Batı Cephesi

BATI CEPHESİ

Kurtuluş Savaşımızda kesin sonucun alındığı Batı Cephesi Savaşları, Yunanlılara karşı yapılmış saldırı ve savunma savaşları olarak gerçekleşmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nın kaderinin çizildiği cephedir. Yunanlılara karşı ulusal güçlerin oluşturduğu bu cephede, başlangıçta Kuva-i Milliye, daha sonra düzenli ordu mücadele etmiştir.

Yunan işgali hukuksal olarak önce Mondros Ateşkesi’ne göre başlamış, Sevr Antlaşması’nın hükümlerini uygulama gerekçesine göre devam etmiştir.

Yunanistan’ın temel hedefi Büyük Yunanistan idealini (Megalo İdea) gerçekleştirmektir. Bu yüzden Ankara’ya kadar olan toprakları ele geçirmek, TBMM’yi dağıtmak ve Sevr Antlaşması koşullarını zorla kabul ettirmek amacına yöneliktir. İzmir ve çevresini ele geçirmeyi amaçlamalarına karşın İngiliz emperyalizminin maşası konumundadırlar. Görünürde savaş Yunan ordusuyla yapılmasına karşın aslında İngilizlerledir.

Bu cephede yapılan ilk dört savaşta (I. İnönü, II. İnönü, Eskişehir-Kütahya ve Sakarya) Yunanlılar saldırı, Türkler savunma konumunda olmuşlardır. Son savaşta ise (Büyük Taarruz) Türkler saldırı, Yunanlılar savunma pozisyonundadır.

TBMM ve Türk ordusunun amacı ise; işgal güçlerini ülkeden çıkararak Misak-ı Milli kararlarını gerçekleştirmektir.

İzmir’in işgal edilmesiyle başlayan Yunan ileri harekatı Kuva-i Milliye birliklerinin gösterdiği başarı üzerine zaman zaman durakladı.

Kuva-i Milliye, sadece Yunan ilerleyişini yavaşlatmıştı, ancak önleyememişti.

Batı Cephesi Komutanlığına ilk defa Sivas Kongresi sonunda Ali Fuat Paşa atanmıştı.

Ali Fuat Paşa’nın Genelkurmay’dan habersiz düzenlediği Gediz Muharebesi başarısızlığa uğrayınca Yunan ordusu Dumlupınar önlerine kadar ilerleme olanağı buldu.

Gediz Muharebesi’ndeki başarısızlık TBMM’nin acil olarak ordu alanına ilişkin yeni bir düzenlemeye zorladı. Ali Fuat Paşa görevden alınarak Moskova Büyükelçiliği’ne atandı. Batı Cephesi ikiye bölünerek Batı bölümüne Albay İsmet Bey, Güney bölümüne ise Albay Refet Bey tayin edildi. İsmet Paşa’nın öncelikli amacı Kuva-i Milliye’yi düzenli birlikler şekline getirmekti.

Haziran 1920’de başlayan Yunan genel taarruzu Kuva-i Milliye’nin yetersizliğini ortaya koydu. Bu yüzden Kuva-i Milliye birliklerinin disiplin altına alınması öncelik kazandı.

  İstiklal Mahkemelerinin kurulması ile asker kaçakları büyük ölçüde ortadan kalkınca düzenli orduya geçilme kararı alındı. Bu kararın ardından Çerkez Ethem ile TBMM’nin arası açıldı. 27 Aralık 1920’de Çerkez Ethem TBMM’ye karşı isyan başlattı. I. İnönü Savaşı sırasında yaşanan bu isyan Türk Ordusuna zorlu anlar yaşattı. İsyanın bastırılmasıyla Ulusal Mücadelede önemli yer tutan Batı’daki Kuva-i Milliye’nin işlevleri sona ermiş oldu.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.