Tarih Yazıcılığı Ders Notu Konu Özeti

TARİH YAZICILIĞI

TEMEL KAVRAMLAR

  • Tarih Felsefesi
  • Tarih Yazıcılığı
  • Türk Tarih Kurumu
  • Vakanüvis
  • Ekol

“Vatan ve memleketini seven, devlet ve milletin geleceğini düşünenler asırlarının olaylarını ve haberlerini kaydederek gelecek nesillere aktarırlar.”  Ahmet Cevdet Paşa

 

  1. Tarih Yazıcılığının Gelişimi

İnsanlar, çeşitli alanlarda edindiği tecrübeleri gelecek nesillere aktarma ihtiyacı duymuştur. Bundan dolayı kendileri ile ilgili çeşitli konuları yazılı hâle getirmişlerdir. Hititlerde anallar (yıllıklar), Kök Türklerde kitabeler, Osmanlılarda vakayinameler, Ruslarda kronikler tarih yazıcılığına örnek gösterilebilir.

İnsanların olayları kaydetme ihtiyacı tarih yazıcılığını ortaya çıkarmıştır. Ancak tarih yazıcılığı insanların ihtiyaçlarına, beklentilerine, dönemin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel özelliklerine göre değişiklik göstermiştir. Bunun sonucunda farklı tarih yazım ve kuramları ortaya çıkmıştır. Bunun temel sebebi, insanların zaman içerisinde düşünce ve ihtiyaçlarında meydana gelen değişikliklerdir.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TARİH YAZICILIĞI

 

HİKÂYECİ TARİH YAZICILIĞI

  • İlk olarak Eski Yunanda MÖ V. yüzyılda yaşamış olan Herodotos (Herodot)’un yazdığı Tarih (Historia) bu türün ilk örneğidir.
  • Bu tür tarih yazıcılığında hikâye ve efsanelerle dolu bilgiler nakledilir.
  • Genellikle yer ve zamandan bahsedilmekle birlikte sebep ve sonuç ilişkileri üzerinde çok durulmaz.
  • Ancak Herodot, olayları peşpeşe sıralamakla kalmayıp onları bir düzen içerisinde aktarmıştır.
  • yüzyıla kadar Avrupa ve İslam dünyası tarihçiliğinde bu tarzda kaleme alınan eserler vardır.

 

ÖĞRETİCİ TARİH YAZICILIĞI

  • Öğretici tarzda eser veren tarihçiler, mensup oldukları toplumu harekete geçirerek millî birlik ve ahlaki değerleri geliştirmeyi istemişlerdir.
  • Bu tarz tarih yazıcılığında topluma fayda sağlamak amaçlanır.
  • Bu tarzın ilk temsilcisi Thukydides (Tukidides)’tir.
  • Büyük yenilgileri takip eden zamanlarda ya da toplumun fikir yönünden birlik içinde olmadığı dönemlerde bu eserler ilgi çekmiştir.
  • Özellikle Avrupa’da ve Türkiye’de XIX. yüzyıla kadar bu tarih yazıcılığı devam etmiştir.

 

ARAŞTIRICI TARİH YAZICILIĞI

  • Araştırıcı tarih yazımı XIX. yüzyılda doğmuştur.
  • Bu tarz tarih yazıcılığında tarihî olaylar tek bir sebebe dayandırılmamış, dönemin toplumsal, ekonomik, siyasi, dinî, kültürel yapıları ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
  • Bu tür tarih yazıcılığında tarihî olaylar kaynaklara dayalı olarak araştırılır ve başvurulan kaynaklar oluşturulan eserde dipnot olarak belirtilir.
  • Ayrıca eserlerde araştırıcı tarih yazıcılığında olayların gelişimi, yeri, zamanı, sebep ve sonuçları ve bunlar arasındaki ilişkiler bir bütün olarak değerlendirilmiştir.

 

Eski Yunanlılarda MÖ V. yüzyılda Herodotos ile başlayan tarih yazıcılığı Thukydides ile devam etmiştir.

İslam tarih yazıcılığı, VII. yüzyılda olayların hikâyeci anlatım tarzıyla nakledilmesi şeklinde ortaya çıkmıştır. IX.yüzyılda yaşamış olan Taberi , İslam tarih yazıcılığını hikâyeci bir anlatımdan kurtarırken eserlerini çeşitli kaynaklardan yararlanarak yazmıştır. XV. yüzyılda İbn Haldun konularını tarih felsefesi çerçevesinde ele almıştır. XVII ve XVIII. yüzyılda olayları aktarmak amacıyla ansiklopedik tarzda eserler yazılmıştır. XIX. yüzyılda genel tarih, milletler ve ülkeler tarihi, dinler ve medeniyetler tarihi, düşünce ve felsefe tarihleri yazılmıştır.

Orta Çağ Avrupa’sında ise tarih anlayışı, eleştiriden uzak, “kilise tarihi” şeklinde bir gelişim göstermiştir. Orta Çağın sonunda tarih yazıcılığına eleştirel yöntemi kazandıran Rönesans düşünürleridir.

XVIII. yüzyılda tarihi yazmak için sadece belgenin derlenmesinin yeterli olmayacağı anlaşılmıştır. Bu dönemde tarihçinin geçmişe daha geniş açıdan bakması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu anlayış Alman Tarih Okulunun kurulmasında önemli rol oynamıştır. XVIII. yüzyılda tarihçiler bir yandan kaynakları araştırmayı sürdürürken bir yandan da çeşitli tarih felsefelerinden ve çeşitli düşünce akımlarından esinlenmişlerdir.

XVIII. yüzyılda Voltaire (Volter) o zamana kadar din ve siyaseti konu alan tarih anlayışını geliştirerek uygarlığın genel tarihini yazmıştır. XIX. yüzyıl ve sonrasında onun açtığı yoldan devam eden tarihçiler, değişik alanlarda çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar Toplum Bilimleri Yüksek Araştırma Okulunun ve İtalyan Mikro Tarih Okulunun açılmasını sağlamıştır.

  1. yüzyılda biyografi çalışmaları, gazeteciliğe ve sosyolojiye dayanan yeni tarih anlayışı, ABD ve İngiltere’de sanayi kuruluşlarına yönelik “İş Dünyası Tarihi” gibi yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.

 

  1. Türklerde Tarih Yazıcılığı

 

  1. Osmanlılar Döneminde Tarih Yazıcılığı

Osmanlı Devleti’nde tarih yazıcılığı, devlet politikası doğrultusunda yöneticilerin hayatları, başarıları, siyasi ve askerî olayların anlatılması şeklinde bir gelişme göstermiştir. Osmanlı tarih yazıcılığındaki temel amaç, devletin başarılarının gelecek nesillere aktarılmasıdır.

Bununla birlikte devletin uygulamalarına yönelik, sonradan ortaya çıkabilecek iddia ve taleplere karşı bir kanıt oluşturmaktır.

Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda, idari, siyasi ve toplumsal alanlarda olduğu gibi tarih felsefesi ve yazıcılığı konusunda da Avrupa’dan etkilenmiştir. Bunun sonucunda Osmanlı tarih yazıcılığının en önemli unsurlarından biri olan vakanüvislik, XVIII. yüzyılın başlarından itibaren ön plana çıkmıştır. Osmanlı merkez teşkilatında devlet tarihçisi olan vakanüvisler, kendilerinden önce yazılan olayları derlemişler ve görevli bulundukları dönemin olaylarını kaydetmişlerdir. Osmanlı Devleti’nde vakanüvislerden önce olayların kaydını “şehnameci” adı verilen görevliler tutmuştur.

İlk vakanüvis Halepli Mustafa Naima Efendi’dir. Naima Efendi, tarihin sadece olaylar dizisinden ibaret olmadığını belirterek belgelerin dışında sosyolojik yorumlara yer verilmesini savunan bir tarihçilik anlayışını benimsemiştir.

Vakanüvislerin eserleri dışında Hoca Sadeddin Efendi, Aşık Paşazade, Oruç Bey, Behişti, Peçevî, Selanikî ve önemli bir devlet adamı olan Ahmet Cevdet Paşa da tarih alanında eserler yazmıştır.

 

  1. Cumhuriyet Döneminde Tarih Yazıcılığı

Cumhuriyet Döneminde yeni tarih anlayışının ortaya çıkmasında Atatürk’ün büyük rolü olmuştur. Atatürk’ün tarihe olan ilgisi okul yıllarına dayanır. Çanakkale Cephesi’nde üstlendiği görevleri içeren “Arıburnu Muharebeleri Raporu” adlı eserinin ilk kelimesi “tarih”tir. O, eserini gelecek kuşaklara doğru bilgi aktarmak için kaleme aldığını belirtmiştir.

 

Atatürk, yaptığı inkılapları halka ve Meclistekilere anlatmak için sık sık tarihin tanıklığına başvurmuş ve bu sayede muhaliflerini ikna etmiştir. Atatürk, Anadolu ve Türk tarihi ile ilgili gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla şu sorulara cevap verilmesini istemiştir: Türkiye’nin en eski yerli halkları kimlerdir? Anadolu uygarlıkları nasıl ve kimler tarafından oluşturulmuştur? Türklerin dünya tarihindeki yeri nedir? Türklerin İslam tarihinde rolü ne olmuştur?

  1. Türk Tarih Kongresinde Türk tarihçileri Atatürk’ün çizdiği ana hatlar üzerinde çalışmalar yapmışlar ve kongrede yukarıdaki sorulara cevap aramışlardır. Bu çalışmalar sonucunda ortaya Türk tarih tezi çıkmıştır. Osmanlı tarih yazıcılığının mirası olan İslam merkezli tarih yorumlarına alternatif olarak 1930’larda ortaya çıkan bu tez, Türklerin dünya uygarlıklarının gelişiminde önemli bir yere sahip olduğunu kanıtlamayı amaçlamıştır.

Atatürk’ün 1931’de kurduğu Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin amacı Türk, İslam ve dünya tarihini incelemek ve elde edilen sonuçları her türlü yolla yaymaktır. Kurum bu amaçlarını gerçekleştirmek için anma törenleri, konferanslar, seminerler, kongreler düzenlemekte, kazılar yaptırmakta; Türk ve Türkiye tarihine ait kitaplar yayımlamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.