Köktürk Yazıtları

KÖKTÜRK YAZITLARI

İslamiyet öncesi dönemde dilimiz başka dillerle ilişkide olmadığından gayet sadedir, öz Türkçedir. Kül Tigin Abidesi bir nutuk niteliğindedir. Hitabet sanatıyla ilgili güzel bir örnektir. Bilge Kağan mil­letine hitap etmektedir. Abidelerde kısa ve öz cümleler dikkati çeker. Edebi bir dili vardır. Anlatımda aliterasyonlar görülmektedir. Kurallı cümlelerin oluşu abidelerin bütününe bakıldığında görülen benzetme­ler, mecaz ve deyimler, bu dilin işlenmiş edebi bir dil olduğunun göstergesidir.

Göktürk Yazıtları II. Göktürk Devleti zamanında dikilmiştir. Bu dönemin abidelere yansıyan özel­likleri şunlardır:  Hükümdarlara Tanrı tarafından görev (kut) verildiği inancı vardır. Devlete bağlı, yönetimin parçası olan beyler vardır. Devlet askeri seferler düzenlemektedir. O dönemdeki yer adları bu yazıtta yer almıştır. (Ötüken, Şantung Ovası, Tibet, Dokuz Ersin, İnci Nehri vb.) Diğer devletlerle antlaşmalar yapılmıştır. Ticaret hayatı ile ilgili bilgiler vardır.

Göktürk Alfabesi’ne ait harfler ile karşıladıkları sesler dikkate alınırsa, bu harflerin Türklerin çevresindeki unsurlardan etkilenerek ortaya çıktığı söylenebilir. â, harfi karşıladığı ses olan “ok”a,  harfi “dağ”a,  harfi “ev” yani çadıra, D harfi “yay”a şekil itibarıyla benzemektedir. Göktürk Alfabesi’nin “millî bir alfabe” olduğu anlaşılmaktadır.

Kül Tigin Abidesi’nde Bilge Kağan milletine seslenir. Doğu, batı, kuzey ve güneyde kendine tabi olan beyleri sayar. O beyleri itaati altına aldığını böylece birçok karışıklığı önlediğini söyler. Türklerin Ötüken ormanından başka bir yere gider­se sıkıntı yaşayacağını ifade eder. Birçok yönde seferler düzenlediğini ama gördüğü yerlerin hiçbirinin Ötüken ormanından güvenli olmadığını vurgular. Çinlilerin hile ve entrikalarına karşı mille­tini uyarır. Milleti için pek çok şey yaptığını, bu abideyi de milleti için diktirdiğini söyler.

Bilge Kağan, milletine bağlı, açık sözlü, cesur, savaşçı, lider ruhlu, kendinden önce milletini düşünen, koru­yan, gözeten ve milletine hesap vermekten çekinmeyen, her şeyden önemlisi hükümdarlık yeteneğine sahip bir kişiliktir.

Orhun abidelerinde rastladığımız millî ülkü ve emellerimizin ifadesine ondan 14 asır sonra Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku’nda tekrar rastlarız. Orhun abideleri ve Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku millî ülkü ve emellerimizin ebedî belgeleridir. Her iki metinde de hitabet sanatının özellikleri görülür. Her ikisi de tarihi ve edebi değere sahiptir. İkisinde de Türk milletine hitap edilmiştir. Göktürk Yazıtları Göktürk Devleti’nin Nutuk ise yeni kurulan Türkiye’nin nasıl olduğunu ve olması gerektiğini açıklar. İkisinde de Türk milletinin var olma çabası vurgulanır.

Kül Tigin abidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan’ın duyduğu minnet duygularının ebedî bir ifadesidir. Bilge Kağan bu ruh hâli ile abide inşaatının başında oturup, eserin hazırlanmasına bizzat nezaret etmiştir. Abidedeki hitabe onun ağzından yazılmıştır, abidede o konuşmaktadır, yazar, odur. Yüksekliği 3,75 metredir, itina ile yontulmuş, bir çeşit kireç taşı veya saf olmayan mermerdendir. Yukarıya doğru biraz daralmaktadır. Dört cepheli­dir. Doğu cephesinin üstünde kağanın işareti vardır. Batı cephesi büyük bir Çince kitabe ile kaplıdır. Diğer üç cephesi Türkçe kitabelerle doludur. Doğu cephesinde 40, güney ve kuzey cephelerinde 13’er satır vardır. Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir. Satırların uzunluğu aşağı yukarı 235 santim kadardır. Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçaları ve abideye çıkan iki tarafı heykeller, taşlar dizili 4,5 kilometrelik bir yol bulunmuştur. Bu heykel parçaları arasında son zamanlarda Kül Tigin’in başı ile karısının gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur. Abidenin ve türbenin inşasında Türk ve Çin sanatkârları beraber çalışmışlardır. Abidedeki kitabe­leri Kül Tigin’in yeğeni Yolluğ Tigin yazmıştır.

Bilge Kağan abidesi, aynı yerde Kül Tigin abidesinin bir kilometre uzağındadır. Şekli, tertibi ve yapısı tamamıyla birincisine benzemektedir. Yalnız bu bir kaç santim daha yüksektir. Bu yüzden doğu cephesinde 41 ve dar cephelerinde de 15’er satır vardır. Bunun da batı cephesinde Çince kitabe vardır, Çince kitabenin üstünde ayrıca Türkçe kitabe devam etmektedir. Çince kitabe tamamıyla silinmiştir.

Bilge Kağan abidesi kendisinin 734’te ölümünden sonra 735’te oğlu tarafından dikilmiştir. Bu abi­dede de Bilge Kağan konuşmaktadır. Bu abidede ayrıca Kül Tigin’in ölümünden sonraki vakaların ilâve edildiği görülür. Bilge Kağan abidesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır. Onun için tahribat ve silinti bunda çok fazladır. Bu abideyi de yeğeni Yollug Tigin yazmıştır. Bu abidenin etrafında da yine türbe enkazı ve daha az olmak üzere heykeller, balballar ve taşlar vardır.

Tonyukuk abidesi, diğer iki abidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır. Devrilmiş, dikili dört cepheli iki taş halindedir. Birinci ve daha büyük olan taşta 35, ikinci taşta 27 satır vardır. Bu abidenin yazıları Kül Tigin ve Bilge Kağan’ınki kadar düzgün değildir. Bu abidede de yazı yukarıdan aşağı yazılmıştır, fakat diğer ikisinin aksine satır­lar soldan sağa doğrudur. Diğer kitabelerdeki kadar sanatkârane değildir. Tonyukuk abidesinin yanında da büyük bir türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve taşlar vardır. Tonyukuk abidesini, İlteriş Kağan’ın isyanına iştirak eden ve o günden Bilice Kağan devrine kadar devlet idaresinin başyardımcısı olarak kalan büyük Türk devlet adamı ve başkumandanı Tonyukuk, ihtiyar­lık devrinde bizzat diktirmiştir. Bu abidede Tonyukuk konuşmaktadır, bu abidenin yazarı odur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.