Bütünleyici İlkeler

BÜTÜNLEYİCİ İLKELER

Bu ilkeler, Atatürk’ün Anayasa’ya koydurduğu altı temel ilkesinin yanında Ulu Önder’in yaşamı boyunca ve yaptıkları sırasında kesinlikle ödün vermediği ve uyguladığı prensiplerdir. Daha sonra O’nun eserini inceleyenlerin belirlediği ilkelerdir:

 

1-  ULUSAL EGEMENLİK

Egemenlik haklarının ulusa ait olması, ulusun kendi kendisini yönetmesidir. Ulusal egemenlik; ulusun tarihsel ve sosyal bir gerçek olması yanında siyasal bir gerçek olduğunun ifadesidir ve Cumhuriyetçilik ilkesini bütünlemektedir.

Atatürk’e göre “Toplumda en yüksek özgürlüğün, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması, ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla ulusal egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan ötürü özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası egemenliktir.”

Amasya Genelgesinde “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” maddesi ortaya atılmış, TBMM’nin açılması ile ulusal egemenlik gerçekleşmiştir.

2-  MİLLİ BİRLİK – BERABERLİK VE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜ

Ulusal birlik ve beraberlik, ulusça bir arada yaşamayı, aynı ülkü etrafında bütünleşmeyi kapsar. Millet, ülkesi ile bir bütündür. Bu niteliği ile milliyetçilik ilkesinin doğal bir sonucudur. Atatürk bu ilkeyi 1919 yılındaki bir konuşmasında “Ulus ve biz yok, birlik halinde ulus var. Biz ve ulus ayrı ayrı şeyler değiliz.” diye açıklamaktadır.

Ülke bütünlüğü ise milletin yaşadığı toprakların tarihsel savaşımlar sonucu kanla çizilmiş bir toprak parçası olduğunu, parçalanamayacağını ifade eder. Bu ilke Erzurum Kongresi’nde “Ulusal sınırlar içerisinde vatan bölünmez bir bütündür.” şeklinde yer almıştı.

3-  ULUSAL BAĞIMSIZLIK

Ulusal bağımsızlık dışa karşı, özgür ve bağımsız yaşamayı ulusal bütünlüğü ve birliği anlatır. Başka bir devletin yönetimine girmeden, uluslar arası ilişkilere ulusal çıkarlarımız doğrultusunda girmemizdir. Siyasi bağımsızlık devletler hukukuna göre bir devlete ya da uluslar arası bir kuruluşa tabi olmamayı ifade eder. Kurtuluş Savaşı’nda dış düşmanlara karşı mücadelenin amacını bağımsızlık oluşturur.

Atatürk bağımsızlığı “askeri, siyasi, ekonomik, kültürel adli alanlarda tam bağımsız olmak” olarak düşünmüş bunları Lozan ile gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.

 

4-  YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ

Yurtta barış milli birlik ve beraberliğin doğal sonucudur. Kişilerin barış içinde bir arada yaşamalarını öngören bir ilkedir ve bu ilkeyi sağlayacak olan da devlettir. Yurdun kalkınması, gelişmesi ve demokrasinin en önemli şartıdır.

Dünyada barış ise uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesini, kuvvete başvurulmamasını öngörür. Kollektif güvenliği, uluslararası barışın korunmasını ve güvenliği ifade eder.

II. Dünya Savaşı’nın getirdiği felaketler göz önüne alındığında Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Pek çok paktlar, kurullar oluşturulmasına rağmen hala dünya barışı tam olarak gerçekleştirilememiştir.

5-  AKILCILIK VE BİLİMSELLİK

Gerçeği arayıp bulma yolu olan Akılcılık, bilim ve tekniğin gelişmesini sağlamıştır. Devlet ve toplum yaşamında olanlara bilimsel gözle bakmayı, gerçekleri bilimsel yöntemlerle araştırmayı esas alır. Osmanlı Devleti’nde bilime karşı olan tutum Türkiye Cumhuriyeti için iyi bir ders olmuştu. Atatürk bu nedenle “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek Türk toplumunun hedefini göstermiş oluyordu. Akılcılık, Türk inkılabının felsefi temelini oluşturur. “Akıl her şeyin üstünde ve her şeyin hakimidir.” ilkesinden yola çıkılmıştır.

 

6-  ÇAĞDAŞÇILIK VE BATILILAŞMA

Türkiye Devleti’nin amaç olarak benimsediği ilkelerin en önemlilerinden birisidir. Türk toplumuna, en ileri uygarlık olan Batının bilim ve tekniği hedef olarak gösterilmiştir. Amaç kendi öz kültürümüz ve benliğimiz içinde gelişmiş bilim ve teknik seviyesine ulaşarak çağdaş milletler arasına girmektir.

Atatürk sık sık çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmanın gereklerinden bahsetmiştir. Çağdaş uygarlık Batı Uygarlığı olarak kabul edildiğine göre iki sözcük de aynı anlamı ifade etmektedir.

Türkiye çağdaşlaşma çabalarına girerken Osmanlı Devleti’nden farklı hareket etmiştir. Batıyı bir bütün olarak kavramış, amaca ulaşmada engel olabilecek Osmanlı kurumlarının varlığını sürdürmelerine izin vermemiştir.

 

7-  İNSAN VE İNSANLIK SEVGİSİ

Türk İnkılabının en önemli özelliklerinden biri de insana verdiği değerde görülür. Temel çıkış noktası insan olduğuna göre insanın mutluluğu amaçlanmalıdır. Atatürk ilkelerinin çoğunluğunda bu özü görmek mümkündür. Atatürk, tüm insanların barış ve huzur içinde yaşamasını arzulamıştır ve bunu gerçekleştirebilmek için insan sevgisi şarttır. İnsan ve insanlık sevgisi olmadan tüm dünyanın mutluluk içinde yaşaması söz konusu değildir. Atatürk, “Biz kimsenin düşmanı değiliz, yalnız insanlığın düşmanları olanların düşmanıyız.” diyerekten sonsuz bir insan sevgisinden bahsetmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.