1929 Dünya Ekonomik Bunalımı

1929 DÜNYA EKONOMİK BUNALIMI

I. Dünya Savaşı’nın ardından barış çabaları sürerken 1929’da Amerika’da patlak veren dünya ekonomik buhranı kısa zamanda tüm dünyada etkilerini göstermeye başladı.

a) Krizin Sebepleri

 Amerikan ekonomisinin büyük bölümünün holdinglere dayanması (1929 yılında Amerika’da ekonomide %50 üzerinde söz hakkı olan holding sayısı 200 civarındaydı. Bu sayılar bir tek holdingin bile iflasının ekonomiyi sarsmaya yeterli olduğunun göstergesiydi.)

 Bankacılık sisteminin kötü yapılandırılmış olması

 Başkan Hoover yönetiminin tecrübesiz olmasından dolayı krize zamanında ve etkili şekilde müdahale etmemesi

 Amerika’nın o dönemde dünyanın en önemli kredi veren ülke durumunda bulunması ve I. Dünya Savaşı’nda verdiği kredileri geri alamaması

 

b) Krizin Gelişmesi – Kara Perşembe

 New York Borsası 1928 yılının başından 1929 Ekim’ine kadar gittikçe yükseliyor ve yüksek fiyat/kazanç oranı getiriyordu. Ancak 3 Ekim 1929 tarihine geldiğinde, sayılan sebepler doğrultusunda borsanın ilerlemesi durmuş hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri düşmüştü. Bu düşüş 21 Ekim günü yabancı yatırımcıların hisse senetlerini ellerinden çıkarmalarıyla hızlandı ve “Kara Perşembe” olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa dibe vurdu. 1929 yılının fiyatlarıyla 4.2 milyar dolar yok oldu.

 

c) Krizin Sonuçları

 Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden oldu.

1929 bunalımı ABD’de New York borsasının çöküşü ile başladı. Birçok şirket iflas ederken birçok şirketin hisse senetleri de değer kaybetti. Borsanın çöküşü kısa sürede büyük bir ekonomik krize yol açtı. Tüketim ve yatırımlar azaldı. İşsizlik ortaya çıktı.

ABD’de başlayan ekonomik bunalım kısa sürede dünya bunalımına dönüştü. Çünkü ABD’nin dışalımı ve dışsatımı düşmüştü. Üstelik ABD savaş sırasında borç veren ülke durumundaydı. ABD bankalarının borç ve yatırımlarını sona erdirmeleri üzerine Alman ekonomisi çöktü. İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri de bu durumdan etkilendiler.

Sovyetler Birliği ise bu krizden etkilenmedi. Aksine büyümeyi sürdürdü. Bu durum Sosyalizmi, Batı devletleri için daha büyük bir tehlike haline getirdi.

 

d) Türkiye’ye Etkileri

 1930 – 1933 yılları arasında ithalatta hızlı bir daralma yaşandı.

 Türk hükümeti, 1930 taksitini ödeyemeyeceğini anladı ve Duyun-u Umumiye İdaresini yeni bir anlaşmaya zorladı.

 Merkez Bankası kurma kararı alındı.

 Türkiye’de üretilen pamuğa karşı dış talebin zayıfladığı dönemde kurulan devlet tekstil fabrikaları pamuğa karşı iç talebi büyük ölçüde genişletti.

 Tarım ürünlerinin fiyatlarında hızlı bir düşüş yaşandı.

 Ziraat Bankası ve gelişmekte olan kooparetifler, köylüler borçlarını ödemekte zorlandıkları için, ciddi sıkıntılarla karşılaştı.

 Hükümet, 1930 yılında, makine kullanan çiftçilere uygulanan vergi iadesini, traktör başına belli bir tazminat ödenmesi koşuluyla kaldırdı.

 1933’de dış ödemelerde uygulamasına başlanan kliring ve takas sistemini uyguladı. (Kliring sistemi malını alanın, malını alma ilkesine dayanır.)

 Çıkarılan kanun ile hükümete tedbir alma yetkisi verilerek, ihraç mallarında kalite kontrolüne gidildi. Bu kontrolü yapması amacıyla Türk Ofis kuruldu.

 Türk Ofis’e kontrol ve teftiş görevi yanında, uluslararası ticaret ve ödeme anlaşmalarını hazırlama görevi de verildi.

 Bu tedbirlerin sonucunda ihracatla ithalat arasındaki denge 52 seneden beri ilk defa 1930’da aktif duruma geldi. İhracat, ithalatı aşarak, Türkiye’nin açığı kapandı ve devam eden 9 yıl boyunca ihracat, ithalatın daima üstünde kaldı.

Dünyayı en az I. ve II. Dünya Savaşları kadar çok etkileyen bu kriz dünyada yaşanmış en büyük ekonomik krizdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.