Asya’da Yeniden Yapılanma

B. ASYA’DA YENİDEN YAPILANMA

Devletlere ait çeşitli veriler Kafkasya’da Yeni Kurulan Devletler Orta Asya’da Yeni Kurulan Devletler
Azerbaycan Ermenistan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Özbekistan Tacikistan Türkmenistan
Resmî adı Azerbaycan Cumhuriyeti Ermenistan Cumhuriyeti Gürcistan Cumhuriyeti Kazakistan Cumhuriyeti Kırgızistan Cumhuriyeti Özbekistan Cumhuriyeti Tacikistan Cumhuriyeti Türkmenistan Cumhuriyeti
Bağımsızlık tarihi 30 Ağustos 1991 21 Eylül 1991 28 Nisan 1991 16 Aralık 1991 31 Ağustos 1991 16 Aralık 1991 9 Eylül 1991 27 Ekim 1991
Türkiye’nin tanıma tarihi 9 Kasım 1991 16 Aralık 1991 16 Aralık 1991 16 Aralık 1991 16 Aralık 1991 16 Aralık 1991 16 Aralık 1991 16 Aralık 1991
Başkenti  Bakü Erivan Tiflis Astana (Aralık 1998) Bişkek Taşkent Duşanbe Aşkabat
Yüzölçümü 86.600 km2 29.800 km2 69.700 km2 2.717.300 km2 198.500 km2 447.400 km2 143.100 km2 488.100 km2
Nüfusu 8.100.000(2003) 3.344.000 (2003) 4.479.000 (2003) 16.740.000 (2003) 4.885.000 (2003) 25.702.000 (2003) 6.860.000 (2003) 4.766.000 (2003)
Dini İslam Hristiyanlık Hristiyanlık İslam ve Hristiyanlık İslam İslam İslam İslam
Resmî dil Azeri Türkçesi Ermenice Gürcüce Kazak Türkçesi Kırgız Türkçesi Özbek Türkçesi Tacikçe Türkmence
Devlet başkanı (2008) İlham Aliyev Serj Sarkisyan Mihail Saakaşvili Nursultan Nazarbayev Kurman bek Bakiyev İslam Abdulganievich Kerimov İmam Ali Rahmanov KurbankuluBerdimuhammedov
Para birimi (2008) Manat Drami Lari Tenge Som Sum Somani Manat
GSYİH(milyar $) 7,1 milyar $ (2003) 12 milyar $ (2008) 3,883 milyar $ (2003) 29,8 milyar $ (2003) 29,8 milyar $(2003) 8,6 milyar $ (2003) 1,586 milyar $ (2003) 12,3 milyar $ (2002 tahmini)
İhracat 2.592 milyon $ (2003) 1.056 milyon $ (2006) 1.056 milyon $ (2006) 21.000 milyon $ (2003) 590 milyon $ (2003) 2.700 milyon $ (2003) 906 milyon $ (2003) 3.632 milyon $ (2003)
İthalat 2.626 milyon $ (2003) 1.6824 milyon $ (2006) 2.100 milyon $ (2003) 14.000 milyon $ (2003) 673 milyon $ (2003) 2.300 milyon $ (2003) 1.206 milyon $ (2003) 2.512 milyon $ (2003)
Yer altı kaynakları Petrol, doğal gaz ve demir Bakır Manganez ve perlit Petrol, uranyum, demir, altın, kurşun, krom, çinko, mangan, doğal gaz, alüminyum Altın, civa ve uranyum Altın, doğal gaz, alüminyum, tungsten, kömür, mermer Alüminyum Doğal gaz, sodyum sülfat, krom, sülfür, kurşun, galyum, iyot ve petrol

Kaynak: Prof. Dr. Baskın ORAN, Türk Dış Politikası, cilt II, s. 378 ve www.dtm.gov.tr.

1. Türk Cumhuriyetleri Bağımsız Oluyor

SSCB'nin Dağılmasıyla Bağımsızlığını Kazanan Türk Cumhuriyetleri Haritası

Rusya’da 1917 ihtilali sırasında Bolşeviklerin “Milletler kendi kaderlerini tayin edebilecekler ve bağımsız devletler kurabilecekler.” sözleri üzerine Türklerde oluşan bağımsızlık umudu, ihtilal sonrasında hüsran ile sonuçlanmıştı. Yeni Sovyet yönetimi Türklerin bağımsızlıklarını tanımayarak topraklarını işgal ederken Türklerin ellerinde bulunan verimli topraklar ve zengin maden yatakları Sovyet sanayisinin ham madde merkezi hâline gelmişti.

Gorbaçov’un açıklık ve yeniden yapılanma politikaları Türklerin bağımsızlıklarını kazanmaları için iyi bir fırsat oldu. SSCB’nin dağılmasıyla Türkler bağımsızlıklarını elde ettiler.

Türkiye daha bağımsızlıklarını ilan ettikleri günden başlayarak bu kardeş devletlerle yakından ilgilenmeye başlamış, onlara örnek olarak Batı’ya açılan pencereleri olmuştur.

SSCB YIKILACAKTIR

“Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya Macaristan imparatorluğu gibi SSCB de parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün SSCB’nin elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni dengeye ulaşabilir. işte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür. inanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz.
Onların bize yaklaşmasını beklememeliyiz, bizim onlara yaklaşmamız gereklidir. SSCB bir gün dağılacaktır. O zaman Türkiye onlar için örnek bir ülke olacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk,1933
Fahri UNAN, Türk Tarihi ve Atatürk, s. 113

Yukarıdaki metne göre Atatürk, SSCB’nin dağılmasından sonra Türkiye’nin nasıl bir dış politika izlemesi gerektiğini öngörmüştür? Açıklayınız.

a. Azerbaycan

Bolşeviklerin 1917’de yayınladıkları bildiride, milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin çizeceklerini ve bağımsız devletlerini kurabileceklerini belirtmeleri üzerine 1918’de Azerbaycan Mehmet Emin Resulzade önderliğinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Fakat bir süre sonra SSCB’nin bu bağımsızık ilanını tanımayarak kuvvet kullanması sonucu Azerbaycan tekrar SSCB yönetimine girmiştir.

Azerbaycan özellikle Stalin döneminde baskıcı bir politika ile yönetildi ve bu durum SSCB’nin dağılmasına kadar devam etti. Gorbaçov’un iktidara gelmesiyle SSCB’de başlayan değişim sonucu Azerbaycan’da da bağımsızlık hareketleri tekrar başladı. Ebulfeyz Elçibey’in önderliğinde “Halk Cephesi” adıyla bir teşkilat kuruldu. SSCB’nin dağılmasından sonra 1991’de yeniden bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye oldu. 1992’de devlet başkanı olan Ebulfez Elçibey döneminde Türkiye-Azerbaycan ilişkileri büyük gelişme gösterdi.

1993’te cumhurbaşkanı olan Haydar Aliyev’in “Biz bir millet, iki devletiz.” sözleri Türk-Azeri ilişkilerine egemen olmuştur. 2003 yılında Haydar Aliyev’in yerine cumhurbaşkanı seçilen İlham Aliyev döneminde de iyi ilişkiler devam etmektedir.

Ey Gençlik! Senin uhdende büyük bir vazife var: Senden evvelki nesil yoktan bir bayrak, mukaddes bir ideal, remiz (sembol) yarattı. Onu bin müşkülatla yücelterek dedi ki:
Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez! Elbette ki sen onun ümidini kırmayacak, bugün parlamento binası üzerinden Azerilerin yanık yüreklerine inmiş bu bayrağı tekrar o bina üzerine dikecek ve bu yolda ya gazi veya şehit olacaksın! (1920)
Mehmet Emin Resulzade
Yukarıdaki metinden de yararlanarak Azerbaycan’ın bağımsızlık hareketinin Doğu Avrupa ülkelerindeki bağımsızlık hareketlerinden farkını belirtiniz.

EBULFEYZ ELÇİBEY (1938-2000)
Nahçıvan’da doğdu. Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1970’li yıllarda Azerbaycan’ın bağımsızlığı için mücadeleye başlayan Elçibey, bu yüzden 1976’da tutuklandı ve 1978 yılında şartlı olarak serbest bırakıldı. 1989 yılında, Azerbaycan Halk Cephesi Partisinin (AHCP) başına geçerek Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesinde öncülük etti. 7 Haziran 1992’de Azerbaycan’ın ikinci cumhurbaşkanı oldu. Elçibey, daha önce “Millî Kahramanlık Ödülü”nü verdiği Suret Hüseyinov’un Haziran 1993’te ayaklanmasından sonra cumhurbaşkanlığı görevini terk ederek doğum yeri olan Keleki’ye döndü. 31 Ekim 1997’de Bakü’ye gelerek AHCP’nin başında aktif siyasi hayatına devam etti. Hayatı boyunca Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, “Bütün Azerbaycan Yolunda” isimli bir de kitap yazdı. 62 yaşında Türkiye’de vefat etti. Uğur GÜLER, “Elçibey” adlı kitaptan özetlenmiştir.

Bağımsız Azerbaycan’ın Hazar petrolleri üzerinde hak sahibi olması Rusya ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Azerbaycan’ın petrol gelirleriyle güçlenmesi, topraklarında 30 milyona yakın Azeri Türk’ünün yaşadığı İran’ı tedirgin etmektedir. Ayrıca Karabağ sorunu nedeniyle Ermenistan, Azerbaycan’ın gelişmesini istememektedir. Bu nedenle İran, Rusya ve Ermenistan arasında dostluk, iş birliği ve saldırmazlık anlaşmaları imzalanmıştır. Buna karşılık Azerbaycan Türkiye ve Gürcistan ile iyi ilişkiler kurmuştur.

Zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahip olan Azerbaycan’ı Rusya, ABD ve Batılı devletler bir nüfuz mücadele alanı olarak görmektedir. Azerbaycan Türkiye’nin de aracılığıyla ABD ve Batı ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır. ABD, Türkiye ve Batılı devletlerin desteği ile Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı İran, Rusya ve Ermenistan’ın bütün karşı çıkmalarına rağmen hayata geçirilmiştir.

Petrol, doğal gaz ve demir satışı Azerbaycan ekonomisi için önemli gelir kaynağıdır. Ülkede enerji, maden ve petrokimya sanayi gelişmiştir. Eğitim ve kültürel faaliyetler diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine göre daha ileri seviyededir. Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade, Bahtiyar Vahapzade gibi bir çok ünlü şair ve yazar yetişmiştir. Okuryazar oranı % 98’dir. Çok sayıda Azeri öğrenci, başta Türkiye olmak üzere Batılı ülkelerde yüksek öğrenim görmektedir.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı

  • Dağlık Karabağ Sorunu

Aşağıdaki harita incelendiğinde SSCB’nin, nüfusunun tamamına yakını Azeri Türkü olan Nahçıvan ve Azerbaycan’ı, Ermenistan’la ayırmış olduğu görülür. Yüzyıllardır Azeri toprağı olan Karabağ’a ise Ermeni nüfusu yerleştirilerek çoğunluğun Ermenilerin eline geçmesi sağlanmıştır.

1.    Sizce SSCB’nin böyle bir politika izlemesindeki amacı nedir?

2.    Bu politikanın bugüne yansımaları neler olmuştur?

Dağlık Karabağ

Nüfusunun büyük bir çoğunluğu Türk olan ve Azerbaycan toprakları içinde yer alan Dağlık Karabağ’a XIX. yüzyılın başlarından itibaren Rusya tarafından Ermeniler yerleştirilmiştir. Ermenilerin bölgede hâkimiyet kurmak istemelerinin çatışmalara sebep olması üzerine Dağlık Karabağ 1923’te SSCB tarafından özerk bölge statüsü verilmiştir. Stalin dönemi başta olmak üzere Karabağ’a Ermeni nüfusu yerleştirme politikası devam etmiş ve Ermeniler çoğunluk hâline getirilmiştir. 1985’ten sonra SSCB’deki iç gelişmelerinden faydalanan Ermenistan, Karabağ’ı kendisine bağlamak istemiştir. Bu istek Halk Cephesi önderliğindeki Azerilerin tepkisine neden olmuştur.

KARABAĞ’DA RUS POLİTİKASI
Azerbaycan toprakları içinde bulunan Karabağ’ın 1823’teki nüfusunun % 75’i Türk’tü. Daha sonra Çarlık Rusyası Karabağ’a Ermeni nüfusunu yerleştirme politikası gütmeye başladı. Bunun sonunda 1917’de Karabağ’daki Türk nüfusu oranı % 56’ya gerilemiştir. SSCB’nin kurulması ile özerk bir cumhuriyet olarak Azerbaycan’a bağlanan Karabağ’a Ermeni göçü, Stalin döneminde daha da yoğunlaştı ve nüfus çoğunluğu Ermenilerin eline geçti. Bugün Karabağ nüfusunun % 75’ten fazlası Ermeni’dir.

Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, s. 1381

Şubat 1988’de çoğunluğu Ermenilerden oluşan Karabağ parlamentosunun Ermenistan’a katılma kararı, Ermeniler ile Azeriler arasında önce çatışmaya, sonra da bir savaşa dönüşmüştür. Gelişmeler üzerine 1990’da Moskova hükümeti, yayınladığı bir kararname ile bölgedeki yasal olmayan tüm silahlı kuruluşların kapatılmasını ve silahların teslim edilmesini istemiştir. Azerilerden silahlar toplanırken Ermenistan Meclisi bu kararnameyi kendi topraklarında uygulamamıştır. Azerilerin tamamen silahsız kalması üzerine Karabağ, Ermenistan tarafından işgal edildi. Hocalı başta olmak üzere bir çok kentte çok sayıda sivil öldürülmüş veya göçe zorlanmıştır. Bugün BM’nin ve birçok uluslararası kuruluşun Ermenistan’a Karabağ’daki işgali sona erdirerek çekilmesi yönünde yaptıkları telkinlere rağmen işgal hâlâ devam etmektedir.

HOCALI KATLİAMI
“Akşam saat 22.00’ı geçiyordu. Bir anda top sesleri duyulmaya başladı. Şehrin bombalandığını gördük. O sırada havaalanına da ateş açılıyordu. Biz, havaalanını korumakla görevliydik. Amirimiz ve pek çok arkadaşımız havaalanında şehit düştü.
Kadınlarımız, çocuklarımız hep Hocalı kentindeydi. Ben ve kurtulan birkaç polis şehre gittik. Daha önce Ruslar Azerilerin elindeki silahları topladığı için Hocalı’da silah yoktu. Elimizdeki tabancalarla savaşmak zorundaydık.
Kar, kızıla boyanmıştı, yerlerde komşularımızın, yıllardır birlikte yaşadığımız insanların cesetleri yatıyordu. Bakamıyordum. Ailemi kurtarıp Esergan yönüne kaçan gruba katıldık.”
Halit CAFEROV/ Hocalı Gazisi, Bir gazete haberi, 25.11.2007

Yukarıdaki metinde sözü edilen ”1993 Hocalı Katliamı” ile ilgili araştırma yaparak bulduğunuz bilgi ve fotoğrafları öğretmeninizin rehberliğinde sınıfpanosunda sergileyiniz.

 

b. Kazakistan

Bolşevik ihtilali sonrasında 1917’de bağımsızlığını ilan eden Kazaklar 1920’de SSCB egemenliğine girmek zorunda kaldı. SSCB sanayisinin ham madde kaynağı konumunda olan Kazakistan’ın nüfus yapısı, 1921’den itibaren Rus nüfusu yerleştirilerek Kazaklar aleyhine değiştirilmiştir. SSCB’nin izlediği politikalardan hoşnut olmayan Kazaklar, 1985’ten sonra SSCB’deki değişimlerden yararlanarak bağımsızlık için harekete geçtiler. Gorbaçov tarafından Kazakistan’ın başına getirilen Nursultan Nazarbayev, SSCB’nin dağılmasından sonra 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Kazakistan’ı tanıyan ilk devlet Türkiye oldu.

Kazakistan’daki büyük petrol, uranyum, demir, altın ve kurşun rezervleri, ABD başta olmak üzere bütün Batılı ülkelerin ilgisini çekmiştir. Dünyadaki kromun % 26’sı, altının % 20’si, uranyumun % 17’si Kazakistan’dadır. Kazakistan’daki Türk yatırımları ABD’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bağımsızlığın ardından siyasi ve ekonomik istikrara kavuşan Kazakistan Cumhuriyeti’nde 1994 yılından bugüne kadar yapılan yabancı sermaye yatırımları 8 milyar ABD dolarına ulaşmıştır.

Kazakistan SSCB tarafından kapatılan Kazak okullarını yeniden açmış ve eğitimde seferberlik başlatmıştır. Ayrıca çok sayıda Kazak öğrenci Türkiye’de yüksek öğrenim görmektedir. 1993’te Türkiye ve Kazakistan’ın ortak katkıları ile Türkistan’da Ahmed Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi kurulmuştur.

Kazakistan, “Bağımsız Devletler Topluluğu”nun kurulmasında önemli bir rol oynamıştır. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Mayıs 2006’dan beri BDT Devlet Başkanları Konseyi başkanıdır. Ayrıca Kazakistan Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET), Şangay iş Birliği Örgütü (ŞİO), gibi bölgesel örgütlenmeler ile bM, İslam Konferansı Örgütü (iKÖ), Avrupa Güvenlik ve iş Birliği Teşkilatı (AGiT) ve diğer uluslararası ve bölgesel kuruluşlarda aktif bir rol oynamaktadır.

Kazakistan, Rusya, ABD ve Türkiye başta olmak üzere pek çok ülke ile ilişkilerini hızlı bir şekilde geliştirmektedir. 2005’te Avrupa Birliği benzeri Orta Asya Birliği kurulması fikrini ortaya atan Kazakistan, Eylül1991’de Semey nükleer deneme alanını kapatarak dünya tarihinde ilk defa gönüllü olarak kendi nükleer silah deposundan vazgeçen ülke olmuştur.

 

MANAS DESTANI

Beline ok-yay bağladı,/Yakup Han’ın Çiriçi Hatun’dan/Hem de erkek çocuğu oldu./Bu çocuğa bakıp gördü:/Eti ap-ak kumaş gibi.

Ak-boz kısrak kestirdi, /Yakup Han doğan oğlunun/ Dört peygamber kocaya /Adını Manas koydurdu.

Kırgız dili ve kültürünün yüzyıllardır canlı kalarak genç kuşaklara aktarılmasında önemli bir yere sahip olan Manas Destanı’nın Kırgızlar için önemini araştırarak sınıfta sözlü sunum yapınız.

1881 yılında Rusların egemenliğine giren ilk Türk topluluğu olan Kırgızlar, Bolşevik ihtilalinden sonra SSCB egemenliğini kabul etmek zorunda kalmışlardı.

Gorbaçov’un uyguladığı politikalar, Kırgızistan’da 1990’da etkisini göstermeye başlamıştı. Mayıs 1990’da, 24 küçük siyasi grubun birleşmesiyle oluşan Kırgızistan Demokratik Hareketi ilk siyasi kuruluş olarak ortaya çıktı. Bu siyasi grubun etkisiyle Kırgızistan parlamentosu “Demokrasi ve Millî Birlik Deklarasyonu” yayınladı. 1990 sonbaharında yapılan seçimlerde Askar Akayev cumhurbaşkanı seçildi. Şubat 1991’de başkent Frunze’nin adı Bişkek (devrim öncesi adı) olarak değiştirildi. Kazakistan SSCB’nin dağılması üzerine 31 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Türkiye, Kırgızistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkedir. Türkiye Kırgızistan’ın tanınması, uluslararası ve bölgesel kuruluşlara kabulü konularında destek olmuştur. Kırgızistan 1991’de BDT’ye, 1992’de BM ve AGİT’e üye oldu. Kırgızistan-Türkiye ilişkileri her geçen gün daha fazla gelişmektedir. iki ülke arasında eğitim ve kültürel ilişkileri sağlamlaştırma amacı ile 1995’te yapılan protokol ile Bişkek’te, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi kurulmuştur. Ayrıca çok sayıda Kırgız öğrenci ülkemizde yüksek öğrenim görmektedir. Kırgızistan’ın yetiştirdiği ve bütün dünyada tanınan önemli bir yazar olan Cengiz Aytmatov’un romanları ülkemizde de büyük ilgi görmektedir.

Ülke ekonomisi daha çok tarım ve madenciliğe dayalıdır. Ülkede son yıllarda doğal güzelliklerin etkisi ile turizm faaliyetleri de hızlanmakta ve bu da ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.

“Tabiatı Danyar’dan farklı da olsa, düşüncelerini konuşarak gizler Cemile. Belki de susmanın en usta yolu konuşmaktır. Sert mizaçlı, lafını esirgemeden dobra dobra konuşur. Kimilerini bu tavrı rahatsız etse de, Baybiçe onun en çok bu yönünü sever. Hâl ve tavırlarında serbest, büyüklerine saygılıdır. Oldukça da güzeldir Cemile. Kocası evliliklerinin dördüncü ayının ertesinde savaş dolayısıyla askere gitmiştir. Kocasının ara sıra gönderdiği mektupların son satırlarında geçen ‘Karım Cemile’ye selamlar.’ cümlesi, tatmin etmez Cemile’nin deli dalgalar gibi coşan yüreğini.”
Cengiz AYTMATOV’un, “Cemile” adlı romanından.

Yukarıda “Cemile” adlı romanından kısa bir bölüm verilen ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov hakkında biyografi çalışması yaparak yazarın seçeceğiniz bir romanını okuyup özetini çıkarınız.

 

d. Özbekistan

1917 Bolşevik ihtilali sırasında Özbekistan’da kurulan geçici bir hükümetin 1918’de Rus askerleri tarafından yıkılması ile burada 1. ünitede de anlatıldığı gibibasmacılık” adı verilen bağımsızlık mücadelesi başlatılmıştı. Bu mücadelenin başarısız olmasıyla Özbekler 1924’te SSCB’ye bağlandı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Stalin tarafından Almanlarla iş birliği yapmakla suçlanan Ahıska (Meşhet) Türkleri Gürcistan’ın güneyindeki Meşheti bölgesinden Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya’ya sürülmüştü. 1989’da Özbekistan’ın bağımsızlığını savunan Birlik Halk Cephesi’ne Ahıska Türklerinin karşı çıkması üzerine oluşan gerginlik, kısa süre içinde Özbeklerle Ahıskalılar arasında çatışmalara neden oldu. Mevcut yönetimin çatışmaları kontrol altına alamaması üzerine 1990 yılında, Gorbaçov, Özbekistan Komünist Partisi liderliğine İslam Kerimov’u getirdi. Ancak Kerimov, SSCB’ye karşı bir politika izleyerek Özbekçeyi resmî dil kabul ederken Rusçanın çeşitli alanlardaki etkinliğini azaltmaya başladı. Yaptığı uygulamalar Özbek halkı tarafından da desteklendi.

SSCB’nin dağılması üzerine, 31 Ağustos 1991’de Özbekistan bağımsızlığını ilan etti ve Kerimov, cumhurbaşkanı seçildi.

Özbekistan, bağımsızlığını kazandıktan sonra gelişmiş ülkelerle özellikle, ekonomik anlamda ilişkiler kurarak Orta Asya’nın güçlü devletlerinden biri hâline gelmiştir. Bağımsızlığından günümüze kadar devlet başkanlığını İslam Kerimov yapmaktadır. Özbekistan ile Türkiye arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler her geçen gün gelişmektedir.

e. Türkmenistan

XIX. yüzyılın sonlarına doğru Rusya’nın egemenliğine girmiştir. Bolşevik İhtilali sırasında Ruslara karşı bağımsızlık mücadelesi vermişse de 1924’te Türkmenistan, SSCB’nin egemenliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. SSCB Türkmenistan’ı sanayisinin ham madde kaynağı olarak görmüş ve Özbekistan’la birlikte topraklarında pamuk üretimini zorunlu tutmuştur. SSCB yönetimine karşı her fırsatta bağımsızlık mücadelesi başlatan Türkmenlerin bu mücadeleleri çok sert bir şekilde bastırılmıştır.

1985’te Türkmenistan Komünist Partisi Başkanlığına Saparmurad Niyazov getirildi. Türkmenler arasındaki kabileciliği ortadan kaldırıp birliği sağlayan Niyazov, Türkmen dilinin resmî dil olmasını sağladı. Türkmenistan 1991’de bağımsızlığına kavuştu.

Türkmenistan ekonomisinin temeli doğal gaz ve petrolden oluşur. Türkmenistan Orta Asya Cumhuriyetleri arasında en büyük doğal gaz rezervlerine ve yıllık üretim kapasitesine sahiptir.

Rusya üzerinden ihraç edilen Türkmenistan doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya satışı ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Özbekistan’dan sonra bölgede en fazla pamuk üreten Türkmenistan’ın ihracatının % 20’sini pamuk oluşturur.

Türkmenistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur. Türkmenistan-Türkiye ilişkileri hızlı bir şekilde gelişmektedir. İki ülke arasında “Ekonomik ve Ticari İş Birliği Anlaşması” imzalanmıştır. Ayrıca Latin alfabesine geçiş, Türkmen öğrencilerin ülkemizde yüksek öğrenim görmesi, Türkmenistan’da ortak okullar açılması gibi çalışmalar yapılmaktadır. Aşkabat’ta bulunan Türkmenistan-Türk Üniversitesi ortak olarak kurulmuştur.

f. Diğer Türk Toplulukları

Özerk cumhuri­yetin adı Coğrafi konumu Nüfusu Yüzölçümü(km2) Geçim kaynakları
AltayCumhuriyeti Güney Sibirya’da yer alır. 202.947 92.902 Tarım ve hayvancılık
BaşkortostanCumhuriyeti Avrupa kısmında Orta İdil bölgesinde yer alır. 3.944.000 143.600 Tarım ve hayvancılık, petrol ve doğal gaz
ÇuvaşistanCumhuriyeti Volga Nehri’nin orta bölümünde yer alır. 2.000.000civarında 18.300 İmalat sanayisi gelişmiştir.
DağıstanCumhuriyeti Azerbaycan’ın kuzeyi, Hazar Denizi’nin batısında yer alır. 200.000civarında 50.300 Tarım ve hayvancılık
GökoğuzCumhuriyeti Moldova’ya bağlı özek bir cumhuriyettir. 200.000civarında 1.832 Tarım ve hayvancılık
HakasCumhuriyeti Sibirya’nın güneyinde yer alır. 300.000 62.000 Tarım ve hayvancılık
Kabardin-BalkarCumhuriyeti Kafkas Sıradağlarının kuzeyinde yer alır. 700.000 12.500 Tarım ve hayvancılık
Saha (Yakutistan) Cumhuriyeti Doğu Sibirya’da yer alır. 1.500.000 3.103.000 Yer altı kaynakları, avcılık ve ormancılık gelişmiştir.
TataristanCumhuriyeti Volga Nehri kıyısında yer alır. 4.000.000civarında 67.836 Yer altı kaynakları, tarım ve hayvancılık gelişmiştir.
TuvaCumhuriyeti Yukarı Yenisey Havzası’nda yer alır. 300.000 170.500 Tarım ve hayvancılık
KarakalpakCumhuriyeti Özbekistan’ın kuzeybatısında yer alır. 1.200.000 165.000 Tarım ve hayvancılık
NahcivanCumhuriyeti Türkiye’nin doğusunda Azerbaycan’a bağlı özerk bir cumhuriyettir. 300.000 5.500 Tarım ve hayvancılık
Sincan Uygur Özerk Bölgesi Çin sınırları içinde Sincan bölgesinde yer alır. 19.630.000 1.660.001 Tarım ve hayvancılık
KırımCumhuriyeti Karadeniz’in kuzeyinde Kırım Yarımadası’nda Ukrayna’ya bağlıdır. 2.000.000 26.945 Turizm, tarım ve hayvancılık
Özerk cumhuri­yetin adı Coğrafi konumu Nüfusu Yüzölçümü

 

2. Bağımsız Devletler Topluluğu

Bağımsız Devletler Topluluğu

Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), SSCB’nin dağılmasının ardından 21 Aralık 1991’de “Almatı Zirvesi” sonucu 11 cumhuriyetin (Azerbaycan, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Moldova, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Ukrayna) katılımı ile kurulmuştur. Topluluğa kuruluş aşamasında Baltık Devletleri ve Gürcistan katılmamıştır. Topluluğa Aralık 1993’te katılan Gürcistan, 2008 Güney Osetya Savaşı sonrasında Meclis kararı ile 15 Ağustos 2008’de BDT’den ayrılmıştır. Türkmenistan ise 2005’te üyelikten ayrılmış ve Topluluğa gözlemci ülke olarak katkıda bulunmaktadır.

Siyasi bir birlik olarak kurulan BDT zamanla üye ülkeler arasında yapılan ekonomik iş birliği ve ortaklık anlaşmalarıyla ekonomik bir özellikte kazanmıştır. Günümüzde BDT, yaklaşık 240 milyonluk nüfusu, dünyanın toplam doğal kaynaklarının % 25’i ve sanayi potansiyelinin % 10’una sahip önemli bir güç merkezi hâline gelmiştir.

3. TİKA (Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı)

TİKA, 24 Ocak 1992’de başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere; gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle ekonomik, teknik, sosyokültürel ve eğitim alanlarında iş birliğini geliştirmek amacıyla kurulan bir teşkilattır.

İlgili ülkelerin kalkınma ihtiyaç ve hedeflerini, ülkemizin önceliklerini göz önüne alarak, yapılabilecek iş birliği ve yardım konularını belirlemek, gerekli program ve projeleri hazırlamak TİKA’nın öncelikli görevidir. Ayrıca ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında iş birliğini projeler vasıtasıyla geliştirmek, bağımsız devlet yapılarını güçlendirmek, pazar ekonomisine geçiş çabalarını desteklemek, TİKA’nın görev ve sorumluluklarındandır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.