Halkçılık

HALKÇILIK

Bir milleti oluşturan çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan insanlara “halk” denir.

Hem Cumhuriyetçilik hem de milliyetçilik ilkesinin “zorunlu” bir sonucu olan  Halkçılık ise milleti oluşturan çeşitli insan gruplarının yararına ve çıkarına bir siyaset izlenmesidir. Bir başka deyişle devlet hizmetlerinin milleti oluşturan kişilere, meslek gruplarına ve topluluklara eşit olarak sunulmasıdır. Yapılacak çalışmaların, verilecek hizmetlerin belli bir kesime, sınıfa veya zümreye, aileye değil, eşit olarak tüm halkın yararına sunulmasıdır.

Halkçılık, cumhuriyetçiliğin doğal bir sonucudur: Çünkü Cumhuriyet, halkın kendi yöneticilerini kendi içinden seçmesi anlamına gelir ki böylece Cumhuriyet rejimi bir halk rejimi olmaktadır.

Halkçılık, milletçiliğin de bir sonucudur: Çünkü millet halktan oluştuğuna göre, milliyetçilik, Türk halkının mutluluğu için çalışmak, ortak geçmişe ve geleceğe halkla birlikte bağlanmak demektir.

Atatürk, daha TBMM açılır açılmaz yeni devletin bir halk devleti olduğunu belirtti. Artık halk, bir kişi tarafından yönetilmemekte, kendi kendini yönetmektedir.

Halkçılık, Atatürk ilkeleri arasında demokrasinin temelini oluşturmaktadır. Halkın seçimle belirlediği bir meclis aracılığı ile yönetim ve egemenlik haklarını kullanmasıdır.

Yasalar önünde eşit olan kişilerin yönetimi ellerinden bulundurmaları, halkçılığın temel özelliği halkın çağdaş uygarlığın gereklerine göre eğitilmesi ise halkçılığın temel kuralıdır.

Halkçılık ilkesinin uygulanması, toplumda hiç kimsenin diğerinden üstün olmamasının, kanun önünde kesin eşitliğinin kabulü anlamına gelir. Gerçek halkçılıkta hiçbir toplumsal gruba, zümreye ayrıcalık tanınmaz. Halk her bakımdan birbirine eşit kimselerden oluşur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.