Meşrutiyet Döneminde Devlet Teşkilatındaki Değişimler

7. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE DEVLET TEŞKİLATINDAKİ DEĞİŞİMLER

Fransız İhtilali’nin dünyaya yaydığı yeni yönetim ilkelerinden Osmanlı aydınları da etkilenmiştir. Özellikle Fransa’ya öğrenim için gönderilen gençler demokrasi düşüncesinden geniş olarak etkilendiler. Tanzimat Dönemi’ndeki gelişmeler, devletin rejimini Anayasa hukukunun üzerine oturtmaya doğru gitmekteydi. Huzuru ve kalkınmayı sağlamak, Avrupa devletlerinin sık sık gündeme gelen içişlerine müdahalelerini önlemek için, meclise dayalı yönetim sistemi, yani rejim değişikliği şart görülüyordu.

Batı etkisinde yetişen genç aydın ve yöneticiler, hükümdara baskı uygulamaya başladılar. Mutlak ilkelerini bırakmak niyetinde olmayan Sultan Abdulaziz’i bir darbe ile tahttan indirdiler. Bu davranışla, yeni kurulan Osmanlı ordusu da politakaya karışmaya başladı. Tahta çıkarılan V. Murat rahatsızlığı nedeniyle azledildi, Anayasayı ilan etme sözü veren II. Abdülhamit tahta çıktı.

Prusya ve Belçika anayasalarından yararlanılarak hazırlanan ve 119 maddeden oluşan Kanun-i Esasi 23 Aralık 1876’da ilan edildi ve Osmanlı Devleti meşruti yönetime geçmiş oldu. (PADİŞAH + MECLİS + ANAYASA) Kanun-i Esasi’nin en büyük özelliği, Osmanlı devlet yönetimine parlamento kavramını getirmiş olmasıdır. Böylece Osmanlı toplumunun çeşitli unsurları nüfüsları oranında mecliste temsil edilecek, böylece halk, meclisine ve devletine sahip çıkacaktı.

Genç Osmanlıların çabalarıyla ilan edilen meşrutiyet yönetimden beklenen şunlardı: Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan azınlıklara, kendilerini temsil hakkı verilirse, bunlar haklarını koruyabilecek, Avrupa devletlerinin, azınlık hakları bahanesiyle Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışması önlenecek, Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan çeşitli topluluklar (Ermeni, Rum, Arap) arasındaki ayrıcalıkların kalkması sonucu bir Osmanlı milleti meydana gelecekti.

Yeni yönetim şekline göre devletin başında yine padişah bulunacak ve son makam olarak görev yapacaktı. Ayrıca Anayasa’ya göre iki meclis oluşturulmuştu:

1-  Ayan meclisi: Üyeleri padişah tarafından seçilecekti.

2-  Meclis-i Mebusan: Dört yılda bir 50 bin Osmanlı (erkek) oyuyla seçilen milletvekillerinden oluşuyordu.

Kanun yapma yetkisi Meclis-i Mebusan ile Ayan Meclisi’nin idi. Kanun, padişahın onayından sonra yürürlüğe girerdi. Bakanlar Kurulu (Heyet-i Vükela) padişaha karşı sorumluydu.

Kanun-i Esasi (Anayasa) ile padişahın yetkilerinin sınırlandırılması ve halkın da yönetime katılması amaçlanmıştı.

Kanun-i Esasi, padişahın yetkilerini şöyle belirlemişti:

1.  Padişah, yönetimden tek başına sorumlu değildir.

2.  Bakanlar Kurulu’nun atanması ve görevden alınması padişahın yetkisindedir.

3.  Bakanlar Kurulu üyelerinin, önemli kararlar alabilmesi için padişahın iznini alması şarttır.

4.  Padişah yeniden seçim yapmak şartıyla meclisi fesh edebilir.

Görüldüğü gibi padişah, meclisin üstünde bir konuma ve yetkiye sahiptir.

İlk Osmanlı Mebuslar Meclisi 20 Mart 1877’de toplandı. Ancak meclisin çalışma dönemi uzun sürmedi. II. Abdülhamit 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında mebusların davranışlarını ve meclisteki temsil oranındaki dengesizlikleri sebep gösterip, (Gayrimüslimler daha az seçmenle mebus çıkarmışlardı. Avrupa’nın baskısıyla oluşan bu durum, meclisteki dengeyi bozmuştu. Ayrıca bazı mebuslar, devletin çıkarlarından çok etnik çıkarları gözetmeye başladıklarından meclis çalışmalarını çıkmaza sokmuşlardı.) Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiye dayanarak, Meclis-i Mebusan’ın çalışmalarını süresiz tatil etti.

Bundan sonraki süreçte uyguladığı istibdat (baskı) düzenine karşı çıkan ordu ve aydınların baskısıyla  II.Abdülhamit  Meclis-i Mebusan’ın çalışmasına tekrar  izin vermek zorunda kaldı. 24 Temmuz 1908’de Kanun-i Esasi yeniden yürürlüğe girince, Osmanlı tarihinde İkinci Meşrutiyet Dönemi’ne geçilmiş oldu. Bu dönemde kurulan siyasi partilerin (İttihat ve Terakki ile Hürriyet ve İtilaf) Mecliste yer almasıyla siyasi partilere dayalı hükümetler dönemi başladı. (31 Mart Olayı sonrasında yönetimde etkili olan İttihat ve Terakki Partisi, ülke yönetimini 1918’e kadar elinde bulundurdu.)

II. Meşrutiyet Dönemi’nde Kanun-i Esasi’de yapılan değişiklikle padişahın yetkileri kısıtlandı. Mebuslar Meclisi, kanunların yapılmasında söz sahibi oldu. 240 milletvekilinden oluşan meclis, hükümeti denetleme ve değiştirme yetkisine sahip oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.