Lozan Konferansı Ve Barışı (20 Kasım 1922-24 Temmuz 1923)

LOZAN KONFERANSI VE BARIŞI

(20 Kasım 1922-24 Temmuz 1923)

Bu konferansta bir tarafı Türkiye tek başına oluştururken, karşı tarafı gücü ve konferanstan beklentileri oldukça farklı olan şu devletler oluşturuyordu:

1-  Çağıran dört devlet: İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya

2-  Katılan devletler: Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti ve ABD

3-  Boğazlar rejimi konusunda görüşmelere çağrılan Sovyet Rusya ve Bulgaristan (Bulgaristan-Trakya sınırı konusundaki görüşmelere de katılacaktı).

  Türkiye Devletini temsil için oluşturulan heyetin başına İsmet Paşa getirildi. Çünkü Mudanya Ateşkesini başarıyla sonuçlandırmıştı.

İsmet Paşa’ya kapitülasyonlar ve Ermeni Meselesi ile ilgili konularda kesinlikle taviz vermemesi söylenmişti.

KONFERANSIN BAŞLICA ÇALIŞMA KONULARI

Konferans üç önemli konuyu çözmek zorunda idi.

1-  Türk-Yunan barışının esaslarını sağlamak

2-  Osmanlı Devleti’nin tarihe karıştığını kabul ettirerek  yeni Türk Devleti’ni ve davasını tanıtmak

3-  Osmanlı İmparatorluğunun Türkler adına yabancılara vermiş olduğu ayrıcalıkları tasfiye etmek

Türk heyetinin elinde sağlam bir program vardı. Bu program Kurtuluş Savaşının ve Yeni Türk Devletinin temeli olmuştu: Misak-ı Milli; vatan topraklarının tam bütünlüğü ve bu toprakların üzerinde yaşayan Türk Ulusunun kayıtsız ve şartsız olarak bağımsızlığının tanınması konferansta temel hedeftir.

İtilaf Devletleri’nin ortak bir programı yoktu. Fakat üzerinde birleştikleri ortak çıkarları vardı. Osmanlı Devleti’nden elde etmiş oldukları her türlü ayrıcalığı ve en çok kapitülasyonları ne pahasına olursa olsun korumak istiyorlardı.

Konuların önemli oluşu, tarafların programları arasında derin farklar bulunuşu konferans görüşmelerinin çetin olmasına neden oldu.

Her ne kadar birçok noktada görüş birliği sağlandı ise de, borçlar sorununda, kapitülasyonlarda, İstanbul’un müttefiklerce boşaltılmasında, Irak sınırının belirlenmesinde müttefikler Türk tezini kabul etmek istemediler. Bunun üzerine konferans çıkmaza girdi ve dağıldı.

Bir müddet sonra İtilaf Devletleri’nin ricası üzerine konferans 23 Nisan 1923’te tekrar toplandı. Pürüzlü sorunlar yeniden gözden geçirildi ve bir çözüm şekline bağlandı. Kararlaştırılan esaslara göre hazırlanan barış antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalandı.

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI

1-  SINIRLAR

a)  Suriye Sınırı: Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşmasıyla çizilen sınır Lozan’da kabul edildi. (Suriye sınırındaki Hatay, vatanımızın dışında bırakıldı, fakat 1939’da topraklarımıza katılacaktır.)

b)  Irak Sınırı: Irak sınırı sorunu çözümlenemedi. Bu konuda en önemli mesele olan Musul sorununun dokuz ay içinde Türkiye ile İngiltere arasında çözümlenmesi kararlaştırıldı.

c)  Batı Sınırı: Misak-ı Milli’ye göre çizildi. Ancak bazı bölgelerin örneğin Batı Trakya’nın elden çıkması önlenemedi. Batı Trakya’nın Balkan Savaşlarında kaybedilmesi nedeniyle bölge geri alınamadı. Yunanistan savaş tazminatı yerine Karaağaç’ı Türkiye’ye bıraktı. İmroz ve Bozcaada dışındaki adalar Yunanistan’ın egemenliğinde kaldı. Ancak Yunanistan adalarda asker ve silah bulundurmayacaktı. İtalya’nın elinde bulundurduğu Ege Adaları üzerindeki egemenliği devam etti.

2-  NÜFUS MÜBADELESİ

Yunanistan ile Türkiye arasındaki bir diğer sorun ise İstanbul Rumları ile Batı Trakya’da bulunan Türkler dışında Türkiye’deki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler’in yer değiştirmesiydi. Bu duruma göre Yunan ordusu ile Yunanistan’a gitmiş olan Anadolu ve Trakya’daki Rumlar geri gelmeyeceklerdi.

3-  KAPİTÜLASYONLAR

Kapitülasyonlar adli, mali ve idari alanda yabancılara tanınan ayrıcalıklardı. Barış antlaşmasının 28. maddesiyle bütün sonuçlarıyla birlikte kaldırıldı.

4-  AZINLIKLAR

Tüm azınlıklar Türk vatandaşı kabul edildi ve ayrıcalıkları kaldırıldı. (Avrupalıların azınlık haklarını bahane ederek iç işlerimize karışmaları engellendi.)

5-  SAVAŞ TAZMİNATLARI

Türkiye I. Dünya Savaşı nedeniyle istenen tazminattan, geleceğe bir borç bırakılmadan ve hiçbir şey ödenmeden büyük bir başarı ile kurtuldu.

6-  DEVLET BORÇLARI

1854 yılından başlayarak I. Dünya Savaşı sonuna kadar Batı ülkelerinden aldığımız borçlar büyük bir toplam tutuyordu. Bu borçlar, Osmanlı Devletinin parçalanması ile ortaya çıkan yeni devletlere, gelirleri oranında bölüştürülüyordu. Bize kalan bölümü ise düzenli taksitlere ayrıldı ve borçların ödenmesi üzerinde her türlü yabancı denetim ve gözetimine son verildi. Ayrıca Duyun-u Umumiye(Genel Borçlar idaresi) kaldırıldı.

7-  BOĞAZLAR

Dünyanın en önemli siyasal konularından olan bu sorun, uzun ve şiddetli tartışmalara yol açmıştı. Boğazlar sorunu Lozan Barış Antlaşmasında 23. maddede genel olarak yer almış, Barış antlaşmasına ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmişti.

Boğazlardan serbest geçişi, Türk başkanlığında uluslararası bir komisyonun kurulmasını, Boğazların ve çevresinin silahsızlandırılması ve askersizleştirilmesini hedef tutan ve Milletler Cemiyetinin de garantisini sağlayan hükümleri içeren bu sözleşme, 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilecek  egemenliği sınırlayan hükümler kaldırılacak, ulusal çıkarlarımıza uygun hale getirilecektir.

8-  İSTANBUL’UN BOŞALTILMASI

Barış Antlaşması’nın TBMM’de onaylanmasından altı hafta sonra İstanbul ve Boğazlardaki İtilaf kuvvetleri topraklarımızı terk edeceklerdi.

9-  PATRİKHANE

Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki Patrikhane’nin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul’da kalmasına izin verilecekti.

Türkiye Lozan’da bazı isteklerini gerçekleştiremedi. Bunlar:

1-  Batı Trakya ile Ege adaları geri alınamadı.

2-  Musul ve Hatay sınırlarımız dışında kaldı.

3-  Boğazlar üzerinde denetim ve savunma hakkı tanınmadı.

LOZAN ANTLAŞMASININ ÖNEMİ

Türk kurtuluş Savaşı kesin olarak sona erdi ve Sevr Antlaşması geçerliliğini yitirdi.

Lozan Antlaşması maddelerine göre İtilaf Devletleri Misak-ı Milli’yi ve Türkiye’nin bağımsızlığını kabul etti.

Lozan Antlaşmasını inceleyen birçok yabancı yazarın, onu Asya’nın Avrupa’ya karşı bir zaferi olarak da saymasının yanısıra I. Dünya Savaşı’nın gerçek galibinin Türkiye olduğunu ileri sürenler de olmuştur.

Lozan Barış Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşının sağladığı Türk Ulusunun hayati haklarının ve emeklerini gerçekleştirdiği bir eserdir.

Lozan aynı zamanda Orta Doğu’nun en önemli bir bölgesinde devamlı bir barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da hizmet eden ve günümüzde halen geçerli olan bir antlaşmadır.

Yeniden seçimlere gidilmesi ve II. TBMM’nin kurulması

I. TBMM, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yürütmüş, düşmanlar yurttan atılıncaya kadar dağılmamaya karar vermişti. Büyük Zaferden sonra bu amaca ulaşılmış oldu fakat meclis yorulmuş ve yıpranmıştı. Mustafa Kemal’e, yapacağı devrimler için O’nu destekleyecek dinamik, genç bir meclis gerekiyordu ve böylece meclisin yenilenmesi zorunluluğu ortaya çıktı. TBMM 1 Nisan 1923 tarihinde tarihi bir kararla yeni seçim yapılmasına karar vererek dağıldı.

Meclisin verdiği bu karar üzerine seçim kanununda değişiklikler yapılarak milletvekili seçimlerine gidildi. Yeni seçilen milletvekillerinden meydana gelen II. TBMM ilk toplantısını 11 Ağustos 1923 tarihinde yaptı. 23 Ağustos 1923 tarihinde de Lozan Barış Antlaşmasını onayladı.

İSTANBUL’UN BOŞALTILMASI

II. TBMM’nin Lozan’ı onaylamasıyla birlikte İtilaf Devletleri askerleri Türk topraklarından yavaş yavaş çekilmeye başladılar. Son askerler de 2 Ekim 1923’te Dolmabahçe önünde Türk bayrağını selamlayarak gittiler.

Dört gün sonra Kurtuluş Savaşının galibi kahraman Türk Ordusu coşku gösterileriyle İstanbul’a girdi. (6 Ekim 1923)

ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI

Lozan Barışına göre İtilaf Devletleri İstanbul’u boşalttıktan sonra ortaya yeni bir sorun çıktı. Yeni Hükümetin merkezi neresi olacaktı?

O tarihe kadar İstanbul işgal altında bulunduğundan hükümet merkezi sorunu üzerinde durulmamıştı. İstanbul’un kurtuluşundan sonra bu sorun kendiliğinden ortaya çıktı.

İstanbul kozmopolit, işgal edilmesi kolay bir şehirdi. Bu nedenle başkent olması sakıncalı idi. Bu açıdan Ankara daha güvenilir ve merkezi idi. 13 Ekim 1923’de kabul edilen bir yasa ile Ankara’nın başkent olması onaylandı.

Uzun tartışmalardan sonra oy çokluğu ile Ankara başkent olarak kabul edildi. İngiltere, Fransa ve İtalya politik çıkarlarına uymadığı için bu karara karşı çıktılar ve başkentin Ankara olması halinde büyükelçilerini geri çekerek ülkelerini orta elçi düzeyinde temsil ettireceklerini bildirdiler. Ancak bu tehditler Ankara Hükümetini hiç etkilemedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.