SALTANATIN KALDIRILMASI
(1 KASIM 1922)
Nedenleri:
1- 23 Nisan 1920’de kurulan TBMM’nin ulusal egemenlik ilkesine dayanması ve Saltanatın bu ilkeye ters düşmesi
2- İstanbul Hükümeti ve Padişahın Kurtuluş Savaşı boyunca Ulusal Hareketi bölmeye çalışması
3- Padişahın yanında bulunduğu İtilaf Devletlerine karşı kesin zaferin kazanılması
4- Bir ülkede iki ayrı hükümetin yaşayamayacağı gerçeğinin anlaşılması
Mudanya Ateşkes görüşmelerinden sonra İtilaf Devletleri Lozan Barış görüşmelerine Türk tarafını bölmek ve güçsüzleştirmek amacıyla Osmanlı Hükümeti’ni de çağırmışlardır.
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında hiçbir etkisi olmayan hatta Ulusal Mücadeleyi baltalayan Osmanlı yöneticileri barış görüşmelerine birlikte katılmak için TBMM’ye işbirliği önerisinde bulunmuştur.
TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU KARŞISINDA SALTANATIN DURUMU
Mudanya Ateşkesi hükümlerine göre İstanbul’da TBMM idaresinin kurulması ortaya saltanat sorununu çıkardı. Gerçekten bu sorun hukuk yönünden çözülmüş gibi idi. Çünkü TBMM’nin 20 Ocak 1921’de hazırlamış olduğu Anayasasındaki aşağıdaki maddelerinde, Padişah ve Halifeyi, siyasi, dini ve hukuki yetkilerden yoksun etmişti.
1- Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. İdare şekli halkın kendi kendini idare etme esaslarına dayanır.
2- Kanun yapma ve kanunlarını yürütme gücü mecliste toplanmaktadır.
3- Türkiye Devleti, TBMM tarafından idare olunur ve hükümeti “TBMM Hükümeti” adını taşır.
4- Şeriat hükümlerinin yerine getirilmesi işleri TBMM’ne aittir.
Bu maddeler, saltanatın kaldırıldığını açık olarak ifade etmemekteydi fakat kaldırılacağının işaretini vermekteydi.
Şöyle ki:
3. maddede “Türkiye Deyimi”nin kullanılmasıyla ve bunun Büyük Millet Meclisi tarafından idare edileceğinin belirtilmesiyle Osmanlı Devletinin ortadan kalktığı anlatılmak istenmiştir.
4. madde ile şeriat hükümlerinin de yerine getirilmesi TBMM’ne maledilmiştir ki, padişah halifelik haklarını da kaybetmiş oluyordu.
Bundan başka, Saltanat kurumu hakkında Türk Ulusunun beslemekte olduğu inanç ve düşünce de Kurtuluş Savaşı’nda yıkılmıştı.
Anadolu’da yeni bir Türk Devleti’nin kurulmasında ve Türk Ulusal davaların kazanılmasında Saltanat kurumunun hiçbir rolü olmamıştır. Aksine, yukarıda da belirtildiği gibi bu kurum, düşmanlarla el birliği yaparak ulusa karşıt çıkmış, onu yok etmeye çalışmıştı.
Bu konuda yapılması gerekli iş, varlığı ve manası kalmamış olan Saltanatın yıkıldığını açıklamaktan ibaret idi.
Tüm bu nedenlerden dolayı 1 Kasım 1922 tarihinde Saltanat ve Halifeliğin birbirinden ayrılmasına ve Saltanatın kaldırılmasına ilişkin yasa TBMM’de kabul edilmiştir.
Önemi:
1- Halifeliğin devlet başkanı özelliği ve siyasi gücü elinden alınmış ve halife sembol durumuna düşürülmüştür.
2- Saltanatın kaldırılması siyasal alanda gerçekleştirilmesi düşünülen inkılaplar ve Cumhuriyetin ilanı ve Laiklik için atılmış önemli bir adımdır.
3- Böylece hukuksal alanda ve demokratikleşme yolunda TBMM’nin açılışından sonra, ikinci büyük inkılap gerçekleştirilmiştir.
4- Cumhuriyet yönetimine geçiş süresi hızlanmıştır.
Saltanatın kaldırılmasından sonra Vahdettin, 17 Kasım 1922’de İngilizlere sığınarak yurdu terk etmiştir.
Kamuoyunun hazır olmaması ve Vahdettin’in halife ünvanıyla İngilizlere sığınması nedeniyle TBMM Halifeliği kaldırmayarak 20 Kasım 1922’de Osmanlı Hanedanından Abdülmecit Efendi’yi halife seçmiştir. Bu suretle Halifelik makamında da veraset usulü kaldırılmış ve seçim usulü kabul edilmiştir.
Böylece İngiltere’nin Vahdettin’in kişiliğinde halifelik kurumundan faydalanması engellenmiştir.