Uzak Doğu’da Yeni Bir Güç: Japonya

D. UZAK DOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ: JAPONYA

XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar derebeylik (feodal) düzenin hâkim olduğu Japonya, dış dünyaya kapalı bir ülkeydi. Şogun adı verilen ordu

İmparator Mutsuhito

komutanı, bu derebeylerin en güçlüsünden seçiliyordu. Asıl güç Şogun’un elindeydi. İmparator sembolik olarak devletin başındaydı. Batılı devletler ticari gerekçelerle Japonya’yı kapılarını kendilerine açması için zorlamaya başlayınca 1854’te Batılı devletlerle ticari anlaşmalar yapıldı. Ancak Japonya’nın Batı’ya açılımı, ülkede tepkiyle karşılandı ve anlaşmayı imzalamakla suçlanan Şogun yönetimi, ülke üzerindeki etkisini kaybetti. 1867’de genç yaşta tahta geçen İmparator Mutsuhito’nun aydınların Batı tarzı yenilikler yapılması fikirlerine destek vermesiyle Japonya’da “Meiji Restorasyonu” denilen reform süreci başlamış oldu.

 

1868’de feodal düzen yıkılarak Batı tarzı hükûmet kuruldu. Hukuk sisteminde reform yapılarak Prusya-Alman modeline dayalı yeni bir anayasa

XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti’nde Batı’nın örnek alınarak yeniliklerin yapıldığı bir dönemdir. Abdülaziz döneminde (1861-1876), Tanzimat Döneminde başlayan yenilik hareketleri sürdürüldü. İdare, askerlik, hukuk, eğitim, ulaşım ve bankacılık konularında çeşitli düzenlemeler yapıldı. 1868’de Danıştay ve 1870’te Sayıştay kuruldu. II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) idari alanda anayasa kabul edilerek Meşrutiyet ilan edildi ve parlamenter sisteme geçildi. Eğitim alanında ise harp, hukuk ve güzel sanatlar akademileri ile ticaret, bayındırlık ve veterinerlik okulları açıldı. İlk ve orta öğretimde okul sayısı artırıldı. Bağdat ve Hicaz demiryolları da bu dönemde işletmeye açıldı.

oluşturuldu. Eğitim alanında yapılan yenilikler sonucu yüksek bir okur yazarlık oranına ulaşıldı. Takvim değiştirildi. Giyim kuşamda Batı örnek alındı. Çağdaş bir bankacılık sistemi oluşturuldu. Japon donanmasının kurulmasında İngiltere Krallık Donanması’ndan faydalanıldı. Ordunun çağdaşlaştırılmasında ise Prusya genelkurmayından uzmanlar getirildi. Japon subayları Batılı askerî ve donanma akademilerine gönderildiler. Dışardan çağdaş silahlar satın alınırken yerli bir silah sanayisi de kuruldu. Devlet, ulaşım ve haberleşmeye önem vererek demir yolu ağı, telgraf hatları ve deniz yollarının oluşturulmasını özendirdi. Ağır sanayi, demir-çelik ve gemi yapımcılığı geliştirilirken tekstil sanayi de çağdaş seviyeye getirildi. Devlet Japon girişimcilerle ortak çalışarak ihracatçılara, sanayicilere ve deniz taşımacılığına her türlü desteği sağladı.

Japonyanın YayılmasıJaponya’nın ihracatı, özellikle ipek ve tekstil dalında yükselişe geçti. Tüm bu gelişmelerin ardında “güçlü ordusu olan zengin bir ülke olma” ideali vardı. Gerçekleştirilen bu reformlarla kısa sürede gelişen Japonya XIX. yüzyılın sonlarında güçlü bir devlet hâline geldi. Sanayileşen fakat hammadde açısından fakir olan Japonya Asya kıtasına ulaşmak için yayılmacı bir politika izlemeye başladı. Çin’in yönetimindeki Kore’yi ele geçirmek isteyince Çin’le karşı karşıya geldi. İki devlet arasında yapılan savaşta galip gelen Japonya, Batılı devletler ve Rusya’nın tepkisi nedeniyle elde ettiği toprakları Çin’e geri verdi.

Çin toprakları Japonya ve Rusya arasında rekabet alanı hâline geldi. Rusya ile Japonya arasında 1904-1905 savaşı çıktı. Rusya bu savaşta yenilerek Çin ve Kore üzerindeki etkisini kaybetti. Japonya bir süre sonra Kore’yi topraklarına katarken Rusya ve Çine karşı elde ettiği başarılarla Uzak Doğu’da yeni bir güç olarak ortaya çıktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.