KİRMAN SELÇUKLULARI

KİRMAN SELÇUKLULARI (1048-1187)

İran’da Kirman bölgesi Selçuklular’dan önce Büveyhîler’in elindeydi. Çağrı Bey’in oğullarından Kavurd Bey, 5-6000 Türk atlısıyla Kirman’ın kuzey kesimine girerek yörenin merkezi Berdesîr’i kuşatınca bölgeyi Büveyhîler adına idare eden Behrâm b. Leşkersitân şehri Kavurd Bey’e teslim etti; böylece Kirman Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmış oldu (440/1048). Kirman’ın Germsîr denilen güney kesimi Kufs adlı soyguncu bir kavmin elindeydi. Kavurd Bey, Kufslar’ı Kirman’ın doğusundaki dağlarda bastırıp çoğunu yok ederek Güney Kirman’ı da ele geçirdi. Onun bu başarısı üzerine Hürmüz adasının emîri Bedir Îsâ Selçuklular’a tâbi oldu. Ardından Kavurd Bey, Arabistan’ın güney doğu kısmındaki Uman topraklarını fethetti. İbrâhim Yinal’ın ayaklanmasını bastırmaya çalışan Tuğrul Bey’in isteğiyle Kavurd Bey de kardeşleri Alparslan ve Alp Sungur Yâkūtî gibi amcasının yardımına gitti; Tuğrul Bey yeğenlerinin yardımıyla Yinal’ın isyanını bastırabildi (451/1059). Şîraz ve civarı da Türk askerleri ve Deylemliler tarafından Kavurd Bey’e teslim edildi (454/1062). Şebânkâre emîri Fazlûye’yi bozguna uğrattıktan sonra Şîraz’a dönen Kavurd Bey hutbeyi amcası Tuğrul Bey adına okutup ona hediyeler gönderdi. Ertesi yıl 20.000 Deylemli’nin başında Şîraz’a yürüyen Fazlûye’nin karşısına 4000 Türk askeriyle çıkan Kavurd Bey, Fazlûye’yi tekrar yenerek birçok esir aldı. Alparslan Rey’de Tuğrul Bey’in yerine geçince (455/1063) Kavurd Bey Kirman’da Alparslan adına hutbe okuttu ve amcasından kalan hazineden ve mallardan pay istedi. Kavurd Bey tahriklere kapılarak saltanat davasına kalkışınca Alparslan 459 (1067) yılında Kirman’a yürüdü. Öncü kuvvetinin Alparslan’ın öncü birliğine yenildiğini görüp korkuya kapılan Kavurd Bey, Cîruft şehrine kaçtı ve bağışlanmasını istedi. Alparslan onu affederek ülkesini geri verdi. Kavurd Bey iki yıl sonra tekrar isyan ettiyse de yine başarılı olamadı. Sultan Alparslan ölüm döşeğinde iken Fars’ın Kavurd’a bırakılmasını, hazineden ona hisse ayrılmasını ve başkadını Seferiye Hatun’un onunla evlendirilmesini vasiyet etti. Kavurd Bey, Alparslan’ın ölümünü (465/1072) Uman’da duyunca Kirman’a döndü ve 2000 atlı, 4000 yaya ile Hemedan’a doğru yola çıktı. Melikşah ordusunun kendi tarafına geçeceğinden emindi, zira askerlerden birçok davet mektubu almıştı. Onun Rey ile Hemedan arasında yaşayan kalabalık Türkmen boylarına ulaşmak istediğini anlayan Melikşah ile Vezir Nizâmülmülk, Türkmenler’e ondan önce ulaşıp Rey Kalesi’nden aldıkları 500.000 altınla 5000 elbise ve silâhı onlara dağıtıp kendi taraflarına çektiler. Buna rağmen Kavurd Bey savaşa girişmekten çekinmeyip yiğitçe savaştı, uğradığı bozgunun ardından Hemedan dağlarında yakalanarak öldürüldü (Şâban 465 / Nisan 1073). Melikşah’ın amcasını serbest bırakmak istediği, ancak Nizâmülmülk’ün bunu önlediği rivayet edilir. Kavurd Bey cesur ve mahir bir kumandan, ülkenin imarına önem veren bir hükümdardı. Bastırdığı paralar tam ayarlı olduğu için çok sonraları bile diğer paralara tercih edilmiştir. Çeşitli mimari eserleri inşa ettirmiş, yollar boyunca kuyular, havuzlar, kuleler ve kervansaraylar yaptırmıştır.

Kavurd Bey’den sonra yerine oğullarından Kirmanşah geçti. Kirmanşah bir yıl sonra ölünce önce küçük oğlu Hüseyin, ardından Sultan Şah (İshak) Kirman meliki oldu (467/1074). Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın 472 yılı başında (Temmuz 1079) Kirman üzerine yürüdüğünü haber alan Sultan Şah, Berdesîr’den çıkarak Melikşah’ı karşılayıp itaatini bildirdi ve değerli armağanlar sundu. Bundan çok memnun kalan Melikşah onu kızıyla evlendirip Kirman’dan ayrıldı. Kirman Selçukluları tarihçisi Efdalüddin Ebû Hâmid-i Kirmânî, Melikşah’ın Kavurd Bey’in soyunu yok etmek amacıyla sefere çıktığını, Berdesîr’i yıkmak için and içtiğini, ancak Sultan Şah’ın gösterdiği itaat üzerine düşüncesinden vazgeçtiğini söyler. Sultan Şah’tan sonra yerine kardeşi I. Turan Şah geçti (Ramazan 477 / Ocak 1085). Turan Şah Fars’a iki sefer düzenledi; ilkinde mağlûp oldu, ikincisinde galip geldi. Uman’ı Hâricîler’in istilâsından kurtardı. I. Turan Şah Zilkade 490 (Ekim 1097) tarihinde vefat etti. Turan Şah imar faaliyetleriyle ilgilenen bir hükümdardı. Berdesîr çarşısı onun zamanında tesis edilmiştir. Yaptıracağı cami, saray ve türbenin yerlerini belirlemiş, daha sonra Mescid-i Câmi-i Melik adıyla anılan caminin yanına bir medrese, hankah, bîmâristan ve hamam yaptırmıştır.

Turan Şah’tan sonra oğlu Îrânşâh, Kirman tahtına oturdu (490/1097). Bir mülhidin tesirinde kalarak dinin cevaz vermediği sözler söyleyip bazı davranışlarda bulunan Îrânşâh kendisini uyaran kadı ve âlimleri öldürttü. Kirman halkı Türk emîrlerinden Bâzdâr’ın etrafında toplanarak Îrânşâh’ın katline dair şeyhülislâmdan fetva aldı. Îrânşâh sapık düşüncelerinden vazgeçtiğini söylemesine rağmen sözlerinin dikkate alınmadığını görerek şehirden kaçtıysa da bir süre sonra yakalanıp öldürüldü (494/1101). Yerine Kirmanşah’ın oğlu I. Arslanşah geçti (22 Muharrem 495 / 16 Kasım 1101). Arslanşah, kırk iki yıl süren hükümdarlık döneminde Kirman’ı dirayetle yönetti. Fars’ı zaptetti ve buranın valisi Çavlı Sakavu’yu perişan duruma getirdi. Vergilerin mâkul bir seviyede tutulması ve halkın konuk severliğinden dolayı bu dönemde Kirman milletlerarası ticaret yollarının geçtiği bir ülke oldu. Anadolu’dan, Horasan’dan, Irak’tan gelip Hindistan’a, Çin’e, Zengibar’a giden ticaret kervanları Kirman sahillerine iniyordu. Âlimlerle birlikte olmaktan hoşlanan Arslanşah dış işlerinde de başarılı bir hükümdardı. Uman onun tayin ettiği bir vali (şahne) tarafından idare ediliyordu. Büyük Selçuklu Hükümdarı Muhammed Tapar’ın kızlarından biriyle evlenen Arslanşah’ın Sultan Sencer’le münasebetleri iyi idi, Gazneliler’le dostça geçiniyordu. Bu dönemde Yezd şehri de Kirman Selçuklu Devleti’nin hâkimiyeti altına girdi.

Safer 537’de (Eylül 1142) Arslanşah’ın oğlu Muhammed babasını hapsederek Kirman Selçuklu tahtına geçti. Melik Muhammed Şah da âlimlerle ilgileniyordu ve ilm-i nücûma çok meraklıydı. Cami, medrese, bîmâristan başta olmak üzere birçok eser inşa ettiren, 5000 ciltlik bir kütüphane kuran Melik Muhammed Şah’tan sonra oğlu Tuğrul Şah hükümdar oldu (6 Cemâziyelevvel 551 / 27 Haziran 1156). Efdalüddîn-i Kirmânî, Tuğrul Şah’ın da şefkatli ve âdil bir hükümdar olduğunu söyler. 565’te (1170) vefat eden Tuğrul Şah’ın Arslanşah, Türkân Şah, Turan Şah ve Behram Şah adlı dört oğlu yedi yıl süren saltanat mücadelesine girişti. En küçükleri olan Behram Şah saray hocalarından Müeyyedüddin Reyhân’ın yardımıyla tahta geçti (565/1170). Ağabeyleri onun hükümdarlığını tanımayıp mücadeleye giriştiler. Bu arada Behram Şah, Türkân Şah’ı öldürttü. Bu mücadeleler Kirman’ı harap duruma getirdi.

Bu olaydan sonra Kirman Selçukluları’nın fetret devri başladı. Bu dönem Behram Şah, Arslanşah ve Turan Şah arasında mücadelelerle geçti. Behram Şah üçüncü defa tahtı ele geçirdikten sonra 571’de (1175) öldü; yerine yedi yaşındaki oğlu II. Muhammed Şah getirildi. Ancak bu sırada Yezd’de bulunan II. Arslanşah, Berdesîr’e gelerek üçüncü defa tahta çıktı. Ardından II. Turan Şah, Salgurlular’ın desteğiyle II. Arslanşah üzerine yürüdü. II. Arslanşah savaş meydanında hayatını kaybedince (572/1177) Atabeg Kutbüddin, Arslanşah’ın çok küçük yaştaki oğlu Yavlak’ı tahta çıkardı. II. Turan Şah kısa bir süre sonra Yavlak’ın gözüne mil çektirerek Kirman Selçuklu tahtına oturdu. II. Turan Şah, çok geçmeden Sultan Sencer’i yenip esir alan Oğuzlar’dan kalabalık bir grubun Kirman topraklarına girdiğini gördü. Nüfuslarının 10.000 hâne olduğunu ve sultanın hizmetine girmek istediklerini söyleyen Oğuzlar’a dirlik verilmesi kararlaştırıldı. Ancak iki taraf da birbirine güven vermemişti. Oğuzlar dirlik bahanesiyle dağıtılacakları kanaatine varmıştı. Bu sebeple Berdesîr’in güneybatısına gidince onların bu davranışı sultana itaat etmeyecekleri şeklinde yorumlandı. II. Turan Şah, Oğuzlar’ı ülkeden çıkarmak için Fars hâkimi Salgurlu Tekele’den yardım istedi. Oğuzlar, Kirman-Fars kuvvetlerini ağır bir yenilgiye uğrattıktan sonra (575/1179) güneye inip Cîruft şehrini yağmaladılar. Ertesi yıl Kirman’da büyük bir kıtlık baş gösterdi. Oğuzlar başşehre yöneldiler, maksatları ise barış yapmaktı. II. Turan Şah’tan kendi hükümdarları olmasını ve aralarında yaşamasını istiyorlardı. İstekleri kabul edildi ve beylerine hil‘at giydirildi. Ancak II. Turan Şah’ın kendilerine yabancı bir topluluk gibi bakmasına öfkelenen Oğuzlar, Nesâ ve Nermâsîr bölgesine gidip yağmalarda bulundular. Daha sonra da bölgeyi imar etmeye, toprakları ekip biçmeye ve ticareti canlandırmaya çalıştılar. II. Turan Şah 579 (1183) yılında kendi adamlarından biri tarafından öldürülünce yerine Behram Şah’ın oğlu II. Muhammed Şah ikinci defa tahta çıkarıldı. Bu dönemde Horasan’daki tanınmış Oğuz beylerinden Melik Dînâr, Oğuzlar’ın daveti üzerine Kirman’a geldi (21 Ramazan 581 / 16 Aralık 1185). Oğuzlar’ın başına geçip bazı şehirleri hâkimiyeti altına aldı. Yardım almak için Irak’a giden Muhammed Şah bir daha geri dönmedi. Melik Dînâr başşehir Nermâsîr’i istilâ edip Kirman Selçukluları Devleti’ne son verdi (583/1187). II. Muhammed Şah, Kirman Selçukluları’nı canlandırmak için büyük gayret göstermiş, fakat Irak Selçukluları, Salgurlular ve Hârizmşahlar’dan istediği yardımı alamadığı için amacına ulaşamamıştır.

Sosyo-ekonomik ve Kültürel Hayat. Kirman Selçukluları’nın hüküm sürdüğü Kirman’da sosyal yapı Türkler’den oluşan askerî sınıf (ehl-i seyf), sivil devlet erkânı (ehl-i kalem, hâcegân) ve genellikle Tazik (Tacik) adıyla anılan yerli halktan meydana geliyordu. Kirman Selçukluları, bölgede kendilerinden önce bozulan iktisadî ve ticarî hayatı canlandırmak amacıyla gerekli tedbirleri almış, Melik Kavurd Bey ülkeye hâkim olur olmaz fiyatları sabit tutmak ve üretimi arttırmak için çalışmalar başlatmış, bastırdığı paranın ayarını korumaya dikkat göstermiş, ölümünden sonra da parası değerini kaybetmemiştir. Selçuklu melikleri, Horasan ve Orta Asya’dan Basra körfezi sahillerine kadar ulaşan ticaret yollarında kervansaraylar inşa ettirmiştir. Kavurd Bey’in Kirman’dan geçerek Sîstan, Hindistan ve Fars bölgesinden giden transit ticareti teşvik ettiği görülmektedir.

Selçuklular’ın idaresi döneminde başşehir Berdesîr başta olmak üzere Kirman bölgesi refah içindeydi. Kirman’ın önemli yerleşim yerlerinden biri olan Cîruft verimli topraklara sahipti. Rûdbâr vadisindeki geniş otlaklarda hayvan sürüleri yetiştirilirdi. Cîruft aynı zamanda Horasan ve Sîstan için önemli bir ticaret merkeziydi. Derfârid kasabasında üretilen çeşitli meyveler, hurma ve şeker kamışı Cîruft’tan ihraç ediliyordu. Derfârid’in kuzeybatısındaki dağlarda gümüş ve diğer maden yatakları vardı. Kirman’ın önemli bir ticaret merkezi de Hindistan, Habeşistan, Mısır, Uman, Bahreyn’den gelen ticaret gemilerinin uğrak yeri olan Basra körfezindeki Tiz Limanı idi. Tiz’den misk, amber, çivit, kırmızı boya ağacı, baharat, köleler, değerli kumaş ve eşyalar ihraç ediliyordu. Hürmüz Limanı, Irak’tan gelen kafilelerin ve tüccarların uğradıkları bir ticaret merkeziydi. Ziraî ürünler, hurma, kimyon ve çivit buradan ihraç edilmekteydi. Büyük bir ticaret merkezi olan Bem’de dokunan pamuklu kumaşlar, keçi kılından meşhur şallar ve sarık için ince kumaşlar civar ülkelere gönderiliyordu. Kaynaklarda Bem’de üretilen kumaşların hükümdarlar tarafından çok beğenildiği ve hazinelerde saklandığı kaydedilmektedir. Nermâsîr, Uman ile ticaret yapan Horasanlı tüccarların yaşadığı verimli topraklara sahip, meyve ve ipeğiyle meşhur bir şehir ve Sîstan’dan Mekke’ye giden hac yolu üzerinde bulunduğundan Hindistan ticaretinin önemli bir pazar yeriydi. Zerend ve Sîrcân da iktisadî ve ticarî açıdan önemli şehirlerdi. Selçuklular devrinde Kirman’daki şehirler surlar dışına taşmış, şehirlerin dış mahallelerinde büyük ticaret ve yerleşim merkezleri oluşmuştur. Melik Muhammed Şah Berdesîr, Cîruft ve Bem şehirlerinin dış mahallerinde yeni binalar yaptırarak bu şehirleri geliştirmiştir. Özellikle Cîruft’un dışındaki Kumadin birçok ülkeden gelen değerli malların depolandığı büyük bir alışveriş merkezi haline gelmiştir. Ancak Oğuzlar’ın Kirman’a gelişi ve 1180 yılında yaşanan büyük kıtlık Kirman’ı ekonomik bakımdan zayıflatmış ve fakirleştirmiştir.

Kirman Selçukluları dönemindeki dinî hayat hakkında bilgi veren Efdalüddîn-i Kirmânî, Kirman halkının Sünnî-Hanefî olduğunu, ayrıca bölgede Şâfiîler’in de bulunduğunu söyler. Melik Sultan Şah ve I. Turan Şah devirlerinde Bâtınî propagandası başlamış, Melik Îrânşâh’ın Bâtınîliği benimsemesiyle Bâtınîler Kirman’da kuvvetli bir destek bulmuştur. Sünnî ulemânın fetvası ve halkın ayaklanmasıyla Melik Îrânşâh öldürülmüş (1101), böylece Bâtınîliğin Kirman’da yayılması önlenmiştir.

Selçuklu melikleri edip ve şairleri himaye etmiştir. Tarihçi ve şair Efdalüddîn-i Kirmânî sarayda nedimlik yanında devletin çeşitli kademelerinde görev yapmıştır. Ezrakī-i Herevî kasidelerinde şehzade Togan Şah b. Alparslan ve Mîrân Şah b. Kavurd’u methetmiştir. Vezir Mükerrem b. Alâ’yı öven birçok şair vardır. Bunlar arasında Abdülmelik Burhânî ve oğlu Muizzî, İbrâhim b. Osman el-Gazzî, Şiblüddevle Ebü’l-Heycâ, Mücîrî, Kıvâmî, Abbâsî, Şihâbî sayılabilir. Şairlerden Mübarekşah, Atabeg Aybeg Dirâz’ı, İbnü’l-Hebbâriyye, Melik Îrânşâh ile Vezir Mükerrem b. Alâ’yı öven kasideler yazmıştır. Melik I. Arslan Şah ile Vezir Mücîrüddevle Ebü’l-Muzaffer Hüseyin için kasideler yazan diğer bir şair Muhtârî’dir. Melik I. Arslan Şah’ı öven şairlerden biri de Abdülvâsi-i Cebelî’dir.

Kirman Selçuklu melikleri ilim ve kültür seviyesinin yükselmesi için çaba göstermiştir. Melik I. Arslan Şah’ın ilme ve âlimlere gösterdiği ilgi sebebiyle esnaf ve zanaatkârların çocuklarını fakih olmaları için medreselere gönderdikleri bilinmektedir. I. Arslan Şah’ın oğlu Melik Muhammed Şah ilm-i nücûma meraklıydı. Halk onu devrin Batlamyus’u saymaktaydı. Onun döneminde halkın öğrenmeye ve ilme merakının arttığı, hükümdarın öğrenimi teşvik edici ödüller koyduğu, ayrıca bir kütüphane yaptırarak 5000 kitap vakfettiği belirtilmektedir. Melik Kavurd Bey, Kirman’ı ele geçirdikten sonra bölgede sûfîler için daha müsait bir ortam oluşmuş, I. Turan Şah, Berdesîr’de hankah ve ribât yaptırarak vakıflar tahsis etmiştir. Vezir Nâsıhuddin Ebü’l-Berekât’ın bir ara siyasetten uzaklaşıp tasavvuf hırkası giyerek inzivaya çekildiği kaydedilmektedir. Ünlü sûfî Evhadüddîn-i Kirmânî, Selçuklular devrinde Kirman’da doğmuş ve burada tahsil görmüştür.

Kirman Selçukluları ilk hükümdarları Kavurd Bey’den itibaren imar faaliyetleriyle yakından ilgilenmişler, derbendler, miller (yol boyunca mesafeleri gösteren işaretler), minare adı verilen yol işaretleri, kervansaray, han ve havuzlar inşa ettirmişlerdir. Kavurd Bey çeşitli yerlerde su kuyuları açtırmış, Tiz Limanı’nı tamir ettirmiştir. Melik I. Turan Şah, Berdesîr’de kendisi için bir saray ve köşk, ayrıca bir cuma mescidi, medrese, hankah, bîmâristan ve hamamdan oluşan bir külliye yaptırarak bunlara vakıflar tahsis etmiştir. I. Melik Arslan Şah, Kirman’ın çeşitli şehirlerinde medrese ve ribât gibi birçok eser yaptırmıştır. Hanımı Zeytûn Hatun, Berdesîr’de bir medrese (Medrese-i Derb-i Mâhân) ve ribât (Ribât-ı Yezdiyân) inşa ettirmiş, bunlara vakıflar ayırmıştır. I. Muhammed Şah Berdesîr, Bem ve Cîruft’ta medrese, bîmâristan ve mescidler yaptırmıştır. Tuğrul Şah başta Belûcistan olmak üzere birçok yerde hayır eserleri kurmuştur. Ayrıca Atabeg Bozkuş ile Müeyyedüddin Reyhân’ın da hankah, ribât, minare, saray, bîmâristan ve medreseler yaptırdığı ve bunlar için vakıflar tahsis ettiği bilinmektedir. Kirman’da minare tarzında bir ekol oluştuğu, tuğla ve çini işçiliğinin üstün kalitesiyle dikkat çektiği belirtilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.