Kahramanları Tarih Kitaplarında Aramayın!

 Kahramanları tarih kitaplarının tozlu sayfalarında aramayın. Sizden önce gelen yiğitler üzerlerine düşen vazifelerini yaptılar, tarih sahnesinde  kahramanlıklarını gösterdiler ve bugün meydanı size bıraktılar. Bugün meydan sizin ve tarih, yeni cengaverleri kaydetmek için hazır beklemekte.

Her tomurcuk, bir gül namzedidir ve her yürek, içinde bir âlemi barındırmaya aday gönül eri kahramanları beklemektedir. Niceleri yiğitliklerini ellerindeki kılıçlarıyla savaş meydanlarında göstermiş olabilirler. Oysa bugün siz de birer kahraman olabilirsiniz. İnsanlara karşı yapmış olduğunuz en küçük bir iyilikle bile Allah (c.c.)’ın nazargâhı olan bir kalbi fethedebilmişseniz siz de bir kahramansınız demektir. Bazen susuzluktan çatlamış bir yüreğe Asrı Saadet pınarından damlalar içirebilmek, bazen size ihtiyacı olanlara yardım edebilmek, bazen O’nun rızası uğruna bir hizmete talip olabilmek, bazen Hakkı ve sabrı tavsiye edebilmek, bazen yolunu kaybetmiş bir biçareye rehber olabilmek ve daha nice şekillerde…

Unutmayın ki, yiğitlik; sadece vurup kırmakla olmaz. Şayet tarih, her eline kılıcını alıp savaş meydanlarına çıkanları kahraman olarak kaydetseydi, kâinatın en değerlisi bir Peygamber (s.a.v.)’in karşısına dikilme gafletini gösterenlerin de kahraman olması gerekmez miydi?

Bilesiniz ki, aslan yüreklilik; pisliklerin yaldızlı ambalajlar içinde sunulduğu şu modernizm çağında dimdik durabilmek, karakterinden, şahsiyetinden ve sahip olduğu değerlerden ödün vermeden yaşamaktır. Toplumdan ve topluma empoze  edilmeye çalışılan pisliklerden dağ başlarına kaçarak değil, kirin içinde nûrun mücadelesini verebilmektir. Uzlete çekilip kendi dünyalarında kahramanlık yapmaya çalışanlar kuyumcudan aldıkları altınları pazar tezgahlarında satmaya çalışanlar gibidirler. Hüner değildir, toplum içinde toplumdan bîhaber yaşamaya çalışmak. Siz de birer kahraman olabilirsiniz hem de çıplak elde kor taşıyan kahramanlar.

Hiçbir zaman tribündeki seyircilerden tarihe geçen bir futbolcu çıkmamıştır. Bir iş yapıyorsanız, bir göreve talipseniz seyirci olarak kalmakla bir yere varamazsınız. Az veya çok, sahip olduğunuz donanımlarla kıyıda köşede kalıp paslanmaktansa, sahaya inin ve aslan olun.Arslanlar sahip oldukları cüsselerinden dolayı değil, cesaretlerinden dolayı arslan olurlar. Kâlû Belâ’da vermiş olduğu söze sadık kalanlardansanız, O’nun rızası uğruna bir yaşantıya talip olmuşsanız, gün batmadan bir şeyler yapmak zorundasınız. Unutmayın ki, yarın, şu içinde bulunduğunuz saati tekrar yaşamaya muktedir olamayabilirsiniz. Eğer hayatınız, sizin için verilen bir mücadele meydanı mesabesindeyse gün sizindir ve tarih de sizi not düşmek için hazır beklemektedir. Yeter ki, siz, yüreğinizin sesine kulak verin. Ben insanım ve mutlaka yapabileceğim bir şeyler vardır diye düşünün.

Bazı cihangirler tarih sayfalarında kayıtlı iken bazıları da gönüllerde yer edinmiştir. Onların arslan yürekliliğini ancak gönülleri okuyabilen özler anlar. Bir insana güzel örnek olabilmişseniz, bir derbederi günah işlemekten alıkoyabilmişseniz, fırtınalar esip hazana dönen bir kalbi Medine gülleriyle tezyin edebilmişseniz siz de bir kahramansınız demektir. Hem de gönülden gönüle akan, kalpten kalbe giden yolları kat eden bir kahraman.

Zorla da olsa başkalarına hükmeden insan kuvvetli demektir. Lâkin kendi iradesini dizginleyebilen kişi ise kudretlidir. Güç ve kudreti başkalarında arayanlar hiçbir zaman hizmetçi ve uşak olmaktan kurtulamazlar. Diğer taraftan kendisini tanıyan ve bunu sahip olduklarıyla bütünleştirebilenlerin önünde de hiçbir güç duramaz. Eğer insan, Allah’ın kendisine verdiği güç ve iradeyi fark edebilseydi tarihi okumaktan ziyade kendisi yazardı.

Bugün medya, vurup kıranları, yakıp yıkanları, soğan doğrar gibi insan doğrayanları kahraman olarak lanse etmektedir. Kendi menfaati için hiç gözünü bile kırpmadan başkalarının malına ve canına kastedenleri örnek insan diye sunmaktadır. Oysa bundan sonra tarih, öldürenleri değil, ihya edenleri kahraman olarak kaydedecektir. Hakkını alabilmek için her yolu mübah görenleri değil, haksızlık karşısında susmayan ama Hakk’tan da ayrılmayan yiğitleri not düşecektir. Unutmayın ki, Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Hamzalar (r.anh) ne kadar cengaverse, Hz. Hatice ve Hz. Aişeler de (r.anh) en az onlar kadar kahramandı.

Başkalarına karşı kahramanlık yapıp da kendi nefislerine karşı bunu beceremeyenler sadece egolarını tatmin eden zavallılardır. Kişi yiğitliği önce kendi nefsine karşı gösterebilmelidir. Azgınlaşıp şaha kalkmış nefis atının karşısında pusup, cesareti kendisinden güçsüz zavallılara karşı sergilemeye kalkışmak oturmamış bir karakter yapısının izharından başka bir şey değildir. Nefsine karşı kahraman olanlar bunu başkalarına göstermeye bile gerek duymazlar. Unutmayın ki, cesaret; ne parada ne güçte ve ne de bedendedir, cesaret yürektedir. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, zaman kahramanları beklemekte. Kendisiyle barışık, nefsine hakim ve dahi isyan zırhını kuşanarak meydanları dolduran biçarelere yudum yudum âbı hayat iksirini içirmeye namzet kahramanlar.

Tarih, yıllardır not düşecek kahramanları beklemekte. Her doğan gün acı bir tebessümle bakmakta zavallı sürülere. Günümüz Müslümanı kasasını, kesesini ne kadar fazla doldurursa o kadar yiğit olacağını, verdiği değersiz üç kuruşla da kahramanlık yaptığını zannetmekte.

Kahramanlık, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek anlayışı değildir, kahramanlık; O’nun rızası için yardım etmek ve verdiğini kendisinden bile gizleyebilmektir. Bugün, gazeteleri, televizyonları toplayarak yardım yaptığını zannedenlerin bu hareketi ucuz kahramanlık bile değil, bilakis kendi nefsini pohpohlamaktır. Her insanın yapabileceği kahramanlık vardır dedik. Maddî açıdan zengin bir insanın yapabileceği kahramanlık kendi nefsini şişirerek, karşısındaki maddî yardım yaptığını zannettiği insanların şahsiyetlerini incitmek, ayaklar altına almak değildir. Yiğitlik; en azından hava karardıktan sonra, o insanların haberi bile olmadan kapılarına bırakabilmektir

Kahramanlık bir gönül işidir. Tarih kitaplarında okuduğunuz yiğitlerin hiç birisi “Ben bu işi yapayım da insanlar beni kahraman olarak ansın.” anlayışıyla yapmamışlardır. İnsan, bulunduğu şart ve ortamda sadece Allah (c.c.)’ın rızasını gözeterek üzerine düşen vazifeyi elinden gelen en iyi şekilde yaparak da kahraman olabilir.

Öğrencinin kahramanlığı, derslerine en iyi şekilde çalışarak okulunun en iyilerinden olabilmektir. Esnafın kahramanlığı, yalan, hile, hurdaya bulaşmadan helal kazanç için uğraşabilmesidir. İşçinin kahramanlığı, aldığı maaşın karşılığını alın teriyle vermektir. İşverenin kahramanlığı, verdiği maaşla yanında çalışan insanların hayatlarını idame ettirip ettiremeyeceklerini düşünebilmektir.

Allah (c.c.) indinde kahraman olamayanlar, insanların yanında da yiğit olamazlar. Eğer yaptığınız bir işi sadece ve sadece Allah (c.c.) rızası için yapabiliyorsanız siz bir kahramansınız demektir. Sizin bu yiğitliğinizi insanlar bilse ne yazar, bilmese ne? Fakat Kalplerin Sahibinin nazarında kahraman olanları insanlar bir şekilde öğrenir ve her daim hayır dualarını eksik etmezler.

Aslında kahramanlık; insanın, yaptığı her işi Allah (c.c.) rızası için yapabilmesidir. Bugün biz bu mihenk taşını kaybettiğimiz için kahramanları arar olduk. Tarihteki yiğitlerle avunmaya çalıştık. İnsanî yönümüz köreldiği için kahramanlık yapmaktan ziyade, onları kitaplardan okumayı hüner zannettik.

Tarih sayfalarındaki kahramanlıkları sadece okumak ya da tarihe mührünü vurmuş gönül erlerinin hayatlarını sadece öğrenmek, “vay bee, ne kahramanlar gelip geçmiş” demek kimseye bir şey kazandırmaz. Şimdi tarih, susamışçasına okuyan ve okuduklarının da hakkını veren yiğitleri bekliyor. Hani, kim diye bakınmayın etrafınıza, sormayın kimseye! Neden siz de tarihe geçmeyesiniz? “Zaman sana emanetse” ver o emanetin hakkını. Gidenler geri gelmeyecek. Analar; İstanbul’u değil, dünyayı fethedecek Fatihler yetiştirmek zorunda…

Selam ve dua ile…

İlker Çakır