d)  ÜLKELER ARASI GRUPLAŞMALAR

Almanya’nın Nazi Partisi’nin egemenliği altına girmesi , en fazla Fransa ve Rusya’yı korkuttu. Çünkü Fransa, 1919’dan beri Avrupa’da kurmuş olduğu üstünlüğü Versay Antlaşması’na borçlu idi.

Sovyet Rusya’ya gelince, Nazi Partisi’nin kuruluşundan beri bir yandan Versay’a karşı mücadele ederken, bir yandan komünistlere karşı mücadele etmesi ve Hitlerin iktidara gelişiyle birlikte komünist milletvekillerini tutuklatması Rusya’nın gelecek hakkındaki endişelerinin boyutlarını anlamayı kolaylaştırmaktaydı. 1931 – 32’de Uzakdoğu’da Japonya’nın Mançurya’ya yerleşerek Sovyet sınırına yaklaşmasıyla da Sovyetler iki tehdit arasında sıkışmış oluyordu. Bu durumda Sovyet Rusya ile Fransa, İngiltere ile de ABD arasında bir yakınlaşma meydana gelecekti.

BERLİN-ROMA-TOKYO MİHVERİ’NİN KURULMASI

İtalya, Habeşistan ile XIX. Yüzyılın sonlarında ilgilenmiş, burayı ele geçirmek istemiş, ancak başarısızlığa uğramıştı. Faşizm iktidara geldikten sonra karşılaştığı ekonomik sorunlar bakışlarını ve ihtiyaçlarını tekrar bu toprağa yöneltti.

İtalya, 1936’da Habeşistan’ı işgal etti. İtalyan Kralı aynı zamanda Habeşistan İmparatoru ünvanını aldı.

İtalya, Habeşşistan’ı işgal ettikten sonra artık denizaşırı bir imparatorluk toprağını korumak durumundaydı ve bu durum İtalya’nın, İngiltere ile rekabet içine girmesine yol açmıştı.

İtalya, Habeşşistan’ı işgal ettikten sonra artık denizaşırı bir imparatorluk toprağını korumak durumundaydı ve bu durum İtalya’nın, İngiltere ile rekabet içine girmesine yol açmıştı.

1936’dan itibaren İtalya ile Fransa arasındaki ilişkiler de değişmeye başladı. Fransa’da sosyalistlerin iktidara gelmesiyle, Fransız Sovyet ilişkileri gelişme gösterdi.

Bu koşullar altında İtalya, Avrupa’da kendisine bir destek aramak zorunda kaldı. Bu da Nazi Almanyasından başkası olamazdı. Almanya ile İtalya arasındaki tek anlaşmazlık Avusturya idi. Ancak Mussolini, Almanya’nın Avusturya üzerindeki emellerine de engel olamayacağını anlamıştı. Şimdi Almanya’ya muhtaçtı. Bu nedenle Avusturya konusunu sorun haline getirmedi. Almanya 1936’da Avusturya ile bir anlaşma yapıp, Avusturya’nın bağımsızlığına saygı göstereceğini bildirdi ve bu durum İtalyayı rahatlattı.

Japonya, Mançurya’yı ele geçirdikten sonra Moğolistan’da faaliyete geçti ve Asya’nın ortalarına kadar ilerleme politikası izlemeye başladı. Bu durum Sovyet Rusya’yı endişelendirdi.

Japonya, bir yandan da Çin’e girmek için hazırlanıyordu. Bu durum, Çin komünistlerini destekleyen Sovyet Rusya ile Çin milliyetçilerini destekleyen ABD’nin tepkilerine yol açabilirdi. Japonya, kendisini ABD ile Sovyet Rusya arasında sıkışmış görüyordu.

Hem Almanya hem de Japonya için ortak tehlike Sovyet Rusya idi. Bu nedenle bu iki devlet 25 Kasım 1936’da “Anti Komintern Paktı” imza ettiler. Böylelikle komünizme karşı ortak hareket etme kararı aldılar.

Almanya’nın Çekoslavakya’yı işgali, Sovyetlerin İngiltere ve Fransa’ya karşı güvenini yitirtti. Habeşistan’ın işgalinde, İspanya iç savaşında, Ren bölgesi sorununda, Avusturya’nın ilhakında ve Çekoslovakya’nın  işgalinde Sovyetler Birliği, Avrupa sorunlarının dışında tutulmak istenmiştir. Bu durum, Sovyetlerin bir Avrupa devleti olarak değil, Asya devleti olarak görüldüğünü kanıtlamaktaydı. İngiltere ve Fransa’ya güvenmeyen Sovyetler, Almanya ile bir ittifak kurulmasını gerekli görmüş ve 23 Ağustos 1939’da Moskova’da Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı imzalamıştır. Pakta göre Polonya, Finlandiya ve öteki Baltık ülkelerinin iki nüfuz alanına ayrılması kararlaştırıldı.

İki savaş arasında yalnızcılık politikası izleyen ABD’de Avrupanın yeni bir savaşa sürüklendiğinin anlaşılması üzerine Amerikan Kongesi bazı önlemler aldı. 1936 tarihinde “Tarafsızlık Yasası” yla Amerikan bandıralı gemilerin savaş alanlarında dolaşması ve savaş malzemesi alımı için kullanılacak kredilerin verilmesi yasaklandı.