YÛSUF el-HEMEDÂNÎ

YÛSUF el-HEMEDÂNÎ

Ebû Ya‘kūb Yûsuf b. Eyyûb el-Hemedânî

(ö. 535/1140)

Horasanlı sûfî müellif.

440 veya 441 (1048 veya 1049) yılında Hemedan’ın Bûzenecird köyünde doğdu. On sekiz yaşında iken ilim tahsili için gittiği Bağdat’ta Şâfiî fakihi ve Bağdat Nizâmiye Medresesi’nin müderrisi Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin ders halkasına katıldı. Şîrâzî’nin yanı sıra Ebû Ca‘fer Müslime, Abdüssamed b. Me’mûn, İbnü’l-Mühtedî-Billâh, Hatîb el-Bağdâdî, İbn Hezârmerd ve Ebü’l-Hüseyin Ahmed b. Muhammed İbnü’n-Nakkūr gibi âlimlerden ders aldı. Bağdat’ta kaç sene kaldığı ve buradan ne zaman ayrıldığı bilinmemektedir. Daha sonra İsfahan’da Hamd b. Velkîz’den, Buhara’da Ebü’l-Hattâb Muhammed b. İbrâhim et-Taberî’den ve Semerkant’ta Ahmed b. Muhammed b. Fazl el-Fârsî’den ders alıp hadis dinledi. Fıkıh ve kelâm tartışmalarından sıkılıp tasavvufa yöneldi. Bu yönelişte muhtemelen sûfîmeşrep olduğu bilinen Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin de etkisi olmuştur. Hemedânî’nin tasavvuf yolunda Abdullah-ı Cüveynî ve Hasan-ı Simnânî’den faydalandığı nakledilmektedir.

Yûsuf el-Hemedânî tasavvuf eğitimini tamamladıktan sonra Merv’de bir tekke açarak irşad faaliyetine başladı. “Horasan kâbesi” denilen bu tekkeye sûfîlerin yanı sıra âlimler de devam ediyordu. Sürekli bu tekkede kalmayıp irşad için birçok şehre seyahat eden Hemedânî 506 (1112) yılında büyük vâiz ve sûfî unvanıyla tekrar Bağdat’a döndü. Daha önce ders okuduğu Nizâmiye Medresesi’ndeki vaazları halktan büyük bir ilgi gördü. Hayatının son yıllarını Merv ve Herat’ta geçiren Yûsuf el-Hemedânî, Herat’tan Merv’e dönerken Bağşûr yakınlarındaki Bâmeîn’de vefat etti (22 Rebîülevvel 535/5 Kasım 1140) ve buraya defnedildi. Ardından İbnü’n-Neccâr adlı bir müridi kabrini Merv’e nakletti. Mezarı bugün Türkmenistan sınırları içinde Merv yakınlarındaki Bayramali denilen yerde olup Hâce Yûsuf adıyla bir ziyaretgâhtır. Yûsuf el-Hemedânî birçok mürid yetiştirmiştir. Meşhur şair Senâî, Radıyyüddin Ali Lala’nın babası Şeyh Saîd Lala ve Ebû Sâlih Abdullah et-Tabakī er-Rûmî onun önde gelen müridleri arasında zikredilir. Hâce Abdullah-ı Berakī, Hasan-ı Endakī, Ahmed Yesevî ve Abdülhâliķ-ı Gucdüvânî en meşhur halifeleridir.

Dinî emirlere son derece bağlı olan Yûsuf el-Hemedânî sahv ve temkini esas alan bir tasavvuf anlayışına sahipti. Keramete ve keramet göstermeye iltifat etmez, sekr ve vecdin tesiriyle zuhur eden ölçüsüz söz ve davranışları doğru bulmazdı. Nitekim Sevâniĥu’l-Ǿuşşâķ müellifi Ahmed el-Gazzâlî’nin bazı söz ve davranışlarını beğenmediği, “Eğer Hallâc mârifeti hakkıyla bilseydi ‘enelhak’ yerine ‘ene’t-türâb’ derdi” dediği bilinmektedir. “Bu devir geçer ve gerçek şeyhler âhirete göçerse selâmete ulaşmak için ne yapalım?” diye sorulduğunda, “Onların eserlerinden her gün sekiz varak okuyun” diye cevap vermiş, bu söz Ferîdüddin Attâr’ın Teźkiretü’l-evliyâǿyı kaleme almasına vesile olmuştur. Bâtınîler’le mücadele eden Selçuklu Hükümdarı Sultan Sencer’in Yûsuf el-Hemedânî’nin tekkesine 50.000 dinar göndermesi, bu dönemde diğer Sünnî âlim ve mutasavvıflar gibi onun da devlet tarafından desteklendiğini göstermektedir.

Eserleri. 1. Rütbetü’l-ĥayât. Bir sûfî gözüyle hayatın yorumunun yapıldığı, hayatın iman, İslâm ve ihsanla yaşamak şeklinde üç dereceye ayrıldığı bu Farsça eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcut tek nüshası (Ayasofya, nr. 2910, vr. 257a-289b) Muhammed Emîn Riyâhî tarafından neşredilmiştir (Tahran 1362 hş./1983). Eser, Hayat Nedir adıyla Türkçe’ye çevrilip müellifin iki risâlesiyle birlikte yayımlanmıştır (trc. Necdet Tosun, İstanbul 1998). 2. Risâle. Kâinatın insanın emrine ve hizmetine verildiğini anlatan Arapça risâlenin bilinen tek nüshasının (Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 853, vr. 209a-212b) tercümesi Hayat Nedir içinde (s. 99-101) basılmıştır. 3. Risâle. Tarikat âdâbına dair bu Farsça risâlenin (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Farsça, nr. 1028, vr. 13a-14b) tercümesi de Hayat Nedir içinde (s. 91-95) yer almaktadır. 4. Risâle. Tahran Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde bulunan (nr. 2114/18) tevhide dair Farsça risâle Celîl-i Misgernejâd tarafından neşredilmiştir (bk. bibl.). 5. Śafâvetü’t-tevĥîd li-taśfiyeti’l-mürîd. “Sûfî mahlûk değildir” sözünün açıklamasını, sabır, sâlikin kalp temizliğine ulaşmasının yolları ve fenâ ba‘de’l-fenâ gibi konuları içerir. Bu eseri de Celîl-i Misgernejâd yayımlamıştır (bk. bibl.). 6. Kitâb-ı Keşf. Câmî’nin Nefeĥâtü’l-üns’ünde anılan bu eserde müellifin günah ve tövbe konusundaki görüşleri Şemseddin Muhammed-i Deylemî tarafından Risâle-i İśfahân’da eleştirilmiş, Sümeyremî de ona karşı Redd-i Risâle-i İśfahân’ı kaleme almıştır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Nâfiz Paşa, nr. 438) Kitâbü’l-Keşf Ǿan menâzili’s-sâǿirîn adıyla kayıtlı olup baş tarafındaki eksiklik sebebiyle müellifi bilinmeyen yazmanın Kitâb-ı Keşf’in II. cildi olması muhtemeldir. Müellifin kaynaklarda adı geçen Menâzilü’s-sâǿirîn, Menâzilü’s-sâlikîn, Vâridât adlı risâleleri günümüze ulaşmamıştır. Yûsuf el-Hemedânî’nin ahlâkını ve sözlerini ihtiva eden Maķāmât-ı Yûsuf-i Hemedânî (Risâle-i Śâĥibiyye) adlı bir risâle (nşr. Saîd-i Nefîsî, Ferheng-i Îrân-zemîn, I/1, 1332 hş./1953, s. 70-101) Hemedânî’nin halifelerinden Abdülhâliķ-ī Gucdüvânî’ye nisbet edilmektedir. Türkçe tercümesi Hayat Nedir içinde yayımlanmıştır (s. 37-50).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.