Batı Blokunun Kurulması

2. BATI BLOKUNUN KURULMASI

TRUMAN DOKTRİNİ

Daha önce de belittiğimiz gibi 1946 yılında Sovyet Rusya’nın üç ana  yönde yayılma çabalarına giriştiğini görmekteyiz: İran üzerinden; Ortadoğu Petrolleri ve Basra Körfezi ile Hint Okyanusu, Türkiye üzerinden; Boğazlar, Ege Denizi, Doğu Akdeniz ve Yunanistan üzerinden de; Doğu Akdeniz.

Dikkat edilirse bu üç yön geleneksel olarak İngiltere’nin çıkar alanları ,İngiltere’nin Rusya’ya karşı XIX. Yüzyılda egemenlik mücadelesi verdiği bölgelerdi. Ancak II. Dünya Savaşı İngiltere üzerinde öyle bir yıkım yapmıştı ki, artık İngiltere’nin bu bölgeleri savunmak için Rusya’nın karşısına çıkacak gücü yoktu. Yine İngiltere şunu da görüyordu ki Rus emperyalizminin karşısına dikilebilecek tek kuvvet  Birleşik Amerika idi. Bundan dolayı İngiltere 1947 Şubatında Amerika’ya Türkiye ve Yunanistan ile ilgili iki memorandum (nota = muhtıra)  verdi.

Bu memorandumlarda Türkiye’nin Batı savunması için önemi belirtildi ve Türkiye’ye hem ekonomik hem de askeri yardım yapılması gerektiği bildirildi. Fakat bunu İngiltere’nin yapamayacağı ve hatta Yunanistan’dan askerlerini dahi geri çekeceği ve sorumluluğun  Amerika’ya  düştüğü belirtildi.

Amerika Devlet Başkanı Truman, Türkiye ve Yunanistan’a 400 miyon dolarlık yardım yapılmasını kararlaştırdı ve Amerikan  konseyi de yardım  uygulamasını kabul etti.

 

MARSHALL PLANI

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ekonomik durumu çok kötü durumdaydı. Sovyet Rusya bu durumdan faydalanmak için komünizm propagandası yapıyordu ve Fransa ile İtalya’da başarılı olmuştu.

Bunun üzerine Amerika, Batı Avrupa’nın ekonomik sıkıntılarına yardımcı olma kararı aldı. Daha önce 1945-48 arası yaptığı ekonomik yardımlar bütçe açıklarının kapanması ve ithalat gibi  alanlara harcanmıştı. Bu nedenle Amerika yapacağı yardım için başka bir formül aradı  ve bu formül Dışişleri Bakanı George Marshall’ın 5 Haziran 1947 günü üniversitede verdiği bir nutukla açıklandı. Buna göre, Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girmeliler ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalılardı. Bu genel işbirliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika bu açığı kapatmak için yardım etmeli bunun için de önce bir işbirliği programı yapılmalıydı.

12 Temmuz 1947’de Avrupa devletlerinin( İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç) katılmasıyla toplanan 16’lar Konferansı 22 Eylülde, Amerikaya sunulmak üzere bir Avrupa Ekonomik Kalkınma Programı hazırladı.  Bu program üzerine Amerika 3 Nisan 1948’de Dış Yardım Kanunu’nu çıkardı. Bunun üzerine  de 16 Avrupa ülkesi, 16 Nisan 1948’deAvrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’nü kurdular.

BATI AVRUPA BİRLİĞİ

Orta Avrupa’da demokrasinin en ileri öncüsü olan Çekoslavakya’da 1948’de Sovyetlerin yaptıkları darbe ile  komünizmin gelmesi, Batı demokrasisine büyük bir darbe oldu.  Bu darbeyle Sovyetlerin Doğu ve Orta Avrupa ile Balkanlardaki egemenliği de tamamlanmış oluyordu. Bu durumda sıra Batı Avrupaya gelecek demekti. Komünistlerin Çekoslavakya’da iktidarı ele geçirmeleri, Sovyet Rusya’nın niyetleri bakımından Batılılar için bir alarm oldu.

İşte bu koşullar içinde İngiltere ve Fransa ile “Benelux Grubu” denen Belçika, Hollanda ve Luxemburg arasında 1948’de Brükesel’de başlayan toplantı “Batı Avrupa Birliği”ni  kuran bir antlaşman imzası ile sona erdi. Bu antlaşmaya göre bu beş devlet, aralarındaki her türlü işbirliğinin dışında, biri Avrupada bir silahlı saldırıya uğradığı taktirde, diğerleri her türlü vasıtalarla onun yardımına gideceklerdi.

Batı Avrupa Birliği, Avrupa’aki Sovyet tehdit ve yayılmasına karşı alınan ilk askeri önlemdir. Fakat Amerika bu ittifakın içinde olmadığı için Batı Avrupa Birliği, Sovyetler Birliği karşısında bir denge unsuru olamamıştır.

 

NATO’NUN KURULUŞU

1948 Berlin Buhranı’nın ardından Amerika, yeni bir barış düzeni sağlamak ve Sovyet yayılmasını durdurma arayışına yöneldi. Bu amaçla da 4 Nisan 1949’da Nato (North Atlantic Treaty Organization) kuruldu. Çünkü Batı Avrupa Birliği savaş sırasında yıpranmış ülkelerden oluşmuştu ve Amerika olmadan bu birliğin Sovyetlerle başa çıkması mümkün değildi.

Bu gelişmeler sonucu Amerika, Monroe Doktrini’nden tamamen vazgeçti ve Batı Avrupa Birliği’ni daha güçlü hale getirmek için temaslarda bulundu ve Atlantik Okyanusu’nun kuzey kesiminin iki yanında yer alan 12 ülkenin (Kanada, Belçika, Danimarka, Fransa, İtalya, İngiltere, İrlanda, Hollanda, Luxemburg, Norveç, Portekiz ve ABD) katılımıyla Nato kuruldu.

Nisan 1949’da Washington Antlaşması ile kurulan Nato, bir kollektif savunma örgütü olarak bilinmektedir. Kurucu antlaşmasının özellikle 3. 4. ve 5. Maddeleri önemlidir. Bu maddelerle üye ülkeler, ortak savunma için yeteneklerini geliştirmeyi, herhangi bir üyenin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı veya güvenliği tehlikede olduğunda, bir araya gelmeyi ve ülkelerden herhangi birine saldırıldığında, bu saldırıyı üyelerin hepsine yapılmış bir saldırı olarak kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir.

 

Bu antlaşmanın temel yaklaşımları;

   İttifak, savunma amaçlıdır.

   Caydırma için yeterli bir gücü muhafaza etmek esastır.

   Üyelerin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı garanti edilerek dünya barışına katkı sağlanacaktır.

   Üye ülkelerden birine yapılmış tecavüz, tamamına yapılmış kabul edilir.

   İttifak, Avrupa’da ABD’nin konvansiyonel ve nükleer askeri varlığını zorunlu sayar.

   Nato savunmasının kollektif tabiatı, işbirliğine ve entegrasyona dayandırılır.

 

AVRUPA KONSEYİ (5 MAYIS 1949)

Türkiye başlangıçtan itibaren Nato’ya girmek istemiş, ancak “Kuzey Atlantik bölgesine çok uzaksınız” gibi gerekçelerle Nato’ya alınmamıştır. Türkiye, Nato yerine Avrupa Konseyine davet edildi. Ancak Avrupa Konseyi, ülkelerin güvenlik ihtiyacını karşılayacak bir kuruluş değildi. Avrupa ülkelerinin ortak mirası olan ilkeleri ve idealleri korumak ve geliştirmek amacıyla kurulmuştu. Ayrıca Avrupa ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişmesi için daha sıkı bir işbirliği içine girmesini öngörmekteydi.

Türkiye için Avrupa Konseyi’ne çağrılmak da önemli bir adım sayıldı. Çünkü bu çağrıyla Tükiye Avrupa devleti olduğunu bir kez daha göstermiş oluyordu.

 

AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU

Batı Avrupa devletleri, 1948’de Amerikan yardım programını düzenlemek üzere Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC)’nü kurdular. Kuruluşundan iki yıl sonra bu örgütün yetkilerinin yetersizliği anlaşıldı. Bunun üzerine Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Luxenburg Mayıs 1951’de “Schuman Planı”nı kabul ederek Avrupa Kömür ve Çelik Birliği’ni (ECSC) kurdular. Schuman Planı, Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın Batı Almanya ve Fransa’da çelik ve kömür üretimini denetleyecek tek organ oluşturulması ve bu ortaklığın diğer Avrupa ülkelerinin üyeliğine ve Birleşmiş Milletlerin iş birliğine de açık tutulması konusunda önerdiği plandır.

Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) adı 1990’ların başında “Avrupa Topluluğu”, 1944’te de “Avrupa Birliği” olarak değişmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.