Oğuz Yabgu Devleti

Oğuz Yabgu Devleti

Başında “yabgu” unvanlı hükümdarların bulunduğu Oğuz Yabgu Devleti X. yüzyılın birinci yarısında bağımsız ve güçlü bir devletti.

Câmiu’t-tevârîh’te Oğuzlar’ın destanî tarihleri anlatılırken birçok yabgunun adı kaydedilmekte, bazılarının Kayı boyundan olduğu söylenmektedir. Fakat diğer kaynaklarda bu yabgulardan hiçbirinin adı geçmemektedir. Yabguların en yüksek iki görevlisi “kül erkin” ile subaşıdır. Kül erkin yabgunun vekili, subaşı ise ordunun kumandanıdır.

Oğuz Yabgu Devleti’nde asalet unvanı olarak yinal ve tarhan unvanlarının da kullanıldığı görülmektedir. Yabguların mühürlerine ve fermanlarına “tugrag” (tuğra) denilmekteydi. Oğuzlar işlerini meclisler kurarak istişare yoluyla hallederlerdi. Oğuz subaşısı Etrek tarhan, yinal gibi Oğuz büyüklerini çağırarak Abbâsî elçilik heyetine karşı nasıl davranılacağını sormuştu. Yiğit ve savaşçı bir halk olan Oğuzlar’ın komşularıyla münasebetleri çok defa dostça olmamıştır. Aşağı Seyhun boylarında yaşayan Peçenekler’e hücum ederek onları Yayık’ın (Ural) ötesine göçmek zorunda bırakan Oğuzlar, Yayık ve İdil (Volga) arasında yurt tutmuş olan Peçenekler’i burada da rahat bırakmamışlar, Hazarlar’la anlaşıp onları buradan da çıkarmışlardır (898-902). Peçenekler bunun üzerine İdil’i geçip Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara gidip yerleşmişlerdir. Bizans İmparatoru VII. Konstantinos Porphyrogenitus’un verdiği bilgilere göre bir grup Peçenek kendi istekleriyle yurtlarında kalıp Oğuzlar’la birleşmiştir. Oğuz-Peçenek boyu bu birleşme sonucunda meydana gelmiştir. Oğuzlar’ın Hazarlar’la münasebetlerinin de X. yüzyılda pek dostça olmadığı anlaşılmaktadır. Oğuzlar buz tutmuş İdil’i sık sık geçerek Hazar ülkesine akınlar yapıyorlardı. Coğrafyacıların Oğuz ülkesinin sınırlarının İdil ırmağı olduğunu söylemesinin sebebi budur. Son zamanlarda Oğuzlar’ın Hazarlar’a tâbi oldukları ileri sürülmüştür. Ancak coğrafyacıların tanıklığı bu görüşü geçersiz kılmaktadır. Hazarlar’a dair ayrıntılı bilgi veren coğrafyacılar, Hazarlar’ın ne İdil’in doğusundaki topraklar üzerinde nüfuzları olduğundan ne de Oğuzlar’ı bağımlılık altında bulundurduklarından söz ederler. Buna karşılık Oğuzlar’ın Orta İdil boylarında yaşayan Bulgarlar’la münasebetleri dostça idi. İbn Fadlân’ın görüştüğü Oğuz subaşısı Etrek, Bulgar Kralı Almuş’un damadıydı. Oğuzlar, güney komşuları olan müslümanların ülkesine fırsat buldukça akınlar yapıyorlardı. Barış zamanlarında ticaret büyük bir canlılık gösteriyordu. Oğuzlar’ın doğu komşuları Karluklar’la da savaştıkları, hatta bu savaşlardan birinde Oğuz yabgusunun öldüğü kaydedilmektedir. Bu olay muhtemelen IX. yüzyılda veya daha önce vuku bulmuştur. Oğuzlar’ın kuzey komşuları Kimekler, Kimekler’in büyük kolu da Kıpçaklar’dı. Oğuzlar’la Kıpçaklar zaman zaman birbiriyle savaşıyordu. Kıpçaklar barış dönemlerinde çok soğuk kışlarda Oğuzlar’dan izin alarak güneye göç ederlerdi. X. yüzyılın sonlarında Kıpçaklar’ın nüfusu çoğalmış, dolayısıyla daha güçlü bir halk haline gelmişlerdir.

 

Oğuz Yabgu Devleti’nin Yıkılışı

X.yüzyılın birinci yarısında bağımsız ve güçlü bir devlet olan Oğuz Yabgu Devleti’nin yıkılışı hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamakta, ancak bazı görüşler ileri sürülmektedir.

Bunlardan biri Oğuz Yabgu Devleti’nin iç çekişmeler yüzünden son bulduğudur. Oğuz ülkesinde eskiden beri iç çekişmeler olduğu ve bunun sonucunda bazı Oğuz topluluklarının ülkeden ayrılıp başka yerlere göç ettikleri bilinmektedir. Selçuklular’ın tarih sahnesine çıkışları ve ilk başarılarını anlatan Meliknâme’ye göre Oğuz Yabgu Devleti’nin subaşısı olan ve muktedir bir kumandan olduğu için Temür Yalığ (demir yaylı) unvanını taşıyan Dukak ölünce yerine oğlu Selçuk (Salçuk) geçmiştir. Yabgunun karısının, ileride büyük bir tehlike teşkil edeceğini söyleyerek kocasını kendisini öldürmeye teşvik ettiğini duyan Selçuk kendisine tâbi olanlarla Cend şehrine gitmişti (375/985-86). Aynı yıl Oğuzlar’dan başka bir küme de bir Rus prensiyle birlikte İdil Bulgarları’nın üzerine yürümüştü. Bu olaylar, Oğuz ülkesinde iç çekişmeler veya savaşlar yüzünden parçalanma ve dağılmanın başlamış olduğunu göstermektedir. Sâmânî Devleti’ni diriltmek için mücadeleye atılan aynı hânedandan İsmâil b. Nûh’un 393’te (1003) yardım istemek için müttefiki Oğuzlar’a başvurduğu kaydedilmekte, bu Oğuzlar’ın Selçuklu Oğuzları olduğu anlaşılmaktadır. Bu da Oğuz Yabgu Devleti’nin 1003 yılından önce yıkılmış olduğunu göstermektedir.

İkinci bir ihtimal, Oğuz Yabgu Devleti’nin Oğuzlar’ın kuzey komşuları Kıpçaklar tarafından yıkılmış olmasıdır. Gerçekten 1030 yıllarında Kıpçaklar’la bazı obalarının Oğuz ülkesinin ortasında, Aral gölünün kuzeyi ile kuzeybatısındaki toprakları yurt tutmuş oldukları görülür. Kıpçaklar’ın hemen aynı zamanlarda Aşağı Seyhun boylarındaki bazı yerleri de ellerine geçirdikleri bilinmektedir. Ancak Kıpçaklar’ın Oğuz ülkesinin birçok bölgesini yurt edinmeleri Oğuz Yabgu Devleti’nin yıkılmış ve Oğuz elinin parçalanmış olmasından ileri gelmiş olabilir. Bu sebeple Oğuz Yabgu Devleti’ne Kıpçaklar’ın son vermiş olması zayıf bir ihtimaldir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.