TBMM’ye Karşı Ayaklanmalar

TBMM’YE KARŞI AYAKLANMALAR

AYAKLANMALARIN NEDENLERİ

1-  Bu ayaklanmaların bir bölümü TBMM açılmadan başlamıştır. Bunlar Anadolu’nun bazı yerleri işgal edilirken geri kalan bölgelerde düşmanı kovmak için harekete geçenlere karşı çıkarılmıştır. TBMM açıldıktan sonra da devam etmiştir.

2-  Ayaklanmalar tam anlamıyla Damat Ferit Paşa Hükümetleri döneminde başlayıp yayılmıştır.

3-  Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal ve direnişçi arkadaşlarını vatan haini ilan ederek padişah ve halifeye başkaldırdıklarını, bunun bir isyan olduğunu ileri sürerek, halk kitlelerini kışkırtmışlardır.

Bu kışkırtmalar işgalcilerin de işine gelerek bu konuda İstanbul Hükümeti’ni desteklemişlerdir. Hazırlanan fetvalar İngiliz uçaklarıyla Anadolu’da dağıtılmıştır.

4-  Kuva-i Milliye’nin bazı yerlerdeki disiplinsiz ve tutarsız davranışları halkın tepkisine yol açmış ve isyanların çıkmasına neden olmuştur. (Halktan, para ve malzeme toplamaları, ceza vermeleri).

5-  Bazı Kuva-i Milliye şeflerinin kişisel hırslarını yenemeyerek düzenli orduların kuruluşuna karşı çıkmaları

6-  Halkın tahrik edilerek Ulusal Mücadele’nin başarısızlığa uğratılmak istenmesi

7-  Savaşlar yüzünden Anadolu’da asayişin bozulması

8-  On yıl devam eden savaşlardan bıkan Anadolu halkının yeniden askere çağrılınca Düzenli Ordu’ya tepki göstermesi

9-  İmparatorluğun içinde bulunduğu durumdan azınlıkların yararlanmaya çalışması

 

TBMM HÜKÜMETİ’NE KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR

 

A) IRKÇI-AYRILIKÇI AYAKLANMALAR

1-  Pontus-Rum Ayaklanması

2-  Kürt Ayaklanması (Kaşgarlı Şeyh Eşref)

3-  Çerkez Ayaklanması

4-  Ermeni Ayaklanması (Haçin-Saimbeyli)

 

B) KARŞI-ULUSÇU VE TUTUCU AYAKLANMALAR

1-  Anzavur Ahmet Ayaklanması

2-  Bozkır Ayaklanması

3-  Bolu-Düzce-Hendek-Adapazarı Ayaklanması

4-  Çapanoğlu Ayaklanması

5-  Aynacıoğlu Ayaklanması

6-  Delibaş Mehmet Ayaklanması

7-  Çopur Musa Ayaklanması

 

C) ULUSÇU KAMP İÇİNDEKİ MERKEZ-ÇEVRE ÇATIŞMASI

1-  Çerkez Ethem

2-  Demirci Mehmet Efe

 

AZINLIKLARIN ÇIKARDIĞI AYAKLANMALAR

10 Temmuz 1920’de Adana’ya giren Ermeni İntikam Alayı, vahşice katliamlarda bulundu. Doğudaki Ermeniler ise hem açıktan savaştılar hem de Ankara Hükümeti’ne karşı herkesi kışkırttılar. Ermeni olayları ve saldırıları Doğu Cephesi’nde görevli birlikler tarafından önlenmiştir.

Rum ayaklanmaları Doğu Karadeniz bölümünde geniş bir alanda kesin zaferin kazanıldığı günlere yani 1923’e kadar sürmüştür.

 

DOĞRUDAN İSTANBUL HÜKÜMETİNCE ÇIKARILAN AYAKLANMALAR

Bu ayaklanmalara İngilizler de yardımcı olmuştur. Çünkü İngilizler, Boğazlar’ı ellerinde tutabilmek için, Marmara’nın Doğu ve Güney kıyılarını da ele geçirmek ve denetim altına almak, böylece Anadolu’dan gelebilecek tehlikeyi de önceden önlemek istiyorlardı.

İstanbul Hükümeti de Anadolu Harekatını zayıflatarak TBMM’yi ortadan kaldırmayı hedefliyordu.

 

1-  AHMET ANZAVUR AYAKLANMASI (21 EYLÜL 1919-20 MAYIS 1920)

Koyu bir padişah yanlısı olan Anzavur’un, İngilizlerden aldığı para yardımı ve padişahtan aldığı destekle 21 Eylülde Biga’da başlattığı isyan bastırıldı. 16 Şubat 1920’de ikinci defa ayaklanması daha kuvvetli olduysa da Ulusal birlikler tarafından kuvvetleri dağıtıldı. Ancak aynı yılın mayıs ayında İstanbul Hükümeti tarafından paşalığa yükseltilmek suretiyle yeniden isyana teşvik edildi. Adapazarı ve Geyve civarında halkı ayaklandırmaya çalıştığı sırada Çerkez Ethem’in kuvvetleri ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı birlikler tarafından mağlup edilerek kaçmaya mecbur edildi. İleride İngilizlerin Boğazlar bölgesinde egemenlik kurması amacına hizmet eden bir ayaklanmadır.

2-  KUVA-İ İNZİBATİYE

(HALİFELİK ORDUSU 18 NİSAN-14 HAZİRAN 1920)

İstanbul yönüne geçişi sağlayan Geyve ve çevresinde iyi donatılmış Kuva-i Milliye Kuvvetleri’nin bulunması İngilizleri tedirgin etmekteydi. İstanbul Hükümetince İngilizlerden para ve silah yardımı alınarak 18 Nisan 1920’de kurulan bir örgüt olan Kuva-i İnzibatiye, her tarafta düzeni sağlayacaktı. Süleyman Şefik Paşa komutasındaki örgüt, 20 Nisan 1920’de Anzavur ile işbirliği yaparak Adapazarı dolaylarında harekete geçmişse de Ali Fuat Paşa komutasındaki Kuva-i Milliye birliklerince dağıtılmıştır. Çatışmalar sırasında Kuva-i İnzibatiye erlerinden bir grup karşılarında ulusal kuvvetlerin bulunduğunu anlayınca, Kuva-i Milliye kuvvetlerine katılmışlardır.

Anzavur ve Kuva-i Milliye ayaklanmaları, sadece İstanbul Hükümeti’nin yönlendirmesinin yeterli olmadığını gösterdi. Bunun üzerine İngilizler Anadolu halkının kışkırtılmasının daha etkili olacağını düşündüler. İstanbul Hükümeti, Saltanat ve Halifelik makamlarına hazırlattıkları fetva, karar ve bildirileri Anadolu genelinde dağıttırdılar. Anadolu’da İstanbul yakınlarından Ankara yakınlarına kadar geniş bir alanda büyük iç savaşın başlamasına neden oldular.

 

İSTANBUL HÜKÜMETİ VE İŞGAL GÜÇLERİNİN BİRLİKTE ÇIKARDIĞI AYAKLANMALAR

Anadolu’da çıkan ayaklamalar içinde en yaygın olanlarıdır. İstanbul Hükümeti’nin yanı sıra işgalci devletler de kendi etkilerine bırakılan bölgelerde ulusal uyanışı engellemek için her türlü çareye başvurmuşlar, İstanbul Hükümeti ile işbirliği yapan ajanlarıyla din sömürücülüğü yoluyla halkı ayaklandırmışlardır.

 

Bu Ayaklanmaların Başlıcaları Şunlardır:

1-  Bolu-Düzce-Hendek ve Adapazarı Ayaklanmaları

İngilizlerin Boğazları ellerinde tutabilmeleri amacına hizmet eden ve halkın din duygularının sömürülmesi sonucunda çıkan çok geniş çaplı bir ayaklanmadır. İngilizlerin isteği üzerine Osmanlı ajanların halkı kışkırtmasıyla 12 Haziran 1920’de başlayan ayaklanma, Ali Fuat Paşa ve Refet Bele komutasındaki birliklerce ancak Eylül ayı sonlarında bastırılabilmiştir.

2-  Yozgat, Yenihan ve Boğazlıyan Ayaklanmaları

Düzce ve Adapazarı isyanlarının bastırılması ile uğraşılırken Yozgat ve Boğazlıyan bölgesinde de başka bir ayaklanma belirdi.

Yozgat ve Zile’de XVIII. yüzyıldan beri yarı bağımsız yaşayan bazı ileri gelen aşiretler TBMM’nin kurulmasıyla kuşkulu tutumda iken kışkırtılma sonucu ayaklandılar. Amaç meclisi dağıtmaktı.

Yozgat’ta Çapanoğulları, Zile’de Aynacıoğulları tarafından idare edilen isyanlar, 1919-20 yılarında devam ederek genişçe bir bölgeyi içine almıştır. Asiler, Tokat, Zile ve Boğazlıyan’ı işgal ettiler. Ulusal Hükümet bu isyanları çok kritik bir anda büyük kuvvetler göndererek bastırmak zorunda kalmıştır.

 

3-  Afyon (Çopur Musa) Ayaklanması (5 Mayıs 1920)

Bu ayaklanmaların cereyan ettiği sırada Afyon’da Çopur Musa ayaklanarak başına topladığı kuvvetlerle Çivril Kasabası’nı bastı. Çopur Musa, askerleri kaçmaya, milleti askere gitmemeye teşvik ediyordu. Üzerine gönderilen kuvvetlere mağlup olarak Yunan ordusuna sığınmıştır.

4-  Konya Ayaklanması

Mayıs 1920’de Konya’da gizli bir cemiyet ortaya çıkarılmış ve cemiyeti kuranlar tutuklanmıştı. Lakin bunlar halkı kışkırtarak ayaklandırdılar. Ancak isyan kısa zamanda bastırıldı.

Bu tarihten beş ay sonra Konya’da ikinci bir kez isyan patlak verdi. Delibaş Mehmet isimli bir eşkıya, başına topladığı 500 kadar asker kaçağı ile Çumru’da ayaklandı ve Konya Hükümet binasını basarak şehri ele geçirdi. İsyanın Beyşehir ve Alaşehir bölgelerine yayılması üzerine Dahiliye Vekili Refet Paşa kumandasındaki birlikler isyanı bastırdı. Delibaş Mehmet Mersin bölgesindeki Fransızlara sığınmak zorunda kaldı.

 

5-  Milli Aşireti Ayaklanması (19 Haziran 1920)

Konya İsyanı’ndan önce Güney bölgelerimizde Milli Aşiret de başkaldırmıştı.

Bu aşiret, Urfa’nın Fransızlardan kurtarılmasında Kuva-i Milliye ile işbirliği yapmış olmasına rağmen sonradan Fransızlar tarafından kandırıldı ve onlarla birlikte Urfa ve Siverek üzerine hareketlere girişti. Ayaklanma, bölgedeki ulusal güçler tarafından bastırılmıştır.

 

Kuva-i Milliye Yanlısı Olup, Sonradan Ayaklananlar

Kuva-i Milliye’nin bazı birlikleri belli bir otoriteye bağlı değillerdi, kendilerine verilen emirleri dinlemiyorlardı. Kazandıkları kimi başarıları da çok abartıyorlardı.

Batı’daki en büyük Kuva-i Milliye grubunun şefi olan Çerkez Ethem ve arkadaşlarınca kurulan bir örgüt vardı. “Yeşil Ordu” adı verilen bu örgüt çalışmalarının ağırlığını siyasete kaydırmıştır. Yozgat ayaklanmasının bastırılmasından sonra Ethem ve kardeşi Ankara’daki yönetime etki etmek istediler, başarılı olamadılar. Çerkez Ethem Batı Cephesi Komutanlığı’nı alamaması üzerine birliklerini dağıtmadı. TBMM’ye karşı tavır aldı. Bu olay I. İnönü Savaşı sırasında İsmet Paşa tarafından önlendi.

Demirci Mehmet Efe Ayaklanması da bu tür olaylardandır. Yunanlılara karşı ilk direnen efelerden olduğu için kendisine bölge komutanlığı verilmişti. Ancak düzenli ordu kurulması düşüncesine karşı çıkması üzerine Güney Cephesi Komutanı Albay Refet Bey kuvvetlerince Keçiborlu yöresinde sıkıştırıldı, ancak kaçmayı başardı. Bir süre sonra teslim oldu. Refet Bey, Efe’nin Aydın’ın Karasu ilçesine bağlı Dualar Köyü’nde oturmasına izin verdi ve Efe de ölünceye dek TBMM’ye bağlı kaldı.

Bu ayaklanmalar, TBMM’nin otoritesine ve düzenli ordu kurulmasına bir tepki olarak çıkmışlardır.

 

AYAKLANMALARIN GENEL KARAKTERİ

Anadolu, düşman istilalarıyla ateşten bir çember içine alındığı sıralarda ve bu cephelerde hürriyet ve istiklal için savaşılırken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çıkan isyanlar hazin ve korkunç bir manzara gösteriyordu.

Ayaklanmalar yukarıda da belirtildiği gibi İstanbul Hükümeti ile İtilaf Devletlerinin tahriki neticesinde çıkmıştır. Asilerin başları, bölgelerinde zorbalıkla geçinen tutucu ve cahil kimselerdi. İçlerinde yüksek rütbeli memur ve asker yoktu. Başlarına topladığı kimseler de kendileri gibi idi.

Anadolu halkının büyük bir kısmı isyan hareketlerine katılmaktan çekinmiş ve TBMM’nin otoritesine bağlı kalmıştır.

Ulusal kuvvetlerle takviye edilen askeri birlikler, bu isyanların hakkından gelerek bütün Anadolu’nun TBMM’ye bağlılığını sağlamada başarılı oldular.

Bu suretle de ülke dahilinde kardeş kavgası bittikten sonra ordu yeniden düzene konularak düşmanlara karşı düzenli birliklerle savaş yapılmasına ortam hazırlandı.

 

TBMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler

1-  TBMM, ilk iş olarak varlığına yönelik tehditleri ortadan kaldırmak amacıyla, açılışından altı gün sonra Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu çıkardı.

Bu kanuna göre:

TBMM’nin varlığını inkar edip ona karşı ayaklananlar vatan haini sayılacaktı.

İstanbul’dan gelen her türlü evrak geri gönderilecekti.

2-  Ayaklanmaları yargılayıp cezalandırabilmek amacıyla TBMM milletvekillerinden seçilen kişilerin oluşturduğu “İstiklal Mahkemeleri” kurulmuştur. (Eylül 1920)

Bu mahkemeler, asileri bir an önce cezalandırmayı, Meclisin otoritesini sağlamayı ve Kuva-i Milliye’nin olumsuz tutumlarını önlemeyi amaçlamıştır.

9

Ayaklanmaların bastırılmasında önemli rol oynayan İstiklal Mahkemeleri, düzenli ordunun kurulmasında da etkili olmuştur. Bu yolla TBMM’nin otoritesi sağlanmış ve yaygınlaştırılmıştır.

 

3-  Anadolu ve İstanbul’un tüm haberleşmeleri ve resmi ilişkileri kesilmiştir.

4-  İstanbul Hükümeti’nin yapacağı tüm işlemlerin geçersiz sayılacağı bildirilmiştir. Bununla sağlanılmak istenen amaç, İstanbul’dan ayrı bir yönetim kurulduğunu açıkça ortaya koymaktır.

5-  İstanbul’da Şeyhülislam’ın yayınlayıp İstanbul Hükümeti’nin düşman uçakları ile Anadolu’ya dağıttığı bölücü ve kışkırtıcı fetvanın halk üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve aydın din adamları tarafından da memleketin kurtarılması, Türk bağımsızlığının korunması yolunda girişilen bu savaşın meşru olduğuna, asıl vatan hainlerinin İstanbul Hükümeti’nin başında bulunanların olduğuna dair bir karşı fetva hazırlandı ve memleketin her tarafına dağıtıldı. Vatanı yok etmeye çalışan bozguncular, her yerde aynı sertlikte kovalanarak çalışmaları zararsız hale getirildi.

6-  Mustafa Kemal’in emriyle “Anadolu Ajansı” kurularak ulusal birliği bozanlara karşı halk uyarıldı.

 

AYAKLANMALARIN SONUÇLARI

1-  Ayaklanmalar, TBMM’nin sorunlarını arttırmıştır. Anadolu halkı da TBMM’ye karşı bir ölçüde duyarsız kalmıştır. Ancak Batı Anadolu’nun işgal edilmesi halkın gerçekleri anlamasında etkili olmuştur.

2-  TBMM Hükümeti, elinde çok az sayıda bulunan güçleri ayaklanmalar üzerine gönderince düşmanın durdurulması gecikmiştir. TBMM, işgal güçlerine karşı kullanacağı insan ve malzeme gücünün önemli bir bölümünü ayaklanmalar üzerinde harcamıştır. Bu durumdan dolayı Kurtuluş Savaşı’nda kesin zafere ulaşılması gecikmiştir.

3-  Büyük insan ve kaynak kaybına yol açmıştır.

4-  Ayaklanmaları bastıran TBMM’nin gücü ve otoritesi artmıştır.

5-  Mustafa Kemal Paşa yalnız aydınların ve askerlerin değil, tüm Ulusun inandığı gerçek önder durumuna gelmiştir.

HIYANET-İ VATANİYE KANUNU (29 NİSAN 1920) VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ (18 EYLÜL 1920)

TBMM, ilk olarak bir bütçe komisyonu oluşturmuştur. Bu komisyon, gelirle gider arasındaki farkı kapatmak amacıyla 24 Nisan 1920’de ağnam (hayvan) vergisini dört katına çıkaran bir kanun hazırlamıştır. Öncelikle mali bir kanunun çıkarılması, TBMM’nin ne kadar büyük bir ekonomik bunalım içinde olduğunu gösterir.

 

29 Nisan 1920’de ise aynı meclis:

a)  Ayaklanmaları engellemek,

b)  Asker kaçaklarını önlemek,

c)  Düzenli orduyu kurmak,

d)  Ulusal Hareket karşıtlarını cezalandırmak ve böylece TBMM’nin otoritesini arttırmak amacıyla Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu çıkarmıştır.

Bu kanuna işlerlik sağlamak amacıyla da 18 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemelerini oluşturmuştur.

TBMM’nin açılmasıyla, Anadolu’da daha önce başlayan isyanlar daha büyük boyutlara ulaşarak yoğunlaşmıştı. Ülkede önemli bir iç güvenlik sorununun yaşandığı böylesi bir ortamda TBMM;

Asker kaçakları sayısını azaltmak,

Ülkede asayişi sağlamak,

Ekonomik durumun kötü olmasından dolayı Anadolu’da yaşanan büyük sarsıntıyı sona erdirmek,

Meclis iradesini ve devlet otoritesini bütün ülkeye egemen kılmak

amaçlarıyla 18 Eylül 1920 ‘de İstiklal Mahkemeleri’ni kurdurtmuştur.

 

–    Olağanüstü mahkemeler özelliği taşıyan bu mahkemelerin kararları kesin olup, temyiz edilemezdi.

–    Bu mahkemelerin kuruluş amacı asker kaçaklarını yargılamaktır. Daha sonra Ulusal Mücadele karşıtlarını da yargılamışlardır. Kısacası İhtilal mahkemeleri gibi çalışmışladır.

–    Ayaklanmaları bastırmada caydırıcı bir araç olarak kullanılmışlardır.

–    Üyeleri meclisin temsilcilerinden seçilen milletvekillerinden oluşmuştur.

–    TBMM’nin yasama ve yürütme yetkisinden sonra yargı yetkisini de kullandığının kanıtı olan bu durum, ilk TBMM’nin Güçler Birliği Sistemi’ni uyguladığının da bir göstergesidir.

–    Değişik bölgelerde kurulmuşlardır.

 

İstiklal Mahkemeleri, ayaklanmalar sona erdikten sonra da;

1-  Tekalif-i Milliye Emirleri’nin

2-  Takrir-i Sükun Kanunu’nun uygulanmasında yeniden oluşturulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.