Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması (12 Ocak 1920)

SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ’NİN AÇILMASI (12 OCAK 1920)

Bütün hazırlıklar tamamlanınca 12 Ocak 1920 tarihinde Osmanlı Parlamentosu toplandı.

Ancak Meclis, önceden Mustafa Kemal Paşa tarafından planlanmış işlerin büyük bir kısmını yapmadı. Çünkü Hilafete bağlıydılar ve Ulusun gücüne inanmıyorlardı.

Mustafa Kemal, Mecliste “Müdafaa-i Hukuk Grubu” kurulmasını istemişti. Bunun yerine “Felah-ı Vatan” adlı bir grup oluşturuldu.

Meclis başkanlığına kendisinin seçilmesini istediği halde bu isteği de yerine getirilmedi.

Halbuki bu istekleriyle vatanın bütünlüğü yolunda kararlar alınmasını amaçlamıştı. İşgal güçleri tarafından Meclis-i Mebusan’ın dağıtılması gibi bir tehlike karşısında Mustafa Kemal, “Meclis Başkanı” olarak milletvekillerini Anadolu’nun herhangi bir ilinde toplantıya çağırmak gibi hukuki bir yetkiye sahip olacaktı.

Ne çare ki uzağı göremeyen kimseler için bu gerçeği kavramak mümkün değildi. Meclis-i Mebusan’daki milletvekilleri sanki “Ulusal teşkilat değil, padişaha bağlıymış gibi” davranıyorlardı.

Vatanın bütünlüğünü korumak amacına yönelik kararlar alınmaya gelince işler değişti. Mustafa Kemal’in daha önce belirlediği esaslar Meclis tarafından kabul edildi. 28 Ocak 1920 tarihinde Misak-ı Milli Kararları kabul ve ilan edildi. Biliyorlar ki bağımsız bir devlet olmazsa kendileri de olmayacaktı.

Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin toplantıda ilan ettiği ve “Ulusal And” anlamına gelen Misak-ı Milli, Amasya Genelgesi’nden beri yapılan hazırlıkların, oluşan bilincin Son Osmanlı Parlamentosunda benimsenmesidir.

Misak-ı Milli, daha Erzurum Kongresi sıralarında hazırlanmaya başlanmış, Mustafa Kemal Paşa tarafından Meclis-i Mebusan’a katılacak bütün milletvekillerine dolaylı veya dolaysız biçimde anlatılmış, Ulus adına bu andın içilmesi için Kuva-i Milliye’ci her meclis üyesi seferber olmuş ve sonunda gerçekleşmiştir.

Misak-ı Milli, bir parlamento kararıdır. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından beri onbeş ay geçmiş, Osmanlı Devleti hala barış dönemine geçememişti. Bu  konuda gerekli çabalar Anlaşma Devletlerince gösterilmediği gibi, ülke türlü biçimlerle işgal ediliyordu.

İşte Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Padişah tarafından dağıtılan (21 Aralık 1918) Meclis-i Mebusan yeniden oluşmuş, toplanmış ve barışın hangi esaslar üzerinden yapılması gerektiğini bir karar alarak belirlemiştir. Kısaca, bu esaslar teke indirgenebilir: Türklerin Anavatanı parçalanamaz.

Bu karar, yukarıda da söylediğimiz gibi Ateşkes Antlaşması’ndan sonra işgallere karşı gösterilen direnmeleri bir çatı altında toplayan Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarının etkisiyle alınmıştır. Kongrelerle belirlenen ulusal isteklerin Osmanlı Parlamentosu’na yansımadır. Bu bakımdan Anadolu Hareketi’nin ilk büyük siyasal zaferidir.

Bununla birlikte, Osmanlı Parlamentosu Anadolu Hareketi’ni benimsediğini açıklamamıştır, açıklayamazdı da. Zira Osmanlı Devleti’nde egemenlik padişahındı ve Parlamento onun altında idi.

Bu nedenle Misak-ı Milli yeni bir hareketin öncüsü olmak iddiasında değildir. Amaç, Osmanlı Devleti’nin ve onun padişahının ve halifesinin kurtulmasıdır.

Bununla birlikte Misak-ı Milli’de Anadolu Hareketi’nin temellerinden olan “kesin bağımsızlık” ilkesi vardır: Anlaşma Devletleri’nin isteklerinin reddi; egemenliği sınırlayıcı hiçbir hüküm tanımamak gibi.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.