İslamiyetin Doğuşu ve Yayılışı

İslamiyet'in Doğuşu Hz. Muhammed Dönemi

İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE YAYILIŞI

–    Bu ortamda 571’de Hz. Muhammed Mekke’de doğdu. 610 yılında ilk Vahiy gelerek peygamber oldu.

–    Hz. Muhammed, yeni dini yaymaya başladı. Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanıp Müslümanlığı kabul edenlere “İlk Müslümanlar” adı verilir. Bunlar, karısı Hz. Hatice, arkadaşı, Hz. Ebubekir, amcasının oğlu Hz. Ali, Hz. Osman ve kölesi Zeyd’dir.

–    İlk Müslümanların gizlice yürüttükleri İslamiyeti yayma çalışmaları bir süre sonra açıklık kazandı. Bu durum ve İslamiyetin yayılması Kuveyş Kabilesi tarafından hoş karşılanmadı ve Müslümanlara baskı uygulamaya başladılar.

MEKKELİLERİN İSLAMİYETE KARŞI ÇIKMA NEDENLERİ

a)  Herşeyden önce putperestliğe karşı bir harekettir. Bunun sonucunda Mekke’ye yapılan ziyaret ve bu ziyaretten elde edilen kazanç ortadan kalkacaktır.

b)  Kölelik ve köle ticareti kalkacaktır.

c)  Hz. Muhammed peygamberdir. Siyasi güçlenme olacak, Hz. Muhammed lider olacaktır.

–    Mekkeliler kabilecilik ruhu ile hareket etmektedirler. Ekonomik ve siyasi kayba uğrama korkusu taşımaktadırlar.

–    Mekkelilerin Müslümanlara baskıları artınca Müslümanlar Arabistan’da Hristiyanların ve Yahudilerin yaşadığı bölgelere gidemediler. Nedeni ise Kuveyşlilerin bu bölgelerde ticaretten dolayı etkin olmalarıydı.

–    Müslümanlar için tek uygun yer Habeşistan’dı. İlk göç buraya yapıldı (615).

–    Hz. Muhammed, hac için Mekke’ye gelen Medinelilere İslamiyeti kabul ettirdi. 622 yılında Medineli Müslümanların temsilcileri Hz. Muhammed ile Mekke civarında Akabe’de görüştüler. Onlar, Hz. Muhammed’e ölünceye kadar sadık kalacaklarına ve onu bütün düşmanlarına karşı koruyacaklarına and içtiler. Bu görüşmeden sonra Hz. Muhammed, Müslümanlara düşmanlık gösterenlere karşı Allah’ın savaşa izin verdiğini bildirdi. Bu ise, “Cihad” ve ”        Fetih” kavramlarının tarihsel anlam ve ifadesini bulmasıdır.

–    “Akabe Biatları”  denilen görüşmeler sonucu Medineli Müslümanlar Hz. Muhammed’i Medine’ye davet ettiler.

MEDİNELİLERİN HZ. MUHAMMED’İ DAVET ETME NEDENLERİ

a)  Birlikte yaşadıkları Yahudilerden tek Tanrı inancını öğrenmeleri

b)  Ticaretle zenginleşen Mekke’nin, tarım ile uğraşan Medine’yi hor görmesi, Mekke’nin, Medine üzerindeki baskısı

c)  Hz. Muhammed’in güvenilir, sözü dinlenen biri olması, kabileler arasındaki mücadeleleri sona erdireceği ve böylece Medine’deki iç karışıklıkların Hz. Muhammed önderliğinde çözüleceğine inanılması

HİCRET (622)

–    Siyasal ve ekonomik güçlerini kaybetmekten korkan Kureyş ileri gelenlerinin tepkileri ve baskıları artınca, Hz. Muhammed Medinelilerin çağrısı üzerine beraberindeki Müslümanlarla Medine’ye göç etti. 622’de gerçekleşen bu olaya İslam tarihinde “Hicret” adı verilir.

–    Kendisine yardım edenlere “Ensar” göç edenlere “Muhacir” yanında mücadele edenlere de “Sahabi” denmiştir. Hicretten sonra Hz. Muhammed Medine’de Ensar ile Muhacir arasında kardeşlik ilan etti.

HİCRET’İN SONUÇLARI

a)  Müslümanlar Mekke’nin baskı ve eziyetlerinden kurtulmuşlardır.

b)  İslamiyet serbestçe yayılabilme olanağına kavuşmuştur.

c)  Medine şehrinin tarihi önemi artmıştır.

d)  Hicret, 17 yıl sonra takvim başlangıcı olmuştur (Hz. Ömer).

Hicret, İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır. Hicretten sonra İslamiyet güç kazandı ve daha kolay yayılma olanağına kavuştu, İslam Devleti’nin temelleri atıldı.

Hicretten sonra Medine halkı şu üç ana gruptan meydana geliyordu:

a)  Muhacir ve Ensardan meydana gelen Müslümanlar

b)  Henüz Müslüman olmamış Medine halkı

c)  Yahudiler

–    Her grubun menfaatleri ve düşünceleri birbiriyle çatışıyordu.

–    Hz. Muhammed şehirde siyasi otoritenin sağlanması için harekete geçti. Bir bildiri yayınlayarak halk arasındaki statü belirlendi. Bu metin, bir anayasa niteliğindedir. Buna göre Müslüman olsun veya olmasın herkesin eşit haklara sahip olacağını, dış baskılara karşı birlikte hareket edileceğini ve birbirleriyle dost ve müttefik olarak kalacaklarını bildirmiştir.

–    Böylece başkenti Medine olan ve başkanlığını Hz. Muhammed’in yaptığı ilk İslam Devleti resmen kuruldu.

–    Hicretten sonra Mekkelilerle Medineliler arasındaki rekabet ve düşmanlık daha da artmıştır.

HZ. MUHAMMED’İN KATILDIĞI SAVAŞLAR

BEDİR SAVAŞI (624)

NEDENİ

–    Mekke’den ayrılmak zorunda kalan Müslümanların mallarına Mekkelilerin el koyması ve yağmalaması, yoksullaşan Mekkeli Müslümanların Mekke’de kalan mallarının karşılığını almak için Şam’dan Mekke’ye giden kervana saldırmayı planlaması

–    Hz. Muhammed’in Mekke’yi ekonomik yönden zayıflatmak amacıyla Şam’dan Mekke’ye giden ticeret kervanına el koymak istemesi, kervan ticaretine darbe vurma düşüncesi

–    Bunu haber alan Mekkeliler, hem kervan yolunun güvenliğini sağlamak hem de islamiyetin yayılıp güçlenmesini önlemek amacıyla Medine üzerine yürümeye karar verdiler.

–    Bedir Kuyusu yakınlarında yapılan savaşı Müslümanlar kazandı.

–    Putperstlere karşı kazanılan ilk zaferdir.

–    Mekke kervan ticaretine darbe vurulmuştur.

–    Putperest Medineliler de Müslüman olmaya başladılar.

–    Savaş sonunda büyük bir gelirin sağlanması islamiyetin güçlenmesine neden olacaktır.

–    Ganimetin bölüşülmesi, İslamiyet esasının getirilmesine örnektir.

–    Esirlere yapılan muamele de ilginçtir. Her esir 10 Medineliye okuma-yazma öğretme karşılığı serbest kalacaktır.

–    Bedir Savaşı sonucunda İslam savaş hukuku oluşacaktır.

–    Ayrıca ganimetin bölüşülmesi savaşları çekici hale getirecek ve islamiyete katılımı arttıracaktır.

–    Hazinenin oluşması ile birlikte ilk devlet örgütlenmesi sağlanmıştır.

UHUD SAVAŞI (625)

–    Bedir’de uğradıkları yenilginin acısını çıkarmak, Müslüman tehlikesini ortadan kaldırmak isteyen Mekkeliler, Medine üzerine saldırıya geçtiler.

–    Uhud Dağı eteğinde yapılan savaşın başında Müslümanlar başarılı olmuş, fakat okçular ganimet kazanmak için mevzileri erken terk ederek savaş disiplinini bozmuşlardır. Medinelilerin yağmaya dalması sonucu Müslümanlar yenilgiye uğradı.

–    Mekkeliler de istenilen sonuca ulaşamadı.

–    Mekke ile işbirliği yapan ve suikast hazırlayan Medine Yahudileri Hayber’e sürüldüler.

–    Hz. Muhammed’in amcası Hz. Hamza savaşta ölmüş ve peygamber yaralanmıştır.

–    Bu savaş sonucunda maneviyat sarsıldı.

–    Mekkeliler Hz. Muhammed’in nüfuzunu kıramayacaklarını anladılar.

HENDEK SAVAŞI (627)

–    Mekkeliler Uhud’da kazandıkları savaştan istedikleri sonuç çıkmayınca, Hayber’e sürülen Yahudilerin kışkırtmasıyla, Yahudilerin ekonomik desteğini alarak Müslümanlara kesin bir darbe vurmak amacıyla kalabalık bir ordu hazırladılar.

–    Uhud’un manevi bozukluğunun içerdiği durumda Hz. Muhammed Medine’yi şehirde savunma durumuna gitti. İran’lı bir sahabe olan Selman-ı Farisi’nin önerisiyle şehrin çevresine hendekler kazılarak savunma savaşı yapıldı.

–    Medine’nin savunması karşısında Mekkeliler başarılı olamadılar ve geri döndüler.

–    Bu savaş, Müslümanların son savunma, Mekke’nin de son saldırı savaşıdır. Mekkeliler Müslümanlara karşı üstün olamayacaklarını anladılar. Müslümanlar saldırıya, Mekkeliler savunma durumuna geçtiler.

HUDEYBİYE BARIŞI (628)

–    Hz. Muhammed hac amacıyla Mekke’ye hareket etti.

–    Mekkeliler telaşa düşecek ve elçi

–    Hz. Muhammed, amaçlarının savaş değil, yalnız hac olduğunu bildirmesine rağmen, Mekkeliler Müslümanları şehre almadılar.

–    Karşılıklı görüşmeler sonucunda anlaşma sağlanarak Hudeybiye Barışı imzalanmıştır.

ANTLAŞMAYA GÖRE:

a)  Müslümanlar o yıl Kabe’yi ziyaret edemeyecekler, ancak gelecek yıl hac için üç gün Mekke’de kalabileceklerdir.

b)  Kureyşlilerden reşid olmadan Müslümanlığı kabul edenler Medine’ye alınmayacaktı.

c)  Müslümanlar ve Mekkeliler istedikleri kabileler ile antlaşma yapabilecek, fakat iki taraf da himayesi altındaki kabilelere askeri yardım yapmayacaktı.

d)  Barış on yıl süre ile geçerli olacaktı.

–    Her ne kadar Müslümanlar aleyhine görünüyorsa da Mekkeliler bu barış antlaşması ile Müslümanları siyasi bir güç olarak kabul etmeleri bakımından önemlidir.

–    Antlaşma Mekke’nin Müslümanları siyasal bir güç olarak ilk kez tanıdığını ortaya koyar.

–    Anlaşma Müslümanlara yaramış, oluşan barış ortamında Mekkelilerin İslamiyeti tanımaları sağlanmış ve Mekke’de Müslümanların sayısı artmıştır.

–    Ayrıca gelecek on yılda daha büyük hareket serbestliği kazanacaklardır.

–    Mekke’nin tarafsız bırakılması Hayber’in fethi için uygun ortam hazırlamıştır.

HAYBER’İN FETHİ (629)

–    Hayber Kalesi, Suriye-Medine yolu üzerinde önemli bir kaleydi. Bu çevrede Yahudiler yaşıyordu.

–    Medine’de bölücülük yaptıkları için buradan çıkarılan Yahudiler, Hayber’i kendilerine üs yapmışlar ve Suriye ile yapılan ticareti tehdit etmeye başlamışlardı.

–    Ayrıca Yahudiler islamiyete karşı çıkmışlar, kışkıtmalarda bulunmuşlar ve İslamiyetin yayılmasını önlemeye çalışmışlardır.

–    Hudeybiye Barışı ile Mekke’nin tarafsızlığını sağlayan Hz. Muhammed, Hayber üzerine yürüdü.

–    Sefer sonucu Hayber alındı, Yahudiler burada kiracı olarak bırakıldı.

–    Yahudilerin kiracı olarak bırakılması siyasi ve ekonomik üstünlük sağlamıştır.

–    Haraç ve cizye ilk kez Hayber’in fethiyle ortaya çıkmıştır.

–    Hayber’in fethinin en önemli sonucu Şam ticaret yolunun güvenliğinin ve denetiminin sağlanmasıdır. Yahudi sorunu çözümlenmiştir ve İslamiyetin yayılması hızlanmıştır.

MUTE SAVAŞI (629)

–    İslam elçisinin Bizans’ın Basra valisi tarafından şehit edilmesi üzerine buraya 3 bin kişilik bir kuvvet gönderildi. Fakat Bizans ordusu sayıca çok fazlaydı. Bu nedenle İslam ordusu daha başlangıçta dağıldı. Halid Bin Velid duruma hakim olarak orduyu Medine’ye geri gönderdi.

–    Bu savaş, Müslümanlarla Bizans arasındaki ilk savaştır.

–    Hz. Muhammed katılmamıştır.

MEKKE’NİN FETHİ (630)

–    Mekkelilerin Hudeybiye Barışı’nı tek taraflı olarak bozmaları üzerine Müslümanlar Mekke’ye yürüdüler.

–    Ebu Süfyan’a iyi davranılması, halkın can güvenliğinin sağlanması şehrin çatışmasız olarak ele geçirilmesini sağladı.

–    Mekke’de ekonomik sıkıntının başlaması, liderlerin Müslüman olmasını kolaylaştırıcı sebeblerdir.

–    Böylece Müslümanlar sekiz yıl önce çıkarıldıkları Mekke’ye muzaffer olarak girdiler.

–    Mekke’nin alınmasıyla İslamiyet büyük bir hızla yayılmaya devam etmiş, Müslümanların ekonomik gücü artmıştır.

HUNEYN SAVAŞI VE TAİF SEFERİ (630)

–    Bu sırada Huneyn denilen yerde putperest kabilelerin isyanı çıktı. Putperest kabileler Taifliler ile birleşerek Müslümanlara karşı büyük bir ordu hazırladılar.

–    İslamiyet için büyük bir tehlike oluşturan putperstler üzerine yüründü ve isyan bastırıldı.

–    Putperestler dağıtıldıktan sonra Taif üzerine yüründü, kuşatıldı ancak şehrin savunmaya elverişli surlarından dolayı alınamadı.

–    Taifliler bir yıl sonra haber göndererek kendiliğinden İslamiyeti kabul etmişlerdir.

TEBÜK SEFERİ (631)

–    Heraklius’un komutasında bir Bizans ordusunun Arabistan üzerine geldiği haberi üzerine Hz. Muhammed sefere çıktı. Tebük’e kadar gelinmiş ancak haber asılsız çıkınca geri dönülmüştür.

–    Bu sefer Hristiyanlığa, dolayısıyla Bizans’a bir meydan okumadır.

–    Tebük yolundaki kaleler alınmıştır.

–    Bizans’a bağlı olan Hristiyan Gassaniler’in Müslüman olmaları sağlanmıştır.

–    İlerde yapılacak Suriye ve Filistin seferleri için öncü bir kuvvet kazanılmıştır.

–    Bu sefer sonucunda İslamiyet Arabistan’ın kuzeyinde de yayılmaya başladı.

–    Hz. Muhammed’in son seferidir.

VEDA HACCI VE HZ. MUHAMMED’İN VEFATI (632)

–      Hz. Muhammed 632 yılında Medine’den Mekke’ye geldi.

–      Kabe önünde okuduğu Veda Hutbesi’nde “bütün Müslümanların kardeş olduğunu, birbirlerine iyilikte bulunmalarını, kötülük yapmamalarını, kadınlara iyi davranmalarını ve Kur’an’ın tamamlandığını” belirtmiştir.

–      Veda Haccı’nı yaptıktan sonra Medine’ye döndü. Kısa bir süre sonra öldü. Ölümüyle Dört Halife Dönemi başladı.

–      Hz. Muhammed, İslamiyeti yayarak Arap Yarımadasında siyasi birliğin oluşumunu sağlamıştır.

–      Döneminde Arabistan’ın tamamı islamiyeti kabul etmiştir.

DÖRT HALİFE DÖNEMİ (HULEFA-İ RAŞİDİN) (632-661)

–    Hz. Ebubekir, Peygamber’in ölümünden sonra Tanrı’nın ölmezliğini ve Hz. Muhammed’in ölümlü olduğu inancını açıklayarak Müslümanları sakinleştirmiştir.

–    Hz. Muhammed’in ölümünden sonra devlet başkanlığı sorunu ortaya çıktı ve tartışıldı. Hz. Muhammed, ölmeden önce bir vasiyette bulunmamış ve yerine vasi tayin etmemişti.

–    Müslümanların önde gelen liderleri, Peygamber’in en yakın arkadaşı Hz. Ebubekir’i halife seçtiler.

HZ. EBUBEKİR (632-634)

–    Hz. Ebubekir halife seçildikten sonra dinden ayrılmaya çalışan ve zekat vermek istemeyen kabileler ve yalancı peygamberler ile savaştı. Zekat zorunlu hale getirildi.

–    Arabistan’da dini ve siyasi birliği sağladı. Hz. Ebubekir, İslamlığı tehlikeye düşürecek, belki de dağılmasına yol açacak sorunları kökünden çözmüştür.

–    Kur’an-ı Kerim toplatılarak bir kitap haline getirildi.

–    Peygamberin hazırlıklarını yaptığı Suriye seferini sürdürdü.

–    634’te Arap-Bizans arasında Yermük Savaşı kazanılarak Filistin ele geçirildi, Suriye kapıları Müslümanlara açıldı.

–    Böylece islamiyeti Arabistan dışına çıkarmayı başarmıştır.

–    Komutanlara fetih görevi ilk kez Hz. Ebubekir döneminde verilmiştir.

–    Hz. Ebubekir hastalandıktan sonra Hz. Ömer’in halife olmasını vasiyet etmiştir. Yermük Savaşı devam ederken vefat etmiştir.

HZ. ÖMER (634-644)

–    Hz. Ebubekir’in tavsiyesi üzerine halife seçilmiştir. Dört Halife Dönemi’nin en parlak ve en adaletli dönemidir. En kapsamlı fetihler bu dönemde yapılmıştır.

–    Suriye, Irak, İran ve Mısır üzerine seferler yapılmıştır.

–    Hz. Ebubekir zamanında başlayan Suriye fethini sürdürdü. Şam, Halep şehirleri kazanıldı.

–    Bizans İmparatoru Heraklios’un ordularına karşı en büyük zafer olan Ecnadin Savaşı kazanıldı (636). Bu savaş sonunda Kudüs alınarak Suriye toprakları İslam ülkesine katıldı.

–    İran’ın fethini gerçekleştirmek isteyen İslam orduları Köprü Savaşı’nda (634) Sasanilere yenildiler.

–    İran’a hakim olan Sasanilere karşı önce Kadisiye (636) ve Celula (637) savaşları kazanılarak Irak ele geçirildi. Daha sonra Nihavend Savaşı (642) kazanılarak Sasani Devleti yıkıldı. İran fethedilerek İslam ülkesine katıldı, Türklerle komşu olundu.

–    “Küfe” ve “Basra” şehirleri kuruldu.

–    Suriye’nin fethini tamamlayan Amr Bin As Mısır’ı Bizans’tan alarak Libya’ya kadar olan yerleri fethetti (642). Kahire’nin bulunduğu yerde Fustat şehrini kurdu.

–    Hz. Ömer, Irak’ta Küfe, Basra, Suriye’de Şam, Mısır’da Fustat şehirlerinde sürekli ordular bulundurdu. Kurulan ordugahların amacı fetih yapmaktı.

–    Hz. Ömer döneminde Horasan, Kafkaslar ve Libya’ya kadar sınırlar genişledi, devlet imparatorluk oldu.

–    İlk defa bu dönemde İslam ülkesi yönetim birimlerine (büyük illere) ayrılmıştır.

–    İlk adli teşkilat kurulmuştur. Vilayetlere valiler atandı, yanında kadılar tayin edildi.

–    Vergi sistemi yeniden düzenlenerek Cizye ve Haraç vergisi sistemli hale getirildi. Beytül Mal denilen devlet hazinesi oluşturuldu.

–    Mısır’ın alınmasıyla donanma ve denizcilik çalışmalarına başlandı.

–    İlk divan örgütü kuruldu.

–    Askeri alanda yeni düzenlemeler yapıldı. Bizans ve Sasaniler örnek alınarak devamlı ve düzenli ordular oluşturuldu. Hz. Ömer savaşlara katılımı arttırmak için ülkede Arapların tarım ile uğraşmasını yasaklamıştır. Tımar sistemi uygulaması başlatıldı.

–    Hicri Takvim kullanılmaya başlandı.

–    Devlet örgütlenmesinin yapıldığı dönemdir. Bu dönemde İslamiyet Akdeniz kıyılarında Doğu-Batı yönünde hareket etmiştir. İslam aleminde zengin toprakların fethedilmesinin amaçlandığını görüyoruz.

HZ. OSMAN (644-656)

–    Hz. Ömer, yeni halifenin seçimini Aşere-i Mübeşşere’den altı kişiye bıraktı. Hz. Ali, Hz. Osman, Abdurrahman Bin Avf, Talha, Zübeyr ve Sad Bin Ebu Vakkas kendi aralarında toplanarak Hz. Osman’ı halife seçtiler.

–    Bu dönem fetihlerin devamıdır. İran’ın fethi tamamlandı. Azerbaycan, Gürcistan, Horasan ve Harezm alındı. Akhunlar yenilerek Ceyhun Türklerle sınır oldu. İslam orduları Kafkasları aşarak Hazarlarla savaştılar ancak yenilerek bu yönde ilerleyişleri durdu.

–    Batıda Bizans ile savaşılarak Trablusgarb ve Tunus ele geçirildi.

–    Muaviye komutasındaki İslam donanması 655’te Bizans ile ilk deniz savaşını kazanarak (Vadis-ül Zey) Kıbrıs’ı aldı. Bu durum, Doğu Akdeniz’de İslam-Bizans ticaret rekabetini başlattı. Aynı zamanda İslam donanmasının Bizans ile boy ölçüşebileceğini göstermektedir.

–    Hz. Ebubekir döneminde toplatılan Kur’an-ı Kerim bu dönemde çoğaltılarak İslam merkezlerine gönderilmiş, böylece yok olmasını önlemiştir. Böylece Kur’an’ın bugüne değin tam ve doğru olarak ulaşmasını sağlamıştır.

–    Müslümanlar arasına ilk kez ikiliğin başladığı dönemdir. Bu dönemde Hz. Ömer zamanında görülen adaletli yönetim görülmemiştir.

–    Üst makamlara kendi soyundan gelenleri atamıştır. Medine yönetimini yeğeni Mervan’a, diğer önenmli valilik ve memurlukları da Emevi soyundan olanlara vermiştir. Hz Osman otoriter bir kişi değildi. Yumuşak huylu ve dindar bir şahsiyetti. Bu durumdan yararlanan yönetimdeki yoksunlarının zenginleşmeleri ve taraflı davranışları halkın tepkisine yol açmış, Mısır ve Irak’ta isyanların çıkmasına neden olmuştur.

–    Böylece İslamda ilk ayrılık tohumları Hz. Osman zamanında atılmış oldu.

–    Kendi soyunu kayırması sonucu siyasi çatışmaların başlamasına neden oldu. Siyasi nedenle öldürülen ilk halifedir.

–    Hz. Osman’ın öldürülme olayı aydınlatılamadığı için son halife Hz. Ali döneminde İslamcılar arasında ayrılık daha da boyutlanmıştır.

HZ. ALİ (656-661)

–    Muhacirler ve Ensar tarafından Hz. Ali halife seçildi.

–    Hz. Osman’ın öldürülmesinde Hz. Ali’nin parmağı olduğu gerekçesiyle Emeviler ve Hz. Muhammed’in yakınları Hz. Ali’nin halifeliğine karşı çıkmışlar, bu nedenle Hz. Ali dönemi Müslümanlar arasında uzun süreli kavgaların ve savaşların başladığı dönem olmuştur.

–    Hz. Osman zamanında başlayan karışıklıklar iç sürtüşmelere neden olmuş ve bu dönemde dışa yönelik fetihler durmuştur.

–    İslamda ilk büyük ayrılıklar Hz. Ali döneminde ortaya çıkmıştır.

–    Hz. Ali’nin halifeliğini Şam valisi olan Muaviye ve Hz. Osman’ın katillerinin bulunması ve cezalandırılması konusunda ağır davranıldığı gerekçesiyle Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr taraftarları tanımadılar ve bunların Hz. Ali’ye cephe almaları sonucu Cemel ve Sıffin Savaşları meydana geldi.

CEMEL (DEVE) VAKASI (656)

Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr yönetiminde, Hz. Ali’nin halifeliğine karşı Basra yakınlarında bir ordu kuruldu. Hz. Ali savaşı kazandı. Çarpışma Hz. Ayşe’nin bindiği devenin etrafında geliştiği için bu olaya “Deve Olayı” denilmiştir. Talha ve Zübeyr ölmüş, esir alınan Hz. Ayşe Medine’ye gönderilmiştir.

SIFFİN SAVAŞI (657)

–    Hz. Osman’ın öldürülmesi olayında Hz. Ali’ye suç atımında bulunan Şam Valisi Muaviye, amcası Osman’ın konusunu öne sürerek Hz. Ali’nin halifeliğine karşı gelmiştir.

–    İki tarafın orduları Sıffin Ovası’nda karşılaştı.

–    Muaviye’nin ordusu yenilmeye başlayınca, Mısır Valisi Amr İbn-ül As’ın teklifiyle Muaviye’nin askerleri mızraklarının ucuna Kur’an sayfalarını astılar.

–    Hz. Ali bunun bir hile olduğunu açıklamasına rağmen askerleri savaşmadı ve halifelik sorununun çözülmesi amacıyla “Hakemler Olayı”na başvuruldu.

HAKEM OLAYI

–    Hz. Ali’nin hakemi Ebu Musa El- Eş’ari ile Muaviye’nin hakemi Amr İbn-ül As, Hz. Ali ile Muaviye’nin halife olmayacakları konusunda anlaştılar, yeni bir halifenin seçiminde birleştiler.

–    Kürsüye gelen Ebu Musa ilk önce alınan kararları açıkladı.

–    Ancak Amr Bin As karara uymayarak hile yapar ve Muaviye’yi halife seçtiğini açıklar.

–    Halifelik sorununu çözmek için boş yere Müslüman kanı akmasını önlemek amacıyla seçilen hakemler, sorunu çözemedikleri gibi, iyice karmaşık hale getirmişlerdir.

–    Bu durumda Hz. Ali’nin halifeliğine son verilmiştir.

–    Hakem Olayı, Müslümanlar arasındaki dini birliği bozmuş ve yeni mezhepler ortaya çıkarmıştır.

–    Bu olaydan sonra Müslümanlar inanç, düşünce ve siyaset bakımından birbirine benzemeyen üç gruba ayrılmışlardır

1-  Şiiler (Ali taraftarları)

2-  Emeviler (Muaviye taraftarları)

3-  Hariciler (Hem Hz. Ali hem de Muaviye’ye karşı olanlar)

–    Böylece islamiyette ilk ayrılıklar başlamıştır.

–    Muaviye Şam’da halifeliğini ilan etti ve Emeviler tarafından desteklendi.

–    Hz. Ali de Haşimi Soyu tarafından desteklendi.

–    Hz. Ali’nin Hariciler tarafından öldürülmesi sonucunda Dört Halife Dönemi sona ermiştir.

–    Bu dönemde Küfe başkent olmuştur. İlk kez başkent değişikliği yapılmıştır. Aynı zamanda başkent Arabistan dışına taşınmıştır.

EMEVİLER (661-750)

–    Hz. Ali’nin öldürülmesiyle taraftarları oğlu Hasan’ı halife seçtiler. Halife olmak isteyen Muaviye savaş kararı aldı. Hasan kardeş kanı dökülmemesi amacıyla bazı şartlarla halifeliği Muaviye’ye devretti.

MUAVİYE (661-680)

–    Başkenti Şam’a taşıdı.

–    İç karışıklıklar bastırıldı. Duran fetihlere yeniden ağırlık verildi.

–    İstanbul 669 kara, 674 deniz olmak üzere iki kez kuşatıldı.

–    Ancak Grejuva Ateşi, aşılması güç surlar ve Arapların İstanbul’un nemli iklimine uyamaması gibi nedenler sonucu başarılı olunamadı.

–    İslam orduları doğuda Maveraünnehir’e girdiler. Batıda Ukbe Bin Nafi Bizans ile savaşarak Kuzey Afrika’da fetihlere girişti.

–    Muaviye ölmeden önce oğlu Yezid’i halife ilan etti. Böylelikle halifelik babadan oğla geçen irsi bir hal aldı.

YEZİD (680-683)

–    Atama yolu ile gelen ilk halifedir.

–    681’de “Kerbela Olayı” meydana geldi. Hz. Ali’nin küçük oğlu Hz. Hüseyin Yezid’in askerleri tarafından Kerbela’da öldürüldü.

–    Kerbela Olayı Şii-Sünni olayını kesin olarak başlatan olaydır. Hz. Hüseyin’in peygamberin son torunu olması olayın boyutlarını değiştirmiştir.

–    Ukbe Bin Nafi Kuzey Afrika’nın fethini tamamlayarak Atlas Okyanusu’na kadar ulaştı. Ancak bu başarı geçici olmuş, yerli halk olan Berberiler ayaklanarak Araplar’ı geri püskürtmüştür.

ABDÜLMELİK (685-705)

–    Kerbela Olayı nedeniyle başlayan iç çatışmaları durdurdu.

–    Arapça’yı resmi dil ilan etti. Bu zamana kadar Suriye’de Rumca, İran’da ise Farsça kullanılıyordu. Bundan sonra bütün resmi dairelerde Arapça kullanıldı.

–    Üzeri Arapça yazılı ilk İslam parası bastırıldı. Bu zamana kadar Bizans altını (dinar) ve Sasani gümüş parası (dirhem) geçerliydi. Böylece İslam Devleti iktisadi bakımdan Bizans ve Sasani etkisinden kurtulmuş oldu.

–    Arap milliyetçiliğinin sistemleştiğini söyleyebiliriz.

I. VELİD (705-715)

–    İslam tarihinde ikinci büyük fetih hareketi bu dönemde gerçekleştirilmiştir. Kuteybe Bin Müslim, 705 tarihinden itibaren Maveraünnehir’in fethine girişti. Türklerin elinde bulunan Belh, Fergana, Buhara ve Semerkant fethedildi.

–    Hz. Ömer zamanında başlayan Kuzey Afrika’nın fethi bu dönemde kesin olarak tamamlandı.

–    Bu dönemde Afrika Valiliği’ne atanan Musa Bin Nusayr bütün Kuzey Afrika’yı İslam egemenliğine aldı.

–    Musa, Tarık Bin Ziyad komutasında İslam ordularını İspanya’ya gönderdi.

–    Tarık Bin Ziyad, Cebelitarık (Septe) Boğazı geçildiğinde, askerlerin geri dönüş umudunu yok ederek, iyi savaşmaları için gemileri yaktırdı.

–    711’de Vizigotlar ile yapılan Kadiks Savaşı kazanıldı. Vizigot Kralı Rodrik öldürüldü. 711-714 arası tüm İspanya fethedilerek buraya “Endülüs” adı verildi. Bununla birlikte Avrupa’da ilerleme ve yayılma devam etti.

–    Halife Hişam döneminde Endülüs Valisi olan Abdurrahman-ül Gafiki Pirence Dağlarını geçerek Fransa’yı ele geçirmeye çalıştı, Bordeaux (Bordo) şehrini aldı.

–    Frank Krallığı’nın saray bakanı olan Charles Martel (Şarl Martel) Müslümanlar üzerine yürüdü.

–    732 Puvatya Savaşı’nda Emeviler yenildi, Abdurrahman savaş alanında öldü.

–    Puvatya yenilgisi İslam ordularının Avrupa’da ilerleyişinde bir dönüm noktası olacaktır. Müslümanlar İspanya’ya çekilecekler ve bir daha Avrupa’ya ilerleyemeyeceklerdir. Böylece Emeviler döneminde başlayan Batı Avrupa fetihleri sona erdi. Pireneler, Müslümanlarla Franklar arasında sınır haline geldi.

–    I. Velid’ten sonra yönetime başarılı halifeler geçmedi, yönetim bozuldu.

–    Emevilerin son halifesi III. Mervan zamanında (745-750) Horasanlı Ebu Müslim Merv’de ayaklandı (748). İsyan kısa sürede büyüdü. III. Mervan öldürüldü. Emevi iktidarı sona erdi, yönetim Abbasilere geçti.

EMEVİLERİN YIKILIŞ NEDENLERİ

1-  Fetihlerin durması: İslam imparatorluğunun sınırları batıda Fransa’dan doğuda Türkistan ve Hindistan’a kadar genişledi. Zamanla fetihlerin durması sonucu ganimet sağlanamadı. Ekonomik sıkıntı başladı. Emevilere karşı hoşnutsuzluk yaygınlaştı.

2-  Arap milletçiliği siyaseti izlenmesi, Arap olmayan Müslümanlara mevali denilerek hor görülmesi: Emeviler, Müslümanlar arasında ayrılık gözetiyorlar, devlet işlerinde önemli görevlere kendi soylarından olanları getiriyorlardı. Türkler ve İranlılar gibi islamiyeti benimseyen ancak Arap olmayan unsurlara değer vermiyorlardı. Oysa İslam dinine göre bütün Müslümanların birbirine eşit olması gerekiyordu.

3-  Araplar arasındaki iktidar kavgaları (Emevi-Abbasi çatışması): Eskiden beri Araplar arasında ayrılıklar ve anlaşmazlıklar vardı. Peygamber’in amcası Abbas’ın soyundan gelenler gizli bir teşkilat kurmuşlardı. Haricilerin ayaklanmaları da çok tehlikeli oluyordu. Araplar arasındaki bu çatışmalar İslam Devleti’ni güçsüz düşürdü.

4-  Emevi ailesi içindeki geçimsizlikler: Emeviler, son zamanlarda halifelik makamı için birbirleriyle çatışmaya başlamışlardı.

5-  Halk üzerindeki baskılar ve ayaklanmalar: Arap olmayan Müslümanlara yapılan baskılar sonucu ırkçılığın gelişmesi, Arap olmayan Müslümanlardan alınmaması gereken Haraç ve Cizye vergilerinin alınması, Şii ve Haricilerin isyanları.

6-  Hz. Muhammed’in soyuna karşı kötülükler yapmaları.

EMEVİLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

  Fetih siyaseti izlediler.

  Halifeliği saltanat haline getirdiler.

  Arap Devleti siyaseti izlediler (Arap Milliyetçiliği)

  Arapça resmi yazı kabul edildi.

  İlk para basıldı.

ABBASİLER (750-1258)

750’de Horasan’da çıkan ayaklanma başarılı oldu. Horasanlı Ebu Müslim Kuveyş soyundan gelmediği için iktidara Ebu Abbas Abdullah’ı getirdi.

EBU ABBAS ABDULLAH (750-754)

–    İlk Abbasi halifesidir. Halifelik makamına getirildikten sonra tüm Emevi soyundan gelenleri öldürttü. Bu yüzden kendisine “Seffah” (kan dökücü) adı verilmiştir.

–    Sadece Abdurrahman adlı Emevi prensi katliamdan kurtularak Kuzey Afrika’ya kaçtı. Endülüs Emevi valisinin daveti üzerine İspanya’ya geçen Abdurrahman, bir süre sonra burada Endülüs Emevi Devleti’ni kuracaktır.

–    Böylece İspanya İslam devletinden kopan ilk toprak olacaktır. Ardından Fas da Abbasilerin elinden çıkacaktır.

EBU CAFER MANSUR (754-775)

–    Bağdat kurularak başkent yapıldı, devletin kuruluşu tamamlandı. Başkentin Bağdat’a taşınması deniz hakimiyetini kaybedecek, doğu ticaret yollarında egemenlik sağlanacaktır.

–    Ününden ve gücünden çekindiği Ebu Müslim’in çok kuvvetlenmesini tehlikeli gördü ve öldürttü. Bu olaydan sonra Horasan’da çıkan olaylar zorlukla bastırıldı.

–    Belh şehri Türklerinden Bermek’i kendisine vezir yaptı. Bermekoğulları Ailesi, Abbasiler döneminde devlete çok büyük hizmetlerde bulundular.

–    Sasaniler örnek alınarak divan teşkilatı geliştirildi, ilk kez vezirlik makamı oluşturuldu.

–    Eski İran ve Helen kültürüne ait eserler Arapçaya çevrildi.

MEHDİ (775-778)

–    Bu dönemde Bizans vergiye bağlanmıştır.

HARUN REŞİD (778-809)

–    Abbasilerin en büyük halifesidir. Harun Reşid’in başlattığı gelişmesi süreci oğulları döneminde de devam etmiştir.

–    “İslam Rönesansı” adı verilen dönem başladı. İslam bilim ve uygarlığının en üst düzeye ulaştığı dönemdir.

–    Bu dönemde Türkler Abbasi yönetiminde görev almaya başladılar.

–    İslamiyeti Anadolu’ya yaymak ve Bizans’a akınlar yapmak amacıyla Bizans sınırında “Avasım” denilen sınır eyaletleri oluşturuldu, bölgeye Türk askerleri yerleştirildi. Bizans topraklarına başarılı akınlar yapıldı, Bizans tekrar vergiye bağlandı.

–    İlk Hristiyan-İslam ittifakı bu dönemde kurulmuştur. (Bizans ve Endülüs Emevilerine karşı Alman imparatoru Şarlman ile ilişki kurulmuştur.) Bizans ile Endülüs Emevileri bu ittifaka karşı çıkmışlardır.

–    Harun Reşid, oğullarının sırasıyla halife seçilmesini vasiyet etmiştir. Ancak Emin (809-813) kendi oğlunu veliaht yapınca öldürülmüştür.

MEMUN (813-822)

–    Bağdat bilim ve kültür merkezi durumuna geldi.

–    Bu dönemde “Mutezile” mezhebi ortaya çıktı ve Memun da bir mezhebe katıldı. Olayları akıl ve mantık yoluyla yorumlanması fikrini savunan bir mezheptir (Dini sorunların akıllıca yorumlanıp serbestçe tartışılması ve çözümlenmesini savunur).

MUTASIM (822-842)

–    Türk askerleri için Samerra şehri kuruldu ve başkent yapıldı (Amaç Türklerin Araplarla karışmalarını ve askerlik özelliklerini kaybetmelerini önlemek). Böylece Türk komutanlar ordu ve devlet içersinde etkinlik kurdular.

Mutasım’dan sonra merkezi otorite zayıfladı. Üç kıtaya yayılan İslam Devleti’nin topraklarına egemen olamadılar. Merkezi otoritenin bozulmasıyla “Tavaif-i Mülük” denilen devletler kuruldu. Bu devletler görünüşte Abbasilere bağlı kalmışlardır. Mısır’da sırasıyla Tolunoğulları, Akşitler, Fatimiler, Eyyubiler ve Memlukla Devletleri kuruldu. Fatimiler dışındaki Türk devletleridir. İran’da Takiriler, Saffariler, Buveyhoğuları, Maveraünnehir’de Samanoğulları Devleti kuruldu.

Türk komutanlar Emir-ül Ümera odluları ve geniş yetkiler kazandılar. Halifeler kukla durumuna düştüler. Abbasiler Selçuklulardan yardım istemesi sonucu Selçuklu himayesine girdiler. Halifeler siyasi etkinliklerini kaybederek birer din başkanı durumuna düştüler. 1258’de Moğollar tarafından Abbasilere son verildi.

ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ (756-1492)

–    Abbasilerin katliamından kurtulan Prens Abdullah, İspanya Müslümanlarının daveti üzerine İspanya’ya geçerek, Kurtuba şehrini başkent edinip, birliğini sağladı (756).

–    İspanya’yı ele geçirmek isteyen Frank saldırılarını durdurdu.

–    Abbasileri İspanya sahillerinden uzaklaştırdı.

–    1031’de 14 beyliğe ayrılarak parçalandı.

–    1232’de beylikler güneyde toplanıp, Gırnata merkez olmak üzere Beni Ahmer Devleti’ni kudular.

–    1492’de İspanya birliğinin kurulması çalışmaları sonucunda yıkılmıştır.

–    Ülkeleri doğal sınırlar ve güçlü devletlerle çevrili olduğundan genişlemeye değil, kültür ve uygarlığa önem verdiler.

–    Başkent Kurtuba, Abbasi başkenti Bağdat gibi büyük bir bilim ve kültür merkezi haline geldi.

–    Avrupa’da ilk üniversite öğrenimi bu dönemde başlamıştır.

–    Kurtuba Medresesi, İslam uygarlığının Avrupa’yı etkileyen ilk etkendir. Son ve büyük etkileşim Haçlı Seferleri sonundadır.

–    Mimari alanda çok ileri gidilmiştir. Bu dönemde Hristiyan mimarisiyle yarışacak düzeyde eserler yapılmıştır. Elhamra, El Kasr (Küçük Saray), Kurtuba Medresesi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.