Türk İnkılabı Ünitesi Özeti

 TÜRK İNKILABI

 Yeni Türk devletinde gerçekleştirilen inkılabın tüm aşamaları ulusal bir nitelik taşır. İnkılaplar Batı uygarlığına açık ve laik karakterdedir. İnkılaplar idari, ekonomik ve sosyal alanların tümünü kapsamaktadır. İnkılapların yapılmasında zamanlamaya dikkat edilmiş, temel yeniliklerin yapılmasına öncelik verilmiştir. İnkılapların yerleştirilmesi ve halka benimsetilmesi için Takrir-i Sükun Kanunu çıkarılmış, çok partili hayata geçiş bir süre ertelenmiştir.

 

1)            Hukuk ve Yönetim:

  • Osmanlılarda hukuk İslam dini ve geleneklere dayanmaktaydı. Konsolosluk mahkemeleri ve karma mahkemelerden dolayı hukuk birliği bozulmuştu. Hukukta birlik sağlamak için laik rejime geçilmeliydi. Laiklik, hukuk kurallarının akla dayanmasıdır. Bu sistem, toplumsal ilişkilerin sürekli değiştiği, bu nedenle hukuk kurallarının da değişime açık olması gerektiği yaklaşımına dayanır. Cumhuriyetin ilanından sonra, laik devlet düzenine geçmek üzere birçok yenilik yapıldı.

 

  • Halifelik kurumu ve Şeriat Bakanlığı kaldırıldı.
  • Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarıldı.
  • Medrese, tekke ve zaviyeler kapatıldı.
  • Kılıkkıyafet değişikliği yapıldı.
  • Medeni Kanun kabul edildi.
  • Maarif Teşkilatı Kanunu kabul edildi.
  • Anayasaya laiklik ilkesi eklendi.

 

Medeni Kanun’un Kabulü:

  • Osmanlı hukuk sistemi modern devlet yapısına uygun değildi. Sorunların çözümünde yetersiz kalmıştı. İsviçre yasaları örnek alınarak, Medeni Kanun hazırlandı. Medeni Kanun’un kabulüyle:
  • Hukukta laiklik esası kabul edildi. Ekonomik ve toplumsal hayatta kadın-erkek eşitliği sağlandı. Kadınların istediği mesleği seçmesi, tek evlilik, resmi nikah zorunluluğu, mirasta kadın – erkek eşitliği, kadınlara boşanma hakkı ve mahkeme önünde kadın-erkek eşitliği esasları kabul edildi. Devlet hizmetlerinden faydalanmada eşitlik sağlandı. Ayrıca, Patrikhanelerin dünya işleriyle ilgili yetkileri kaldırıldı. 

Not:Daha sonra, Medeni Kanun’da değişiklik yapılarak, kadınlara belediye seçimlerine (1930) ve milletvekili seçimlerine (1934) katılma ve seçilme hakkı tanındı.

2)            Eğitim ve Kültür:

 

a) Tevhid-i Tedrisat Kanunu:

  • Osmanlılarda modern ve geleneksel okulların bir arada varlıklarını sürdürmeleri toplumda kültürel çatışmaların çıkmasına neden olmuştu. Modern eğitimi kurumsallaştırmak üzere Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarıldı. Tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı (3 Mart 1924).
  • Eğitim ilkelerinde birlik sağlandı.
  • Eğitim kurumları tek merkeze bağlandı.
  • Laik, modern ve milli eğitime geçildi.
  • Eğitimde fırsat eşitliği sağlandı.
  • İlköğretim zorunlu hale getirildi.
  • Eğitim programları yeniden düzenlendi.
  • Yabancı okullar üzerinde denetim
  • Medreseler kapatıldı. Eğitim kurumlarında kültür ve program ikiliğine son verildi.

 

b) Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun:

  • Tevhid-i Tedrisat Kanunu doğrultusunda, Maarif Teşkilatı (Milli Eğitim Bakanlığı) tüm okulların yönetim ve denetimini üzerine aldı (2 Mart 1926). Yabancı okullarda Türkçe, Tarih ve Coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması kararlaştırıldı. Yabancı okullar, bağlı oldukları devletlerin elçilikleri aracılığıyla bu konuyu Türk yetkililerle görüşmek istediler. Fakat, istekleri bağımsız devlet ilkesine aykırı bulunarak reddedildi.

 

c) Yeni Türk Alfabesi:

  • Arap alfabesinin Türkçe’nin ses uyumuna uymadığı ve okuma – yazmayı zorlaştırdığı gerekçesiyle, yeni Türk harfleri kabul edildi (1 Kasım 1928).
  • Okuma – yazma kolaylaştı.
  • Okur – yazar oranı arttı.
  • Eğitim hizmetleri yaygınlaştı.
  • Batı biliminden yararlanma kolaylaştı.

d) Yeni Tarih ve Dil Anlayışı:

  • Türk tarihinin kökenlerine inmek, Türklerin kurduğu uygarlıkları ve insanlık tarihine yaptıkları katkıyı açığa çıkarmak ve milli tarih bilincini yaygınlaştırmak üzere Türk Tarih Kurumu kuruldu (1931).
  • Türk dilini sadeleştirmek, yabancı dillerin etkisinden kurtarmak, Türkçe’nin kökenlerine inerek zenginliğini ve bilime yatkınlığını açığa çıkarmak üzere Türk Dil Kurumu kuruldu (1932).
  • Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarının açılması “milliyetçilik” ilkesi doğrultusunda çalışmalardır.

 

e) Eğitim Alanında Diğer Çalışmalar:

  • İlköğretim kurumları yurt çapında yaygınlaştırıldı. Birçok ortaokul, lise, meslek lisesi ve öğretmen okulu açıldı. Üniversite Kanunu çıkarıldı. Üniversitelerde yabancı bilim adamları görevlendirildi. İlkokul çağı geçmiş olan vatandaşların eğitimi için Millet Mektepleri açıldı. Halk eğitimine önem verildi.

 

3)            Toplumsal Yaşamın Modernleştirilmesi:

a) Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması:

  • Osmanlı’nın kuruluş ve gelişmesinde etkili olan tekke ve zaviyeler zamanla misyonlarını yitirdiler. Çağdaşlaşmanın önünde engel oldukları gerekçesiyle kapatıldılar (1925). (Tekke ve zaviyelerin kapatılması laiklik doğrultusunda bir düzenlemedir).

 

b) Kıyafet Değişikliği:

  • Kılık kıyafetlerde birlik sağlamak ve çağdaş görünümlü bir toplum oluşturmak üzere Şapka Kanunu çıkarıldı (1925). (Kıyafet değişikliği laiklik ilkesi doğrultusunda bir düzenlemedir).

 

c) Soyadı Kanunu:

  • İmtiyazsız, sınıfsız ve kaynaşmış bir ülke oluşturmak üzere Soyadı Yasası çıkarıldı. Herkesin bir soyadı alması zorunluluğu getirildi. Rütbe, yabancı ırk ve millet adlarını belirten sözcüklerin soyadı olarak alınması yasaklandı. Aynı yıl çıkarılan bir başka yasayla da hoca, ağa, molla, beyefendi, paşa gibi ünvanların kullanılması yasaklandı. Toplumda gereksiz ayrıcalık belirtileri ortadan kaldırıldı. (Soyadı Kanunu halkçılık ilkesi doğrultusunda bir düzenlemedir).

d) Ölçü Birimlerinin Değiştirilmesi:

  • Osmanlılarda çok sayıda ağırlık ve uzunluk birimi vardı. Ayrıca, devlet işlerinde Rumi, dini işlerde Hicri takvim kullanılmaktaydı. Çıkarılan yasalarla Avrupa takvim ve saat sistemi ile ağırlık ve uzunluk ölçülerinin kullanılması kararlaştırıldı. Mevcut alanlardaki ikilikler ortadan kalktı. Uluslararası ticari faaliyetlerdeki güçlükler aşıldı.

 

4)            Ekonomik ve Ticari Alanda Gelişmeler:

a) İzmir İktisat Kongresi:

  • Misak-ı Milli ilkeleri arasında “vatan topraklarının bölünmesini önleme ve ekonominin tüm alanlarında tam bağımsızlığı sağlama” hükmüne yer verilmişti. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla vatan toprakları işgalden kurtarıldı. Siyasi bağımsızlık kazanıldı. Şimdi sıra ekonomik bağımsızlığı sağlamaya gelmişti. Siyasi bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlığın sağlanmasıyla kalıcı olabilirdi. Bunun için de, öncelikle kapitülasyonların kaldırılması gerekiyordu.
  • Lozan Barış Görüşmeleri sürerken, “ekonominin tüm alanlarında tam bağımsızlık kazanmak, kapitülasyonları kaldırmak ve milli ekonomi sistemine geçmek” üzere I. İzmir İktisat Kongresi toplandı (18 Şubat-4 Mart 1923). Alınan kararlar Misak-ı İktisadi adıyla ilan edilerek, ulusal ekonomik hedefleri belirleyen bir program haline getirildi.

Misak-ı İktisadi’ye göre:

  • Ekonominin tüm alanlarında tam bağımsızlık sağlanacak.
  • Kapitülasyonlar kaldırılacak. Yerli kaynaklara dayalı ulusal ekonomi
  • Gümrük vergileri, yerli üretimi koruyacak şekilde yeniden düzenlenecek.
  • Atölye üretiminden fabrika üretimine geçilecek.
  • Özel sektörü desteklemek üzere bankalar kurulacak.
  • Kredi kurumları kurularak tarım geliştirilecek.
  • Karaborsacılık önlenecek.
  • Özel sektörün güç yetiremediği yatırımları devlet yapacak.
  • Yeraltı kaynakları tespit edilerek işletmeye açılacak.
  • İşçilere sosyal ve sendikal haklar tanınacak.
  • Toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla alınan bu kararlar milli ekonomi programı şeklinde yürürlüğe kondu. 1923-1933 yılları arasında bu kararlar doğrultusunda çalışmalar yapıldı.

b) Tarım:

  • Savaşlar ve ağır vergiler köylüyü topraktan koparmıştı. Bu nedenle, teşvik edici tedbirlerin alınması ve ezici vergilerin kaldırılması gerekiyordu.
  • Aşar vergisi kaldırılarak köylünün yükü azaltıldı.
  • Tarım Kredi Kooperatifleri kurularak, köylüye ucuz kredi verildi.
  • Tarım Satış Kooperatifleri kurularak, üretilen ürünlere satış garantisi sağlandı.
  • Tarım bilgi ve becerisini artırmak üzere Ziraat çiftlikleri kuruldu ve Ziraat Enstitüsü açıldı.
  • Köylüye uygun fiyatla araç sağlamak üzere Ziraat Bankası kuruldu.
  • Topraksız köylüyü topraklandırmak üzere toprak reformu yapıldı, fakat başarı sağlanamadı.

 

c) Sanayi:

  • Cumhuriyetin ilk yıllarında, temel ihtiyaçları karşılayacak bir sanayi kurmaya çalışıldı. Özel sektörü desteklemek üzere Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı (1926). Fakat, özel teşebbüs büyük sermaye gerektiren alanlarda yatırım yapabilecek güçte değildi. Bu nedenle, devletçilik ilkesi benimsenerek, büyük yatırımların devlet eliyle gerçekleştirilmesine karar verildi. Planlı ekonomiye geçilerek Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulandı (1933). Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü kuruldu. İpek (Gemlik), Deri (Beykoz), Cam (Paşabahçe) ve Selülöz (İzmit) fabrikaları kuruldu. Daha sonra Karabük Demir-Çelik Fabrikası ve çok sayıda şeker fabrikası kuruldu. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı başarıyla uygulandı. Fakat, II. Dünya Savaşı’nın çıkma tehlikesi belirince ikinci ve üçüncü kalkınma planları tam olarak uygulanamadı.

d) Ticaret:

  • Kabotaj Kanunu kabul edildi (1926). Denizlerimizde gemi işleme hakkının sadece Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğu belirtildi. Kapitülasyonların kaldırılmasıyla başlatılan ticaretin millileştirilmesi süreci tamamlandı. Ölçü birimlerinde Batı standartları benimsendi. Demiryolları millileştirildi. Tüccarlara kredi vermek üzere İş Bankası kuruldu.

e) Bayındırlık, İmar, Sağlık:

  • Savaşın yıkıntılarını ortadan kaldırarak modern ve kalkınmış bir ülke oluşturulmaya çalışıldı. “Halkçılık” ilkesi doğrultusunda önemli çalışmalar yapıldı. Kara ve demir yolları yapımına, bayındırlık ve imar faaliyetlerine önem verildi. Hastane sayıları artırıldı. Salgın hastalıklarla mücadele edildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.