Türk-İslam Devletlerinde Devlet Teşkilâtı Ders Notu Konu Özeti

TÜRK-İSLAM DEVLETLERİ’NDE DEVLET TEŞKİLÂTI

Müslüman Araplar ile Çin arasında yapılan 751 Talas Savaşı, Türk-islam tarihi için adeta bir dönüm noktası olmuştur. Bu savaşı Karluk Türklerinin yardı­mıyla Müslüman Araplar kazanmıştır. Bu yardımlaş­ma Türklerle Arapların (Abbasiler) yakınlaşmasına ve Türkler arasında İslamiyet’in yayılmasına neden ol­muştur. 8. yüzyılda başlayan süreç 10. yüzyıla kadar devam etmiş ve Türkler islamiyet’e girmişlerdir.

Türkler, sadece İslamiyet’e girmekle kalmayıp, Türk – İslam kültürünün ortaya çıkmasına ve bu kül­türün gelişmesine neden olmuşlardır.

Türk-İslam Devletleri’nde Devlet Anlayışı:

İlk Türk Devletleri’ndeki “kut” anlayışı yâni hü­kümdarlığın Tanrı tarafından verildiğine inanma İslamiyet’in kabulünden sonra da devam etmiştir.

Yani Türk-İslam Devleti’nde de hükümdarlık yet­kisinin Allah tarafından verilen bir sorumluluk oldu­ğuna inanılıyordu. Bundan dolayı Türk hükümdarla­rı kendilerini Cihan Hükümdarı olarak görüyorlardı. Dolayısıyla bu ülkü cihat anlayışı ile birleşince İslami­yet’in dünyaya yayılması en büyük hedef haline geldi.

Türklerin İslamiyet’i kabulü sırasında ve önce­sinde Emevi ve Abbasi gibi devletler hüküm sürüyor­du ve bu devletlerin devlet başkanına aynı zaman­da halife adı veriliyordu. Halifeler dini ve dünyevi tüm yetkileri elinde bulunduruyorlardı.

Türk hükümdarları da devletlerini kurduktan son­ra halifenin otoritesini tanıyorlardı. Fakat bu anlayış 1058 yılında değişti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, Bağdat Seferi ile Abbasi halifesini Şii Büveyhoğulları tehlikesinden kurtarmış ve halife de siyasi yetkilerini Tuğrul Bey’e devretmiştir.

NOT: Tuğrul Bey’in 1058 Bağdat Seferi’nden sonra halife siyasi yönden Selçuklu Sultanına, Selçuklu Sultanı da dini yönden halifeye bağlı kalmıştır.

İlk Türk Devletleri’nde olduğu gibi, Türk-İslam devletlerinde de hatun, yönetimde etkin olmaya de­vam etmiştir.

NOT: Türk İslam Devletleri’nde “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi” hâkimdi. Şimdi bu ülkü ile ilgili söylenmiş sözlere yer veriyoruz:

“Tanrı, devlet güneşini Türklerin burcunda doğdurmuş, göklerdeki dairelere benzeyen devletleri onun saltanatı etrafında döndür­müş, Türkleri yeryüzünün hâkimi yapmıştır.”(Kaşgarlı Mahmut)

Peygamberimiz “Benim Türk adında bir ordum vardır.” sözünü söylemiştir.(Kaşgarlı Mahmut)

“Tanrı’nın lütfu ile cihan padişahlığına yük­seldim”(Sultan Sencer)

  1. Merkez Teşkilâtı

İlk Türk Devletleri’nde olduğu gibi Türk – İslam Devletleri’nde de merkezi yönetim; hükümdar, saray ve hükümetten meydana gelmektedir.

Hükümdar:

  • Ülke, hânedan üyelerinin ortak malı sayılı­yordu.
  • Bundan dolayı hükümdar çocuklarının hep­sinin tahta geçme hakkı vardı. Bu yüz­den Türk-İslam Devletleri’nde taht kavgala­rı eksik olmuyordu.
  • Hükümdar adaletli, bilge, cesur, kahraman, fetihler yapan ve halkın huzurunu sağlayan özelliklere sahip olmalıydı.
  • Hükümdar, kanunları yapan (yasama), kanunları uygulayan (yürütme), kanunlara uymayanları cezalandıran (yargı) bir kişiydi.
  • Hükümdarlar; melik, emir, han, ilig, hakan gibi unvanları kullanıyorlardı.

NOT: Türk tarihinde Sultan unva­nını kullanan ilk kişi Gazneli Mahmut’tur.

  • Hutbe okutmak, para bastırmak ve hilat (Abbasi halifesi tarafından hükümdara gön­derilen bazı eşyalar) tuğra, nevbet (bando) sancak, taç, taht ve saltanat çadırı hüküm­darlık alâmetleridir.

Saray:

  • Türklerde saray teşkilatı doğrudan hükümda­ra bağlıydı.
  • Saray, devlet ve ülke yönetiminde hükümda­rın arkasındaki en önemli kuruluştu.
  • Saray; hükümdarın özel hayatını geçirdiği yer (harem), devlet işlerinin görüldüğü yer (selamlık) ve devlet memurlarının yetiştirildi­ği (enderun) bölüm olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır.

NOT:Karahanlılar saraya kapu diyorlardı. Bu durum devlet kapısı sözünü de devamında getirmiştir.

  • Sarayda birçok görevli bulunmakla bera­ber, bunların en önemlisi divan üyeleri ile hükümdar arasındaki yazışmaları düzenle­yen haciplerdi. Bu görevlinin başına hacibülkebir veya has hacip deniyordu.

 

SARAY GÖREVLİLERİ

Hacib Divan üyeleri ile Sultan arasın­daki yazışmaları düzenler.
Buyrukçular Haciplere bağlı çalışan memur­lar.
Kapucubaşı Sarayın günlük hizmetlerinden sorumlu.
Silahtar Hükümdar silahları ile ilgilenir.
Emiricandar Sarayı korur ve ayrıca saray muhafızlarının başı.
Alemdar Devlete ait bayrakları taşır.
Câmedâr Hükümdar ve aile üyelerinin el­biseleri ile ilgilenir.
Emiriahur Hükümdar atları ve hayvanları ile ilgilenir.
Emirişikâr Hükümdarın av işleri ile ilgilenir.
Çaşnigir Hükümdarın yiyecekleri ile ilgi­lenir.
Emiriabdâr Hükümdarın temizliği ile ilgile­nir.
Hansalâr Saray mutfağı ile ilgilenir.

 

Hükümet:

✓ Devlet işlerini yönetmekle sorumlu olan diva­na, Divanı saltanat (Büyük Divan) denir. Bu divana divan vezaret de denirdi.

NOT:Divanı saltanat’ın günümüzdeki karşılığı Bakanlar Kurulu’dur.

  • Divanı saltanat’ın başında ise “Sahibi Divanı devlet” adı verilen büyük vezir bulu­nurdu.
  • Vezirler, doğrudan doğruya hükümdar tara­fından atanıyordu. Hükümdarın en büyük yardımcısı idi. Karahanlılarda vezirlere yuğruş adı verilirdi. Vezirlerin başkanlık ettiği toplantıya gerektiğinde Sultan bizzat katılır ve toplantıyı yönetirdi.
  • Vezirlik konusunda Gaznelilerde bir farklı­lık göze çarpmaktadır. Vezir birçok konuda çalışma yapsa da son sözü söyleme yetkisi hükümdara aitti. Hatta hükümdar, vezir tâyin etme durumunda bile değildi.
  • Selçuklular, vezirlik makamına önem veriyor­du. Bu devlette vezirin yetkileri çok büyük­tü ve sultan adına memleketin yönetimin­den sorumlu idi. Tıpkı hükümdar gibi ferman yayımlayabilirdi.

 

Divan Çeşitleri

Taşra Teşkilâtı:

Türk – İslam Devletleri’nde Taşra teşkilâtı genel olarak dört ayrı yönetim birimine ayrılmıştır.

Bunlar:

  • Eyâlet
  • Sancak
  • Kaza
  • Köy

Yönetim olarak ilk Türk Devletleri’nin etkileri­ni Türk-İslam Devletleri’nde de görmek mümkündür. Örneğin Karahanlılar da aynen ikili teşkilat gibi, ülke­yi yönetim bakımından “doğu ve batı” olmak üzere ikiye ayırmıştır.

Eyaletlerdeki görevliler bizzat merkez tarafından gönderilirdi.

Türk-İslam Devletlerinde Eyaletlerdeki İdareciler

TAŞRADAKİ GÖREVLİLER

Melik Hükümdar soyundan gelen eyalet yöneticisi
Şıhne Askeri vali
Amid Yönetimden sorumlu sivil görevliler
Âmil Vilayetlerin vergisini toplarlar
Muhtesip Ticari hayatı düzenleyen kişiler
Reis Halkın seçtiği yöneticiler
Ulak Vilâyetlerdeki posta teşkilâtı

 NOT: ATABEY: Büyük Selçuklularda küçük yaşta­ki şehzadeler (geleceğin hükümdar adayla­rı) bilgi ve tecrübe kazanmaları için vilayet­lere yönetici olarak gönderiliyorlardı. Yaşları küçük olduğundan bu şehzadelerin yanına atabey adı verilen bilgi ve tecrübeli bir görev­li verilirdi. Atabeyler, şehzadenin yetişmesin­den sorumlu idi. Şehzade, büyüyüp yönetime gelinceye kadar bölgesinde kalırdı. Devlet zayıfladığında bazı atabeyler bağımsızlık­larını ilân etmişlerdir. (Salgurlular, Böriler, İldenizoğulları, Zengiler) Atabey sisteminin Osmanlı Devleti’ndeki kar­şılığı ise lalalık‘tır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.