Mezopotamya Uygarlığı Konu Anlatımı Ders Notu

Mezopotamya Uygarlığı

 

 

Mezopotamya Uygarlığı

 

Anadolu, Akdeniz, Arabistan, İran, Hindistan ve Türkistan’da kurulan uygarlıkların kesişme noktası Mezopotamya “iki nehir arasındaki ülke” olarak tanımlanmıştır. Fırat ve Dicle Irmakları arasında yer alan, oldukça verimli bir tarım havzası olan Mezopotamya’da Sümer, Elam, Akad, Babil ve Asur gibi devletler kurulmuştur.

 

Sümerler (MÖ 4000 – MÖ 2350)

 

Mezopotamya’da ilk şehir devletlerini Sümerler kurmuşlardır. En önemlileri Ur, Uruk, KIş, Lagaş olan bu şehir devletlerine “site” adı verilmiştir. Bu devletler arasında siyasi ve ekonomik nedenlerle sık sık savaşlar yapılmıştır. Siteler, etrafı surlarla çevrili, “ziggurat” adı verilen tapınak ve onun etrafındaki evlerden meydana gelmiştir. Sitelerin başlarında patesi veya ensi adı verilen krallar bulunur ve Tanrı adına ülkeyi yönettiklerini iddia ederlerdi. Patesi çevresindeki sitelere hakim olursa “lugal” Sümer ülkesine hâkim olursa “lugal kalma” unvanını alırdı. Devlet yönetiminde krala yardımcı olan danışma meclisleri de bulunurdu. Aynı zamanda Sümer kralları, dinî törenleri idare eder, savaş sırasında ordunun başında bulunur ve hukuki yetkileri elinde toplardı. Kraliçe devlet işlerinde oldukça etkiliydi.

 

Sümer Devleti’nde krallar ve rahipler en üst sınıfı oluştururken halk, hürler ve köleler olmak üzere sosyal sınıflara ayrılmıştı. Sümerlerde köleler haricinde her erkek asker sayılmış, ordu yaya ve savaş arabalarını kullanan süvarilerden oluşmuştur.

 

Çok tanrılı bir inanca sahip Sümerler ölümden sonraki yaşama inanmamışlardır. Gılgamış, Tufan ve Yaratılış destanları Sümerler tarafından meydana getirilmiştir.

 

Sümerler, ev ve tapınaklarını ateşte pişirilmiş kerpiç ve tuğlalardan yapmışlardır. Mimaride sütun, kubbe, kemer tarzını kullanmışlardır. Oymacılık, kuyumculuk, heykel vb. sanat dallarıyla ilgilenmişlerdir.

 

Sümerler kara sabanı kullanarak ve sulama amaçlı kanallar inşa ederek tarımın gelişmesini sağlamışlardır.

 

Sümerler, astronomi alanında gelişmiştir. Ayrıca matematik ve geometride gelişme göstererek dört işlemi kullanmışlar, bölme ve çarpma cetvelleri hazırlamışlar, yüzey ve hacim ölçmeyi gerçekleştirmişler, daireyi 360 dereceye bölmüşlerdir.

 

ZİGGURATTAN YAZIYA

Ziggurat

Ziggurat, Mezopotamya ve çevresinde piramitlere benzeyen bir çeşit tapınaktır. Bu özelliğinin yanında çok fonksiyonlu olması kültürel gelişmelere de öncülük etmesini sağlamıştır. Bu kültürel gelişmelerden biri de yazının icadıdır.

 

Sümerlerde tapınaklara teslim edilen tarım ürünleri, satılan ve satın alınan her türlü ticari mal, rahipler tarafından kil tabletler üzerine resimler ve işaretlerle kaydedilmiştir. Zamanla bu resim ve işaretlerin heceye dönüşmesiyle yazı ortaya çıkmıştır.

 

Zigguratlar tahıl ambarı, gözlemevi gibi işlevleri yanında ilk dönemlerde Sümerlerde okul olarak kullanılmıştır. Okullarda eğitim ilk olarak tapınak ve sarayın yazmanlarını yetiştirmek için yapılmıştır. Bu okullarda, matematik, botanik, zooloji ve coğrafya gibi konularda dersler verilmiştir.

 

Eğitimin yaygınlaşması ve gelişmesiyle okullar bilim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. Okullar zamanla dinden bağımsız bir kurum olmuştur.

 

Okullarda varlıklı ailelerin erkek çocukları eğitim almıştır. Fakir aileler eğitim masraflarını karşılayamadığından çocuklarını okullara gönderememiştir. Sıkı bir disiplin anlayışının olduğu okullarda tam gün eğitim yapılmıştır.

 

Akadlar (MÖ 2350 – MÖ 2100)

 

Sami kökenli Akadlar, MÖ 4000’de Arap Yarımadasından gelerek Orta Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir. Kral Sargon döneminde devlet hâline gelmişler; kısa sürede Mezopotamya’ya hâkim olmuşlardır. Başkentleri Agade şehridir. İlk düzenli ordu sistemini meydana getiren Akadlar, tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuşlardır. Akadlar, MÖ 2100 yıllarında Sümerler tarafından ortadan kaldırılmıştır.

 

Sümer kültüründen etkilenen Akadlar, onlar gibi çok tanrılı bir inanca sahiptiler; kurdukları imparatorluk sayesinde Sümer kültürünü Ön Asya’ya yaymışlardır.

 

Elamlar (MÖ 3000 – MÖ 640)

 

Mezopotamya uygarlığı içerisinde incelenen Elamlar, Mezopotamya bölgesinin dışında; Sümer ülkesinin doğusunda yaşamışlardır. Sümer egemenliğine son veren Elamlar, ilk dönemlerinde şehir devletleri şeklinde örgütlenmişlerdir.

 

MÖ 3000 yıllarında Sus sitesi prensi, diğer siteleri de egemenliği altına alarak krallığını merkez Sus olmak üzere Elam Krallığı’nı kurmuştur.

 

Elamlar madencilik, çömlek yapımı ve seramik sanatında ilerlemişlerdir. Elamlar çivi yazısını kullanmışlardır.

 

Elamlara Asurlular son vermiştir.

 

Babiller (Amurrular) (MÖ 2100 – MÖ 539)

 

Samilerin bir kolu olan Amurrular tarafından kurulmuştur.

 

Başkenti Babil’dir. I.Babil Devleti’nin Hititler tarafından yıkılmasından sonra MÖ 612’de II. Babil Devleti kurulmuş ve bu devlet MÖ 539 yılında Persler tarafından ortadan kaldırılmıştır.

 

I.Babil Devleti’nin en güçlü Kralı Hammurabi dine dayalı devlet anlayışı yerine, gücünü ordudan alan mutlak krallık anlayışını getirmiştir. Aynı zamanda Hammurabi, ceza, mülkiyet, ticaret alanlarında döneminin en gelişmiş kanunlarını yapmıştır.

 

Babiller, Sümerlerin etkisi altında kalmışlar, tapınaklarına ziggurat adını vermişlerdir.

 

Babiller, tıp ve astronomi alanında ilerlemişlerdir. Başlıca geçim kaynakları tarım ve ticarettir.

 

Mimari açıdan Mezopotamya’nın en gelişmiş uygarlığı Babillerdir.

 

Babil’in Asma Bahçeleri bu alandaki en güzel örnektir.

 

BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ

Bir efsaneye göre, Babil’in Asma Bahçeleri, II.Babil Devleti’nin kurucusu Kral Nabukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Nabukadnezar Amyitis isimli bir prensesle evlenir. Dağlık ve yeşil bir ülkeden gelen Amyitis Mezopotamya’nın farklı coğrafi yapısına ve iklimine alışamaz. Sıla hasreti çeken eşini memnun etmek isteyen Nabukadnezar, onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar vererek yapay dağlar, içinde sular akan yemyeşil bahçeler yaptırır.

 

Bir piramit oluşturacak biçimde taraçalar hâlinde yükselen bu bahçeler, 80 km uzunlukta,100 m yükseklikte ve 30 m genişliktedir. Fırat’tan getirilen sularla yeşillendirilen taraçalara dünyanın dört bir yanından getirilmiş ağaç ve çiçekler dikilir. Güzellik ve ihtişamlarıyla görenleri hayrete düşüren bu bitkiler asıl yapıyı saklayarak uzaktan bakıldığında sadece havada asılı gibi duran bahçeler görüntüsü verir.

www.baskent.edu.tr

 

 

MEZOPOTAMYA’DA HUKUK

 

Sümerlerde ilk kanuni düzenleme Urgakina tarafından MÖ 2750’de yapıl­mıştır. Urgakina, kitabelerde kölelik devrine son vermek; dulları, öksüzleri ve diğer güçsüzleri koruyacak bir düzen kurmak için kanunlar koyduğunu söyle­miştir. Onun koyduğu kanunların bir maddesinde rızası alınmayan köylüye ait hayvanın, bir bey tarafından satın alına­mayacağına dikkat çekilmiştir.

Urgakina’dan sonra Sümerlerde Kral Urnamu bazı hukuki düzenlemeler yapmıştır. Onun yaptığı düzenlemelere göre;

 

  • Bir adam, bir adamın ayağına bir aletle vurur ve ayağını kırarsa 10 şegel gümüş verir.
  • Bir adam, bir adamı silahla vurup kemiğini kırarsa bir mana gümüş verir.
  • Bir adam, bir adama bir aletle vurup burnunu koparırsa bir mana gümüşün üçte ikisini verir.

 

 

Babil Kralı Hammurabi, Sümerlerin eski kanunlarından yararlanarak yeni kanunlar hazırlamıştır. Büyük bir taş üzerine yazılmış olan bu kanunlar, mülkiyet, ticaret ve ceza gibi konulara değinmiştir. Hammurabitarafından hazırlanan kanundaki esaslardan bazıları şunlardır:

 

  • Birisini suçlayan ispata mecburdur. İspat edemezse ölüm cezasına çarptırılır.
  • Bir tapınakta veya hükümdar hazine-sinde hırsızlık yapanın cezası idamdır.
  • Bir hırsız duvar delerek bir eve girmişse idam edilerek açtığı deliğin önüne gömülür.
  • Babasını döven evladın iki eli kesilir.
  • Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır.

 

Mezopotamya’nın diğer sakinlerinden olan Asurlular da Hammurabi Kanunları’ndan faydalanmışlardır. Yalnız Asur kanunlarında cezalar daha şiddetlidir.

Ali Narçın, A’dan Z’ye Sümer, s. 181, 182, 434,

 

 

Asurlular (MÖ 2000 – MÖ 609)

 

Asya kökenli kavimlerle Arabistan kökenli Samilerin karışımından oluşan Asurlular, Yukarı Mezopotamya’da yaşamışlardır. Yaşadıkları topraklar tarıma elverişli olmadığı için hayvancılık ve ticaret ile uğraşmışlardır. Askerî güce dayalı bir imparatorluk kurmuşlardır.

 

Başkentleri Ninova olan Asurlular, Anadolu’da Kültepe, Alişar ve Boğazköy’de ticaret kolonileri kurmuşlardır. Bu koloniler aracılığıyla yazıyı Anadolu’ya taşımışlardır. Ticareti canlandırmak amacıyla Sard’dan başlayıp Ninova’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu kullanmışlardır.

 

Asurlular, Mezopotamya’da kurulan diğer devletlerde olduğu gibi çivi yazısı kullanmışlardır. Anadolu’daki ilk yazılı kaynaklar Asur tüccarlarının bıraktıkları Kültepe’deki tabletleridir. Asurlular, tarihte bilinen ilk kütüphaneyi Ninova’da kurmuşlardır. Heykeltıraşlıkta önemli gelişmeler gösteren Asurlular’ın kabartmaları ünlüdür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.