TÜRK-FRANSIZ İLİŞKİLERİ
Lozan, Türkiye’nin siyasal yaşamındaki tüm sorunları çözememiştir. Fransa ile aramızda çözümlenemeyen şu sorunlar kalmıştı:
Lozan’dan kalan Osmanlı Borçları:
Osmanlılar en çok Fransa’ya borçlu idi. Lozan’da kapitülasyonlar kaldırılmış, bunun yanında Dûyun-u Umumiye de kaldırılmıştı. Osmanlı borçlarının paylaşılması ve bize düşen bölümünün kağıt para olarak eşit taksitlerle ödenmesi kararlaştırılmıştır. Ancak 1929’da dünyayı kasıp kavuran ekonomik kriz sonucunda borçların ödenmesi zorlaştı. 1933’de Fransa ile yapılan antlaşma ile borçların ödenmesi daha olumlu esaslara bağlanmıştır.
Türkiye-Suriye Sınırı ve Hatay Sorunu
Fransa ile ikinci mesele Türkiye-Suriye sınırının tespit konusuydu. Fransa ile yapılan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşmasının 8. Maddesine göre, antlaşmanın imzalanmasından bir ay sonra Türkiye ile, o sırada Fransa’nın manda yönetimi altında bulunan Suriye arasındaki sınırı çizmek üzere karma bir komisyon kurulacaktı. Yine Antlaşmaya göre, Antakya ve İskenderun’un özel bir yönetime sahip olması kararlaştırılmıştı. Komisyon kurulmuş ve 1926’da Fransa ve Türkiye arasında Dostluk Antlaşması imzalanmıştır.
1936’da Fransa, Suriye üzerindeki manda yönetimini kaldırınca, İskenderun ve Hatay Suriye’nin yönetimi altına girmiş oluyordu. Türkiye, Milletler Cemiyetine başvurarak, durumun düzeltilmesini istedi. Türkiye, Antakya ve İskenderun üzerinde bir isteği olmadığını; ancak bu bölge halkının kendi geleceğini kendisinin belirlemesinin de Cemiyetin ilkeleri arasında bulunduğunu bildirdi.
Milletler Cemiyeti’nin gözetiminde yapılan halk oylaması sonucunda 2 Eylül 1938’de Hatay bağımsız bir devlet oldu. Hatay’ın bu durumu 10 ay kadar sürdü. Daha sonra Hatay kendi Millet Meclisinin aldığı bir kararla Türkiye’ye katılma kararı aldı ve 1939’da Hatay Anavatan’a katıldı.
Mustafa Kemal’in son siyasi başarısıdır. Ancak Hatay’ın anavatana katıldığını görememiştir.
Yabancı Okullar Sorunu
Türkiye’deki yabancı okulların statüsü daha Lozan’da belirlenmişti. Buna göre, yabancı okullar, Türk yasalarına ve diğer okulların bağlı bulunduğu tüzük ve yönetmeliklere uyacaklardı. Türk Hükümeti bu okulların öğretimini düzenleyecekti.
Türk Hükümeti, bu okullarda Türk Dili, Tarih, Coğrafya derslerinin Türk öğretmenlerce okutulmasını, bu okulların Türk müfettişlerince denetlenmesini ve bu okulların Türk Milli Eğitim yasalarına uyma esaslarını bir yönetmelikle belirledi. Bazı yabancı okullar bu esaslara uymak istemediler. Uyruğunda oldukları devletlerin Türkiye’deki elçilikleri aracılığı ile bizimle görüşmelere girişmeye kalktılar.
Türk Hükümeti bunu iç sorunu sayarak, görüşme konusu yapmayı kesinlikle reddetti. Bu esaslara uymak istemeyen bazı yabancı okullar kapatıldı. Uyanlar ise öğretimlerine devam etti ve sorun çözüldü.
Adana-Mersin Demiryolu
Fransa ile aramızda çıkan bir başka sorundur. Kapitülasyonların artıklarının temizlenmesi açısından bir Fransız Şirketi tarafından işletilen Adana-Mersin demiryolunu, 1929’da Türkiye’nin satın almak istemesine Fransa önce karşı çıkmıştır. Fakat Fransa bu meselede işi fazla uzatmamış ve 1929 Haziranında yapılan bir antlaşma ile demiryolunu Türkiye’ye teslim etmiştir.