İlk Çağ Uygarlıkları Ders Notu Konu Özeti

İLKÇAĞ UYGARLIKLARI

 

Dünyada ilk topluluklar, Mezopotamya, Mısır, Anadolu ve Akdeniz Havzası, Çin ve Hindistan gibi, insanların hayat sürmelerine ve gelişmelerine elverişli olan ülkelerde yaşamışlar ve parlak uygarlıklar kurmuşlardır.

MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

İki nehir arasında gelişen bu uygarlık, coğrafi konumunun uygunluğu sonucunda süreklilik göstermiştir.

Kuzeyinde Anadolu, batıda Suriye, Filistin, güneyinde Basra Körfezi bulunmaktadır.

Tarihte istila ve göçlere çok uğramıştır.

Nehirlerin akışına göre Yukarı-Aşağı Mezopotamya olarak farklı coğrafi bölgelere ayrılmıştır. Güneydoğu Toroslardan bugünkü Bağdat Yöresine kadar uzanan bölgeye “Yukarı Mezopotamya”, Bağdat yöresinden İran Körfezine kadar olan bölgeye de “Aşağı Mezopotamya” denir.

Mezopotamya’da ilk uygarlık Sümerler tarafından oluşturulmuştur. Daha sonra bölgeye gelen Akadlar, Babiller, Asurlular ve diğer kavimler de bu uygarlığı benimseyip, ona katkıda bulunarak geliştirmişlerdir.

Sümerler:

Asya kökenli olup, M.Ö.IV. bin yıllarında Aşağı Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir.

Mezopotamya’daki köy kültürünü kent kültürüne dönüştürmüşlerdir.  İlk defa devlet anlayışına dayalı “site” adı verilen kent devletlerini kurmuşlardır. Örnek: Ur, Uruk, Lagaş, Kiş, Umma, Şuruppa, Larsa, Mari, Eridu, Nippur.

 Şehir devletleri halinde yaşanmasının temel nedeni, siteler arasında askeri, siyasi ve ekonomik rekabetin bulunmasıdır.

Her sitenin başında “Ensi” veya “Patesi” adı verilen bir kral bulunurdu. Kral, birkaç siteyi egemenliğine alırsa “Lugal”, tüm Mezopotamya’yı egemenliğine alırsa “Lugal Kalma” ünvanını alırdı.

Krallar aynı zamanda başrahip, başkomutan, başyargıçtı.

 Sümerlerde toprak tanrının malı olarak kabul ediliyor, rahiplerin gözetiminde işletiliyordu. Ürünün büyük bir kısmı tapınaklara teslim ediliyordu.

Tapınaklara getirilen ürünleri kaydeden rahipler tarafından geliştirilen yazı kil tabletler üzerine üçgen çubuklarla kazınırdı.

 Böylece şekil ve işaretlerden oluşan çivi yazısı icad edildi.

 M.Ö.4000-3500 yıllarında yazının bulunmasıyla tarih devirlerini başlattılar.

Yazı ile birlikte sözlü hukuk kuralları da yazılı hale getirildi.

Hukuk fikri en önce Sümerlerde başladı. İlk yazılı kanunlar Lagaş Kralı Urgakina tarafından yapıldı. Urgakina, rahiplerin sömürüsünü önlemek amacıyla tarihin bilinen en eski ihtilalini yaptı. Sümer’deki baskıcı yönetimi kaldırarak tarihin ilk yazılı yasalarını oluşturup, devletin siyasal gücünü sağlamlaştırmış, özel mülkiyeti korumuştur.

İlk ceza hukukunun oluşmasını sağlamışlardır. Cezalar insancıldır.

Astronomi ilk kez burada, daha sonra Babil’de ortaya çıktı. Yıldızları burçlara ayırmışlar, 360 günlük tarihin ilk takvimini yapmışlar, ayı 30 gün olarak hesaplayıp bir yılı 12 aya bölmüşlerdir.

Aritmetik ve geometrinin temellerini atmışlar, çarpma ve bölme cetvellerini hazırlamışlar, dairenin çevresini 360° ye bölmüşlerdir.

Dinsel inançların etkisiyle ve aynı zamanda rasathane olarak kullanılan, üst üste katlar halinde yükselen tapınaklara “Ziggurat” denirdi. Tahıl deposu olarak da kullanılan Zigguratlar aynı zamanda Sümerlerin Mezopotamya’da ilk mimari örnekleridir. Genellikle kerpiçten yapıldığından günümüze kadar gelememiştir.

 Savaş arabalarını tarihte ilk kez Sümerler kullanmıştır. (İlk süvari birliklerini de Asurlular meydana getirmiştir.)

Mısır’da olduğu gibi öldükten sonra ikinci hayatın olduğu inancı yoktur.

“Çivi yazısı” ile yazılan eserlerin çoğu dini niteliktedir. Bunların başlıcaları: Gılgamış Destanı, Tufan Menkibesi ve Yaradılış Manzumesi’dir.

Sümerlerin dini çok tanrılıdır.

  Akadlar tarafından siyasi egemenliklerine son verilmiştir. (M.Ö.2350)

Akadların yıkılmasından sonra Lagaş Kralı Gudea Sümerleri tekrar birleştirmişse de, M.Ö.2200 yıllarında Elamlılar tarafından tarihten silinmişlerdir.

Akadlar:

 Arabistan’dan gelen Samiler tarafından kurulmuştur.

 Devleti kuran ve imparatorluğa dönüştüren I.Sargon’dur. Sargon, tüm Mezopotamya’yı ele geçirdikten sonra Toroslar’a kadar olan toprakları fethetmiştir. Bu başarısıyla tarihin ilk imparatorluğunu kurmuştur. Böylece Sargon zamanında “dünya imparatorluğu” deyimi doğmuştur.

 İlk düzenli ordu birliklerini kurmuşlardır.

Sümer uygarlığının Ön Asya’ya yayılmasına öncülük etmişlerdir.

Zağros dağları üzerinden gelen, dağlı ve savaşçı özellikteki Gesti Kavmi’nin saldırısıyla yıkılmışlardır. (M.Ö.2000)

Elamlar:

Sümerler gibi Orta Asya kökenli bir kavimdir.

 Sümerlerin doğusunda, Dicle yöresinde yerleşmişlerdir.

 Önceleri şehir devletleri halinde yaşarken Sus şehri prensi diğer siteleri egemenlik altına alarak bir krallık kurmuştur.

 Sümerler ile yaptıkları savaşlar sonucu onların hakimiyetine girmişler, ancak M.Ö.2200’de Ur Sülalesi’ni yıkarak Sümer egemenliğine son vermişlerdir.

 Madencilik, çömlek ve seramik yapımında gelişmişlerdir.

Babiller:

 Samiler’in Amurru kolu tarafından Babil kentinde kurulmuştur.

 En güçlü hükümdarları Hammurabi, Mezopotamya’da ilk defa teokratik devlet düzeni yerine dünya devleti anlayışına dayanan yeni bir devlet düzeni kurmuştur. Devletin gücünü orduya dayamış (ordu-devlet anlayışı) ve dini devleti dünya devleti haline getirmiştir.

 Böylece “Mutlak Krallık” denilen devlet yönetiminin ilk türü ortaya çıkmıştır. Bu rejim monarşik krallıkların ilk örneğidir.

 Hammurabi, Mezopotamya’daki yasaları toplayarak yeni yasalarla birlikte bu yasaları sistemli hale getirdi.

 Hammurabi kanunlarının gelişmesiyle “Hukuk Devleti” anlayışı da oluşmuştur. Ayrıca kanunların toplanmasıyla ilk kanun koleksiyonunu da oluşturmuşlardır.

 İlk borçlar hukuku Babillerde ortaya çıkmıştır. Ceza hukuku kısasa kısas ilkesine dayanmıştır. Kanunlarında suçlar, aile, miras, borçlar, ortaklık ve kölelikle ilgili hükümler vardır.

 Yasalar Akadça yazılmıştır. Çünkü o dönemde Akadça Mezopotamya’nın kültür diliydi.

 Ekonomi tarıma dayalıdır. Dışarıyla ticari ilişkileri vardır.

 Mimaride en önemli eserler Babil Kulesi ve Babil’in Asma Bahçeleri Mezopotamya’da mimarinin ne kadar geliştiğini göstermektedir.

Asurlar:

 Asyalı Subariler’le, Samiler’in birleşmesinden oluşan melez bir kavimdir. M.Ö.2000 yıllarında Yukarı Mezopotamya’da devlet kurmuşlardır.

 Ön Asya’da yayılmacı bir politika izlediler. Bilhassa Anadolu ve Mezopotamya arasında kuzey-güney doğrultusunda yayılan Asurların başkenti Ninova şehridir.

 Yerleştikleri toprakların tarıma elverişsizliği, onları hayvancılığa ve ticarete yöneltmiştir.

 Başkent Ninova, Asurlu tüccarların açtığı Kral Yolu’nun başlangıcıdır.

Anadolu’da “Karum” adı verilen pazar yerleri kurmuşlardır.

 Kolonileşmeyi ilk başlatan devlettir.

 Asurlular, ülkelerinde üretilen el işi dokuma ve değişik eşyayı Anadolu’da özellikle Kayseri, Elazığ, Malatya ve çevresinde satmışlar, karşılığında aldıkları kereste ve çeşitli madenleri ülkelerine getirerek ticarete canlılık kazandırmışlardır.

 Asurlu tüccarlar Sümerlerden aldıkları Çivi yazısını Anadolu’ya taşımışlar, böylece Anadolu’da tarih dönemlerinin başlamasına neden olmuşlardır. Asurlu tüccarlara ait Anadolu’da ilk yazılı belgeler Kayseri Kültepe’de bulunmuştur.

Genel olarak dış politikada ticarete ve fetihe önem vermişler ve yayılmacı bir siyaset izlemişlerdir.

 Kral Asurbanipal Ninavo’da yazılı tabletlerden oluşan dünyanın ilk kütüphanesini kurmuştur.

 Ticarette para yerine altın ve gümüş çubuk kullanılmıştır.

 Devletin temeli orduya dayanan, merkezi ve mutlak monarşi bir yönetim oluşturmuşlardır. Güçlenmeleri Kadeş Barışı’nın yapılmasında etkili olmuştur.

Güçlü bir ordu ve savaş arabalarından oluşan askeri bir sınıf meydana getirmişlerdir. Ön Asya’da atlı birlik kullanan ilk devlettir.

 Medler ve Babiller tarafından yıkılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.