Mondros’tan Sonra Genel Durum

MONDROS'TAN SONRA GENEL DURUM

OSMANLI HÜKÜMETLERİNİN DURUMU

Mondros 'un imzalanmasının ardından ülkeyi savaşa sokan İttihat ileri gelenleri yurt dışına kaçtılar. Bunun üzerine Ahmet İzzet Paşa hükümeti kurmuş ve bu hükümet Mondros Ateşkesi'ni imzalamıştır. Ancak sonradan sadrazam ile padişah İtilaf Devletlerine karşı izlenecek politikada anlaşamamış ve sadrazam 8 Kasım 1918'de görevinden ayrılmıştır.

Padişah daha sonra hükümeti kurma görevini Tevfik Paşa'ya vermiş, ancak Tevfik Paşa da padişahla anlaşamamış ve istifa etmiştir (3 Mart 1919). Bu olaylar sonrasında Padişah Vahdeddin 21 Aralık 1918'de Osmanlı Mebusan Meclisi'ni dağıtmıştır. (Vahideddin, 12 Ocak 1920'ye kadar yani son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin açılışına kadar Osmanlı ülkesini, Anayasa'ya aykırı olarak meclissiz ve tek taraflı kararnamelerle yönetmiştir.)

Tevfik Paşa'nın istifasının ardından padişahla aynı görüşleri paylaşan ve tam bir uyum içinde çalışan Damat Ferit Paşa sadrazamlığa getirilmiştir.

Damat Ferit Paşa, Ulusal Mücadeleyi engellemek için İtilaf Devletleriyle işbirliği yapmaktan çekinmemiştir.

Bu arada azınlıklar kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda ayrılıkçı ve zararlı dernekler kurarken, bölgesel kurtuluş yolları arayan yurtsever Türk gençleri ulusal dernekler kurmaya yöneldiler.

İstanbul'da bazı aydınlar da Amerikan mandasını savunuyorlardı.

Böylece Mondros'tan sonra kurtuluş çareleri olarak İngiliz Mandası, Amerikan Mandası ve bölgesel kurtuluş yolları gündeme gelmiş oluyordu.

 

ANTLAŞMANIN UYGULAMAYA KONULMASI

Ateşkes anlaşmasına uygun olarak Türk birliklerinin geri çekilmesi ve terhis işlemlerine başlandı. Terhis işlemlerinin kış aylarına rastlaması ve düzensizliği pek çok erin ölümüne yol açtı. Pek çok komutan askerlerini terhis ve silahların teslim işini geciktirerek direnmeye çalıştı. Ancak kısa sürede ulaşım ve haberleşme düşman denetimine geçiyor, cephane, silah ve her türlü araç-gereçlere el konuyordu. 400.000 kişilik Türk ordusunun mevcudu 50.000'e indirildi. Mondros'a kadar Osmanlı topraklarına ayak basamayan Anlaşma Devletleri kuvvetleri, 7. Maddeye dayanarak işgallere başladılar.

 

–    3 Kasım 1918'de Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

–    13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanması İstanbul'a gelerek demirledi. Böylece İstanbul fiilen işgal edilmese bile İtilaf denetimi altına girdi.

–    İngiliz birlikleri İzmit, Samsun, Merzifon, Batum ve Kars'a yerleşmişler, Urfa, Antep ve Maraş'ı işgal etmişlerdir. Kars ve Batum'un işgal edilme nedeni, Kafkaslardaki petrol kaynaklarının denetimini ele geçirmek, Doğu Anadolu'da Ermeni Devleti'nin kurulmasına ortam sağlamak ve Rusya'daki yeni rejimin yayılmasını engellemektir.

–    Fransızlar, Trakya'daki demiryolunun önemli istasyonlarını, Mersin, Dörtyol, Adana ve Afyon istasyonlarını işgal ettiler.

–    İtalyanlar, önce pasif kaldılarsa da Yunanistan lehine siyasal gelişmeleri görünce Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris'i işgal ettiler. Konya ve Akşehir'e de birlikler gönderdiler.

 

İZMİR'İN İŞGALİ (15 MAYIS 1919)

İtilaf Devletleri'nin desteklediği Yunanistan, Paris Konferansı'nda alınan karar gereği ve Mondros'un 7. Maddesine göre güvenliği sağlamak amacıyla İzmir'e asker çıkardı.

Ancak yerli Rumlar Yunan ordusunu şenliklerle karşıladılar. Türkleri tahrik ettiler. Bir Türk vatanseverin Yunan askerine ateş açmasıyla Yunanlılar bu olayı bahane ederek İzmir'de katliam yaptı.

İzmir'in işgali önce İstanbul'da ve daha sonra değişik yörelerde yapılan mitinglerle protesto edildi. İzmir'in işgali ve yapılan katliamlar ülkede ulusal heyecanın başlamasını sağlamıştır.

Yunanlılar İzmir'e çıkışından sonra Türk yurdunun sistemli bir şekilde parçalanması girişimi de başlamış oldu. İşgaller Ege bölgesinin büyük bir bölümünü de içine alacak şekilde genişlemeye başladı.

 

OSMANLI HÜKÜMETİ'NİN TUTUMU VE MEMLEKETİN İÇ DURUMU

Bütün bu işgaller sürecinde İstanbul Hükümeti ve padişahın sessiz kaması Milli bilincin uyanmasına ve Batı'da Kuva-i Milliye Hareketinin başlamasına neden olacaktır İlk Kuva-i Milliye Hareketi Yunanlılara karşı Ayvalık'ta başladı.

 

9

Padişah ve Damat Ferit'in işgaller karşısında sessiz kalmalarındaki amaç, kendi saltanatlarını korumak, ellerinde kalan yerlerin de İtilaf Devletlerince alınmasını önlemekti. Onlara göre yok olmaktansa küçük bir devlet olarak varlığını sürdürmek yeterliydi.

İzmir'in işgali, İzmir, Trakya, İstanbul ve Doğu Karadeniz'deki Rumların çalışmalarını hızlandırdı. Fransızların Suriye'den Çukurova yöresine getirdikleri Ermeniler ve ayrıca Doğu Anadolu'daki Ermeniler de saldırılara yöneldi.

Damat Ferit ve Padişah bu olaylar karşısında halkı sakin olmaya çağıran bir bildiri yayınlayabildi. Ülkede, hükümetin otoritesinin kalmadığı ve işgallere karşı cesur kararlar alamayacağı anlaşıldı. Bu ortamda zararlı ve yararlı bir çok dernek kuruldu.

Yunan ordusu Gediz Vadisi, Menderes Vadisi ve Ayvalık Yöresi olmak üzere üç koldan Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.