İki Savaş Arası Donemde Dünyada Meydana Gelen Bilimsel, Teknolojik Ve Kültürel Değişimler

İKİ SAVAŞ ARASI DONEMDE DÜNYADA MEYDANA GELEN BİLİMSEL, TEKNOLOJİK VE KÜLTÜREL DEĞİŞİMLER

 

Sanat, Edebiyat ve Bilimde Gelişmeler

 

Albert Einstein (1879 – 1955)

Hayatı

Albert Einstein 1879 yılında Almanya’nın Ulm kentinde Yahudi asıllı bir ailede dünyaya gelmiştir. Babası] küçük bir atölye sahibi, annesi ise ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir olması aile­sini tedirgin etmiştir. Ancak zamanla meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olduğu anlaşılınca bu korkuların ge­reksizliği anlaşılmıştır.

Okulu hiçbir zaman sevmemiş ve dehasının temellerini okulda değil, başka yerlerde aramıştır. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan dahi, dağınık saçları ve çorapsız giydiği ayakkabılarıyla göze çarpmıştır.

Modern zamanların en ünlü bilim adamları arasında olan Einstein, bilim alanında devrim yaparak çağdaş fiziğin doğmasını sağlamış, 1921’de “Fotoelektrik Etki” ve “Kurumsal Fizik” alanında çalışmalarıyla Nobel Fizik Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır.

 

Yabancı ülkelere birçok gezi yapan Einsten, 1933’e kadar Berlin’de yaşamıştır. Ancak yönetime geçen Nazilerin baskısından kurtulmak için Almanya’dan ayrılmıştır. Paris’te College de France’ta ders veren bilim adamı, daha sonra vatandaşlığına geçtiği ABD’ye taşınmış ve Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik göstererek profesör olmuştur.

İki oğlu ve bir üvey kızı olan ünlü bilim adamı 1955’te, ABD’de New jersey’e bağlı Princeton şehrinde ha­yatını kaybetmiştir.

 

Einsten’in Bilimsel Çalışmaları

İzafiyet Teorisi: Bu teori üç kısımdan oluşturulmuştur.

Buna göre Albert Einstein;

  • 1905’te kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu ileri sürmüştür. (Özel Görelilik Kuramı)
  • 1916’da eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini bulmuştur.
  • Daha sonra elektro-manyetizma ve yerçekimini aynı alanda birleş­tiren daha geniş kapsamlı teori denemeleri ile teorisini ispatlamıştır.

 

Buna göre Einstein, insanların evrene bakışını, madde ve zamanı algılayışını ciddi biçimde sorgulamış oluyordu. Genel Görelilik Ku­ramı da günümüze kadar yapılan birçok deneyle sınanan ve tüm testlerden başarıyla geçen bir başka çalışmasıydı ve bu çalışması da yapılan son testi başarı ile geçti. Şöyle ki; 2008 yılında, Dünya­nın kendi ekseni etrafında dönüşünün uzay-zaman üzerinde mey­dana geldiği sapmayı “çerçeve sürüklenmesi etkisini” test etmek için ABD Ulusal Havacılık Uzay Dairesi (NASA) tarafından yapılan son sınama deneyinde, LAGEOS 1 ve LAGEOS 2 adlı uyduların yörüngelerindeki sapma, lazer ışını kullanılarak ölçüldü. Elde edilen sonuçlar, Genel Görelilik Teorisi ile yapılan hesaplamalarla %99 oranında uyumlu bulundu. Böylece Einstein ve İzafiyet Teorisi 2008 yılında bir kez daha zafer kazandı.

 

Einstein’in Yanılgısı ve Lambda Faktörü

Bulduğu bir denklem ile evrenin genişleyebileceğinı açıklayan Einstein, zamanla ileri sürdüğü tezini savunmaktan vazgeçmiş ve denkleminden lambda faktörünü çıkarmıştır. Ancak çok geçmeden astronomlar lambda faktörü gibi unsurların varlığına, hatta evrenin büyümesini hızlandırdığına ilişkin kanıtlar bulmuşlardır. Bundan dolayı Einstein en büyük yanılgısının, lambda faktörünün bir yanılgı olduğunu düşünmek olduğunu söylemiştir.

 

E=M.C 2

Einstein, izafiyet teorisini kullanarak kütlenin (M), yüksek değerli enerjiye (E) eşitliğini ortaya koymuştur. Bu enerji nükleer bir santralin bir yılda ürettiği enerji ile eşit enerji yayması anlamına geliyordu. Bu fikre Eins­tein bile ilk zamanlar inanmamıştır. Alman bilim adamları uranyumu zenginleştirince, nükleer silahların yapımına doğru bir adım atılmıştır. Einsten, Nazilerin nükleer silahları geliştirebileceğini düşünerek harekete geçmiş ve ABD devlet başkanı Franklin Roosevelt’e bu konuda bir uyarı mektubu yaz­mıştır. Ancak bu mektup müttefiklerin ilk atom bombasını yapmalarında önemli bir rol oynamıştır.

 

Albert Einstein‘in 17 Eylül 1933 Tarihinde Atatürk’e Yazdığı Mektup

“Ben, sadık hizmetkârınız Prof. Albert Einstein” Ekselansları,

“OSE” (Yahudi Nüfusu Koruma Grupları Birliği)’nin şeref başkanı olarak, Almanya’dan 40 profe­sörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya’da halen yürür­lükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi li­yakat sahibi bulunan bu kişiler yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.

Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konu­sunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, bir­liğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir.

Bu ilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.

Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yük­sek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.

Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan, Prof. Albert Einstein

 

Einstein’in ricası Atatürk tarafından kabul edilmiş ve bu bilim adamlarının tamamı Türkiye’ye gelerek Üni­versite Reformu’nda görev almışlardı.

 

İlimsel ve Teknolojik Gelişmelerin Siyasi, Sosyal, Askeri ve Ekonomik Gelişmelere Etkisi

Günümüz biliminin çekirdeğini oluşturan Newton fiziği yasaları, evrensel, kozmik ve mikro kozmik düzeyde geçerli olmuştur. Bu soyutlamalarla dolu değerler dizisi bütün toplumsal ve doğal bilimlere sıkı bir nedensellik ve gelişme anlayışı yerleştirmiştir.

 

Bunun yanında Kuantum fiziğindeki gelişmelerinde katkıda bulunduğu Kaos teorisi de olguların nedenselliği ve önceden kestirilebilirliği arasındaki bağı koparmıştır. Bu gelişme sadece fizik, kimya gibi alanları değil, sosyal bilimlerde de etkisini göstermiştir. Teori, tarihsel ve evrensel gelişme zincirlerinin sonuçlarının başlangıçtan itibaren kestirilemeyeceğini savunmuştur.

 

Atom altı, yani Kuantum fiziğinde kanıtlanan olgular yerleşik sosyal bilim teorilerini sarsmıştır. Toplumsal gelişmelerin kesintisiz bir çizgi halinde değil, çoklu tercihlere açık bir gelişme halinde oluştuğunu açıklamış­tır. Bundan da anlaşılıyor ki, toplumsal gelişmelerde zorunluluk kavramının yerini rastlantısallık almıştır. Bu yak­laşımın ekonomik ve toplumsal sonuçları büyük olmuştur.

 

Zamanın getirdiği gelişmelere bağlı olarak, görelilik, kuantum, genetik, modern bilimsel teorinin anahtan haline gelince bilimin siyasallaşmanın önü açılmıştır.

 

Yirminci yüzyılda insanlığın en etkili bilimsel gelişmesi ekolojide (çevre bilimi) olmuştur. Ekoloji bu yüzyılda yarı siyasal bir anlam kazanmıştır.

 

Sinema ve Radyo: Sinema ve Radyonun Yaygınlaşmasının Sosyal ve Kültürel Etkileri

 

Kitle İletişim Araçları ve Etkileri

Toplumsal araştırmalarda üzerinde ısrarla durulan ve belki de en az açıklığın sağlandığı konularda deği­şik araçların etkilerine kitle iletişimi adı verilir.

 

Kitle iletişim araçları içerikleri ve örgütlenmiş biçimleriyle çok çeşitlilik göstermekte ve toplum üzerinde et­kili olabilecek geniş bir alandaki faaliyetleri kapsamaktadır.

 

Kitle iletişimi hızlı, kamusal ve geçicidir. Halkın izlemesine açık olduğu için kamusal; ileti izleyicilere kısa sürede ulaştığı için hızlı; genellikle alındığı an tüketilmesi amaçlandığı için geçicidir.

 

Kitle iletişim araçlarının etkileri;

  • Kitle iletişim araçları toplumdaki bireyler arası düşünce tarzındaki farklılıkları ortaya çıkartır ve sadece bireyler arası değil; örgüt, grup ve kurumlar arasında da olur.
  • Kişiler kendileri ve sosyal dünyaları hakkındaki bilgileri iletişim araçlarının kendilerine sunuş biçimle­rinden öğrenirler.
  • Bireylerin siyasal sistem üzerine bilgilerini ve bu sisteme bağlılıklarını etkileyebilirler.
  • Kitle iletişim araçları statü sağlar, meşruiyeti güçlendirir.
  • Kitle iletişim araçları belli koşullarla inandırma ve seferber etmenin bir kanalı olabilir.
  • Kitle iletişim araçları belirli toplulukların oluş­masına ve varlıklarını sürdürmesine yardımcı olabilir.

 

Kitle iletişim araçları toplumda bir iletişim aracı olarak aldıklarını geri vermektedirler. Ortaya çıkan yayınlar ile kitle iletişim araçları genişletilmiştir. Za­manla toplumdaki davranışlar değişmiş ve kitle ileti­şim araçlarını geliştirmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.