OSMANLI DEVLETİNDE EĞİTİM ALANINDA MEYDANA GELEN GELİŞMELER
DARÜLFUNUN
Darülfünun, üniversite anlamında kullanılan sözcüktür. Avrupa üniversiteleri tarzında kurulan Darülfünun-ı Şahane veya İstanbul Darülfünunu 1900’da II. Abdülhamit’in iradesiyle kuruldu. 1933 reformuyla İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürüldü.
KURULUŞU
Osmanlı İmparatorluğunda rüştiye (ortaokul) üstünde “tüm ilim ve fenleri kapsamak üzere yatılı ve gündüzlü” bir darülfünun inşasına 1848’de karar verildi. Ertesi yıl açılan Darülfünun, öğrenci ve öğretmen yetersizliğinden kapandı.
1870’de Âli Paşa’nın sadrazamlığı ve Safvet Paşa’nın Maarif Nezareti döneminde yeni Darülfünun açıldı. Bu okul da ertesi yıl Cemaleddin Afgani’nin bazı görüşlerinin doğurduğu şiddetli tepkiler yüzünden kapatıldı.
Kalıcı olan üçüncü Darülfünun 1 Ağustos 1900’da II. Abdülhamit’in fermanıyla açıldı. 1866’da kurulan Mekteb-i Tıbbıye-i Şahane (Tıp Fakültesi) ve 1880’de kurulan Hukuk Mektebi (Hukuk Fakültesi) Darülfünun’a katıldı. Ek olarak Ulum-ı Riyaziye ve Tabiiye (Fen ve Matematik Bilimleri Fakültesi), Edebiyat Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi kuruldu
- MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET DÖNEMİ
Abdülhamit döneminde yakın siyasi gözetim altında tutulan Darülfünun, 1908 Devrimi’nden sonra gelişti. Araştırma enstitüleri, doktora programları ve bilimsel yayınlar, kurumun bir “yüksek okul” kimliğinden çıkarak gerçek bir üniversiteye dönüşmeye başladığının göstergesiydi. 1912’de Darülfünun Senatosu kuruldu. 1913-14’ten itibaren öğretim kadrosuna yabancı profesörler katıldı.
1914’te Darülfünun-ı İnas (Kızlar Üniversitesi) kuruldu, ancak 1920’de kız öğrencilerin sınıfları boykot etmeleri üzerine bu kuruluş Darülfünun’la birleştirildi ve kız öğrencilerin erkeklerle birlikte üniversite eğitimi görmesi gerçekleşti. 1922’de Tıp Fakültesinin kız öğrenci kabul etmesiyle birlikte, İlahiyat dışındaki tüm fakültelerde karma eğitim gerçekleşti.
Mütareke yıllarında üniversite gençliği, Milli harekete destek verdi. Atatürk’ün 1920’ler boyunca Darülfünun hakkında ifade ettiği görüşler olumlu ve övgü doludur. 1930’da Darülfünun’u ziyareti dolayısıyla İstanbul basınında yayınlanan mesajında Atatürk, “İstanbul Darülfünununda yüksek profesörler ve kıymetli gençlerle yakından tanışmaktan çok memnun oldum. İlim timsali olan bu yüksek müessesenin büyük hizmetleriyle iftihar edeceğimize şüphe yoktur” görüşünü belirtti.
KAPATILIŞI
1933 Temmuzunda çıkarılan bir kanunla Darülfünun lağvedildi ve yerine aynı gün İstanbul Üniversitesi kuruldu.
SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ
Sanayi-i Nefise Mektebi, 1 Ocak 1882’de kurulmuş ve bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla eğitime devam eden sanat okuludur .
Sanayi-i Nefise Mektebi, Paris’te hukuk ve resim öğrenimi görmüş Osman Hamdi Bey’in, II. Abdülhamit tarafından Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürlüğü’ne tayin edilmesiyle resmen kurulmuştur ve Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okuludur. Kuruluşundaki resmi adı, kuruluş fermanındaki şekliyle Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane ‘dir.
Okul eğitime resmen 2 Mart 1883 tarihinde başladı.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ismi 1928’de Güzel Sanatlar Akademisi’ne dönüştürüldü.
RÜŞDİYE
- Mahmut devrinde 1838 yılında sıbyan mekteplerinin üstünde, sınıf-ı sânî okullarının açılmasına karar verilmiş, daha sonra bu okulların adı “Rüşdiye” olarak değiştirilmiştir.
1846 yılında Mekatip-i Umûmiye Nezâretinin kurulmasıyla da Osmanlı devleti dahilinde Rüşdiyelerin açılmasına başlanacaktır.
Rüşdiyelerin ders programına baktığımızda temel olarak Kur’an-ı Kerim, Akaid, Arapça, Hesap ve yazı derslerinin verildiği görülmektedir.
1848 yılında ise bu derslere ek olarak Hendese dersleri de verilmiştir. Erkek ve kızlar için ayrı olan rüşdiyeler 11 yaşına gelen çocukları kabul etmektedir. İstanbul’da 1883 tarihinde 15 erkek , 11 kız rüşdiyesi bulunmaktadır.