XVII. Yüzyılda Osmanlı Devletindeki Kültür, Sanat ve Mimari Alanlarındaki Çalışmalar

XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİNDEKİ KÜLTÜR, SANAT VE MİMARİ ALANLARINDAKİ ÇALIŞMALAR

SANAT

a)  Mimarlık

XVII. yüzyılın başlarında Mimar Mehmet Ağa, İstanbul’da Sultanahmet Camii’ni yaparak “Sinan Okulu” nu devam ettirdi. Sultanahmet Camii’nin iç düzenini değiştirip, aydınlık ve ferahlık sağlayarak mimarî alanında bir yenilik yaptı. Bu yüzyılda, Eminönü’de Yeni Cami’ in (Valide Camii) yapımına, Sultan III. Murat’ın eşi Safiye Sultan’ın emri ile başlandı (1597). IV. Mehmet’in annesi Valide Turhan Sultan’ın yardımıyla bitirildi. Mısır Çarşısı da, Yeni Cami’in vakfı olarak yapıldı. Türk mimarîsinin ve süsleme sanatının bir incisi olan Yeni Cami’in mimarları Davut Ağa, Dalgıç Ahmet Çavuş ve Mustafa Ağa’dır. Yine bu yüzyılda Valide Kösem Sultan adına Üsküdar Çinili Camii yapıldı. Sultan IV. Murat devrinde yapılan Mustafa Paşa Köşkü ve Bağdat Köşkü, Türk sivil mimarîsinin en güzel eserlerindendir.

Sultan Ahmet Camii

Osmanlı mimarisi, XVII.yüzyıldan sonra belli bir süre Türk-Batı karması biçiminde devam edecek daha sonra da kendi mimarî tarzını bırakıp, tamamen Batı mimarlık tarzı olan barok ve rokoko üslûbunu benimseyecektir.

b) Hat Sanatı

XVI. yüzyılın ikinci yansından itibaren büyük bir gelişme gösteren hat sanatı, XVII. yüzyılda daha da gelişti. Sultan Ahmet Camii’nin yazılarını Kasım Gübarî yazdı (Pirinç taneleri üzerine yazı yazdığı için kendisine “Gübarî” adı verilmiştir).

Devrin en meşhur hathatı,Hattat Derviş Ali’nin yetiştirdiği Hafız Osman’dır.

Hat sanatı, XVIII. yüzyılda yeni çeşitler kazandı. Gelişmesine devam etti. Bu yüzyılda tezhib (süsleme) sanatı çok ileri bir durumda idi. Çinicilik, ağaç oymacılığı vb. sanat alanlarında, bugün abidelerimizi ve müzelerimizi süsleyen değerli eserler yapıldı.

c)  Resim

Osmanlı Türk resim sanatı, Türk süsleme sanatlarından nakış, çini ve hat sanatı yanında, “minyatür” alanında gelişerek kendini gösterdi. Osmanlı Türk minyatürü, doğu minyatürlerinden farklı bir üslupta gelişti.

XVII. yüzyılda, Hünernâme’nin resimlerini yapan Osman Çelebi, Nakkaş Hasan Paşa, Bihzad, Esedî ve Fennî Mehmet Dede minyatür alanında ün kazandılar.

Sarayda görevli olan ressamlardan  başka, serbest çalışan sivil ressamlar da vardı. Bunlar sınavla saraya alınırlardı.

 Topkapı Sarayı’nda sergilenen resimlerin çoğu Türk ressamları tarafından yapılmış olmasına rağmen, ressamlardan bazılarının isimleri belli değildir. Minyatür ve resim dışında tezhib, nakış, mezar taşlarının süslenmesi gibi çeşitli alanlarda birçok sanatçı yetişti.

BİLİM VE TEKNİK

XVII. yüzyılın ünlü bilgini, medrese dışından yetiştiğinden “Kâtip” diye adlandırılan Kâtip Çelebi‘dir. Kâtip Çelebi’nin eserlerinin başlıcaları: Keşf’üz Zünûn (on beş bin ilmî eseri yazan ve konusu hakkında bilgi veren bibliyografya), Cihannüma (coğrafya), Fezleke (tarih)dir.

XVII. yüzyılın önemli şahsiyetlerinden biri de Evliya Çelebi’dir (1611-1682). 1630′da İstanbul’dan başlayarak ölümüne kadar Osmanlı Devleti’nin çeşitli yerlerini gezip gördü ve bu yerlerin bütün özelliklerini ve inceliklerini, ahlâk, görgü, örf ve âdet, meşhur kişiler, tarihî eser ve binalar ile tarihlerini en ince ayrıntılarına kadar “Evliya Çelebi Seyahatnamesi” adlı meşhur eserinde anlattı.

10 ciltlik seyahatname, Türk ve dünya tarihinin en büyük seyahat eserlerindendir. Evliya Çelebi, eserinde akıcı bir Türkçe kullanmıştır.

XVII. yüzyılda Sarı Abdullah Efendi, Hibrî Ali Efendi, Hazerfen Hüseyin Efendi, Müneccimbaşı Ahmet Dede gibi bilginler, dinî, ahlâkî ve tarihî konularda eserler yazmışlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.