Osmanlı Ekonomisi

OSMANLI EKONOMİSİ

OSMANLI DEVLETİ’NDE TİCARET

Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren ticarete önem verdi. Özellikle Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’un fethi, Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verilmesi ve Kırım’ın alınması ile ticaret faaliyetleri hız kazandı.

XVI. yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı Devleti İpek ve Baharat yollarının denetimine sahip olmuştu.

OSMANLI DEVLETİ’NİN TİCARET YOLLARI

Anadolu’da Ticaret Yolları:

1-  Sağ Kol: İstanbul’dan (Üsküdar) başlayan bu yol, Konya, Adana üzerinden Halep’e uzanıyordu.

2-  Orta Kol: İstanbul’dan (Üsküdar) başlayan bu yol, Diyarbakır’a buradan da Musul ve Bağdat’a kadar uzanıyordu.

3-  Sol Kol: İstanbul’dan (Üsküdar) başlayan bu yol, Erzurum ve Kars’a uzanıyordu.

Rumeli’de Ticaret Yolları:

1-  Sağ Kol: İstanbul’dan başlayıp Bulgaristan, Eflak-Boğdan ve Erdel’e uzanıyordu.

2-  Orta Kol: İstanbul’dan başlayıp Edirne, Belgrad üzerinden Avrupa içlerine uzanıyordu.

Ticaretle İlgili Terimler:

Menzil: Yol üzerindeki konaklama noktalarına denirdi.

Derbentçi: Ana yolların, boğaz ve geçitlerin güvenliğinden sorumluydu.

Mekkâri Tâifesi: Yolcu ve mal tasıma islerini meslek edinen esnaflara verilen ad.

OSMANLI DEVLETİ’NDE PARA

MADENİ PARALAR (Sikkeler): Osmanlılar 19. yüzyıla kadar altın ve gümüş gibi değerli madenlerden yapılan paraları kullanmışlardır. Bu madenlerden “DARPHANE” de kesilen yassı yuvarlak parçacıklara SİKKE denilirdi. Bunların gümüşten olanına AKÇE, Altından olanına da SİKKE-İ HASENE (Sultani) ya da “KIRMIZI” denilirdi.

 

İlk Osmanlı parası Osman Bey tarafından bakırdan bastırıldı.

Orhan Bey zamanında bastırılan gümüş paraya “AKÇE” denildi.

Fatih zamanında basılan altın paraya da SULTANİ adı verildi.

Sikkelere bakır katılmasına AYAR denilirdi. Bu tip paralara KIRKIK AKÇE adı verilirdi. Sonraki dönemlerde çeşitli isimlerde sikkeler piyasaya sürülmüştür. Bunlar GURUS, PARA, PUL, METELİK, MECİDİYE dir.

İlk kağıt para Sultan Abdülmecit döneminde basıldı. Hazine bonosu niteliğindeki bu paraya KAİME denildi.

Osmanlı Devleti’nde paraya işlerlik kazandıran ticaretin önemi büyüktü. Ticaret merkezlerinin başında da Kapalıçarşı gelmekteydi.

DÜNDEN BUGÜNE KAPALIÇARŞI

 

İstanbul’un fethinden sonra Fâtih Sultan Mehmed  zamanında, 1460 târihinde inşâ edilen Kapalıçarşı Kânûnî Sultan Süleyman zamanı dahil, zamanla  ilâvelerle genişlemiş, bugünkü halini almış ve devletin sosyal, kültürel ve iktisadi merkezi olmuştur.

Kapalı çarşının içinde bulunan iki bedestenin duvarlarındaki gözlerde bulunan kalın demir kasalar Osmanlı Devletinde batı usûlü bankalar kurulmadan önce en değerli malların, mücevher ve paraların saklandığı, tâcirlerin sermâye ve tasarruflarını bıraktıkları, loncaların kayıt ve sicil defterlerini sakladıkları emniyet sandıklarıydı.

Ahşap yapılı ve üstü kiremitli olan Kapalıçarşı; 1512 – 1766 târihleri arasındaki yangın ve zelzelelerden büyük zarar görünce, Sultan Üçüncü Mustafa Han (1757-1774) devrinde yeniden inşâ edildi ve yollarının üstü de örtüldü. 1894 büyük İstanbul zelzelesinden sonra tekrar inşâ ve tâmirâtı yapıldı.

Çarşının içindeki yer adları esnaf ve zanâatlarla ilgilidir. Akikçiler, Altıncılar, Aynacılar, Basmacılar, Çadırcılar, Fesciler, Hakkaklar, İnciciler, Kalpakçılar, Kavaflar, Keseciler, Kuyumcular, Kürkçüler, Mahfazacılar, Okçular, Örücüler, Püskülcüler, Sahaflar, Takkeciler, Terziler, Varakçılar, Yağlıkçılar, Yorgancılar, Zenneciler adları esnaf ve zanâatkarların hâtırası olarak, zamanımızda da cadde, sokak ve işyerlerinde hâlâ kullanılmaktadır.

İslâmî bir müessese olan vakıf eserlerin gelir kaynağı olan Kapalıçarşı’da, Fâtih Sultan Mehmed Handan îtibâren kervansaray ve hanlar da yapılmıştır.

Kapalıçarşıda 4399 dükkân, 2195 oda, 497 satış tezgâhı, 24 han, 12 mahzen ve 2 bedestenden başka 16 çeşme, 8 kuyu, 2 şadırvan, birer sebil, mektep, türbe, câmi ve 10 mescid olduğu kaynaklarda yazılıdır.

Çarşının idâresi Türk-İslâm esnaf teşkilâtlarından Loncanın elindeydi. Muazzam bir güvenlik teşkilâtına sahipti. Müşteri ve esnaflar Çarşıyı boşaltıp, kontrol yapıldıktan sonra Muhâfaza Teşkilâtının bekçileri, el tetikte, kulak tıkırtıda vazifelerini yaparlardı.

Günümüzde içine 8 kapıdan girilen Kapalıçarşı’da 65 sokak vardır. Fabrikasyon malların yanında el emeği, göz nuru sanat eserlerinin de satışı yapılmaktadır.

OSMANLI DEVLETİNDE GELİR KAYNAKLARI

Osmanlı Devleti kuruluş ve yükselme dönemlerinde ekonomik faaliyetlerini düzenlerken gelir-gider dengesinin de korunmasına önem vermiştir. Osmanlı Devleti’nin en önemli gelirleri arasında vergiler gelmektedir.

Bunların dışında diğer gelir kaynakları:

Gümrük vergisi

Maden, orman ve tuzla gelirleri

Savaş ganimetlerinin beşte biri

Bağlı beyliklerin gönderdikleri vergiler

Savaş tazminatları

 

Muhtesip: Çarşı ve Pazar yerlerini denetleyen görevli

Narh: Devletin bir mal için belirlediği fiyat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.