Türkiye ve Avrupa Birliği

D. TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ

1. Türkiye’nin AB Serüveni

a. Ankara Anlaşması ve Katma Protokol

Türkiye, AET’nin kurulmasından kısa bir süre sonra Temmuz 1959’da Topluluğa tam üyelik için başvurmuştur. AET tarafından verilen cevapta, Türkiye’nin kalkınma düzeyinin tam üyeliğin gereklerini yerine getirmeye yeterli olmadığı bildirilmiş ve tam üyelik şartları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanması önerilmişti. Bu gelişmeler sonucunda 12 Eylül 1963’te Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ancak Ankara Anlaşması, geçiş dönemi hükümleri ve tarafların üstleneceği yükümlülükleri belirten Katma Protokol (1973) öngörüldüğü şekilde uygulanamamıştır. AB ve Gümrük Birliğinin temsil ettiği kalkınma modeli dışarıya açık, bütünleşmeyi öngören bir model iken, ülkemizde 1970’li yıllarda içe dönük, “ithalat ikamesi”ne dayalı politikalar uygulanmıştır.

AB ile başlangıçta sadece ekonomik olan sorunlar, Yunanistan’ın 1980’de Topluluğa tam üye olması ile siyasi boyut da kazanmıştır. Çünkü AB’ye üyeliğin kabulü için oy birliği şartı ve diğer üye ülkeler gibi Yunanistan’ın da veto hakkı vardır. Türkiye ile arasındaki sorunların kendi politikasına uygun şekilde çözümü için Yunanistan’ın veto hakkını bir koz olarak kullanması sonucu Topluluk ile Türkiye arasındaki ilişkiler dondurularak mali iş birliğine son verilmiştir. Katma Protokol’ün ise sadece ticari hükümleri işlemeye devam etmiş, diğer bütün hükümleri etkisiz kalmıştır.

b.    Türkiye’nin Gümrük Birliğine Girişi

Türkiye, 14 Nisan 1987’de tekrar AB’ye tam üyelik müracaatında bulunmuştur. AB Komisyonu tarafından 1989’da verilen cevapta, Türkiye’nin AB’ye üyelik konusundaki ehliyeti kabul edilmekle birlikte, gelecekteki genişleme sürecine kadar beklenmesi ve Gümrük Birliği sürecinin tamamlanması önerilmiştir. Süren müzakereler sonunda Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

c.    Avrupa Birliğinin Genişleme Süreci ve Türkiye

Avrupa Birliği, 1993 Kopenhag Zirve Toplantısı’nda aldığı kararlar uyarınca eski Varşova Paktı ülkeleri olan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini kapsayan bir genişleme süreci başlatmıştır. Türkiye ise genişleme kapsamına alınmamıştır.

12-13 Aralık 1997 tarihlerinde Lüksemburg’da yapılan Avrupa Birliği Zirvesi’nde Türkiye’nin tam üyeliğe ehliyeti bir kez daha teyit edilmiştir. Buna karşılık, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin gelişmesinin Türkiye’nin siyasi ve ekonomik reformların sürdürmesine, Yunanistan ile iyi ve istikrarlı ilişkilere sahip olmasına ve Kıbrıs sorununun çözümü için BM gözetimindeki müzakereleri desteklemesine bağlı olduğu vurgulanmıştır.

15-16 Haziran 1998 tarihinde gerçekleşen AB Cardiff Zirvesi Sonuç Belgesi’nin genişleme ile ilgili bölümünde, adayların tam üyeliğe hazırlanma durumunu incelemek üzere kurulmuş olan gözden geçirme mekanizmasına Türkiye de dâhil edilmiştir. Belgede ayrıca, Komisyon tarafından Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamak için sunulan “Avrupa Stratejisi” onaylanmıştır. AB Komisyonunun 1999’da açıkladığı raporda, Türkiye tam üyeliğe aday gösterilmiş ve ülkemize de somut bir “Katılma Ortaklığı Stratejisi” önerilmiştir.

10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde Türkiye, oy birliği ile Avrupa Birliğine aday ülke olarak kabul edilmiştir. Diğer aday ülkelerin yararlandığı bütün ekonomik haklardan yararlanacağı, eğitim ve kültür alanlarındakiler başta olmak üzere AB’nin ortak projelerine katılabileceği ifade edilmiştir.

  • Tarama Süreci

AB müzakerelere başlamamış aday ülkelerin katılım hazırlıklarını hızlandırmak amacıyla tarama süreçlerini uygulamaya koymuştur.

Buna karşılık 2001 İlerleme Raporu, ülkemiz için tarama sürecinin başlatılması yerine, “ülkemizdeki belirli sektörlerin AB standartlarına uyarlanması, uygulanması ve güçlendirilmesi” şeklinde farklı bir yöntem ortaya koymuştur. Türkiye ile tarama sürecine geçilmeyişine gerekçe olarak birçok AB üyesinin, tarama sürecinin başlatılmasını üyelik müzakereleri ile eş değer gördüğü, Türkiye’nin siyasi kriterleri yerine getirmediği için tarama sürecine de başlayamayacağı belirtilmektedir. Diğer adayların durumu incelendiğinde tarama sürecine geçiş için örnek bir uygulamanın mevcut olmadığı görülmektedir.

Ülkemiz için 13 Kasım 2001 tarihinde hazırlanan 4. İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi’nde, Türkiye’nin gerçekleştirdiği değişikliklere rağmen Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmemiş tek aday ülke olduğu belirtilmiştir. Ekonomik alanda yaşanan iki mali krizin, Türkiye’nin ekonomik kriterleri yerine getirmesine engel olduğu vurgulanmıştır. Bunlara karşın Gümrük Birliğinin kapsadığı alanlarda Türkiye’nin AB standartlarına uyumunun ileri düzeyde olduğu belirtilmiştir.

ULUSAL AJANS

AB Eğitim ve Gençlik Programlarını ülke çapında koordine etmek ve uygulamak, programdan faydalanacak ulusal projeleri değerlendirmek, başvuruları derlemek ve komisyon tarafından seçilecek proje tekliflerinin ön değerlendirmesini yapmak, üye ülkeler ve komisyon ile beraber programı uygulamak ve iş birliğine dayalı ilişkiler geliştirmek için programa katılan her ülkede Ulusal Ajanslar kurulmuştur

Ülkemiz, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programlarına “tam üye” olarak 1 Nisan 2004 tarihinden itibaren katılmıştır. AB fonları tarafından finanse edilen Socrates (Genel Eğitim), Leonardo da Vinci (Mesleki Eğitim) ve Gençlik programlarına ülkemizden büyük bir katılım olmuştur. Ayrıca AB Genel Eğitim Programı olan Sokrates’in alt programlarından olan Lingua (dil öğrenimi ve öğretimi) programı ise yabancı dil eğitim ve öğretimiyle ilgili projeler de ülkemizde büyük ilgi görmüştür. Ülkemiz, 1 Ocak 2007’de başlayan Hayat Boyu Öğrenme (LLP) ve Gençlik (Youth in Action) Programlarına da yine “tam üye” olarak katılmaktadır. www.ua.gov.tr

Fransa’dan Beykent Üniversitesine Gelen Erasmus Öğrencisi Celine Levy anlatıyor.
Türkiye’ye gelmek üzere Fransa’dan ayrılırken gerçekte burada ne keşfedebileceğimi bilmiyordum. Bu ülke, insanlar, üniversite ve diğer şeyler hakkında hiçbir fikrim yoktu! Şimdi diyebilirim ki bütün beklentilerim karşılandı. Her şey çok yeniydi, değişikti. Türk insanı ile birlikte, içiçe yaşamak gerçek bir şans. Türk kültürü gerçekten çok zengin bir kültür. Önce güzel İstanbul’u gezdim. Bir köyde kadınlarla mantı pişirdim, Çanakkale’de Türk ve Fransızların ortak tarihini öğrendim. Konya’da Mevlana’nın varlık nedenini ve anlamını keşfettim… Hiç şüphesiz, bir Erasmus değişiminin en önemli özelliklerinden biri yeni insanlarla tanışmaktır. Türk insanının benim Erasmus maceramın iyi gitmesinde payı büyüktür. www.ua.gov.tr

Yukarıdaki metin  yararlanarak Ulusal Ajansın koordine ettiği AB Eğitim ve Gençlik Programlarının sağladığı olanakları araştırarak bir sunu hazırlayınız.

 

AVRUPA BİRLİĞİ ORGANLARI İŞLEYİŞ ŞEMASI AVRUPA PARLAMENTOSU AVRUPA KONSEYİ
 ab_organları ·  Üye ülkelerde Avrupa Parlamentosu için yapılan seçimler sonucunda seçilen üyelerden oluşmaktadır.· Parlamento Genel Kurulu Strazburg’da toplanır.· Konseyin yasa yapma sürecinde değişiklik önerisinde bulunabilir, ancak kesin karar Konseye aittir

· Parlamento, işçilerin serbest dolaşımı, tüke­ticinin korunması, eğitim, kültür ve sağlıkgibi birçok önemli alandaki yönetmeliklerin ve yönergelerin kabulü konusunda Konseyle eşit statüye sahip kılınmıştır.

· Parlamento, aynı zamanda, Avrupa Komis­yonu üyelerinin tayinlerini onaylama ve üçte iki oy çokluğuyla Komisyonu görevden alma yetkisine sahip bir denetim organıdır.

· Parlamento, Komisyonun programını oylar ve özellikle Komisyon ve Konseye sözlü ve yazılı sorular yönelterek Avrupa politikalarının gündelik işleyişini izler

· Üye ülkeler parlamentoya nüfusları oranında milletvekili gönderirler. (Almanya 99, Fransa 88, İtalya 78, İngiltere 78, İspanya 54 gibi)

· Üye ülke devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla yılda en az iki kere toplanır. Avrupa Konseyine dışişleri bakanları ile bir Komisyon üyesi de yardımcı olmaktadır.· Konseyin merkezi Brüksel’dedir.· Konsey, Birliğin karar alma ve yasama orga­nıdır. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırla­nan tasarıları ele alır ve yasalaşmasını sağlar. Birliği şekillendiren, yöneten ve dış politikasını belirleyen organdır.

·  Konsey büyük önem taşıyan bazı kararlar­da (bazı uluslararası antlaşmalar, yeni üyelerin katılımı, birlik vatandaşlarının ikamet hakkı, vs.), Parlamentonun onayını almak zorundadır.

· Konsey başkanlığını her üye devlet altı aylık dönemler için sırayla üstlenir.

SAYIŞTAY
Sayıştay’ın görevi, AB’nin ve bağlı kuruluşların gelir ve harcamalarını incelemek, bunların yasala­ra uygun şekilde yürütülmesini sağlamaktır
EKONOMİK VE SOSYAL KOMİTE
· Komite, ekonomik ve sosyal hayatın çeşitli kesimleri; çiftçiler, taşımacılar, işçiler, küçük esnaf ve zanaatkârlar, serbest meslek sahipleri ve kamu yararına çalışan küçük ve orta ölçekli işletmelerin temsilcileri ile tüketiciler, çevreciler ve dernek tem­silcilerinden oluşur.· Komite, bir danışma organı olduğundan çalışma düzeni, görüş bildirme şeklindedir.
AB BİRLİĞİ KOMİSYONU ADALET DİVANI
AB Komisyonu üye devletlerce atanan 20 üyeden oluşan bir yürütme organıdır. Komisyon, Birlik politikalarının tasarlayıcısı ve koordinatörüdür.a) Komisyon, kurucu antlaşmaların ve organların almış olduğu kararların usulünce uygulanıp uygulanmadığı, ilgili tarafların yüküm­lülüklerini yerine getirip getirmediğini izlemekle görevlendirilmiştir.b)Komisyon yürütme yetkilerinin yanı sıra, ortak politikaların oluşturulması ve yürütülmesi görevini de üstlenmiştir. Birliği hukuken temsil eder. Birlikfonlarının idaresi görevi de Komisyona aittir. ·Adalet Divanı, AB’nin en yüksek hukuksal organı niteliğini taşımaktadır. Adalet Divanı nihai yargı organı olup kararlarının temyizi yoktur.· Adalet Divanının görev alanına giren başlıca konular; üye devletlerin diğer üye devletlere karşı açtığı davalar, Komisyonun üye devletlere karşı açtığı davalar ve Birliğin kurumlan aleyhine açılan davalardır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.