XVIII. Yüzyıl Islahat Hareketlerinin Genel Özellikleri İle Bu Islahatların Toplum, Kültür, Eğitim Ve Sanat Alanlarındaki Etkileri

XVIII. YÜZYIL ISLAHAT HAREKETLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ İLE BU ISLAHATLARIN TOPLUM, KÜLTÜR, EĞİTİM VE SANAT ALANLARINDAKİ ETKİLERİ

XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ

  •  17. yüzyıl ıslahatlarına göre köklü ve kalıcı olmuştur.
  •  Lale Devri dışındaki ıslahatlar genelde askeri alanda yapılmıştır. Bunda savaşlarda alınan yenilgilerin etkisi büyük  olmuştur.
  •  Islahlarda batıdaki gelişmelerden yararlanılmıştır.
  •  Islahatların önündeki en önemli engel Yeniçerilerle ulema sınıfı olmuştur.

III. AHMET VE III. SELİM DIŞINDAKİ ISLAHATÇILAR VE ISLAHATLARI

I. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI

Bu dönemde yapılan ıslahatlar daha çok askeri alanda yapılmıştır. I. Mahmut Fransız asıllı Humbaracı Ahmet Paşa’yı askeri ıslahatlar yapmakla görevlendirmiştir.

  •  Topçu ocakları Avrupa usulüne göre yeniden düzenlendi.
  •  İstanbul’da Humbara ocağı açıldı.
  •  Subay yetiştirmek amacıyla Hendesehane ve Mühendishane-i Berr-i Hümayun (Kara Mühendishanesi) açıldı. 1734
  •  Sürat Topçuları, Lağımcı ve Humbaracı Ocakları genişletilerek ıslah edildi.
  •  Ulufe alım- satımı yasaklandı.
  •  İstihkam Okulu açılmış ve Avrupa’dan uzmanlar getirilmiştir.
  •  Yeni tersaneler kurulmuş ve levent teşkilatı kaldırılmıştır.
  •  Tımar sistemindeki bozukluk giderilmeye çalışılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde askeri alanda ilk defa Avrupa’dan bu dönemde yararlanılmıştır.

III. MUSTAFA DÖNEMİ ISLAHATLARI

  •  Topçu ocağı ıslah edilerek modern bir top dökümhanesi açılmıştır. Avrupa tarzında sürat topçuları ocağı kurulmuştur.
  •  Deniz subayı yetiştirmek amacıyla Mühendishane-i Bahr-i Hümayun “Deniz Mühendishanesi” açıldı.
  •  Mali alanda ıslahatlar yapılmıştır. Esham sistemi getirilmiştir.(iç borçlanma)

XVIII.YÜZYILDA OSMANLI DA SANAT

XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde mimarlıkta, musikide, edebiyatta büyük sanatkârlar çok güzel eserler vermişlerdir. Bir mimarlık şaheseri olan Üçüncü Ahmed Çeşmesi, Boğaz’ı süsleyen birçok güzel yalılar, Laleli ve Nuruosmaniye camileri, bu asırda yapılmıştır. Büyük tarihçi Naima ünlü eserini bu asırda yazmıştır. Aşk ve İstanbul şairi Nedim, en büyük mesnevi şairi Şeyh Gallb, en büyük bestekârımız Itrî, büyük ressam ve şair Levnî… vb. bu asırda yaşamış ve eser vermişlerdir.

MİMARLIK

Onsekizinci yüzyılda mimarlık eserleri daha çok Lâle Devri’nde ve III. Mustafa zamanında meydana getirilmiş, camiler, köşkler, çeşmeler, imaretler (aşevi) yapılmıştır.

Bu asrın en önemli mimarlık eserlerinden bazıları şunlardır:

III. AHMED ÇEŞMESİ

Yalnız onsekizinci yüzyılın değil, bütün Osmanlı devrinin en güzel çeşmelerinden biri, Lâle Devri’nin solmayan bir çiçeğidir. Çeşmenin planını bizzat III. Ahmed’in çizdiği, bunu başmimar Mehmed Ağa’nın uyguladığı söylenir. Ayasofya’nın yanında, Topkapı Sarayı’nın dış kapısının karşısında yer alan bu çeşmenin üzerine yazılan tarih beytinin hem şairi hem hattatı, Sultan III. Ahmed’dir.

Bugün, halk arasında Sultan Ahmed Çeşmesi olarak anılan bu eseri yerli yabancı bütün ziyaretçiler hayranlıkla seyretmektedir.

NURUOSMANİYE CAMİİ

Yapımına, I. Mahmud devrinde  başlanmış ve III. Osman zamanında  bitirilmiştir. Barok üslûpta  Mimar Mustafa Ağa tarafından yapılmıştır. Cami, geniş bir dış avlu ile çevrili, medrese, kütüphane, imaret, sebil, türbe, çeşme, han ve dükkânları ile bir külliyedir. Yapıldığı yerde bir su kaynağı bulunduğu için caminin tabanı kemerlerle desteklenen bir bodrum üzerine oturtulmuştur. İç duvarı çepeçevre kuşatan âyet yazısı camiin en büyük özelliğidir.

LALELİ CAMİİ

III. Mustafa devrinde yapılan bu caminin mimarı Mehmed Tahir Ağa’dır. Bu cami de Barok tarzında yapılmış ve kare planlıdır. İmaret, türbe, sebil, hamam, han ve dükkânlardan oluşan bir külliye halindedir. Sekiz sütunlu şadırvanı ve tek şerefeli iki minaresi vardır. Bu caminin önündeki türbede III. Mustafa, III. Selim ve bunların yakınları yatmaktadır.

KÖŞKLER, BAHÇELER:

Onsekizinci yüzyılın ilk çeyreğinde, özellikle Lale Devri denilen 1718-1730 yılları arasında, Kâğıthane deresi ve Boğaz kıyıları güzel köşklerle, yalılarla, çiçek bahçeleriyle dolmuştur. Halic’in sonundaki Kâğıthane deresinin yatağı değiştirilerek mermer kaplı bir kanal içine alındı ve kanala Cedvel-i Sim (Gümüş yol) adı verildi. Kıyısına büyük ve süslü Sadâbad Kasrı yapıldı. Çeşmeler, fıskiyeli havuzlar, lâle ve sümbül bahçeleriyle, çimenlikleriyle geniş seyir ve piknik yerleri düzenlendi. Boğaz kıyısındaki yalılar ve çeşitli semtlerdeki kasırlar ve köşkler, geniş ve güzel bahçeleriyle birer cennet köşesi gibiydiler.

Lâle Devri’nde yapılan en büyük ve en güzel köşklerden ikisi Kâğıthane’de Sadâbad, Alibeyköyü’nde Hüsrevâbad’dır.

Bu güzel yapıların çoğu isyanlar ve yangınlar yüzünden yandı, yıkıldı, yağmalandı.

HATTAT VE RESSAMLAR

XVIII. yüzyılda ünlü hattatlar yetişmiştir. İzzet Ali Paşa ve  Şeyhülislam Veliyüddin Efendi   ünlü  hattatlardır. Mustafa Rakım Efendi de dönemin büyük bir hattatı ve ressamıdır ve  Padişah III. Selimin güzel bir resmini yapmıştır. Osmanlı padişahlarının tuğralarına biçim güzelliğini  getiren yine odur.

Bu asrın en büyük ressamı, Osmanlı klasik minyatürünün son büyük temsilcisi olan Levnî’dir. Aynı zamanda bir divan şairi olan Levnî, resimlerde mekânın perspektif derinliğine yer vermiştir. Onun resimlerinde insanların hareketleri yaptıkları işlere tam bir uyum sağlar. Devrin kıyafetlerini en doğru olarak onun resimlerinde görüyoruz.

Başlıca eserleri Vehbî Sûrnamesi’ndeki 137 minyatür, Padişahlar Albümü’ ndeki portre minyatürler ve “Levnî Albümündeki 43 minyatürdür.

Asrın ünlü hattatları arasında Sultan III. Ahmed’i de saymamız gerekir. Onun, kendi adını taşıyan mimarlık şaheseri çeşmedeki tarih beytinin hem şairi hem hattatı olduğunu vurgulamalıyız.

BESTEKÂRLAR

Onsekizinci yüzyılda birçok bestekâr yetişmiş ve bunların besteleri zamanımıza ulaşmıştır. Onyedinci yüzyılın ve bütün tarihimizin en büyük Türk bestecisi olan Büyük Itrî ömrünün son oniki yılını bu asırda yaşamıştır. Onun kadar büyük bir bestekâr olan İsmail Dede Efendi ise ilk bestelerini bu asırda yapmıştır.

Devrin en büyük bestecilerinden olan Ebu-Bekir Ağa eserlerinde Lâle Devri’nin coşkun havasını yansıtır. Güftesi “Bir âfeti mehpeyker ile nüktelerim var” diye başlayan Mahûr bestesi şaheseri sayılır. Ondört bestesinin notaları  da günümüze ulaşmıştır.

Tamburi Mustafa Çavuş, asrın diğer önemli bestecilerinden biridir.

Aynı yüzyılın ünlü bestecilerinden Tab’î Mustafa Efendi klasik Türk müziğinin en seçkin örneklerini vermiştir.

Devrin, Şeyh Osman Efendi, Ahmed Efendi’ler, ibrahim Efendiler gibi daha birçok bestecisi vardır. Asrın en büyük bestekârlarından bir diğeri de bestekârları en çok teşvik eden hükümdar olan Sultan III. Selim’dir. III. Selim’in notaları günümüze ulaşan 62 bestesi vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.