Tarih Bilimine Giriş konu anlatımı ders notu

TARİH BİLİMİNE GİRİŞ

 

Sevgili öğrenciler,

Tarih dersindeki konuların iyi bir şekilde anlaşılması için temel kavramların bilinmesi gereklidir. ÖSS’de çıkan tarih sorularının önemli bir bölümü de tarihi olay ve olguların, tarihi kavramlarla ilgisini sorgulamaktadır. Bu nedenle kitabımızda konuların hemen öncesinde kavram bilgisi bölümlerine yer verdik. Konuları çalışmaya başlamadan bu bilgileri okursanız, öğrenmenizin kolaylaşacağına inanıyoruz.

 

Kavram Bilgisi:

Olay: Hayat içerisinde tek tek meydana gelen değişmelere olay denir. Olaylar belirli bir süre içinde gerçekleşir. Malazgirt Savaşı, İstanbul’un fethi, Ankara’nın yeni Türk Devleti’nin başkenti olması vb. gelişmeler birer olaydır.

Olgu: Aynı türdeki olayları bir bütün olarak anlatmak için kullanılan ve süreklilik gösteren bir kavramdır. İstanbul’un bir Türk şehri haline gelmesi, Türkiye’nin çağdaşlaşması tarihi olgulardır.

Kısa sürede olup biten işler olay, uzun bir zaman diliminde oluşan durumlar ise olgudur.

Süreklilik: Kesintisiz süren, devamlı.

Kanıt: Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği hakkında fikir verici belge, delil.

Nesnellik (objektif olma): Gerçekleri olduğu gibi görmek ve yansıtmak, tarafsız kalmak.

Kaynak (belge): Tarihi bir olayı doğru olarak anlamaya yarayan her türlü malzeme.

Çağ: Siyasi, sosyal, ekonomik açıdan benzer özellikler taşıyan, insan yaşamında birçok değişikliklere ve yeniliklere yol açan önemli bir olayla başlayıp yine önemli bir olayla biten zaman dilimine çağ denir. Taş Çağı, Maden Çağı, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ gibi.

Yüzyıl: Yüzyıllık süre, asır. Milat başlangıç alınarak 1-100, 101 – 200, 201 – 300 vb. olarak sayılan yüzyıllık dönemlere verilen genel isim.

Milat: Güneş yılı esasına dayalı olarak hazırlanan ve Roma uygarlığı tarafından son şekli verilen takvimin adıdır. Hz. İsa’nın doğumu başlangıç olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle takvime doğum anlamına gelen milat adı verilmiştir. Milattan sonraki tarihler günümüze yaklaştıkça rakamsal olarak büyürken, milattan önceki tarihler günümüze yaklaştıkça küçülmektedir.

 

TARİHİN TANIMI:

Geçmişte yaşamış olan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini (sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel, dini) ve birbirleriyle ilişkilerini YER ve ZAMAN  bildirerek, SEBEPSONUÇ ilişkisi içinde bilimsel yöntemlerle belgelere dayandırarak inceleyen ve tarafsız olarak  anlatan sosyal bir bilim dalıdır.

 

TARİHİN KONUSU:

Geçmiş zamanda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetidir. Tarih geçmişte yaşayan insanların medeniyetlerini, bu medeniyetlerin gelişimini, toplumların sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel ve dini faaliyetlerini konu alır.

 

TARİHİ OLAYLARIN ÖZELLİKLERİ:

1-Tarih geçmişte yaşanan olaylardır ve üzerinden belli bir zaman geçmiştir.

2-Belli bir coğrafi yerde ve belli bir zaman içerisinde meydana gelir.

3-Olaylar belgelere dayanır. Tarih; efsane, masal ya da hikaye değildir.

4-Tarihi olaylar tekrarlanamaz. (Tarih araştırmalarında bu yüzden deney ve gözlem kullanılamaz.)

5-Olaylar tek bir nedene bağlı olarak açıklanamaz. (Bir  olayın pek çok maddi ve manevi nedenleri vardır.)

6-Olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisi tarihi olayların kesintisiz olarak devam etmesini sağlar.

7-Tarihi olayların belli bir kanun ve kuralı yoktur.

8-Tarihi olayların sonuçları bulunan yeni belgelerle değişebilir.

 

UYARI: Tarih mutlak doğru bilgilerden oluşmaz. Yeni belgeler ortaya çıktıkça tarih yeniden değerlendirilmelidir. Bulunacak her yeni kaynak (belge) bu bilgileri tamamlayabilir veya değişikliğe uğratabilir. Örneğin, Alacahöyük’te bulunan ve MÖ 2500 yıllarına ait olan kılıç, dünyanın en eski kılıcı olarak bilinmekteyken 1996 yılında Malatya yakınlarındaki Aslantepe kazı bölgesinde bir prens veya yönetici mezarının içinde, MÖ 3300 – 3000 yıllarına ait, üzerleri işlemeli kılıçlar bulunmuştur.

 

İnsan faktörü ve coğrafi olayların ortaya çıkardığı bazı sonuçlar da tarihin ilgi alanına girer. Depremler, sel baskını, kuraklık gibi doğal afetler tarihin seyrini değiştirebilmektedir. Örneğin erozyon (toprak kayması) coğrafyanın konusu iken erozyonun meydana geldiği bölgedeki insanların ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlaması, bu nedenle geçimlerini sürdürebilecek başka yerlere göç etmeleri tarihin ilgi alanına girmektedir.

Hayat içerisinde tek tek meydana gelen değişmelere olay denir. Olaylar belirli bir süre içinde gerçekleşir. Olgu ise aynı türdeki olayları bir bütün olarak anlatmak için kullanılan ve süreklilik gösteren bir kavramdır. Olgular, Olayların sonuçlarına bağlı olarak ortaya çıkan uzun süreli gelişmelerdir. Kısa sürede olup biten işler olay, uzun bir zaman diliminde oluşan durumlar ise olgudur.

Olay ve olgu kavramlarını daha iyi anlamak için yanda verilen tabloyu inceleyiniz:

Örnek    :

Olay-Malazgirt savaşı      Olgu-Anadolu’nun Türkleşmesi
Olay-Talas Savaşı              Olgu-Türklerin Müslüman olması

Olay-İstanbul’un Fethi     Olgu-İstanbul’un Türk şehri olması

Olay-Atatürk’ün çeşitli alanlarda inkılaplar yapması                               Olgu-Türkiye’nin çağdaşlaşması

 

TARİHTE SEBEP – SONUÇ VE YER ZAMAN İLİŞKİSİ

Bir olayın, tarihi bir gelişme olarak kabul edilmesi için belirli bir zaman dilimi içerisinde ve belirli bir yerde (mekanda) gerçekleşmesi gerekir.

Tarihi olaylar belirli bir coğrafi mekanda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla coğrafi koşulların olayların oluşumu ve gelişimi üzerinde etkisi olmaktadır. Bu nedenle tarihi olayların açıklanabilmesi için olayın gerçekleştiği bölgenin özellikleri bilinmelidir.

Bir bölgenin coğrafi koşulları insan topluluklarını doğrudan etkiler. Örneğin iklim koşullarının zorlu olduğu bölgelerde yaşayanlar daha dayanıklı ve hareketli olurlar. Ilıman iklim bölgelerinde yaşayanlar ise daha sakin bir yaşam sürerler. Sulama imkanları elverişli bölgelerde yaşayanlar tarımla uğraşırken, tarıma elverişsiz bölgelerde yaşayanlar geçimlerini hayvancılık ve avcılık yaparak sürdürürler.

Tarihi olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır ve süreklilik gösterir. Bir olay kendinden önceki olayın sonucu ve kendisinden sonraki bir olayın nedenini oluşturabilir. Bu durum tarihi olaylar arasında neden sonuç ilişkisi olduğunu gösterir. Bu nedenle tarihte zaman ve kronoloji olguları önemlidir.

UYARI: Tarihi olayların üzerinden belli bir zamanın geçmesi, olayın sonuçlarının ve etkilerinin tüm yönleriyle görülüp analizinin yapılması ve hangi olayın nedeni ya da sonucu olduğunun ortaya konulması bakımından önemlidir.

 

TARİH BİLİMİNİN YÖNTEMİ:

Bir sonuca ulaşmak amacıyla, bilime, mantığa ve tecrübeye dayanarak izlenen araştırma şekline yöntem denir.

Her bilimin kendine uygun bir yöntemi vardır. Fen bilimleri; gözlemlere, deneylere, laboratuar  ölçürnlerine, formüllere, kural, yasa ve sonuçlara dayalı bir yöntem kullanır. Şosyal bir bilim olan tarih ise geçmişte yaşanmış, bitmiş ve tekrarlanmayan olayları konu edindiğinden deney ye gözlem gibi yöntemler kullanamaz. Tarihin yöntemi, tarihi olayları inceleyerek anlamak ve açıklamaktır.

Uyarı: Tarihi olaylar hakkında doğru bilgi edinmek ancak o dönemden kalan ve olayı aydınlatmamıza katkıda bulunacak belge ve bulguların değerlendirilmesi ile mümkündür.

Tarih biliminin konusu, insanlığın geçmişi hakkında doğru bilgi elde etmektir. Tarihi olaylar ancak belgelere dayalı olarak açıklanır. Belge bulabilmek içinde Tarihçiler belli bir yöntem ve teknik kullanırlar. Doğru bilgiye ulaşmak için;                 1- kaynakların aranıp bulunması(Tarama),  2-sınıflandırılması  (tasnif),  3-eleştirilmesi (tenkit), 4-çözümlenmesi (tahlil) ve              5-sentezinin (terkib) yapılması gereklidir.

 

1-Kaynak Arama: (Tarama)

Tarih hakkında bize bilgi veren, onu doğru anlayabilmemiz için tanıklık yapan her türlü malzemeye kaynak (belge, vesika) denir. Olayı doğru anlamaya yarayacak her türlü malzeme kaynaktır.

 

Kaynaklar kapsadıkları bilginin değerine göre üçe ayrılır:

a.Ana kaynak: Doğrudan doğruya tarihi olayı yaşayan, gören veya olayın yaşandığı zamanda bulunan yazarların verdikleri bilgi ve eserlere denir. Hatıralar, seyahatnameler, kitabeler, paralar, arkeolojik malzemeler ve sanat eserleri bu tür kaynaklardandır.

b.Birinci elden kaynak: Bilgilerini bir ana kaynağa dayandırarak veren kişi ve yazılara denir.

c.İkinci elden kaynak: Birinci elden kaynaklardan yararlanılarak yazılan eserlere denir. Bunlar genelde geçmişte yazılmış tarih kitaplarıdır.

 

                Kaynaklar bilgi veren kaynağın ve malzemenin cinsine göre dört  bölüme ayrılır:

a- Yazılı kaynaklar          :Yazıya geçirilmiş her türlü kitabe, yıllık, kanunname, biyografi, hatıra arşiv belgesi, para, tuğra gibi belgelerdir. En güvenilir kaynaktır.

b- Sözlü kaynaklar           :Yazıya geçirilmeden halk arasında söylenerek günümüze gelen destan, atasözü, masal, hikaye gibi eserler buna örnek verilebilir.

c- Yazısız kaynaklar- kalıntılar    :  Arkeolojik kazılardan elde edilen eserler, heykel, mezar taşları, resimler gibi yazısız eserler bu gruba girer.

d – Çizili, sesli ve görüntülü kaynaklar: Ayrıca günümüz teknolojisi ile elde edilen sesli plak, cd, vcd gibi kaynaklarda görüntülü  belge olarak kullanılmaktadır.

 

2-Tasnif (Sınıflandırma): Tarihsel verilerin zamana, yere ve konuya göre bölümlere ayrılarak düzenlenmesine Tasnif denir. Tarihçi çalışmasının amacına ve konusuna göre bilgi ve verileri istediği şekilde sınıflandırabilir.

 

3-Tahlil (Çözümleme):Elde edilen verilerin kaynak ve bilgi yönünden yeterli olup olmadığının tespitine Tahlil etme denir. Bu aşamada eksiklikler tamamlanır, veriler gruplanır. Eldeki veriler kullanıma hazır ve işe yarar hale getirlilir.

4-Tenkit (Eleştiri):Kaynakların kullanılmadan önce gerçek veya sahteliğinin incelenmesi, araştırılmasıdır.

Kaynakların (belgelerin) eleştirisi dış ve iç tenkit olmak üzere iki aşamada yapılır.

Dış tenkitte kaynağın yazarı, basıldığı yer ve zamanı gibi unsurlara bakılarak belge değerinin olup olmadığına karar verilir.

İç tenkit de ise kaynağın içinde yer alan bilgilerin güvenilir olup olmadığı üzerinde durulur. Bu eleştirilerin yapılmasından sonra belge güvenilir bulunulursa araştırmalarda kaynak olarak kullanılır.

  

5- Terkip – sentez (birleştirme)

Terkip, bir araya getirmek, sentez yapmak demektir. Kaynaklar sınıflandırma, çözümleme ve eleştiri aşamasından geçtikten sonra çalışmaları birleştirmek, bir araya getirmek ve sonuca gitmek işlemine Terkip, sentez yapma, birleştirme denir.

Tarih Araştırmalarında Uyulması Gereken Kurallar

-Doğal etkenler (dağlar, denizler, iklim, tabiat olayları), ruhsal etkenler (üzerinde araştırma yapılan kişi veya toplumların karakteri), medeni etkenler (toplumun yaşayış tarzı, kültür seviyesi, ekonomik ve ticari etkenler (toplumların üretim şekilleri, geçinme şartları, yollar, gemicilik, kervan ticareti), kültürel etkenler (toplumun bilim, edebiyat, din anlayışı, devlet yönetim biçimi ve kültür düzeyi) göz önünde bulundurulmalıdır.

-Olaylar güvenilirliği test edilmiş olan kaynaklara dayandırılmalıdır.

– Olaylar arasında neden – sonuç ilişkisi kurulmalıdır. Çünkü bir olayın sonucu diğer olaya neden olmaktadır.

-Olayların açıklanmasında yer ve zaman unsurları belirtilmelidir. Bir olayın geçtiği yerin bilinmesi, olayın ortaya çıkmasında ve sonuçlanmasında coğrafi koşulların etkisinin anlaşılmasını sağlar. Olayın zamanının belirtilmesi ise önceki ve sonraki olaylarla ilişkilerinin açıklanmasını, günün koşullarının ortaya konulmasını kolaylaştırır.

-Tarihi olaylarla ilgili kural koymak, genelleme yapmak mümkün değildir. Her olayın başka olaylarla benzer yönleri olduğu gibi kendine özgü özellikleri de vardır. Bu nedenle iyi bilinmeyen bir olay benzer başka bir olayın neden ve sonuçları açıklanamaz.

-Yeni belgeler bulundukça, bu belgeler ile ilgili tarihi olaylar yeniden değerlendirilmelidir.

-Tarafsız olmaya özen gösterilmelidir. Kanıtlanabilir ve nesnel olan bilgilerin kullanılmasına dikkat edilmelidir.

UYARI: Tarih araştırmalarında tarafsızlığın sağlanması için,

1-Tarihi gelişmelerin sonuçlarının bütün boyutları ile ortaya çıkması için olayların üzerinden belli bir süre geçmelidir.

2-Olaylar birçok kaynaktan yararlanılarak incelenmelidir.

3-Olaylar meydana geldiği dönemin koşulları ve değer yargıları ile değerlendirilmelidir.

4-Araştırmacılar kendi değer yargıları, dinsel ve milli (ulusal) duygularıyla hareket etmemelidirler.

 

TARİHİN TASNİFİ (SINIFLANDIRILMASI)

Var oluşundan günümüze kadar insanlığın yaşadığı tarih bir bütündür.  Ancak bu bütünü, bir defada inceleyip öğrenebilmek, ya da bu bilgilerin tamamını başkalarına öğretebilmek mümkün değildir. Bu nedenle sınıflandırmalar yapılır. Tarihi sınıflandırmamızın nedeni öğrenmeyi, öğretmeyi, araştırmayı kolaylaştırmaktır.

Uyarı: Tarihin sınıflandırılması geçmişte yaşanan olayların incelenmesini ve tarih öğretimini kolaylaştırır.

 

Tarih; konusuna, yerine (mekân) ve zamanına göre sınıflandırılmıştır.

1-Mekâna (Yere) Göre Sınıflandırma

Tarihin, mekâna göre sınıflandırılmasına coğrafi sınıflandırma da denir. Bu sınıflama belirli bir bölgenin tarihini incelemek amacıyla yapılır. Burada kıtaların, ülkelerin, bölgelerin, şehirlerin hatta köylerin tarihi söz konusudur. Örnek: Avrupa tarihi, İstanbul tarihi vb.

 

2-Konuya Göre Sınıflandırma

Bu sınıflandırma insan topluluklarının siyasal, ekonomik, zihinsel, sosyal, dini, sanatsal vb. yönlerini ayrı ayrı inceler. Bu sınıflamada öğrenilmek istenen konu ayrıntılarına inilerek araştırılır. Örnek: Uygarlık tarihi, düşünce tarihi, ekonomi tarihi, sanat tarihi, bilim tarihi vb.

 

                3-Zamana Göre Sınıflandırma

Tarih, zamana göre yıl, dönem, yüzyıl, çağ gibi bölümlere ayrılarak sınıflandırılır. Bu sınıflandırmada tarih, kronolojik dilimlere ve çağlara bölünmüştür. Örnek: Orta Çağ tarihi, 19. yüzyıl tarihi, Fatih dönemi vb.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.