Tımar Sistemindeki Değişimin Sebep ve Sonuçları

TIMAR SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİMİN SEBEP VE SONUÇLARI

XVII. yılda hızlı gelişme ve değişmeler sonucu Osmanlı toprak sistemi bozulmaya başladı.

Müslümanların elinde bulunan “öşriyye” denilen topraklar, XVII. yüzyılda başlayan iktisadi sıkıntılara bağlı olarak köylünün elinden çıkmaya başladı. Merkezî yönetimdeki bozukluklar ve devlet otoritesinin zayıflaması ile birlikte eyâletlerde “ayan, eşraf, mütegallibe” adı verilen kimseler ortaya çıktı. XVII. yüzyılın başlarından itibaren artan savaş masrafları, uzun süren savaşlar ve Anadolu’da meydana gelen iç karışıklıklar köylünün çiftini bozarak, toprağı terk etmesine sebep oldu. Ayan, eşraf, mütegallibe ve “ribâhor” denilen faizci kişiler, vergisini zamanında ödeyemeyen köylünün elinden toprağını ucuza almaya başladılar. Bu suretle, “büyük çiftlikler” kuruldu.

Hristiyan halkın elinde bulunan “haraciye” denilen toprakların durumu da, “öşriyye” toprakların aynısı idi. Rumeli’de başlayan iç karışıklıklar, köyden şehire göçü hızlandırdı. Hızlı göç toprak düzenini alt-üst ederek bozdu.

XVII. yüzyılın başlarından itibaren “Tımar Sistemi”nin bozulması ile “mirî topraklar”ın durumu da karmakarışık bir hale geldi. Tımar ve zeametler ehline verilmeyip “iltizam ve emânet” usûlü ile vergiler toplanmaya başlandı. Bu usûlde, peşin ücreti fazla vermek esas olduğundan, rekabet ve fiyat artışı sürekli oldu. Mirî araziler, mültezime her verilişinde yeni zamlar ile verilirdi. Mültezim ya da emin adı verilen kişiler, belli bir köyün devlete ödeyeceği vergiyi, kendisi devlete peşin öderdi. Sonra da gider, köylüden devlete ödediği vergiyi tahsil ederdi. Vergi tahsilinde kanuna göre belli bir oranda kâr payı alırlardı. Ancak mültezim veya eminler, devlet otoritesinin boşluğundan faydalanarak, köylüden daha fazla vergi almaya başladılar.
Osmanlı Devleti, vergi toplayacak bir memur tâyin etme ve ona maaş ödeme külfetinden kurtulmak ve reayanın vergisini verebileceği bir koruyucu bulmasını sağlamak amacıyla “mirî araziler” in gelir kaynaklarını mültezime verirdi. Merkezî devlet otoritesinin olduğu zamanlarda bu usûl faydalı oldu. Fakat, devlet yönetiminde bozuklukların başlamasından itibaren bu usûl “halk ile yönetim” arasında bir soğukluk meydana getirdi. Aşırı kâr elde etmek isteyen mültezimlerin zulümlerinden bıkan köylü, devletin kendisine verdiği toprakları bıraktı. Büyük şehirlere göç etti. Bazı köylüler ise yapılan haksızlık ve zulme karşı “levent, celâlî, eşkiya” olup dağa çıktılar, iç isyanlara katıldılar. Tımar sisteminin bozulması ile “Tımarlı Sipahiler” ortadan kalktı.

 

Devlet, Tımar Sistemindeki bozuklukları düzeltmek için ıslahat yaptı. XVII. yüzyılda kısmen ve geçici olarak başarı sağlayan ıslahat çalışmaları, XVIII. yüzyılda olumlu bir netice vermedi. Osmanlı toprak yönetiminin bozulması ile ortaya çıkan ve köylünün toprağını elinden alarak “büyük çiftlikler” kuran “ayan, eşraf ve mütegallibe” ler, XIX. yüzyılda, Sultan II. Mahmut’un karşısına çıkacaklar ve “Sened-i İttifak” a imza koyarak, mevcut durumlarını devlete kabul ettireceklerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.