise ortaöğre­nim görmüştü.

Milletvekillerin meslek dağılımı ise şu şekildeydi:

162 serbest meslek

133 devlet memuru

54 asker

32 din adamı

30 aşiret reisi

7 teknik eleman

16 sağlık görevlisi

2 reji görevlisi

Bu milletvekillerinden 162’si, birden fazla dil biliyordu. 

NOT: I.TBMM olağanüstü şartlarda kurulmuş ve çalışmalarını devam ettirmiştir. Buna rağmen saltanatı kaldırarak inkılap yapmaya da baş­lamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.