Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)

PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 OCAK 1919)

–    İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı sürecinde aralarında gizli antlaşmalar yaparak savaş sonucunda uygulanacak paylaşım planlarını belirlemişlerdi.

–    Ancak Çarlık Rusyası’nın savaştan çekilmesi, Yunanistan’ın ve ABD’nin savaşa katılması sonucunda planların işlerliği kalmamıştı.

–    İttifak Devletleriyle ateşkes antlaşmaları yapıldıktan sonra;

a)    I. Dünya Savaşı galiplerinin yenilenlere kabul ettirecekleri koşulları belirlemek

b)    İtilaf Devletleri’nin aralarındaki sorunları çözümlemek

c)    Yenilen devletlerin durumunu görüşerek adeta yapacakları işgallere ortaklaşa karar vermek amaçlarıyla Paris Konferansı 18 Ocak 1919’da 32 devlet temsilcilerinin katılımıyla başladı (Osmanlı Devleti’nin nasıl paylaşılacağı konferansın önemli konusunu oluşturmuştur). Konferansa ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya egemendi.

 

Konferans Çalışmalarında;

1-  ABD, Milletler Cemiyeti’nin kurulması kararını aldırdı. Bu konferansa katılan 32 ülkenin üye olmasıyla Cemiyet-i Akvam yani Milletler Cemiyeti kuruldu.

Milletler Cemiyeti’nin (Cemiyet-i Akvam) kuruluş amacı, dünya devletlerinin haklarını eşit olarak korumak, sorunların savaş olmadan çözümünü sağlamaktır. Bu iyi niyetlerle kurulan cemiyet, başlangıcından itibaren taraflı çalışmalar gerçekleştirmiş, politikasını bir veya birkaç devletin belirlediği bir kurum haline gelmiştir. Bu da cemiyetin demokratik yapısına gölge düşürmüştür. Politikaya yön veren devletler de askeri ve siyasi açıdan gücü tartışılamayanlar olmuştur. Bu anlayış da cemiyetin, güçlü devletlerin çıkarlarını meşru yollardan koruduğu ve arttırdığı bir kurum haline gelmesine neden olmuştur.

2-  “Mandaterlik” anlayışı kabul edildi.

Sömürgelerini korumak, kazandıkları topraklarda da sömürülerini devam ettirmek isteyen İngiltere ve Fransa, “Manda ve Himaye” fikrini ortaya attılar.

İtilaf Devletleri, savaştan galip ayrılmanın verdiği rahatlıkla Wilson İlkeleri’ni göz ardı etti. Çünkü Wilson İlkeleri’nde “yenenler, yenilenlerden toprak almayacak” denilmişti. İşte İtilaf Devletleri buna alternatif olurcasına yönetme yetkisine sahip olamayan devletlerin Milletler Cemiyeti adına bu cemiyetin tayin ettiği büyük bir devletin yönetimine bırakılacağı mandaterlik anlayışını gündeme getirdiler. Böylece sömürgecilik anlayışını da sürdürme olanağına kavuştular.

9

İtilaf Devletleri gizli paylaşım anlaşmalarını büyük çapta uygulamaya devam ediyorlardı. Bu nedenle “sömürgecilik” yerine “mandaterlik” ve “savaş tazminatı” yerine de “savaş onarım bedeli” gibi anlayışları gündeme getiriyorlardı.

ABD, bu konferans sonrası Wilson İlkelerine uyulmayıp değişik tavırlara girildiğini görünce Avrupa ülkeleri ile olan ilişkilerini en alt düzeye düşürdü. Bu durum İngiltere ve Fransa’nın II. Dünya Savaşı’na kadar Avrupa’da rahat hareket etmesine neden oldu. İşte bu durum İngiltere’nin Irak ve Filistin gibi yerleri ele geçirmesine, Anadolu’da daha önce işgal etmiş olduğu yerleri (Urfa, Antep, Maraş) Fransa’nın işgaline bırakmasına ortam hazırladı.

3-  Konferansa katılan Ermeni delegeler uluslar arası bir konferansta “Ermenistan” kurulması düşüncesini ortaya attı. Bu duruma İtilaf Devletleri hiçbir itirazda bulunmadı.

Ermenilerin, I. Dünya Savaşı’nda Çarlık Rusyası ve İtilaf Bloğunu destekleyen bir tavır sergilemesi konferansa katılmasında etkili olmuştur. İşte bunun karşılığı olarak da Doğu Anadolu’yu da kapsayan bir Ermeni devleti düşüncesi ortaya atılmıştır. Ancak en önemli hukuksal belge olan Wilson İlkeleri’ne göre bu durum mümkün değildi. Çünkü Anadolu’da yaşadıkları yerlerde nüfus çoğunluğuna sahip değillerdi.

İtilaf Devletleri, Brest-Litowsk Antlaşması sonrasında Rusların geri çekildiği topraklarda Ermenistan devletinin kurulması kararını aldılar.

4-  Bu konferansta I. Dünya Savaşı süresinde İtilaf Bloğu’na en son katılan ülke olan Yunanistan da bulundu.

Yunanistan bu konferansa bir takım sahte belgelerle gelmişti. Çünkü tarih ve hukuk olarak Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ait olduğunu, Batı Anadolu’da özellikle İzmir ve çevresinde nüfus çoğunluğunun Rumlarda olduğunu dolayısıyla Wilson İlkeleri’ne dayanarak bu bölgenin Yunanistan’a verilmesinin doğu olacağını belirtiyorlardı. Ayrıca “Türklerin Batı Anadolu’da Hristiyanları katlettiği, iddialarını getirerek yapacakları işgallere ortam hazırlıyorlardı.

Yunanistan’ın ve Başbakanı Venizelos’un amacı, Batı Anadolu’yu ve Trakya’yı ele geçirip Ege Denizi çevrisinde büyük bir Yunan devleti kurmaktı.

Fransa’yı da yanına alan İngiltere bu iddiaları destekledi. Sahte belgelerle ABD delegelerini bu konuda ikna ederek Yunanistan’ı da Anadolu’nun paylaşımına ortak etti.

İngiltere, gizli paylaşım antlaşmalarında İtalya’ya Batı Anadolu ve Akdeniz sahil şeridinden bir takım yerler vermişti. Ancak güçlü bir İtalya’nın Doğu Akdeniz’e egemen olması İngiltere’nin sömürgelerine giden yollarının güvenliğini tehlikeye sokabilirdi.

Yani kısacası İngiltere güçlü bir İtalya yerine güçsüz ve İngiltere’ye destek verebilecek kukla gibi kullanabileceği Yunanistan’ı tercih etmiş, İzmir ve çevresini Venizelos’un sahte belgelerine dayanarak Yunanistan’a vermiştir. (Paris Konferansı’nda Yunanistan’a Anadolu’dan verilen bölgenin sınırına “Milne Hattı” denir.)

Bu durum Wilson İlkelerine aykırıdır. Ayrıca İtalya’nın konferansı terk etmesine neden olmuştur. Böylece İtilaf Devletleri arasında ilk defa görüş ayrılığı da ortaya çıkmıştır. Bu durum, İtalya’nın İtilaf Devletlerinden kopma sürecini başlatmıştır. Konferansı terk eden İtalya, Anadolu’da payına düşen yerleri işgale başlarken, İtilaf Devletleri arasındaki ayrılık başladı.

5-  I. Dünya Savaşı sürecinde Boğazlar yapılan gizli antlaşmalarla Rus Çarlığı’na bırakılmıştı. Ancak süreç içerisinde Rusya hem savaştan çekilmiş, hem de Çarlık rejimi yıkılmıştır. İşte bu nedenle Paris Konferansı’nda “Boğazların İtilaf Devletleri’nin denetimine bırakılmasına karar verildi.

6-  İtilaf Devletleri Almanya, Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan ile yapılacak antlaşmalara Paris Konferansı’nda karar verdi.

Ancak İtilaf Devletleri kendi aralarında tam bir uzlaşma sağlayamadıkları için Osmanlı Devleti ile yapılacak barış antlaşmasının esaslarını Paris Konferansı’nda belirleyemediler. Osmanlı topraklarının paylaşımı konusunda anlaşamadıkları için Mondros Mütarekesi uzamıştır. Bu sürede Türk topraklarını haksız bir şekilde işgale başlayan İtilaf Devletlerine ve onların destekledikleri Yunan-Ermeni gibi devletlere karşı “Türk Kurtuluş Savaşı” başlamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.