İnkılâb Kanunları, Berlin Duvarı gibi

İnkılâb Kanunları, Berlin Duvarı gibi

“Utanç Duvarı” veya “Demir Perde” de denen Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25. yılındayız. Nice insanın hayatına mal olan o duvarın yıkılması, komünizmin çökmesine başlangıç oldu. Şimdilerde batı, bu hatırayı kutlamakta. II. Dünya Harbi’nden sonra Almanya, Doğu ve Batı diye ikiye ayrılarak Doğu Almaya, Sovyet peyki yapılmıştı. Batı Almanya, kalkınırken komünizmin uyuşturduğu aynı kültürün insanları doğulular gerilemiş ve bu halden kurtulmak için de batıya kaçmaya başlamışlardı. Bu sebeple Doğu Almanya araya Utanç Duvarı’nı çekti. Diğer tarafa geçenleri gözlerini kırpmadan vurdular. O duvar şimdi yok. Fakat benzerini İsrail, Filistin’le kendi arasında yükseltti. Komünist zorbalık, İsrail’de hortladı…
“Devrim kanunları”, toplumun gelişmesinin önünde Berlin Duvarıdır… Atatürk, Kur’an âyetlerini kasdederek “gökten indiği farzedilen birtakım dogmalar” diye konuşurken yaptırdığı kanunların, gün gelip dogmalaşacağını herhalde tahmin etmiyordu.
Bir kere bu kanunlara verilen hangi etiket doğrudur? İnkılâb kanunları mı, devrim kanunları mı? İnkılâb, daha yumuşaktır; değişerek gelişmenin düşünüldüğü ifade edilebilir. Fakat  Atatürkçüler “inkılâb’ın inkilap diye yazılma hatasından dolayı bunun yerine  devrim demeyi yeğlemişlerdir. Gerçi tek sebep bu değildir. Dil ırkçılığının yaşandığı günlerde dinden, tarihten, tabandan gelen her şey yok ediliyordu. Oysa devrimin buradaki mânâyı kucakladığı şüphelidir. Çünkü, devrimi hem inkılap ve hem de ihtilal yerine kullanmaktalar. O zaman hangisi doğru? İhtilal silahlı halk ayaklanması iken inkılâb kanuni değişim maksatlıdır.
Bir dilde kelime, kavram ve deyimler yerli yerine oturmazsa, bu kelimelerin lafzını teşkil ettiği kanunların ruhunda sapmalar olur.
Mevzubahis kanunlar, 8 adettir.
1-Tevhid-i tedrisat kanunu.
2-Şapka iktisası kanunu.
3-Tekke ve zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlık ile birtakım unvanların men ve ilgasına dair kanun.
4-Evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair hüküm.
5-Beynelmilel erkâmın kabulü hakkında kanun
6-Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanun.
7-Efendi, bey, paşa gibi unvanların kaldırılmasına dair kanun.
8-Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun.
Bunlar, millete rağmen çıkartılmış, tayin edilmiş vekiller, millete tercüman olmak yerine, aldıkları talimata riayet etmişlerdir. Uygulama çok çalkantılı ve kanlı geçti.. Zorla şapka giydirilmesi yüzünden  çok sayıdaki vilayette halk, kıyam etmiş, bastırma, kararlarının temyizi mümkün olmayan İstiklal Mahkemeleri eliyle idam sehbalarında sallandırma şeklinde çok kanlı geçmiştir. Bu yüzden Rize savaş gemisiyle bombalanmıştı.
Bu kanunların her biri kitaplık incelemeye muhtaçtır. Gerçek şu ki onların bazısı gülünç kalmış, bazısı hiç tatbik olamamış, bazısı gayet haşin şekilde icra edilmiş ve neticede cemiyet derin kırılmalar yaşamıştır. Mesela efendi, bey, paşa denmesi hep devam etmiştir. Bizzat etrafları, Mustafa Kemal ve sonraki generallere hep “Paşam!” demişlerdir. Şu gün bile bir paşaya “generalim!” diye hitap edilmesi hakaret kabul edilir.
İnkılâb kanunlarının yerleştirilmesinde hayatına kasdedilen masum vatandaş sayısı, İstiklal Harbi’nde verilen şehitlerden fazladır. İnkılâb kanunları, 27 Mayıs’tan sonra kotarılan 1961 Anayasasına oradan 1982 Anayasasına dahil edildi.
Bir kimse “peki efendim! dese anayasa suçu işlemektedir.
Devlet-millet ihtilafı, sebepsiz çıkmadı.
Urlaşmış o ihtilafa son verecek barış da büyük emek istemekte.

12.11.2014

Rahim Er
Kaynak: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/rahim-er/583232.aspx

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.