II. Abdurrahman

ABDURRAHMAN II

 

Abdurrahman b. el-Hakem b. Hişâm b. Abdirrahmân (ö. 238/852) Endülüs Emevî Devleti’nin dördüncü emîri (822-852).

176 (792) yılında Tuleytula’da (Toledo) doğdu. İyi bir tahsil gördü. Bu saye­de çok genç yaşta idarî ve askerî görev­ler aldı ve bunları başarıyla yürüttü. Ba­bası tarafından, 807’de Tuleytula’da patlak veren isyanı bastırmakla görev­lendirildiği zaman, Tuleytula Valisi Am-rüs İle iş birliği yaparak Vak’atü’l-hufre adıyla bilinen bu isyanı bastırdı. Daha sonra Tartûşe’ye (Tortosa) saldıran Louis d’Aquitaine’i bu şehir önlerinde bozguna uğrattı (809) Bu başarıların­dan dolayı babası tarafından veliaht ta­yin edildi.

Babasının ölümü üzerine 26 Zilhicce 206’da [316] Endülüs Emevî Devleti tahtına geçti. Hükümdarlığının ilk yıllarında ülkenin çeşitli bölgelerinde çıkan isyan ve karışıklıklarla uğraşmak zorunda kaldı. Hanedana mensup Ab­dullah b. Abdurrahman el-Belensî ve İlbire (Elvira) ordusunun İsyanlarını kısa sürede bastırdı.

Arap kabileleri arasındaki mücadele­ler İslâm dünyasının doğusunda olduğu gibi Endülüs’te de fethi takip eden yıllardan beri devam ediyordu. Nitekim Yemenliler ile Mudarlılar arasındaki re­kabet 207 (822-23) yılında savaşa dö­nüştü. Abdurrahman’in. savaşa engel olmak üzere Yahya b. Abdullah kuman­dasında gönderdiği ordu Musâre Savaşı’nda bir sonuç alamadı ve neticede Yemenliler üstünlüğü ele geçirdiler. Ka­bileler arası mücadeleden isyana dönü­şen bu hareket, ancak 213 (828-29) yı­lında Yemenlilerin teslim olmasıyla so­na erdi.

Abdurrahman devrinin tehlikeli is­yanlarından biri de Tuleytula’da Hâşim ed-Darrâb’ın başlattığı isyandır. II. Abdurrahman emîr olunca Hâşim Tuleytu­la’da yeni emîre karşı bir muhalefet cephesi kurmaya çalıştı. Etrafına topla­nan eşkıya grubuyla 829 yılından itiba­ren yol kesmeye, şehirlere baskın yapa­rak halkı öldürmeye başladı. Kısa bir süre sonra da Şentemeriyye (Santaver) bölgesini yağma ve tahrip etti. Bunun üzerine Abdurrahman, Muhammed b. Rüstem’i âsiler üzerine gönderdi. 831’de Sarakusta’nın (Saragossa) güneyba­tısındaki Derûka’da (Daroca) yapılan kanlı savaşta Hâşim ed-Darrâb öldürül­dü, taraftarları da dağıldı. Hâşim’in öl­dürülmesine rağmen Tuleytula’daki is­yan birkaç yıl daha devam etti ve ancak 837de tamamen bastırılabildi.

Diğer yandan Mahmûd b. Abdülcebbâr adlı bir Berberî ile İspanyol asıllı Süleyman b. Martin de 828’de Mâride’de (Merida) isyan ederek şehri ele geçirdiler ve Vali Mervân el-Cilliki’yi öldürdüler. Abdurrahman Mâride üzeri­ne yürüyerek şehri kuşattı. Çevredeki araziyi tahrip etti, fakat şehri ele geçiremeden geri döndü. 830 yılındaki se­fer daha başarılı geçti. Bu sırada şehir halkı itaat etmeyi kabul etti. Haris b. Bezîğ de şehre vali tayin edildi. Ancak onların itaatleri geçici oldu ve sonraki yıllarda Mâride üzerine birkaç sefer da­ha yapıldı. Abdurrahman’in bu seferleri karşısında Mâride’de tutunamayacakla-nnı anlayan âsiler şehri terkederek Batalyevs’e (Badajoz) kaçtılar. Süleyman b. Martin kuzeye çekilerek Tercâle (Trujillo) yakınında bir şatoya yerleşti; ancak 834 yılında Kurtubadan gönderilen bir birlik tarafından yakalanarak idam edildi. Mahmûd b. Abdülcebbâr ise Vadi Ane’ye (Guadiana) çekildiği halde sürek­li olarak Abdurrahman’in gönderdiği birliklerin hücumuna hedef oldu. Bura­da fazla tutuna mayacağını anlayınca güneye, Atlantik sahillerinde bugünkü Faro şehri yakınında bir şatoya yerleş­ti. 838 yılında burayı da terketmek zo­runda kalınca Galicia Kralı II. Alfonso’ya sığındı. Bunların dışında, Tâkerunâ’da (Takoronna) Berberilerin (826). Mayorka ve Minorka halkının (234/848-49), Cezîretülhadrâ’da (Algeciras) Habîb el-Burnusi’nin (850) isyanlan İle Kurtuba’da dinî taassuptan kaynaklanan Euloqio ve Alvaro adlı papazların sebep olduğu olaylar zikredilebilir.

II.Abdurrahman devrinin en önemli olaylarından biri de Normanlar’ın En­dülüs’e saldırılarıdır. İslâm kaynakların­da el-Urdumâniyyün veya el-Mecûs ola­rak geçen Normanlar, kuzeyden Fransa sahillerini takip ederek 1 Zilhicce 229 [317] tarihinde Lizbon’a sal­dırdılar. Ancak şehir halkının şiddetli mukavemeti karşısında geri çekildiler. Vali Vehbullah b. Hazm durumu Abdurrahman’a bildirerek âcil yardım iste­di. Abdurrahman da Atlantik sahilin­deki valilere haber göndererek tedbirli olmalarını emretti. Normanlar güneye inerek Şezûne (Sidonia) bölgesinin sa­hillerine çıkarma yaptılar ve Cadiz Limanı’nı işgal ettiler. Seksen parçalık bir donanma Vâdükebîr’i (Guadalquivir) ta­kip ederek ve yol boyunca sahile çıkıp yağma ve katliamda bulunarak İşbîliye’ye (Sevilla) kadar ilerledi. Norman­lar’ın karşısına çıkan birkaç müslüman gemisi yakıldı. Bu sırada halkın büyük bir kısmı şehri terketmişti. Nihayet Nor­manlar şehri ele geçirerek yedi gün bo­yunca yağmaladılar. Yağma ve tahri­battan sonra Kabtîl (Captel) adasına dönen Normanlar, bir süre sonra ikinci defa İşbîliye üzerine yürüdüler. Şehirde kalan yaşlılar sığındıkları camide katle­dildiler. Bu camiye daha sonra Mescidüşşühedâ adı verildi. İşbîliye’nin uğ­radığı felâket Kurtuba’da büyük bir he­yecan ve nefret uyandırdı. Abdurrah­man şehrin yardımına derhal bir süva­ri birliği gönderdi, asıl ordu ise Nasr kumandasında arkadan yola çıktı. İki ordu 25 Safer 230’da [318] İşbîliye’nin güneyinde Trablada mev­kiinde karşılaştı. Normanlar mağlûp ol­dular, otuz kadar gemileri yakıldı ve müslümanlar işbîliye’yi geri aldılar. Bu­nun üzerine Normanlar denize ulaşarak kuzeye çekildiler. Bu saldırılar Endü­lüs Emevî Devleti’nin ayakta durabil­mesi için güçlü bir orduya ve donanma­ya sahip olması gerektiğini ortaya koy­du; II. Abdurrahman da yeni tersaneler kurarak kısa sürede donanmasını güç­lendirdi.

II.Abdurrahman kuzeydeki hıristiyan devletlere karşı da seferler yapmıştır. Abdülkerîm b. Mugîs kumandasındaki İslâm ordusu 833 yılında Cernîk (Guernica) boğazından Alava ve Kıla’ bölgele­rine girmiş ve ciddi bir mukavemetle karşılaşmadan çok sayıda esir ve bol miktarda ganimetle dönmüştü. İki yıl sonra Ubeydullah b. Abdullah el-Belensî Alava bölgesine bir sefer düzenledi ve Cebelimecûs’un eteğinde yapılan savaş­ta hıristiyanları bozguna uğrattı. Aynı yıl Abbas b. Abdullah el-Kureşî ve kar­deşi Mâlik de iki ayrı ordu ile Asturias bölgesine akın yaptılar.

On yıllık bir aradan sonra seferler tekrar başladı. 838 yılında emîrin am­cası Velîd b. Hişâm Galicia, kardeşi Saîd el-Hayr Alava ve oğlu Ümeyye de Karye (Alqueria) bölgelerine girerek başarılı sonuçlar almışlardır. Ertesi yıl Mûsâ b. Mûsâ b. Kasî. Yukarı Aragon bölgesine başarılı bir sefer düzenledi. 840 yılında bizzat Emîr Abdurrahman, Endülüs Emevî Devleti’nin en büyük rakibi olan Asturias Kralı II. Alfonso’ya karşı sefe­re çıktı ve bazı kaleleri ele geçirdi, an­cak istediği neticeye ulaşamadan geri döndü. 842 yılında II. Alfonsonun ölü­mü üzerine yerine geçen Ramiro dev­rinde de (842-850) akınlar devam etmiş­tir. 846 yılında emîrin oğlu Muhammed. Leon’u kuşattı; halk şehri terkettiği için kısa süren bir kuşatmadan sonra şehir zaptedilerek yağma ve tahrip edildi.

II.Abdurrahman devrinde Franklar ve Vasconlar’a karşı da seferler düzenlen­miştir. 828 yılında, daha önce Franklar tarafından zaptedilen Barcelona üze­rine Ubeydullah b. Abdullah el-Belen­sî kumandasında bir ordu gönderildi. Müslüman ordusu Barcelona’yı kuşattı ise de alamadı. Bununla birlikte iki ay süreyle çevreye başarılı akınlar yapıl­dı. Abdurrahman bir süre için Barcelo-na’nın fethinden vazgeçerek 841 yılında Abdülvâhid b. Yezîd el-İskenderânî ku­mandasındaki orduyu Fransa içlerine gönderdi. Abdülvâhid Pireneler’i geçe­rek Arbûne’ye (Narbonne) kadar ilerle­di. 850 yılında Barcelona’ya karşı ikin­ci bir sefer yapıldı ise de yine bir so­nuç alınamadı. Abdülvâhid’in Arbûne’ye karşı yaptığı seferde öncü kuvvetleri kumandanı olan Mûsâ b. Mûsâ b. Kasî, dönüşte kumandanlar arasında çıkan bir anlaşmazlık yüzünden ordudan ayrı­larak valisi bulunduğu Tutîle’ye (Tudela) çekildi ve isyan bayrağını açtı. II. Abdurrahman’ın Mûsâ üzerine Haris b. Bezîğ

kumandasında gönderdiği ordu Bercâ’da (Borja) yapılan savaşta Musa’yı yendi. Haris bu başarıdan sonra Tutîle’yi kuşattı. İki taraf arasında yapılan anlaşma gereğince Mûsâ Tutîle’yi terkederek Arnedo’ya çekildi. Haris bir süre sonra Musa’yı yakalamak İçin Ar­nedo’ya saldırınca Mûsâ da Vascon Kra­lı Garcia İniguez’den yardım istedi. Haris Arnedo’yu aldıktan sonra Ebre nehrini geçti ve Balma adı verilen yerde yapılan savaşta yaralanarak esir düş­tü. Emîr, kumandanını kurtarmak için oğlu Muhammed’i Tutîle üzerine gön­derdi. Muhammed Musa’yı barış yap­maya mecbur bıraktıktan sonra kuze­ye yönelerek Mayıs 842’de Benblûne’yi (Pomplona) zaptetti. Ertesi yıl bizzat Abdurrahman, Vasconlar’a karşı hare­kete geçti. Mayıs 843’te yapılan savaş­ta müslümanlar parlak bir zafer kazan­dılar. Mûsâ yine kaçmayı başardı. Er­tesi yıl emîr, oğlu Muhammed’i tekrar Mûsâ üzerine gönderdi. Muhammed Tutîle’yi kuşattı, sonunda Mûsâ da tes­lim olmak zorunda kaldı.

II.Abdurrahman Kuzey Afrika’daki müslüman devletlerden Rüstemîler, Sâlihîler ve Midrârîler’le iyi münasebet­ler kurmuştur. Ancak Sicilya’nın fethi­ni gerçekleştiren İfrîkıyye’deki Ağlebîler’le herhangi bir münasebete girmediği anlaşılmaktadır. Bizans İmparator­luğu ile Endülüs Emevî Devleti arasın­daki münasebetler onun emirliği sıra­sında başlamıştır. İmparator Teophilos 840 yılında Kurtuba’ya bir elçi gönde­rerek Endülüs’ten gelen ve Girifi ele geçirmiş olan Ebû Hafs Ömer el-Bellûti’nin adayı terketmesini istemiş, Ab­durrahman ise imparatorun bu isteğini kabul etmemekle birlikte cevap mahi­yetindeki mektubunu meşhur şair Yah­ya el-Gazzâl başkanlığındaki bir elçilik heyetiyle göndermiştir.

II.Abdurrahman, otuz yıllık parlak bir hükümdarlıktan sonra 3 Rebîülâhir 238’de [319] Kurtuba’da öldü.

II.Abdurrahman devri Endülüs Emevî Devleti’nin parlak dönemlerinden biri olarak kabul edilir. O, içerdeki isyanlan bastırarak sükûneti sağladığı gibi, yap­tığı seferlerle hıristiyan devletlere de gücünü kabul ettirmiştir. İdarî teşkilâtı Abbasî teşkilâtına göre düzenlemiş ve bazı müesseseleri yeniden kurmuştur. İmar faaliyetlerine önem vermiş, Kurtuba Camii’ni genişletmiş, ayrıca halkın istifadesi için bahçeler ve havuzlar yap­tırmıştır. Endülüs’te ilk ipekli dokuma atölyesini kurduran da odur.

II.Abdurrahman’ın sarayı Endülüs’ün önemli bir kültür merkezi durumun­da idi. Meşhur musikişinas ve şarkıcı Ziryâb’ın Bağdat’tan Kurtuba’ya gel­mesi, sanat hayatına büyük bir canlı­lık getirmiştir. Abbâs b. Firnâs, Yahya el-Gazzâl ve İbrahim b. Süleyman eş-Şâmî gibi âlim ve edipler onun sarayın­dan himaye ve destek görmüşlerdir. Tarihçiler onun devrini malî bakımdan Endülüs’ün en parlak devri olarak ka­bul ederler ve bu devreye “Eyyâmü’l-arûs” (düğün günleri) adını verirler. Kay­naklar Abdurrahman’ı uzun boylu, es­mer, siyah gözlü, gür sakallı ve çıkık burunlu olarak tasvir ederler. Karak­terinden bahseden tarihçiler de onu cömert, müsamahalı, âlim, edip ve sa­natkârları seven ve kadınlara karşı za­afı olan bir kimse olarak zikrederler. [320]

 

Bibliyografya

 

1- İbnü’l-Esîr. el-Kâmil (nşr. C. j. Tornberg). Leiden 1851 76-Beyrut 1399/1979.

2- İbn Haldun. et-‘İber, Bulak 1284-Beyrut 1399/1979.

3- R Dozy, Histoire des musulmans d’Espagne (nşr ti Levi-Provençal), Leiden 1932.

4- E. Levi-Provençal, Histoire de t’Espagne musulmane. Paris 1950.

5- E. Levi-Provençal, “Abd al-Rahman İl”, El (Fr ), I, 85.

6- Anwar G. Chejne, Müslim Spain. Its History and Cutture, Minnesota 1974.

7- Hâlid es-Sûfi. Târihu’l-‘Arab fi’l-Endelüs (el-Fethve’aşrul-vulât), Bingazi 1980.

8- S. M. İmâmüddin. Müslim Spain, Leiden 1981. [321]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.