Osmanlı Devlet Anlayışının ve Yönetiminin Temel Özellikleri izle

Osmanlı Devlet Anlayışının ve Yönetiminin Temel Özellikleri

Meşhur Osmanlı tarihçisi Mustafa Nâima, adaleti esas alan Osmanlı devlet yapısını “Daire-i Adliye”, yani Hakkaniyet Çemberi olarak şu şekilde tasvir eder: 1. Dünya barışı adaletle sağlanabilir. 2. Dünya, duvarı devlet olan bir bahçedir. 3. Devleti düzenleyen hukuktur. 4. Hukukun koruyucusu devlettir. 5. Devlete sahip olup hakimiyeti sağlamak için güçlü bir ordu gerekir. 6. Ordunun güçlü olması servete bağlıdır. Bu servet için de halkın bolluk ve huzur içinde yaşaması gerekir. 7. Halkın bolluk ve huzur içinde yaşaması da adaletle yönetilmesine bağlıdır.Dünya tarihçisi Mcneil Osmanlı’yı bir devlet olarak şöyle tasvir eder: “Osmanlı devleti, reayayı,yani halkı zenginleştirip onların refah ve güvenliğini sağlayarak vergi kaynaklarını artırmak suretiyle güçlü ve devamlı bir imparatorluk kurmuştur.” Dilerseniz burada hukuka verdiği büyük önem dolayısıyla “Kanunî” lakabıyla anılan Sultan Süleyman’ın Mohaç zaferinden sonra Gazi Bali Bey’e yazdığı mektuba bir göz atalım: “Her iyiliğin kaynağı adalettir Bali Bey! Âdil olmayanın elinden çıkan iş kötü iştir. Hz. Muhammed, bir günün adaleti altmış yıllık ibadetten üstündür demiştir. Öyle insanlar vardır ki ellerinde fırsat yok iken çok uysal, mütevazi ve dindar görünürler; ama ellerine fırsat geçince de nemrut kesilirler. Hizmetinde kullandığın insanların dış görünüşlerine aldanma, mala muhabbet edeni devlet hizmetinde kullanma. Zira onlardır ki Allah’ın bana emaneti olan halkı ezerler. Ey Gazi Bali Bey, makamımın geliri masrafıma yetmez diye gam çekme, ne dileğin varsa benden iste. Sana emanet ettiğim askerlerimin ve tebaamın gençlerini evlat, ihtiyarlarını baba, yaşıtlarını da kardeş bil.” Diğer taraftan Halil İnalcık Osmanlı hükümdarını şöyle anlatıyor: “İdeal Osmanlı hükümdarı, Kanunî Sultan Süleyman tipinde, kanunla idare eden, adil bir hükümdardır. Doğu dünyasındaki hükümdarların en önemli vasfıdır bu. Osmanlı, köylüyü, yani halkı himaye ederek mütemadiyen genişlemiştir.” Edirne’deki Eski Saray ile İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nda en yüksek kulelere adalet kulesi denilmesi, adalete verilen önemin diğer bir göstergesidir. Osmanlı devletinde diğer Türk devletleri gibi padişahların oğullarının yetiştirilmesine de çok büyük önem verilirdi. Şehzade denilen bu erkek evlatların her biri tahta aday olduğu için, çok küçük yaşlardan itibaren oldukça sıkı ve düzenli bir eğitim alırlar, ardından da lala denilen hocalarının eşliğinde şehzade sancağı olan Manisa, Kütahya, Konya, Amasya ve Trabzon illerinden herhangi birisine vali olarak atanırlardı. Böylece şehzadeler, padişah olmadan önce tecrübe kazanıp devlet yönetiminin inceliklerini öğrenme ve halkı yakından tanıma fırsatı bulurlardı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.