Tarih Bilimi Ünitesi Ders Notu Konu Özeti

TARİHİN TANIMI

Tarih: İnsan ve insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, uğraşlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini, günümüze kadar gelişimini; yer ve zaman göstererek, sebep – sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen, yazılı ve yazısız kaynaklara dayanarak, objektif (tarafsız) bir biçimde açıklayan sosyal bilim dalına tarih denir.

 Tarihin Konusu: İnsan ve insan topluluklarının zaman içinde sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve dini alanlarda meydana getirdikleri bütün faaliyetleri tarihin konusudur.

Tarih Biliminin Özellikleri

1)   Tarihin temel konusu insan ve insan topluluklarının geçmişteki tüm faaliyetleridir.

2)   Tarihi olaylar belli bir yer ve zamanda meydana gelmiştir.

3)   Tarihi olaylar sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alınmalıdır.

4)   Tarihi bilgiler, yazılı ve yazısız kaynaklara, (bilgi, belge ve verilere) dayanmalıdır.

5)   Tarih bilimi geçmişteki olayları incelediği için deney ve gözlem metodundan yararlanmaz.

6)   Tarihi olaylar objektif (tarafsız) olarak incelenmelidir.

 

TARİH BİLİMİNİN YÖNTEMİ

Tarih bilimi deney ve gözlem metodundan yararlanmamakla birlikte kendine özgü bir yöntemi vardır. Tarih biliminin amacı doğru bilgi vermektir. Bu da yaşanmış tarihle ilgili kaynakların değerlendirilmesiyle mümkündür.

 

1)   Kaynak Arama

Tarihi olaylar hakkında bilgi veren her türlü malzemeye (bilgi, belge ve veri) kaynak denir. Konu hakkında tüm yazılı ve yazısız kaynaklar toplanır.

  1. Yazısız Kaynaklar: Genel olarak tarih öncesi devirlerin ve İlkçağ tarihinin aydınlatılmasında kullanılan kaynaklardır. Taş, toprak ve kemikten yapılan aletler, eşyalar ve silahlar, mezar taşları, mağara resimleri, insan ve hayvan fosilleri, resimler, elbiseler, sanat eserleri, takılar, ayrıca destanlar, efsaneler, masallar, hikayeler, örf ve adetler yazısız kaynaklardır.
  2. Yazılı Kaynaklar: Tarihi devirlerin aydınlatılmasında kullanılan kaynaklardır. Kitaplar, antlaşmalar, fer-manlar, beratlar, kitabeler, soy kütükleri, gazeteler, anılar, seyahatnameler, kronikler, papirüsler, mektuplar, paralar, arşivler, madalyalar   vb.

 

2)   Tasnif, Tenkit, Tahlil ve Terkip Etme

  1. Tasnif (sınıflandırma): Konu hakkındaki tarihi belgeler, bilgiler ve veriler belli bir sisteme göre sınıflandırılır.
  2. Tenkit (eleştiri) : Bütün belgeler ve verilerin doğruluk-yanlışlığı eleştiri yöntemiyle tespit edilir. Doğru bilgiye ulaşmak için diğer kaynaklarla karşılaştırılır.
  3. Tahlil (çözümleme-ayırma) : Bütün belge ve veriler kontrol edilerek değerlendirme yapılır ve kullanıma hazır hale getirilir.
  4. Terkip (sentez-sonuca ulaşma) : Elde edilen bilgiler bir araya getirilerek sonuca gidilir ve tarihi olay yazılır.

Tarihi Olayların Özellikleri:

1)   Tarihi olayların sonuçlarının ortaya çıkması için olayların üzerinden belirli bir zaman geçmelidir.

2)   Olaylar araştırılırken değişik kaynaklara dayalı bilgi, belge ve verilerden yararlanılmalıdır.

3)   Bulunacak her yeni belge var olan bilgileri tamamlayabileceği gibi tamamen değiştirebilir. Bundan dolayı mutlak tarih bilgisi olmaz.

4)   Birbirini izleyen tarihi olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi vardır. Bir tarihi olay incelenirken; sonraki olayın sebepleri, önceki olayın sonuçları arasında aranmalıdır.

5)   Tarihi olayların sebepleri sadece bir nedene bağlanamaz ve hiçbir olay kendinden önce olmuş bir olayın nedeni olamaz.

6)   Tarihi olaylar aynı yerde gerçekleşse bile aynı zaman ve aynı şartlar altında gerçekleşmez.

7)   Tarihi olaylar, meydana geldiği zamanın şartları göz önünde tutularak değerlendirilir.

8)   Günümüz şartlarıyla olayların değerlendirilmesi yanlış yargıları ortaya çıkarır.

9)   Tarihi olaylar ve olgular incelenirken tarafsız olunmalı ve gerçekler olduğu gibi yansıtmalıdır.

10) Tarihi olaylar geniş alanlara yayılabilir ve etkileri değişik bölgelerde hissedilebilir.

11) Tarihi olaylar meydana geldiği yer ve dönemin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve dini özelliklerini yansıtmalıdır.

12) Tarihi olayların araştırılmasında tarihe yardımcı bilimlerden yararlanılmalıdır.

  1. Tarihi olaylar geçmişe ait genel ve toplumsal nitelikli olaylardır. Bundan dolayı her olay tarihi olay olmayabilir.
UYARI Bu özelliklere dikkat edilerek yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bilgiye Tarih Bilgisi denir.

 

III. TARİHİN SINIFLANDIRILMASI

Tarih, başlangıçtan günümüze kadar bir bütünlük gösterir. Bu uzun geçmişi araştırmak ve öğrenmeyi kolaylaştırmak için tarih zamana, yere ve konularına göre sınıflandırılmıştır. Ancak bu ayrımlar toplumlara göre değişebilir, mutlak değildir.

  1. Zamana Göre Sınıflandırma: İlk Çağ Tarihi, XII. Yüzyıl Türk Tarihi, Fatih Dönemi gibi.
  2. Yere Göre Sınıflandırma: Orta Asya Türk Tarihi, Avrupa Tarihi, Türkiye Tarihi, İstanbul Tarihi gibi.
  3. Konulara Göre Sınıflandırma: İktisat Tarihi, Edebiyat Tarihi, Dinler Tarihi gibi.

 

TARİH ÇEŞİTLERİ

  1. Konularına Göre Tarih Çeşitleri

1)   Genel Tarih: Bütün insan topluluklarının ve milletlerin tarihini genel olarak anlatır.

2)   Özel Tarih: Sadece bir milletin veya devletin tarihini anlatır. Türk Tarihi, Osmanlı Tarihi

3)   Siyasi Tarih: Toplumlar ve devletler arası ilişkilerin siyasi sonuçlarından bahseder.

4)   Kültür Tarihi: İnsanların kültürel alandaki gelişimini inceler.

5)   Bilim Tarihi: Bilimlerin ortaya çıkışından günümüze kadar olan gelişimini inceler.

 

Anlatıma Göre Tarih Çeşitleri

1)   Hikayeci Tarih (Rivayetçi – Nakilci): Olaylar hakkındaki bütün bilgiler kronolojik olarak olduğu gibi anlatılır. Tarihi olayların sebep ve sonucu üzerinde pek durulmaz.

2)   Öğretici Tarih: Olayları ve kahramanları ön plana çıkararak anlatır. Bu tür tarih yazımında amaç ulusal birlik ve toplum ahlakını geliştirmektir.

3)   Sosyal Tarih: Tarihi olayların toplumsal yönlerini toplumların her türlü faaliyetlerini araştırıp ortaya koyan tarihtir.

4)   Bilimsel Tarih: Olayların sebep ve sonuçlarını toplumların geçirdikleri gelişim aşamalarını, neden ve nasıl sorularını sorarak inceler.

 

TARİHE YARDIMCI BİLİMLER

1)   Coğrafya: Uygarlıkların geliştiği ve tarihi olayların gerçekleştiği yerler hakkında bilgi verir. Tarihi olayların meydana geldiği yerlerin coğrafi özelliklerini bilmeden olayları değerlendirmek mümkün değildir.

2)   Arkeoloji: Toprak ya da su altında kalmış olan eski devirlere ait tarihi eserlerin gün yüzüne çıkarılmasını ve incelenmesini sağlar. Tarih öncesi devirlerin aydınlatılmasına büyük katkıda bulunur.

3)   Paleografya: Toplumların geçmişte kullandıkları yazıları inceler.

4)   Filoloji: Dil bilimidir. İnsan topluluklarının dillerini ve diller arasındaki ilişkileri inceler.

5)   Diplomatika: Devletler arası yazışmaları ve antlaşmaları, bunların siyasi sonuçlarını ve belgelerin yazım üslubunu inceler.

6)   Kronoloji: Takvim bilimidir. Tarihi olayların oluş zamanını belirler. Tarihi olaylar arasında sebep-sonuç ilişkilerinin kurulmasında zamanın bilinmesi gereklidir.

7)   Sosyoloji: Toplum bilimi. Toplumların bütün faaliyetlerini inceler ve değerlendirir. Toplumsal ilişkilerin yapısını, oluşumlarını ve etkilerini araştırır.

8)   Nümizmatik (Meskukat): Paraları inceler. Para yapımında kullanılan maden toplumların ekonomik durumunu, kullandığı yazıyı, hangi devlete ve hükümdara ait olduğunu gösterir.

9)   Epigrafi: Kitabeleri inceleyen, çözümleyen ve yorumlayan bilim dalıdır.

10) Antropoloji: İnsan ırklarını inceler.

11) Etnografya (Halk bilimi): Bir milletin kültürünü örf ve adetlerini inceler.

12) Kimya-Karbon 14 Metodu: Tarihi malzemelerin yaşını belirleyen bilimdir.

13) Heraldik: Toplumlara ait arma ve işaretleri inceler

 

TARİHİN DEVİRLERE BÖLÜNMESİ

Yazının icadı esas alınarak Tarih ikiye ayrılır. Yazının bulunmasından önceki döneme Tarih Öncesi Devirler (Prehistori) ve yazının bulunmasından sonraki döneme Tarihi Devirler denir.

 

  1. TARİH ÖNCESİ DEVİRLER

Yazının bulunmasından önceki döneme Tarih Öncesi veya Karanlık Çağlar denir. Tarih öncesi devirler, insanların kullandıkları araç-gereç, eşya ve silahların şekil ve özelliklerine göre adlandırılır. Tarih Öncesi Devirler, “Taş Devri” ve “Maden Devri” olmak üzere iki bölüme ayrılır.

 

  1. Taş Devri

1)   Yontma Taş Devri (Paleolitik):

Kullanılan alet, araç-gereç, eşya ve silahların; taş ve kemiklerin yontularak yapılmasından dolayı bu devire “Yontma Taş Devri” denir.

Yontma Taş Devri’nin Özellikleri

  1. İnsanlar küçük gruplar (klan) halinde mağara, ağaç kovukları ve doğal sığınaklarda yaşamışlardır.
  2. İnsanlar hayatlarını, avcılık ve toplayıcılık yaparak sürdürmüşler ve göçebe olarak yaşamışlardır.
UYARI İlk iş bölümü yontma taş devrinde kadınların toplayıcılık erkeklerin de avcılıkla uğraşmalarıyla ortaya çıkmıştır.

 

  1. İnsanların doğada hazır bulunan yiyecekleri tüketmeleri tüketici toplum özelliğine sahip olduklarını gösterir.
  2. Taş ve kemikleri yontarak basit alet ve silahlar yapılmışlardır.
  3. Bu devirde insanlar mağara duvarlarına avladıkları hayvanların resimlerini yapmışlardır.
  4. Yontma Taş Devrinin sonuna doğru ateş bulunmuş-tur. İnsanlar, ateşi; aydınlanma, pişirme, yırtıcı hayvanlardan korunma ve ısınma işlerinde kullanmışlardır.
  5. Ateşin keşfi medeniyetlerin gelişimindeki ilk buluştur.

 

  1. Cilalı Taş Devri ( Neolitik):

Yapılan alet ve silahların yüzeyleri parlatılıp, uçları kesici hale getirildiği için bu döneme Cilalı Taş Devri denilmiştir. Bu devrin en önemli özelliği, insanların yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerine başlamış olmasıdır.

Cilalı Taş Devri’nin Özellikleri

  1. Havalar ısınmış ve buzul çağı sona ermiştir.
  2. Ziraata elverişli nehir ve su kenarlarında çeşitli bitkiler yetiştirilerek tarım hayatı başlamıştır
  3. İnsanlar nehir ve su kenarlarına bitişik evler yaparak yerleşik hayata geçmiştir. Böylece ilk köyler kuruldu.
  4. Bitki liflerinden kumaş dokunarak elbiseler yapıldı. Böylece dokumacılık başlamıştır.
  5. Bazı hayvanlar evcilleştirilmiştir (at, koyun, keçi, tavuk).

 OLUMSUZLUK

Atın evcilleştirilmesi, göçleri ve toplumlar arası iletişim ve etkileşimi kolaylaştırmıştır.
  1. Üretim faaliyetlerinin başlamasıyla insanlar arasında toplumsal işbirliği ve iş bölümü yapılmaya başlamıştır.
  2. Topraktan kaplar ve değişik ev eşyaları yapılmıştır.
  3. Sabanın kullanılması ile tarım üretimi artmıştır.

ı.    Ticari faaliyetler başlamış, ihtiyaç fazlası ürünler takas usulü ile satılmıştır.

 OLUMSUZLUK

Ticaretin başlaması toplumlar arası iletişim ve etkileşimi arttırmıştır.
  1. Mezar kültürü gelişmiş, Dolmen ve Menhir adı verilen mezarlar yapılmıştır.
  2. Bazı bölgelerde insanların mezarlara; ölüleriyle birlikte atlarını, günlük kullandıkları araç-gereç, eşya ve silahlarını da koydukları görülmüştür.

 OLUMSUZLUK

Bu durum, toplumların “ölümden sonraki hayata inandıklarını” yani “ahiret inancına sahip olduklarını” gösterir.
  1. Maden Devri

Ateşin keşfinden sonra insanlar madeni işlemeyi öğrenerek araç-gereç, ev eşyası ve silahlar yapmıştır. Bu, insanlık tarihi için çok önemli bir gelişmedir. Sırasıyla bakır, tunç ve demir kullanılmıştır. Bu sıralamada madenlerin doğada kolay bulunma ve işlenebilme özellikleri etkili olmuştur.

1)   Bakır Devri (Kalkolitik):

Doğada çokça bulunduğu ve işlenmesi kolay olduğu için kullanılan ilk maden bakırdır. Bakırdan araç-gereç, eşya ve silahlar yapılmıştır. Bu devirde bulunan diğer madenler, altın ve gümüştür. Bu madenlerden takı ve süs eşyası yapılmıştır.

2)   Tunç (Bronz) Devri:

Bakır ile kalay madeni karıştırılarak tunç madeni elde edilmiştir. Bakıra göre Tunç daha sert ve dayanıklı olduğu için bu madenin kullanılması özellikle tarım ve savaş alanında gelişmelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu devirde “şehir devletleri” kurulmuştur.

3)   Demir Devri:

1)   İnsanlığın en önemli buluşlarından biri de demirin bulunması ve işlenmesidir.

2)   Alet, araç-gereç, eşya ve silahların dayanıklılığı artmıştır.

3)   Demir madeninin kullanılması, medeniyetlerin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur.

4)   Demirin kullanılmaya başlaması ile ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda büyük gelişmeler sağlanmıştır.

5)   Toplumların birbirleri ile temasları artmış ve şehir devletlerinin yerini merkezi devletler almaya başlamıştır.

6)   Demir devrinde araç ve gereçlerin üstüne damga mühürleri işlenmiştir. Bu da özel mülkiyet kavramının başladığını gösterir.

 OLUMSUZLUK

Bir toplumda özel mülkiyet kavramının ortaya çıkmış olması, o toplumda hukuk kurallarının oluşturulduğunu gösterir.

7)   Yazının bulunması ile Demir Devri sona ermiştir.

 OLUMSUZLUK

Yazının bulunması ile Tarih Öncesi Devirler sona ermiş Tarihi Devirler başlamıştır.

Tarih Öncesi Devirlerin Özellikleri

1)   Tarih Öncesi Devirler; toplumların kullandıkları alet, araç-gereç, eşya ve silahların özelliklerine bakılarak belirlenmiştir.

2)   Tarih Öncesi Devirlerde, toplumlar sırasıyla; taş, toprak ve madenleri kullanmıştır. Kullanılan madenler sırasıyla; bakır, tunç ve demirdir.

3)   Uygarlıkların gelişmesinde ve ilerlemesinde kuruldukları bölgenin coğrafi özelliklerinin, yer altı ve yerüstü zenginliklerinin, iklim koşullarının büyük etkisi vardır.

 OLUMSUZLUK

Örneğin, tarım alanlarının az olduğu bölgelerde yaşayan toplumların, hayvancılıkla, ticaretle veya denizcilikle uğraştıkları görülür.

4)   Bütün toplumlar, Tarih Öncesi Devirleri aynı tarihsel gelişim sırasına göre izlememişler aynı zaman diliminde aynı devri yaşamamışlardır.

 OLUMSUZLUK

Tarih Öncesi Devirlerin başlama ve bitiş tarihleri bölgelere ve toplumlara göre farklılık gösterir.

5)   İleri düzeydeki uygarlıklar kendilerinden daha alt düzeydeki toplumları ve uygarlıkları etkiler. Uygarlıklar birbirlerini göç, istila, savaş ve ticaret yoluyla etkiler.

6)   Tarih öncesinde bazı toplumlar Taş Devri ile Maden Devrini birlikte yaşamış olabilirler. Bu durum o bölgede yaşayan toplumun, Maden Devrini yaşayan başka bir toplumdan etkilendiğini gösterir.

7)   Toplumlar arasındaki iletişim ve etkileşim azdır. Büyük toplumsal gelişme ve değişimler çok sık görülmez.

8)   Yapılan kazılarda en altta taş, ikinci olarak toprak, üçüncü olarak bakır, dördüncü olarak tunç ve en üstte demirden yapılmış araç-gereç, eşya ve silahların bulunması tarihsel gelişime uygundur.

9)   Sıralama en altta taş daha sonra toprak ve en üstte tunç ise; bu durum o bölgede yaşayan toplumun, daha ileri seviyedeki başka bir toplumdan etkilendiğini gösterir.

10) Değişik bölgelerde yapılan kazılarda aynı amaçla kullanılan araç-gereç, eşya ve silahlara rastlanılması, farklı toplumlar olsalar dahi insan ihtiyaçlarının birbirine benzediğini gösterir.

11) Bir bölgede çıkarılan buluntuların çok uzak bir bölgede çıkarılan buluntularla benzer olması bu iki bölgenin birinde yaşayanların diğer bölgeye göç ettiğini gösterir.

UYARI Bir toplum bir bölgeden başka bir bölgeye göç ettiğinde, gittiği yere sahip olduğu tüm kültürel özelliklerini de taşır.

12) Bir bölgede bulunan eşya, araç-gereç ve silahların hammaddesi aynı bölgede yoksa bu durum o bölgede yaşayanların ihtiyaçları olan hammaddeyi veya ürünleri ticaret yoluyla başka bir bölgeden aldığını gösterir.

13) Tarih öncesi dönemin süresi hakkında kesin bir bilgi yoktur.

14) Tarih Öncesi Dönemin aydınlatılmasında; tarihe yardımcı en önemli bilim dalı Arkeolojidir.

15) Her hangi bir toplumun yazıyı kullanmadan önceki devirlerine tarih öncesi devir denir.

 

TARİHİ DEVİRLER

MÖ 3200 yıllarında Sümerler tarafından “yazının” bulunmasıyla birlikte başlayan döneme “Tarihi Devirler” denir. Tarihi Devirlerin (Çağlar) belirlenmesinde; tüm dünyayı etkileyen, insanların yaşamlarında önemli değişikliklere yol açan ve devrin akışını değiştiren evrensel nitelikli olaylar esas alınmıştır.

Tarihin çağlara bölünmesi bölgelere ve toplumlara göre farklı olmakla birlikte bizde benimsenmiş olan çağ bölünmesi esas olarak Akdeniz kültür çevresi ve Avrupa’da meydana gelen önemli olaylar ve gelişmeler dikkate alınarak yapılmıştır.

1)   İlk Çağ:

MÖ 3200 yıllarında yazının bulunması ile başlar Kavimler Göçü sonucu Roma İmparatorluğunun MS 395’te; Doğu ve Batı Roma diye ikiye ayrılmasıyla sona erer.

OLUMSUZLUK

İlk Çağın sona erdiği tarih olarak aşağıdaki tarihler de bazı tarihçiler tarafından kullanılmaktadır.

a-  MS 375-Kavimler Göçünün başlangıcı

b-   MS 476-Batı Roma İmparatorluğunun yıkılması

2)   Orta Çağ

MS 395’te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla başlar, 1453’te İstanbul’un Türkler tarafından fethiyle sona erer. Avrupa’da bu çağa “Karanlık Çağlar” da denilmektedir.

3)   Yeni Çağ:

İstanbul’un 1453’te Osmanlılar tarafından fethiyle başlar, 1789 Fransız İhtilali ile sona erer.

4)   Yakın Çağ:

1789 Fransız İhtilali ile başlayan ve günümüze kadar devam eden çağa denir.

 

VII. TAKVİM BİLGİSİ

Takvim: Zamanı günlere, aylara ve yıllara bölme sistemidir. Takvimler iki esasa göre düzenlenir.

1)   Ay Yılı: Ay’ın dünya etrafındaki bir defalık dönme süresi esas alınmıştır. Ay yılı 354 gündür. Ay yılını esas alarak ilk takvimi Sümerler yapmıştır.

2)   Güneş Yılı: Dünyanın güneş etrafındaki bir defalık dönme süresi esas alınmıştır. Güneş yılı 365 gün 6 saattir. Güneş yılını esas alarak ilk takvimi Mısırlılar yapmıştır.

TÜRKLERİN KULLANDIKLARI TAKVİMLER

1)   12 Hayvanlı Türk Takvimi: Türklerin İslamiyeti kabul etmeden önce kullandıkları takvim olup, güneş yılı esas alınarak yapılmıştır. 12 yıllık daimi bir devirden meydana gelen takvimde yıllar sayı ile değil hayvan adlarıyla anılır.

2)   Hicri Takvim: Türkler İslamî dönemde kullanmışlardır. Hicri takvimin başlangıcı Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçtüğü tarih olan MS 622’dir. Ay yılı esas alınmıştır. 1 yıl 354 gündür. Aylar hep aynı mevsime rastlamaz. Bugün ülkemizde ve çoğu İslam ülkesinde dini günler, aylar ve bayramların tespitinde kullanılmaktadır. Miladi Takvimden 11 gün eksik olduğu için 33 yılda bir yıl ileri gider.

3)   Celali Takvim: Büyük Selçuklular zamanında Melikşah tarafından Mali işlerde kullanılmak üzere Ömer Hayyam’a hazırlattırıldı. Melikşah’ın Celaleddin unvanından dolayı bu isim verilmiştir. Bu takvim güneş yılına göre yapılmıştır. 1079 yılı bu takvim yılının başlangıcıdır.

4)   Rumi Takvim: Osmanlılarda, 1839’dan itibaren bütün resmi ve mali işlerde ve batıyla ilişkileri kolaylaştırmak için Rumi Takvim yapıldı. Güneş yılına göre düzenlenmiştir. Yılbaşı 1 Marttır. Başlangıcı 622 yılıdır. 1982’ye kadar mali alanda kullanılmıştır.

5)   Miladi Takvim: Güneş yılı esasına göre yapılmıştır. Mısırlıların bulduğu bu takvimi, Romalılar geliştirmiş ve bu takvim Papa XIII. Gregor tarafından bugünkü haline getirildiği için Gregoryen takvimi adı verilmiştir.

Başlangıç Hz. İsa‘nın doğumu kabul edilmiştir. Bundan dolayı M.Ö. ve M.S. şeklinde iki bölüme ayrılır. 26 Aralık 1925‘de çıkarılan yasayla 1 Ocak 1926‘dan itibaren Türkiye’de kullanılmaya başlanmıştır.

UYARI Hz. İsa’nın doğumu, Miladi Takvimin başlangıcı olarak 0 (sıfır) kabul edildiği için MÖ’ki tarihler geriye doğru gidildikçe büyür, MS’ki tarihler ise günümüze yaklaştıkça büyür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.