Mısır Uygarlığı

MISIR UYGARLIĞI

Antik Mısır

 

Çöllerle kaplı bölgeden geçen Nil nehrine bağlı olarak oluşan Bu konum istilaların da az olmasına yol açmıştır.

Mısır, kısa süren işgaller dışında devamlı ve uzun bir tarihe sahiptir. Etrafının denizler ve çöllerle çevrili olması bu ülkeyi istilalardan korumuştur.

Mısır uygarlığı, diğer uygarlıklardan çok fazla etkilenmediği için özgün sayılır. Bu yönden Mısır medeniyeti, çeşitli kavimlerin oluşturduğu Mezopotamya, Yunan ve Anadolu medeniyetlerinden farklılık gösterir.

Kapalı bir bölge olduğu ve toplumun tutuculuğundan dolayı çevreden fazla etkilenmemişler, bu yüzden tarih öncesi dönemleri sırasıyla yaşayan tek toplumdur.

İlk Çağda Mısır ikiye ayrılırdı. Nil nehrinin akış yönüne göre güney bölümü (Nil vadisi) Yukarı Mısır, kuzey (Akdeniz’e yakın) bölümü de Aşağı Mısır olarak adlandırılmıştır. Mısır’da Nil’in etkisi o kadar fazladır ki burada oluşan uygarlığa Nil Uygarlığı adı da verilmiştir. Mısır’ın aşağı ve yukarı diye ikiye ayırımında Nil nehrinin akış yönü ölçü alınmıştır.

Siyasi Tarihi: Mısır’ın siyasi tarihi MÖ 3000 yıllarında Kral Menes’in siyasi birliği kurmasıyla başlar. Bu dönem aynı zamanda firavunlar döneminin başlangıcı olmuştur. II. Ramses Kuzey Suriye’yi ele geçirmek için Hititlerle Kadeş Savaşı’nı yapmış, fakat istenilen sonucu elde edememiştir. Sonuçta tarihin ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşması imzalanmıştır. (M.Ö. 1280).Ege göçleri Mısır İmparatorluğu’nu zayıflatmıştır. Mısır İmparatorluğu, önce Pers istilası ile son bulmuştur (MÖ. 525), M.Ö. 333′ de Makedonyalı Büyük İskender tarafından eyalet haline getirilmiştir.

Devlet Yönetimi:

1) Başlangıçta Nom adı verilen şehir devletleri şeklinde yönetilen Mısır, Firavun adı verilen kralların önderliğinde merkezi yönetime sahip olmuştur.

2) Şehir devletlerinin birleşmesiyle ilk merkezi devlet kurulabilmiştir. Bu devlet dünya tarihindeki ilk merkezi devlettir.

3) Krala Firavun denirdi. Firavunlar tanrı kraldı Firavun, saygınlığını güçlendirmek için tanrılaştırılmış ve büyük tanrı – ilâh ilân edilmiştir. Bu durum, Firavunların dini ve siyasi güçleri kendinde topladığını göstermektedir. Bu ne­denle devletin siyasi yapısı teokratik monarşi idi. Bu özelliklerinden dolayı hukuk sistemi gelişmemiştir. Yetkileri sınırsızdı. Mısır kralının (Firavun) yetkilerinden bazıları: Yüksek görevlileri atamak, Vergi koyup, kaldırmak, Başka ülkelere asker göndermek, Mahkemesiz ceza vermek, Nom başlarını değiştirmek.

4) Firavunlar ülkeyi “nom” adı verilen vilayetlere bö­le­rek yönetmişlerdir ve buralara valiler atamışlardır. Amaç merkezi otoriteyi sağlamaktı.

5) Ülke yönetiminde firavuna, vezir, asiller, rahip­ler, askerler ve kâtipler yardımcı olmuştur.

6) En yüksek memurluk kâtiplikti. Kâtipler, ülke genelinde tarım faaliyetleri ve sulama çalışmalarını denetliyorlardı. Ancak yönetimde de etkili olmuşlardır.

7) Firavundan sonra devlet idaresinde yetkili olan iki vezir yönetim ve baş hâkimlik görevini yürüterek yönetimde firavuna yardımcı olurlardı.

8) Ele geçirdikleri topraklara vali göndermemişler, o ülkeyi kendi prenslerinin yönetimine bırakarak buralardan vergi almakla yetinmişlerdir.

Hukuk: Mısır’da adalet işlerinin düzenli yürütülmesine önem verilmiş, bu amaçla bir takım kanunlar çıkarılarak mahkemeler kurulmuştur. Mısır hukuku fazla gelişmemiş, Mezopotamya ve Anadolu kanunlarının gerisinde kalmıştır.

Ordu: Zengin bir ülke olan Mısır’da önceleri savunma sonraları ise sınırlarını genişletmek amacıyla askerlere malikâne verilerek güçlü ordular kuruldu. Ordunun büyük bölümünü yayalar oluşturuyordu.

Mısır’da ordu; Firavun’a bağlı maaşlı askerler ve toprak gelirleriyle yetiştirilen eyalet askerlerinden oluşuyordu. İhtiyaç durumunda halktan da yardımcı kuvvetler alınmıştır.

Din: Her şehrin ayrı bir tanrısı vardı. Genellikle tabiat güçlerine (gök, toprak, su ) tapmışlar, özellikle güneşi en büyük tanrı kabul etmişlerdir (Amon-Ra).

Mısırlılar, ölümden sonra hayatın devam ettiğine (ahirete) inandıkları için; ölülerini mumyalar, en kıymetli eşyalarını mezarlara koyarlar, mezarlarını ev- saray şeklinde yaparlardı.

Bu ina­nış şekli mumyacılıkta, eczacılıkta, tıpta, mimaride, re­simde ve heykelcilikte önemli gelişmeleri sağlamıştır.

Mısırlılar, tanrılarını hayvan ve insan şeklinde düşündüklerinden onlara barınacak evler (tapınaklar) yapmışlardır. Firavunlar için piramitler (kral mezarları), halk için de labirentler yapmışlardır.

Sosyal Hayat:

Mısır’da Firavunlar ve üst düzey yöneticiler dışında toplum,memurlar ve kâtipler,rahipler, askerler, şehirliler, köylüler ve köleler olarak sınıflara ayrılmıştı.

Rahipler, Mısırlıları ölümden sonraki hayata hazırladıklarından dolayı nüfuz kazanmış ve geniş topraklar elde etmişlerdir.

Üretimle uğraşan köylüler ve köleler, yaygın bir sınıfı oluşturuyordu.

Köylüler ile köleler, asillerin, rahiplerin ve askerle­rin topraklarında çalışmışlardır. Şehirliler ise ticaret ve sanatla uğraşmışlardır.

Ekonomi: Mısır’ın en önemli gelir kaynağını tarım ürünleri oluşturuyordu. Toprak kralın adına işleniyordu. Bununla beraber halkın, memurların ve asillerin toprakları da vardı. Bu da özel mülkiyetin varlığını göstermektedir. Ülkede zengin maden yatakları bulunduğundan maden işlemeciliği gelişmiştir. Kara ve deniz yolları ile çok geniş bir alanı kapsayan ticaret ilişkisi kurulmuştur. Rahipler, Mısırlıları ölümden sonraki hayata hazırladıklarından dolayı nüfuz kazanmış ve geniş topraklar elde etmişlerdir.

Hukuk: Mısır’da adalet işlerinin düzenli yürütülmesine önem verilmiş, bu amaçla bir takım kanunlar çıkarılarak mahkemeler kurulmuştur.

Mısır’da ilk kanun koyucu Menes’ti. Mısır’da her kentte bir mahkeme bulunurdu.

Altı Büyük Ev isimli yüksek mahkemede bulunmakta idi.

Mısır hukuku fazla gelişmemiş, Mezopotamya ve Anadolu kanunlarının gerisinde kalmıştır.

Yazı-Dil-Edebiyat:

Mısırlılar, M.Ö. IV. binin sonlarında hiyeroglif yazısını kullanmaya başlamışlar ve bu yazı zamanla 24 harflik bir yazı sistemine dönüşmüştür. Mısırlılar, kendilerine özgü bir resim yazısı buldular. Hiyeroglif adı verilen bu yazı, Fenike alfabesine öncülük etmiştir. Yazı malzemesi olarak da papirüsten yaptıkları bir tür kâğıdı kullanmışlardır. Hiyeroglif denilen yazının yanı sıra hiyeratik ve demotik denilen yazı türlerini geliştirildi.

Mısır ‘da oluşturulan edebiyat ürünlerinin çoğu dini içeriklidir. Bu durum Mısırlılar ‘ın hayatında ve Mısır uygarlığında dinin etkisinin çok fazla olduğunu göstermektedir.

Mısır’da bilim ve sanat:

Nil nehrine, Tarıma, İnanç sistemlerine bağlı olarak gelişme göstermiştir.

Nil ‘in taşma zamanlarının hesaplanması Astronomi, Taşkınlar sonucunda bozulan tarla sınırlarının yeniden belirlenmesi Geometri ve Haritacılık, Tarım ürünlerinden alınacak vergilerin saptanması Matematik, Ölülerin mumyalanması Eczacılık ve Tıp, bilimlerinin çok fazla gelişmesine yol açmıştır. Ayrıca kral mezarları da (piramitler) ahiret inancıyla ilgilidir.

Mısırlılar, Pi sayısını (3,14) bugünkü değere yakın olarak hesaplayabilmişler, Yılın 365, ayın 30 günden oluştuğunu belirlemişler, bir yılı 12 aya bölmüşlerdir.

Güneş yılı takviminin bu ilk örneği, günümüzdeki miladi takvimin de temeli olmuştur. (Güneş yılına dayalı ilk takvimi icat etmişlerdir.)

Resim yazısı olan Hiyeroglifi kullandılar ve bir çeşit kâğıt olan Papirüsü bulmuşlardır.

Diş dolgusu, kırık – çıkık tedavileri yapıldı.

Reçete sistemi uygulandı.

Mısır sanatı dini ağırlıktadır. Mimari, heykel, kabartma ve oymacılık gelişmiştir.

Piramitler: Kral mezarları olarak yapılmış muhteşem eserlerdir. En ünlü piramitler Keops, Kefren ve Mikerinos’tur. Aynı zamanda Keops, dünyanın en yüksek taş anıtıdır (150m).

Tapınaklar: Tanrı evi olarak yapılmıştır. En ünlüleri Luksor ve Karnak tapınaklarıdır.

Sfenksler: Heykel türü eserlerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.