Milli Mücadele’nin Hazırlık Dönemi Ünitesi Özeti

Milli Mücadele’nin Hazırlık Dönemi Ünitesi Özeti

  • Mondros’tan sonra Anadolu yer yer işgal edildi. İstanbul yönetiminin işgaller karşısında sessiz kalması üzerine, halk kendi başının çaresine baktı. Türk milleti kadınıyla erkeğiyle işgallere karşı direndi. Mahalli direniş cemiyetleri İstanbul ve Anadolu’da çok sayıda gösteri ve miting düzenlendi. İşgallerin yaygınlaşması üzerine, bağımsızlığı korumanın yolunun silahlı direnişten geçtiği anlaşıldı. Batı Anadolu’da, Yunanlılara karşı Kuva-i Milliye cepheleri kuruldu.
  • Kemal, vatan topraklarının paylaşılmasını önlemek ve milli egemenliğe dayalı bir devlet kurmak üzere Anadolu’ya geçmenin yollarını aramaktaydı. Samsun civarında meydana gelen olayların incelenmesi görevi kendisine verilince, bu isteğini gerçekleştirme fırsatı elde etti. Anadolu’ya çıktıktan sonra, hemen fiili mücadeleye başlamak yerine, ulusal güçleri birleştirmeye ve Anadolu’da milli bir meclis kurmaya öncelik verdi.
  • Kemal, bir yandan ulusal mücadeleyi yürütecek bir teşkilat kurmaya, öte yandan “milli egemenlik” anlayışını yaymaya çalıştı. Fakat, bağımsızlık hareketi zarar görmesin ve ulusal güçler bölünmesin diye, yapmayı düşündüğü yenilikleri sonraya bıraktı. Siyasi birlik ve beraberliği korumaya önem verdi. Farklı görüşteki birçok insanı bir araya getirmeyi başardı. Böylece, “ulusal bağımsızlık” ile “ulusal egemenliği” birlikte gerçekleştirmeyi başardı.

Kurtuluş İçin Çözüm Önerileri:

  • İstanbul yönetimi işgaller karşısında tepkisiz ve İngi­liz taraftarı bir politika izlemekteydi. Aydın ve devlet adamlarının bir kısmı kurtuluşu mandater yönetimde görmekteydi. Milli Cemiyetler ve Kuva-i Milliye ise bölgesel mücadeleye yönelmişti.

Mustafa Kemal’in Görüşü:

  • Bağımsızlık yolunun ancak ulusal bir kurtuluş hare­ketinden geçtiğini savunuyordu. Vatan topraklarını işgalden kurtararak milli egemenliğe dayalı bağımsız bir devlet kurma amacındaydı.

Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkışı:

  • Karadeniz’deki Rumlar, Pontus Devleti’ni yeni­den kurmak üzere harekete geçerek katliam çıkardılar. Bir yandan da İtilaf Devletleri’ne, ”Türklerin katliam yaptığı” şeklinde şika­yette bulundular. İtilaf Devletleri, Samsun yöresindeki olayların durdurulmasını istediler. Hükümet bu amaçla M. Kemal’i Ordu Müfettişi olarak görevlendirdi.
  • Kemal’in başarılı ve halk üzerinde nüfuz sahibi bir komutan olması bu gö­reve seçilmesinde etkili oldu. Hükümetin asıl hedefi ise onu İstanbul’dan uzaklaştırmaktı. M. Kemal, Anadolu’ya geçebilmek için bu görevi kabul etti. Olayları incelemek, sorumluları tespit etmek, asayişi sağlamak ve orduyu terhis etmek M. Kemal’in başlıca görevleriydi.
  • Kemal, bölgedeki sivil ve askeri birimlere emir verebilme yetkisi alarak, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Komutanlarla diyalog kurarak terhisleri önlemeye ça­lıştı. Samsun ve çevresindeki olayları in­celeyerek hükümete bir rapor verdi.

Samsun Raporu:

  • Kemal, gelişmelerden Rumları sorumlu tuttu. Türklerin yabancı kontrolüne tahammülü olmadığını belirtti. Bu arada İzmir’in işgalini de kınadı. Samsun Raporu, milli mücadelenin başlatılacağının ilk göstergesidir. M. Kemal, hem İngilizlerle hem de İstanbul Hükümeti ile görüş ayrılığına düşmüştür.
  • Samsun İngiliz kontrolündeydi. Çevrede Rum çeteleri faaliyet halin­deydi. Bu nedenle M. Kemal, daha güvenli bir yer olan Havza’ya hareket etti.

Havza Genelgesi:

  • Kemal, ulusal mücadele azmini diriltmek ve İzmir’in işgalinin yurtta yankı uyandırmasını sağlamak üzere bir genelge yayımladı (28 Mayıs 1919):
  1. İzmir’in işgali mitinglerle kınanmalıdır.
  2. İtilaf Devletleri’ne ve İstanbul Hükümeti’ne, işgali kınayan telgraflar çekilmelidir.
  3. Gösteriler sırasında, azınlıkları rencide edebilecek davranışlardan kaçınılmalıdır.

 Sonuç ve Önemi:

  • Çok sayıda gösteri düzenlendi.
  • Ulusal mücadele azmi arttı.
  • Ulusal birlik yönünde adım atıldı.
  • Kuva-i Milliye’yi destekleme eğilimi arttı.
  • Halkın sessiz kalmayacağı açığa çıktı.
  • Mustafa Kemal’in önderliğinin halk tarafından benimsenmesi süreci hızlandı.
  • Kemal ile İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri arasındaki görüş ayrılığı açığa çıktı. M. Kemal İstanbul’a çağrıldı; fakat, bu emre uy­madı.

AMASYA GENELGESİ (22 Haziran 1919)

  • Amaç Türk kurtuluş hareketini bölgesel olmaktan çıkarıp, milletin birlik ve dayanışmasını sağlayan ulusal bir hareket haline getirmekti. M. Kemal, genelgenin halk üzerindeki etkisini artırmak üzere Ali Fuat, Rauf ve Refet beylerin de onaylarını aldı. Ayrıca, Erzurum’da bulunan Kâzım Karabekir ve Konya’da bulunan Cemal paşalar da genelgeyi onayladıklarını telg­rafla bildirdiler.
  1. Yurdun bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir
  2. İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirmemektedir.
  3. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kur­taracaktır.
  4. Milletin haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için, her türlü etki ve denetimden uzak bir kurul oluşturulma­lıdır.
  5. Bu amaçla Sivas’ta milli bir kongrenin toplanması karar­laştırılmıştır.
  6. Her ilden, halkın güvenini kazanmış üç delegenin derhal yola çıkması gerekmektedir.
  7. Kötü bir durumla karşılaşma ihtimali düşünüle­rek bunun bir sır gibi saklanması
  8. 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. Eğer o tarihe kadar delegeler Sivas’a ulaşabilirlerse, Erzurum Kongresi delegeleri de dağılmadan ulusal kongreye katılabilecekler.
  9. Delegeler Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak cemiyetleri ile belediyeler tarafından seçilecektir.
  10. Askeri ve sivil teşkilatlar kesinlikle terk edilmeyecek, silah ve cephaneler elde tutulacaktır.

 Sonuç ve Önemi:

  • Kurtuluş Savaşı’nın amaç, gerekçe ve yöntemini belirten en esaslı belgedir.
  • Milli egemenlik kavramı kullanılarak yeni Türk devletinin kuruluşuna zemin hazırlandı.
  • Mustafa Kemal’in, ulusun iradesiyle birlikte hareket ettiği anlaşıldı; önderliği benimsendi.
  • Saltanat yanlısı veya man­dacı görüşlerin halk tarafından benimsenmediği açığa çıktı.
  • Orduların dağıtılmasına karşı çıkılarak, askeri teşkilatlar Kurtuluş Savaşı’nın içine çekildi.
  • Mondros’un uygulanmasına karşı çıkılarak, milli mücade­lenin eylem safhası başlatıldı.
  • Yurdun çeşitli yerlerinde gösteriler yapıldı.
  • Batı Ana­dolu’da mahalli kongreler düzenlendi.
  • Ulusal güçlerin birleştirilmesi süreci başladı.
  • Kurtuluş Savaşı ulusal bir niteliğe büründü.
  • Damat Ferit Hükümeti, M. Kemal’i görevden aldı. M. Kemal, “Beni padişah gö­reve atadı, ancak o alabilir” diyerek buna karşı çıktı. Erzurum’a vardıktan sonra da askeri görevinden istifa etti.

ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919)

  • Amaç Doğu Anadolu’yu Ermeni saldırılarına karşı korumaktı. Mondros Mütarekesi’nin, “bir karışıklık çıkarsa doğudaki altı ilin işgal edileceği” hükmü, Ermenilere toprak verme isteğini yansıtıyordu. Bundan güç ve cesaret alan Taşnak ve Hınçak cemiyetleri ile Ermeni İntikam Alayları harekete geçmişlerdi. Ermenistan saldırmaya hazır­lanıyordu. Bunun üzerine, Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, bölgeyi Ermeni saldırılarına karşı korumak üzere, XV. Kolordu’nun bulunduğu Erzurum’da bir kongre toplama kararı aldı. Erzurum, Sivas, Bitlis, Van ve Trabzon delegelerinin katılımıyla kongre toplandı. M. Kemal kongre başkanı seçildi. M. Kemal’in ka­tılımı etkili oldu. Bölgesel amaçla toplanan Kongre’de ulusal kararlar alındı.
  1. Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz
  2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ulus birlikte karşı koyacaktır
  3. İstanbul Hü­kümeti görevini yerine getirmezse geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümeti Ulusal Kongre veya Temsil Kurulu kuracaktır.
  4. Ulusal gücü etkin ve ulusal iradeyi hakim kılmak esastır.
  5. Vatan topraklarının işgaline ya da Ermeni ve Rum devletlerinin kurulmasına izin verilemez.
  6. Azınlıklara, siyasal egemenliğimizi ve sosyal den­gemizi bozacak ayrıcalıklar
  7. Ulusal iradenin belir­mesi için Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanması ve hükümet çalışmalarının Meclis’in denetimine bırakılması gerekir.
  8. Toplanacak olan ulusal güçler padişahlık ve halifelik ma­kamını kurtaracaktır.
  9. Doğu’daki milli güçler Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bünyesinde toplanmıştır.
  10. Bu cemiyet adına karar almak üzere bir Temsilciler Kurulu kurulmuştur. Temsilciler Kurulu Doğu Anadolu’nun bütününü temsil eder.
  11. Manda ve himaye reddedilmiştir. Fakat topraklarımızda gözü olmayan ve milli menfaatlerimizi gözeten dost bir dev­letin yardımları alınabilir. 

Sonuç ve Önemi:

  • Ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine ilk kez karar verildi. Bağımsızlık ve milli egemenlik doğrultusunda kararlar alındı.
  • Demokratik düzenin kurulması ve cumhuriyet yöne­timine geçilmesi doğrultusunda bir adımdır.
  • İlk kez ulusal sınırlardan Bu karar Misak-ı Milli’de de yer aldı.
  • Gerekirse geçici bir hükümetin kurulacağı kararı alınarak, ulusal meclise geçiş süreci başlatıldı.
  • Doğudaki tüm güçler ve cemiyetler birleştirildi.
  • Ulusal karar­lar alınarak bir meclis gibi hareket edildi. Amasya Genelgesi esasları ulusal kararlara dönüştürüldü.
  • İlk kez manda ve himaye açıkça reddedildi.
  • Temsil Kurulu oluşturularak, ulusal güçlerin birleştiril­mesi süreci başlatıldı.
  • Sivas Kongresi’nin toplanma süreci hızlandı.
  • Temsil Kurulu’nun başına getirilmekle M. Kemal’e ulusal mücadelede önderlik yolu açıldı.
  • Siyasal birlik ve beraberliği korumak için, ulusal egemenliğe aykırı bir karar alınarak hilafet ve saltanatın ko­runacağı da belirtildi.
  • Doğudaki milli güçler birleşerek ulusal birliğin sağ­lanabileceğini kanıtladılar.
  • Batı Anadolu’daki milli mücadele yanlıları üzerinde etkili oldu. Kongre kararlarını tartışmak üzere Alaşehir Kongresi toplandı.
  • İstanbul Hükümeti Kemal’i tutuklama kararı çıkardı. Fakat bu karar kendi aleyhine işledi.

Balıkesir Kongresi (26-31 Temmuz 1919):

  • Amasya Genel­gesi’nden etkilenen bazı yurtseverler bir kongre topladılar. Batı Anadolu’daki milli güçleri birleştirmeyi, Batı Cephesi’ni kurmayı ve silahlı direniş için gerekli tedbirleri almayı kararlaştırdı­lar. Padişaha bağlılıklarını da belirttiler. 

Alaşehir Kongresi (16-25 Ağustos 1919):

  • Balıkesir Kongresi’ni toplayan yurtseverler, tekrar toplanarak Balıkesir ve Erzurum kongreleri kararlarını görüştüler. Yunanlılara karşı kesin direniş kararı aldılar. Askere alma ve silahlanma işlemlerini hızlandırdılar. Ege’deki direnişi örgütlediler.
  • Bu vatanseverler, Amasya Genelgesi ve Erzurum Kongresi kararlarını olumlu karşılamakla birlikte, İtilaf Devletleri’nden çekindikleri ve İstanbul Hükümeti ile diyaloglarını bütünüyle koparmak istemedikleri için, Sivas Kongresi’ne katılmadılar. 

Diğer Mahalli Kongreler:

  • Yunan işgalleri karşısında, müdafaa-i hukuk dernekleri öncülüğünde birçok mahalli kongre düzenlendi. Bunların en önemlileri şunlardır:
  • İzmir Müdafaa-i Hukuk Kongresi
  • Edirne – Lüleburgaz Kongreleri
  • Nazilli – Afyonkarahisar Kongreleri
  • Bu kongrelerde, ulusal mücadele bilincini uyandırma, Avrupa kamuoyunu etkilemek üzere propaganda yapma ve silahlı direnişi destekleme yönünde kararlar alınmıştır. Böylece ulusal kurtuluş mücadelesine katkıda bulunulmuştur.

SİVAS KONGRESİ

(4 – 11 Eylül 1919)

  • Sivas’ta ulusal bir kongrenin toplanacağı Amasya Genel­gesi ile duyurulmuştu. Amaç ulusal güçleri birleştirmek ve ulusal mücadeleyi yürütecek bir teşkilat kurmaktı. M. Kemal, örgütlenmeyi ulusal düzeye çıkarmak ve Anadolu’da milli iradeye dayalı bir meclis kurarak mücadeleyi bu meclis eliyle yürütmek istiyordu. Bunun yolu, ulusal bir kongrenin toplanması ve Temsilciler Kurulu’nun siyasal etkinliğinin arttırılmasından geçiyordu. Kongreye özellikle Batı Anadolu’dan delegelerin katılması, mücadele azminin arttığını gösterir.
  • Saltanat yanlıları ile mandacılar bazı güçlükler çıkardılar. İstanbul Hükümeti, kongreyi dağıtmak üzere Elazığ Valisi Ali Galip’i görevlendirdi. Fakat bu zorluklar aşıldı. Delegeler, “kişisel çıkar gütmeyeceklerine ve hiçbir parti adına çalışmayacaklarına” dair yemin ederek şu kararları aldılar:
  1. Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
  2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine ulus birlikte karşı koyacaktır.
  3. Ulusal gücü etkin ve ulusal iradeyi hakim kılmak esastır.
  4. Hristiyanlara, siyasal egemenliğimizi ve sosyal den­gemizi bozacak ayrıcalıklar
  5. Çağımızda ulusal iradeye uyulması zorunludur. Bu nedenle, Mebusan Meclisi’nin derhal toplanması ve ülkenin kaderi üzerinde alınacak kararların meclisin denetimine bırakılması şarttır.
  6. Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir.
  7. Tüm cemiyetler, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir.
  8. Bu cemiyet adına, ülke içinde ve dışarıya karşı karar alma yetkisine sahip bir Temsilciler Kurulu kurulmuştur. Temsilciler Kurulu yurdun bütününü temsil eder.

Sonuç ve Önemi:

  • Tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkeleri ulusal kararlar haline getirildi.
  • Tüm ulusal güçler birleştirildi. Milli dernekler tek bir çatı altında toplandı.
  • Temsil Heyeti’nin yetkileri genişletildi. Milli mücadelenin yönetimi bu heyetin eline verildi.
  • Kemal, Temsil Kurulu’nun başına getirilmekle Kurtuluş Savaşı’nı tek elden yönetme imkanına kavuştu. Mücadelenin önderi haline geldi.
  • Ulusal bağımsızlığa aykırı olan manda fikri bir daha gün­deme gelmedi.
  • Mebusan Meclisi’nin toplanma sü­reci hızlandı.
  • Kuva-i Milliye birlikleri arasında kumanda birliği kurma çalışmaları başlatıldı.
  • Temsil Kurulu, Ali Fuat Paşa’yı Batı Cephesi Komutan­lığı’na atamakla yürütme yetkisini kullandı ve bir ulusal hükümet gibi davrandı.
  • Kuva-i Milliye’yi halka tanıtmak ve milli mücadelenin önemini anlatmak üzere İrade-i Milliye adında bir ga­zete çıkarıldı.
  • Damat Ferit hükümeti düşürülünceye kadar, İstan­bul ile her türlü ilişki Anadolu hareketinin İstanbul’a bağlı olmadığı anlaşıldı.
  • İstanbul ile her türlü ilişki yasaklanınca, İstanbul’un Anadolu üzerindeki etkinliği sona erdi.
  • Temsil Kurulu her türlü yazışmanın merkezi haline gelerek bir hükümet niteliği kazandı.
  • İstanbul Hükümeti’nde değişiklik yapıldı. Damat Ferit Hükümeti istifa etmek zorunda kaldı.

 

Amasya Protokolü

  • Osmanlı yönetimi, giderek güçlenen Anadolu hareketini tanımak zorunda kaldı. Ali Rıza Paşa Hükümeti, Salih Paşa’yı Anadolu’ya gön­derdi. Taraflar arasında bir protokol imzalandı (20-22 Ekim 1919):
  1. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin varlığı tanınacak.
  2. Mebusan Meclisi derhal toplanacak; seçimlere müdahale
  3. Temsil Kurulu’nun rızası olmadan barış görüşmelerine
  4. İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresi kararlarını kabul edecek.
  5. Ulusal hareket aleyhine propaganda yapılmayacak. Her türlü işgale karşı çıkılacak.

Sonuç ve Önemi:

  • Osmanlı yönetimi, İstanbul’da toplanması şartıyla, Mebusan Mec­lisi’nin toplanmasını kabul etti. Fakat, merkezi otoriteyi zayıflatacağı endişesiyle “Temsil Kurulu’nun rızasını alarak barış görüşmelerine gitme” kararını onaylamadı.
  • İstanbul Hükümeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Temsil Heyeti’nin varlığını kabul etti. Cemiyetin siyasal etkinliği arttı.
  • Anadolu hareketi Osmanlı yönetimine karşı siyasal bir başarı kazandı.
  • İstanbul, M. Kemal’in deyimiyle, “Anadolu’ya tabi olmak” zorunda kaldı. Anadolu’ya bağlı bir duruma düştü.

Mebusan Meclisi’nin Açılmasına Hazırlık

  • Kemal, seçim çalışmalarını yakından takip etmek üzere Ankara’ya geldi (27 Aralık 1919). Ankara milli mücadelenin merkezi haline geldi. Ankara merkezi ve güvenli bir yerdi. Haberleşme ve ulaşım imkanları genişti. Batı Anadolu’daki cephelere yakındı. Bu nedenle merkez seçildi.
  • Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına Mebusan Meclisi’ne seçilen milletvekilleriyle gö­rüşerek, onlardan bazı isteklerde bulundu. Mecliste “Müdafaa-i Hukuk Grubu” kurmalarını, kongrelerle belirlenen ulusal hedef­leri Osmanlı parlamentosuna da benimsetmelerini ve kendisini meclis başkanı seçtirmelerini istedi.
  • Mustafa Kemal, böylece Meclis’i Anadolu hareketinin deneti­mine almak ve Müdafaa-i Hukuk Grubu öncülüğünde va­tanın kurtarılmasına yönelik kararlar çıkartmak istiyordu.
  • Kemal, Meclis’in etki ve denetim altına girece­ğini, dolayısıyla milli iradenin kararlara tam ola­rak yansımayacağını düşünerek, Meclis’i Anadolu’da topla­mak istedi. İsteği genel kabul görmedi. 

Mebusan Meclisi’nin Açılması

  • İtilaf Devletleri, Meclis’in etkin olamayacağını ve kendi çıkarlarını zedeleyici karar­lar alamayacağını düşünerek, işgal altındaki bölgelerde bile milletvekili seçimlerine müdahale etmediler. Mebusan Meclisi İstanbul’da toplandı (12 Ocak 1920)
  • Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına seçilen milletvekilleri, görüş değiştirerek, Müdafaa-i Hukuk Grubu yerine Felah-ı Vatan Grubu’nu kurdu­lar. Tepki almaktan çekindiler. Fakat, ulusal bağımsızlık fikrinden vazgeçmediler.
  • Son Osmanlı Mebusan Meclisi aldığı kararları Misak-ı Milli (Ulusal Yemin) şeklinde ilan etti (28 Ocak 1920). Kararların taslağını M. Kemal hazırlamıştı. Fakat, sadece vatanın bütünlüğünü ilgilendiren kararlarda bu taslağa uyuldu. Milli egemenlikle ilgili bölümleri kararlara yansımadı.

Misak-ı Milli Kararları:

  1. Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz. (Mondros Mütarekesi imzalandığı gün işgal edilmemiş olan ve Türklerin çoğunlukta olduğu yerler.)
  2. İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin güvenliği sağlanırsa boğazlar dünya ticaretine açılabilir.
  3. Batı Trakya, Kars, Ardahan ve Artvin’in geleceği için halkoyuna başvu­rulmalıdır.
  4. Arapların oturdukları yerlerin geleceği o yöre halkının ira­desine bırakılacaktır.
  5. Azınlıklara, çevre ülkelerdeki Türklere tanınan haklar oranında hak tanınacaktır.
  6. Ekonomik, siyasi ve adli gelişmemizi engelleyen hiçbir husus kabul edilemez.
  7. Bu hükümler kabul edilirse barış yapılabilir; ak­si takdirde, barış yapmak imkansızdır.

Sonuç ve Önemi:

  • Ulusal isteklerin Meclis’teki yansıma­sıdır.
  • Anadolu hareketinin siyasi zaferidir.
  • Yapılacak barışın temel çerçevesidir.
  • Barıştan yana olduğumuzun kanıtıdır.
  • Bağımsızlığa aykırı faktörlerin reddidir.
  • Vatanseverlerin ulusal hedefleridir.
  • Batı Trakya Türkleri sorunu ele alınmıştır. 

Notlar:

  • Halkoylaması yapılması istenen yerlerde yaşayanların çoğunluğu Türk olduğu için, oylama so­nucunun lehimize olacağı düşünülmüştür.
  • Boğazlar ve halkoylaması ile ilgili kararlar Wilson İlkeleri doğrultusunda alınmıştır. 

İstanbul’un Resmen İşgal Edilmesi:

İtilaf Devletleri, Misak-ı Milli kararlarını kendi çıkarlarına aykırı buldular. Hükümete ve Meclis’e baskı yaparak kararların geri alınmasını istediler. Mebusan Meclisi geri adım atmadı. Bunun üzerine İstanbul’u resmen işgal ettiler (16 Mart 1920). Mebusan Meclisi dağıtıldı. İngilizlerin de isteğiyle Damat Ferit yeniden hükümetin başına getirildi. 

Sonuç:

Milli irade ortadan kalktı. Padişah tutsak konumuna düşünce, M. Kemal, padişah adına hareket ettiğini söyleme imkanına kavuştu.

Bazı milletvekilleri Malta’ya sürgüne gönderildi.

Çok sayıda asker ve aydın Anadolu’ya geçti.

TBMM’nin açılmasına ortam oluştu. 

Not: İstanbul ve boğazların İngilizlerin denetimine girmesi Fransız ve İtalyanları rahatsız etti. 

İstanbul Hükümeti ile Mücadele

İstanbul ile her türlü görüşme yasaklandı. İstanbul’da tutuklanan her vatanseverin yerine, Anadolu’daki bir İtilaf Devleti subayını tutuklama kararı alındı. Yurdun her yanında gösteriler yapıldı.

Osmanlı yönetimi, İngilizlerin desteğiyle Kuva-i İnzibatiye’yi Bir fetva yayınlayarak, M. Kemal ve çevresindekileri halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştı. Anadolu’da isyanlar çıkardı.

Kemal, Osmanlı yönetiminin bu çalışmalarının etkisini kırmak üzere Anadolu Ajansı’nı kurdu. Temsil Heyeti yeniden bir hükümet gibi çalıştı. M. Kemal, bir bildiri yayınlayarak, Anadolu’da milli bir meclisin açılması için seçim yapılmasını istedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.